Olmadı be başkan!

• Kıb-Tek çalışanları her ne hikmetse Başbakanlığın koruluklarını söküyorlar. Hani hepimizin halk olarak maaşını ödediği insanlar. Devletin kendi çalışanı devletin malına zarar veriyor ve Kıbrıs Postası gazetesinin muhabiri görüntülüyor bu olanları. KTAMS Başkanı Kaptan diğer taraftan bizim muhabirimize çekmeyin diye müdahale ediyor, başkanı duyan bir kadın da çekmeyin diye sesleniyor. Peki Ahmet başkanla olan bütün dostluğumuza istinaden soruyorum; "neden çekmesin başkan?! Neden bir gazeteci görevini yapmasın?'' Buna engel çıkaracak biri de varsa o da siz olmalıydınız! Bir sendika başkanı, uzun yıllardır gazetecilerle ciddi dostluklar kurmuş biri olarak basına sizin engel çıkaracağınız hiç aklıma gelmezdi. Size yakıştıramadım. Orada eylemci olarak bulunanlar bunu dese yine yanlış ama bir yere kadar anlayabilirim. Ama sizi asla anlayamam. Olmadı! Kıbrıs Postası'ndan özür dilemelisiniz.

• Eğer Başbakan Hüseyin Özgürgün yaşanan bu olaylara el koymazsa, gerekli tedbirleri alıp anlamsız ve basit bir gerekçe üzerinden yaratılmaya çalışılan bu kaosu durdurmazsa hükümet çok zora girecektir. Sinelim, sakin olalım mantığı hakimse Sn. Başbakan da ve ne olmasa geçer gider diyorsa pek iyi bir düşünce değil. Zira bu eylemler kolay geçip gitmeyeceğe benziyor. Sonuç olarak kötü bir gündü ve yanlış bir eylem tarzı vardı karşımızda. Bu öfke hayatını kaybeden üç kardeşimiz için ortaya çıkan bir öfke değildi, hiç öyle görünmüyor. Keza bu siyasileşmiş ve bazı siyasi çevreler tarafından desteklenen adeta yakın konjonktüre hazırlanan bir eylem başlangıcıydı bence. Aynen Annan Planı öncesinde olduğu gibi!

Sendikacıların eylemi boyut değiştirmeye başladı. Dün çok kötü bir gündü. Sekiz polis yaralandı; bunlardan bir tanesi de hamile polis bir kadındı. Eylemciler ile polis arasında yaşanan arbedede hamile polis kadın karnına bir darbe aldı. Olay nasıl oldu bilmiyorum ama bu kadın düşük tehlikesi geçirebilirdi ya da çocuğunu düşürebilirdi. Hoş tabii hamile bir polis kadını arbede yaşanması muhtemel bir ortama hangi polis müdürü görevlendirdi artık onu da Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu bulup gereğini yapacak. Beyler bu iş şaka değil, kadın polisimiz çocuğundan olabilirdi. Bunun hesabını kim verecekti eğer böyle bir şey olsaydı?!

Konu ne peki? Trajik bir kaza oldu. Nasıl oldu peki? Bir TIR karşı şeride geçip üç hayatı yok etti ve birçok yaşamı da sıkıntıya soktu. Hava karanlıktı. O yol halen otobüsler ve kamyonlar tarafından kullanılıyor ve bu tür kazalar gündüz de olabilir.

Sendikalar bu kazayı bahane ederek sahaya indi. Sendikaların talebi ne peki? Saatler geriye alınsın, yani kış saati uygulamasına geçilsin. Hükümet şu an bundan geri adım atmıyor ve sırf kış saati uygulamasına geçilmediği için sendikalar eylem yapıyor.

Peki nasıl bir eylem şekli var ortada? Kırdılı döküldü.

Başbakanlığın camları kırılıyor, korulukları sökülüyor, kapısı kırılıyor, polisler dövülüyor, hamile kadın tekmeleniyor, gençler de eyleme katıldığı için yaralanıyor, öğretmenler darp ediliyor.

Şimdi açık konuşalım böyle eylem mi olur? Böyle hak arama mı olur?

Sendikacılık kırıp dökmekle eş anlamlı bir olay mı? Bizim memleketin sendikacılık anlayışı bu mu?

Demek ki buymuş.

Ya Çevik Kuvvet müdahale etseydi?

Belki de birileri bunu istiyordu dün. İllaki Başbakanlığa girilsin ve Çevik Kuvvet müdahale edip onlarca vatandaşı dövsün. Çok şükür ki bu olmadı ama olmayacak anlamına da gelmiyor. Eylemin benzeri tekrarlandığında ya bu sefer polis soğuk kanlı davranmaz ve sert müdahalede bulunursa ne olacak?! Sonuçlarını tahmin edebiliyoruz.

Ahmet Kaptan'a yakışmadı

KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan'ı severim. İyi de bir dostluğumuz vardır. Köklü ve aklı başında bir sendikacıdır. Kıb-Tek çalışanları her ne hikmetse Başbakanlığın koruluklarını söküyorlar. Hani hepimizin halk olarak maaşını ödediği insanlar. Devletin kendi çalışanı devletin malına zarar veriyor ve Kıbrıs Postası gazetesinin muhabiri görüntülüyor bu olanları. KTAMS Başkanı Kaptan diğer taraftan bizim muhabirimize çekmeyin diye müdahale ediyor, başkanı duyan bir kadın da çekmeyin diye sesleniyor. Peki Ahmet başkanla olan bütün dostluğumuza istinaden soruyorum; "neden çekmesin başkan?! Neden bir gazeteci görevini yapmasın?'' Buna engel çıkaracak biri de varsa o da siz olmalıydınız! Bir sendika başkanı, uzun yıllardır gazetecilerle ciddi dostluklar kurmuş biri olarak basına sizin engel çıkaracağınız hiç aklıma gelmezdi. Size yakıştıramadım. Orada eylemci olarak bulunanlar bunu dese yine yanlış ama bir yere kadar anlayabilirim. Ama sizi asla anlayamam. Olmadı! Kıbrıs Postası'ndan özür dilemelisiniz.

Hasan Erçen göreve!

Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Erçen'in Kıbrıs Postası internet gazetesindeki görüntüyü alıp devletin malına zarar verenlerle ilgili Kıb-Tek çalışanlarıyla ilgili derhal soruşturma başlatması gerekiyor. Ekonomi Bakanı Sunat Atun'un da bu konuda ivedi talimat vermesi gerekiyor. Eylem, grev hep bunlar hak ve sendika üyeleri, sendikalar bu hakkı kullanacak ama zarar vererek değil, basına engel olarak değil. Eğer Kıb-Tek yönetimi bugün gerekli soruşturmayı başlatıp gereğini yapmazsa bu ve buna benzer olaylar tekrarlanabilir.

Bugün gazeteciye çekme diyenler yarın darp da edebilir.

Hükümet istifaya sürüklenebilir

Eğer Başbakan Hüseyin Özgürgün yaşanan bu olaylara el koymazsa, gerekli tedbirleri alıp anlamsız ve basit bir gerekçe üzerinden yaratılmaya çalışılan bu kaosu durdurmazsa hükümet çok zora girecektir.

Sinelim, sakin olalım mantığı hakimse Sn. Başbakan da ve ne olmasa geçer gider diyorsa pek iyi bir düşünce değil. Zira bu eylemler kolay geçip gitmeyeceğe benziyor.

Sonuç olarak kötü bir gündü ve yanlış bir eylem tarzı vardı karşımızda. Bu öfke hayatını kaybeden üç kardeşimiz için ortaya çıkan bir öfke değildi, hiç öyle görünmüyor. Keza bu siyasileşmiş ve bazı siyasi çevreler tarafından desteklenen adeta yakın konjonktüre hazırlanan bir eylem başlangıcıydı bence.

Aynen Annan Planı öncesinde olduğu gibi!

**************

Günün Sözü

Aşk, k?rşınd?kini bulunm?z Hint kum?şı s?nm?nl?, sersemin teki olduğunu ?nl?m?n ?r?sınd? geçen z?m?ndır.

Victor Hugo