Müzakereler duracak mı?

Yayın Tarihi: 14/02/17 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Çözüm istemeyen ve çeşitli bahaneler uyduran bir kişiyle çözüm yapmaya çalışmak göle maya çalmaya benziyor. Ya tutarsa misali. Akıncı'nın yürüttüğü çözüm müzakereleri de ya olursa cinsinden olmuş bence. Belki başarırım diye düşünmüştür Reisicumhur; kim bilir belki de beyhude bir çaba olduğunu bile bile. Ama günün sonunda Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılabilmesi için de elinden geleni yapmıştır. Gelin görün ki sizinle herhangi bir çözüm yapmaya niyeti olmayan bir tarafla karşı karşıyasınız. Açıkçası müzakereleri sürdürmek bana artık anlamsız geliyor.
  • Aslında Akıncı müzakereleri referanduma kadar götürebilseydi; bu referandumda da muhtemelen hayır çıkacaktı. Rumlar her hâlükârda hayır diyeceklerdi. İşte o zaman Avrupa Birliği olası bir taksimi önlemek için bazı açılımlar yapabilirdi KKTC'ye. Doğrudan ticaret gibi. Sadece böyle bir açılım olsaydı bile Kıbrıs'ın kuzeyinin kendinden kopmasını engelleyebilirdi.
  • Akıncı'nın, ''Çözüm olmazsa yolumuza KKTC olarak devam ederiz'' açıklamasını ben son derece iyi bir açıklama olarak kabul ediyorum, daha kötüsü taksimin tohumları ekilebilir.

Kıbrıs müzakereleri hiç beklenmedik bir anda gerginliğe uğradı. Cumhurbaşkanı Akıncı Enosis konusuyla ilgili çok sert bir açıklama yaptı ve bu hafta gerçekleşecek olan liderler zirvesinde bu konuyu görüşeceklerini, eğer Rum lider Anastasiadis'in plebisit konusunda geri adım atmaması halinde görüşecek başka bir şeyin kalmayacağını açıkladı. Haklı mı peki? Evet son derece haklı.

Rum siyasi partilerinin 2018 yılında gerçekleşecek seçimler için iktidara gelebilmek için milliyetçi duyguları ön plana çıkarması son derece manidar bir durum. Aynısını aşırı komünist Tsipras da Kardak konusuyla ilgili yapmamıştı birkaç hafta önce.

Görüşmeler durur mu bilemeyiz, bana pek kolay kolay durmaz gibi geliyor ama bir gerçek var ki Rumların Meclis'ten geçirerek onayladıkları adayı Yunanistan'a bağlama kararının yıl dönümü olarak okullarda kutlanması konusundan sonra müzakereleri sürdürmek son derece zorlaşacak.

Yani bir başka deyişle çözüm arayışları samimiyetini yitirmiş olacak hatta oldu bile.

Akıncı elinden geleni yaptı

İkinci Cumhurbaşkanı Talat'tan sonra Kıbrıs sorununun çözülmesi için inanılmaz bir çaba gösteren Cumhurbaşkanı Akıncı eminim bu uzun yolu belkilerle ve acabalarla yürümüştür. Açıklamalarının tamamından anlıyoruz ki hiçbir zaman Rum lider Nikos'a güvenmedi.

Çözüm istemeyen ve çeşitli bahaneler uyduran bir kişiyle çözüm yapmaya çalışmak göle maya çalmaya benziyor. Ya tutarsa misali.

Akıncı'nın yürüttüğü çözüm müzakereleri de ya olursa cinsinden olmuş bence. Belki başarırım diye düşünmüştür Reisicumhur; kim bilir belki de beyhude bir çaba olduğunu bile bile.

Ama günün sonunda Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılabilmesi için de elinden geleni yapmıştır. Gelin görün ki sizinle herhangi bir çözüm yapmaya niyeti olmayan bir tarafla karşı karşıyasınız. Açıkçası müzakereleri sürdürmek bana artık anlamsız geliyor.

Müzakereler durur mu?

Müzakerelerin durmasına izin vereceklerini sanmıyorum; daha doğrusu ilanihaye duracağını sanmıyorum ama Enosis konusundan sonra müzakerelere ara verilebilir ya da bir süreliğine ara verilebilir. Düşünsenize Akıncı bu saatten sonra nasıl ve ne şekilde müzakere edecek, ne yapacak, neleri konuşacak? Bunların hepsi de çok önemli.

Yeni BM Genel Sekreteri Guterres'in yaşanan bu gelişmelerden haberdar edilmesini de istedi Akıncı ama açıkçası Guterres'in Kıbrıs konusuna pek ilgisinin olduğunu sanmıyorum ben. Tabii Guterres yeni genel sekreter oldu ve bunun sarhoşluğunu yaşıyor; adamın çok da umurunda değil. Yıllardır sürüyor ne de olmasa bu mesele.

Velev ki Türkiye Dışişleri Bakanlığı düzeyinde Guterres ile görüşsün ve bir baskı oluşturmaya çalışsın da Birleşmiş Milletler ses versin. Böyle bir girişim olsa bile Rumların üzerinde herhangi bir baskı yaratacağını sanmıyorum.

Rumlar prens gibi

Bu deyimi yazılarımda birçok kez kullanmışımdır. Rumlar Avrupa Birliği'nin yaramaz prensi gibidir. Ne yapsa günah olmaz. Günün sonunda istavroz istavroza sahip çıkar. Ara sıra Almanya enselerine bir tokat patlatıyor ve devam ediyorlar. Olan biten bu. Aslında Akıncı müzakereleri referanduma kadar götürebilseydi; bu referandumda da muhtemelen hayır çıkacaktı. Rumlar her hâlükârda hayır diyeceklerdi. İşte o zaman Avrupa Birliği olası bir taksimi önlemek için bazı açılımlar yapabilirdi KKTC'ye. Doğrudan ticaret gibi. Sadece böyle bir açılım olsaydı bile Kıbrıs'ın kuzeyinin kendinden kopmasını engelleyebilirdi.

Ortada görünen çözüm isteyen ama kolay kolay bunu yapmayacak olan bir Rum tarafı var. İsteklerinin sonu gelmiyor. Cenevre'de ilk kez ve son kez Türk tarafı gerileyebileceği ya da taviz verebileceği noktaları açık ve net bir şekilde masaya koydu. Kabul edilebilecekler de edilmeyeceklerde artık aşikar belli.

Rumlar, Kıbrıslı Türklerle bir çözüm yapmak istiyorlarsa dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik, garantiler, asker gibi olguları kabul etmek zorundalar. Hani bunlar Türk tarafının son kırmızı çizgileri oldu. Ötesi yok!

Talep ettikleri toprak konusunda da Türk tarafının çok fazla bonkör olmayacağını da anladılar. Yani Türk tarafı çözüm olsun da nasıl olursa olsun, biz çözüme muhtacız öldük bittik imajını vermedi.

Aslında Türk tarafı geldiğimiz bu noktada yapabileceklerini ortaya net olarak koydu ve oynama sırası Rumlara geçti. Rumların tavrı durumu belirleyecek.

Tabii bir çözüm olmazsa yani Rumlar yüzünden bir ilerleme kaydedilemezse başka önemli sorular çıkacak gün yüzüne. Kıbrıslı Türklerin mağduriyetini gidermek için hem Avrupa Birliği hem de BM ne yapacak?

Çünkü hem çözüm isteyeceksin hem mağdur olacaksın tavrı Kıbrıs'ın kuzeyini AB'den daha da uzaklaştıracaktır. Belki de Türkiye'nin yakınlaştığı yere Rusya'ya yakınlaştıracaktır. İşte o zaman Kıbrıs gerçekten bölünecektir. Aynen Kore gibi Tayvan gibi…

Akıncı'nın ''Çözüm olmazsa yolumuza KKTC olarak devam ederiz'' açıklamasını ben son derece iyi bir açıklama olarak kabul ediyorum, daha kötüsü taksimin tohumları ekilebilir.

Sonuç olarak bu hafta görüşmeler durur ya da kopar mı bilemeyiz ama bir gerçek var ki bu saatten sonra Akıncı'nın masada olmasının pek bir anlamı kalmadı.

Haaa masadan kalkan kaybeder diyorsanız; şu an Rum tarafından başka kazanan ya da kazanacak olan biri var mı diye sorarım!...

******************

Günün Sözü

Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.

Pablo Neruda

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları