Sindire sindire çözüm!

Yayın Tarihi: 13/01/17 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
  • Başbakan aklı sıra protesto etmiş oldu. Hüseyin beye tavsiyem iyi siyasi danışmanlar tutması ve çözüm karşıtı siyaset yapacaksa da bunu profesyonelce yapmasıdır. Sonuç olarak Başbakanımız devletin parasıyla Cenevre'de tatil yapmış oldu. Olay budur. Halbuki benim başbakanım o resepsiyona gidip Kıbrıs sorunuyla ilgili görüş ve endişelerini açıkça dile getirebilirdi.
  • Tabii ortaya atılan farklı öneriler de var. Örneğin Rum tarafı 10 yıl asker ve garantiler devam etsin sonra kalksın teklifini sundular, Cumhurbaşkanı Akıncı 15 yıl asker burada olsun ve garantiler devam etsin, üç seçim yaşayalım bakalım görelim ne olacak sonra bakarız yönünde bir açıklaması olduğu iddia ediliyor. Türkiye ise İngiliz üslerini işaret ederek hiçbir şekilde asker ve garantörlük olayından vazgeçmeyeceğini açıkladı.
  • BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in açıklamalarının genelinden anladığım başka ilginç bir nokta var. Sanki halkların referandumuna taşımadan bir çözüm olma ihtimali var. Bunu bir yana yazın. Bu konu daha önce de gündeme geldi ve Cumhurbaşkanı Akıncı bunu net bir dille yalanladı. Referandum illaki yapılacak. Ancak ben yine de tarihe not düşmek açısından bu çözümün üç garantör ülke ve liderler arasında gerçekleşebileceğini düşünüyorum.

Hepimiz dün ne olup biteceğini beklemeye koyulduk. Sözüm ona güya dananın kuyruğu dün kopacaktı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres çıktı ve yuvarlak sözlerle dolu bir açıklama yaptı. Hani bazen Türkçe bilmenize rağmen karşınızdakinin söylediklerini anlamazsınız ya işte Guterres'in açıklaması da böyleydi. Yapılan simultane açıklamadan çözümün mümkün olduğunu ama acele edilmemesi gerektiğini anladım ben.

Bu kadar!

Yazıya başlamadan önce Başbakan Hüseyin Özgürgün'ü bir kez daha yadırgadığımı belirtmek isterim. Koskoca seçilmiş KKTC Başbakanı Cenevre'ye kadar gidiyor ve resepsiyona katılmıyor. Hiçbir surette yakışık almadı, son derece yanlış oldu. Devlet adamlığıyla örtüşmedi. Sn. Başbakan aklı sıra protesto etmiş oldu. Hüseyin beye tavsiyem iyi siyasi danışmanlar tutması ve çözüm karşıtı siyaset yapacaksa da bunu profesyonelce yapmasıdır. Sonuç olarak Başbakanımız devletin parasıyla Cenevre'de tatil yapmış oldu. Olay budur. Halbuki benim başbakanım o resepsiyona gidip Kıbrıs sorunuyla ilgili görüş ve endişelerini açıkça dile getirebilirdi.

Başbakan Yardımcısı Denktaş resepsiyona katılarak tam bir Denktaş gibi davrandı. Tek kelimeyle çözüm karşıtı ama sahnede de yer almaktan kaçınmadı.

İlk günkü zirve KKTC saatiyle gece 23:00'da sona erecek, köşe yazımızı o saatlere kadar bekletemeyeceğimiz için Cenevre'deki gazeteci arkadaşlarımızın yorumları ve güvenilir kaynaklarımızdan edindiğimiz bilgilerle iyi bir fotoğraf çekmeye çalışacağız.

Haritaların sunumu ve dönüşümlü başkanlık

Bildiğiniz gibi haritalar önceki gece taraflarca sunuldu. Rumlar % 28.2, Türkler % 29.2. Rum lider Nikos'un haritanı aç dönüşümlü başkanlığı kabul edeyim taahhüdü eğer doğruysa bu demek oluyor ki Rumlar dönüşümlü başkanlığı kabul ettiler. Haritalar üzerinde ise mutlaka başka al verler yaşanarak mutabık kalınacak.

Bakınız bu bir güvenilir bilgi. Rumların % 29.2'yi kabul edeceklerini öğrendim. Bu konuda ciddi bir baskı var.

Garantiler sorun olmayacak

En hassas konuyu garantiler sanıyoruz ama değil. Ne dönüşümlü başkanlık ne de garantiler Rumları korkutuyor. Zira Annan Planı'nda bunları kabul etmişlerdi ve en önemlisi de o zamanın Ana Muhalefet Partisi Başkanı olan DİSİ ve Anastasiadis bu plana evet demişlerdi. Dün de yazdım, Rumların tek derdi daha fazla toprak alabilmek ve daha fazla Rum nüfusu Kuzey'e gönderebilmek.

İngiliz üsleri ve Türkiye'nin garantörlüğü

Rumlar Türkiye'nin garantörlüğünü istemiyor keza Yunanistan da öyle ve dünkü zirvede bu ifade edildi. Ancak ortaya buna mukabil İngiliz üsleri gündeme geliyor. Kıbrıs'ta İngiltere'nin iki tane üssü var ve en önemlisi bu üsler AB toprağı değil. İngiltere bu üslerden hiçbir şekilde feragat etmeyecek. Hal böyleyken neden Türkiye'nin askeri ve garantisi ortadan kalksın.

Her ne kadar İngiltere üslerden feragat edeceğini zaman zaman ifade etse de bunda samimi olmadıklarını hepimiz biliyoruz.

Tabii ortaya atılan farklı öneriler de var. Örneğin Rum tarafı 10 yıl asker ve garantiler devam etsin sonra kalksın teklifini sundular, Cumhurbaşkanı Akıncı 15 yıl asker burada olsun ve garantiler devam etsin, üç seçim yaşayalım bakalım görelim ne olacak sonra bakarız yönünde bir açıklaması olduğu iddia ediliyor.

Türkiye ise İngiliz üslerini işaret ederek hiçbir şekilde asker ve garantörlük olayından vazgeçmeyeceğini açıkladı.

Yine belirtmekte fayda var. Garantörlükten vazgeçme hakkı ancak garantör ülkelerin hakkında saklı bulunuyor. Sonuçta bu hak bir antlaşma ile elde edildi ve Türkiye vazgeçmediği sürece kimse bu hakkı Türkiye'nin elinden alamaz.

Üç başbakan Cenevre yolcusu

Cenevre'deki konferansa Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras ile İngiltere Başbakanı Theresa May katılacak. Bu haber daha tam olarak kesinlik kazanmadı ama kuvvetle muhtemel konferansın olumlu devam etmesinden ötürü üç garantör ülke de en üst seviyede katılım gösterecekler.

Çözüme çok yakınlaşıldı

Öyle anlıyoruz ki Kıbrıs'ta bir çözüm olması yönünde son derece önemli gelişmeler yaşanıyor. Her ne kadar Anastasiadis'i enerjik, Cumhurbaşkanı Akıncı'yı da son derece yorgun ve asık bir yüz ifadesiyle gözlemlesem de çözüm konusunda son derece pozitif ilerlemeler olduğu açık.

Burada bir başka önemli konu şudur ki Türk tarafı gerileyebileceği noktaya kadar gerileri ve çözüm adına son şans kullanılıyor şu an. Olur da bir ortak metinde anlaşabilirse taraflar ve buna rağmen referandumda Rum halkı çözüme yine hayır derse işte o zaman bundan sonraki süreç Rumların aleyhine çalışacak ve adanın bölünmesi kesinleşecek, belki de KKTC'nin tanınması gündeme gelecek. Zaten böyle bir olasılıkla Rumların Amerika tarafından tehdit edildiğini de kaç kez duydum.

Gerçekten de tarihi bir olaya şahitlik ediyoruz ve Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türklerin de haklarının korunduğu bir çözüm olması şüphe yok ki Kıbrıs Türkünün yarınını aydınlatacaktır.

Şu an Kıbrıs'ın kuzeyinde yarın karanlıkta kim ne derse desin.

Genel Sekreter Mr. diye hitap etti

Bir başka ilginç nokta ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in her iki lidere de Mr. diye hitap etmiş olması. Bildiğiniz gibi bu İngilizcede bir sıfat ve bay demek. Yani yeni Genel Sekreter hiç kimseyi ama özellikle Türkleri rencide etmemiş oldu bu üslubuyla…

Referandumsuz bir antlaşma olur mu?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in açıklamalarının genelinden anladığım başka ilginç bir nokta var. Sanki halkların referandumuna taşımadan bir çözüm olma ihtimali var. Bunu bir yana yazın. Bu konu daha önce de gündeme geldi ve Cumhurbaşkanı Akıncı bunu net bir dille yalanladı. Referandum illaki yapılacak. Ancak ben yine de tarihe not düşmek açısından bu çözümün üç garantör ülke ve liderler arasında gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Zira çözüm isteğinin arkasında Amerika ve İsrail var… Rus korkusu var. Akdeniz'de kaybedilen kontrol sıkıntısı var.

************

Günün Sözü

Aşk, bazen gitmekle kaImak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin akIı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.

Nazım Hikmet

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları