Zorunlu vatandaşlıklar ve aidiyet duygusu

Yayın Tarihi: 14/04/17 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • O nedenle Denktaş'ın belki zaruri vatandaşlıkları gerçekleştirmekteki kaygısını doğru bulurum, çünkü bu insanlıkla bağlantılıdır. KKTC'de doğmuş bir kardeşimin 18 yaşına gelip de hala yabancı muamelesi görmesini ben de istemem ama bunu Kıbrıs Türk milliyetçiliğinden taviz vermeden yapmasını beklerim.
  • Denktaş'ın vatandaşlıklar konusunda Türkiye'den baskı yoktur açıklamasını da doğru bulmam, bu konuda Ankara hükümetinin defalarca kez açıklaması olduğu ve zaman zaman birçok İçişleri Bakanlığı yapmış kişilerin bu baskıya maruz kaldığı da bilinen bir gerçektir.
  • Devletin bu insanlara gerekli sağlıklı yasal zemini sunması gerekir. Ağırlıklı olarak Türkiye'den gelip burada yaşayan kardeşlerimize sürekli yasa dışı muamelesi yapılmasının önüne geçmek gerekir. Bir vatandaş KKTC'de yaşıyor ve tüm ailesinin idamesini de burada yapıyorsa bazı kriterler korsunuz ve onlara insanca özgürlük tanırsınız. Bizim devletin hiçbir zaman vatandaşlık politikası olmadı ki.

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş'ın vatandaşlık konusunda yaptığı açıklamalar toplumun her yerinde ciddi tepkiler doğurmaya devam ediyor ama Denktaş vatandaşlık konusunda haklı. Bu ülkede çok uzun yıllardır yaşayan ve vatandaşlık hakkı kazanıp vatandaş yapılmayan binlerce insan var. Ama bu insanların sorunlarını çözmek onları vatandaş yapmaktan geçmiyor. Biz hiçbir zaman Türkiye'den gelip yerleşen Türkiyelileri benimsemedik, bu bir gerçek, onlar da bizi hiçbir zaman benimsemediler. Ev sahibi biz olduğumuz için onlara insanca davranmadık. Bu adada olmalarının zaruriyetini kabul etmedik ve vatandaş olmamalarının yanı sıra yaşamaları için de sağlıklı yasal zemini sağlamadık. Ben vatandaşlık verilmesine son derece karşıyım. İster Türk olsun ister İngiliz eğer KKTC'de yaşayacaksa devletin bu insanlara gerekli sağlıklı yasal zemini sunması gerekir. Ağırlıklı olarak Türkiye'den gelip burada yaşayan kardeşlerimize yasa dışı muamelesi yapılmasının önüne geçmek gerekir. Bir vatandaş KKTC'de yaşıyor ve tüm ailesinin idamesini de burada yapıyorsa bazı kriterler korsunuz ve onlara insanca özgürlük tanırsınız. Bizim devletin hiçbir zaman vatandaşlık politikası olmadı ki. 11 yıl yaşayıp vatandaşlık vermediğimiz binlerce insan varken memlekette üç gün kalana da vatandaşlık verildi. İşte vizyonsuzluk ve yanlış buradadır. Bunların düzeltilmesi gerekiyor.

Serdar Denktaş kendini Kıbrıs Türk milliyetçisi olarak tanımlayan biridir. Kendisi sosyal demokrattır aynı zamanda en azından ben öyle biliyorum ve Denktaş'ı oturup dinlediğinizde karşınızda konuşan aslında bir sosyalisttir. Yani vatan sevgisi, eşitlik mücadelesi yüksektir Serdar beyde. İşte bu ideolojiye sahip bir siyasetçinin de kendi nüfus yapısının bozulmamasına dikkat etmesi gerekir. Bunun duygusallıkla bir alakası yoktur. Ayrımcılıkla da bir alakası yoktur çünkü biz zaten nüfusu hızla tükenen bir toplumuz.

O nedenle Denktaş'ın belki zaruri vatandaşlıkları gerçekleştirmekteki kaygısını doğru bulurum, çünkü bu insanlıkla bağlantılıdır. KKTC'de doğmuş bir kardeşimin 18 yaşına gelip de hala yabancı muamelesi görmesini ben de istemem ama bunu Kıbrıs Türk milliyetçiliğinden taviz vermeden yapmasını beklerim.

Burası Amerika değil ki herkes Amerikalı olsun. Dikkatli olmak lazım.

Son söz olarak Denktaş'ın vatandaşlıklar konusunda Türkiye'den baskı yoktur açıklamasını da doğru bulmam, bu konuda Ankara hükümetinin defalarca kez açıklaması olduğu ve zaman zaman birçok İçişleri Bakanlığı yapmış kişilerin bu baskıya maruz kaldığı da bilinen bir gerçektir.

*************

Liderler artık küs

Kıbrıs sorununda uzun süredir devam eden aksaklıklar, Rum lider Anastasiadis'in saygısızlıkları yüzünden bir süre önce tamamen kopmuştu. BM Özel Danışmanı Eide alttan girdi üstten çıktı liderleri yeniden görüştürmeye başladı başlamasına ama artık bu sorunun çözümü samimiyetini ve heyecanını tamamen yitirdi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı öyle anlıyorum ki, Rum lider Nikos'tan soğudu. Soğumakta da son derece haklı.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın eskisi gibi görüşmeye hevesli olmamasını, BM'nin sürece daha müdahil olmasını istemesinden anlıyoruz. Zaten Cumhurbaşkanı artık sık bir zamanlama ile Nikos'la bir araya gelmek de istemiyor.

Liderlerin görüşmesinin neredeyse ayda bire düşecek olmasının ya da Cumhurbaşkanı Akıncı'nın bunu istemesinin ardında yatan gerekçelerden biri de bu. Rum liderden soğumuş olması.

Karşı taraf her ne kadar çözüm isteklisi olmasa da bir saygı ve bir ağırlık beklersiniz. Çözüm istermiş gibi yapıp çözüm istemeyen ve rezil denecek tavırlar sergileyen bir liderle görüşmeniz pek iç açıcı olmaz bu saatten sonra.

Öyle anlıyorum ki bu saatten sonra görüşmeler tam anlamıyla dostlar alışverişte görsün şeklinde devam edecek.

Zaten Eide'nin de liderlerin ilişkilerini düzeltemem demesinin ardında yatan gerçek de bu. İki liderin birbirine olan samimiyeti bitti.

Her ne kadar Anastasiadis yaptığı saygısızlıkları unutup yola devam etmek istiyorsa da Cumhurbaşkanı Akıncı'nın eski yakınlığı duyması beklenemez.

Akıncı, Rumların gerçek yüzünü herkese gösterdi

Bizim tarafta çözüm dediğinizde tüyleri diken diken olan şahinler var ya hani çözüm asla diye bağırırlar her fırsatta; hani bu kesim Akıncı'nın ne memleketi satacağını bıraktılar ne tavizci olduğunu bıraktılar; günün sonunda Cumhurbaşkanı ne onlarla kavgaya girdi ne de onların partneri olan Nikos'la bir kavgaya girdi. Çözümü sonuna kadar zorladı, uluslararası arenayı peşine takıp sürüklemesini de başardı ama Rumların çözüme niyetleri olmadığını bir yana bırakın ukala ve saygısız hatta saldırgan olduğunu da tüm dünyanın bir kez daha görmesini sağladı.

O çözüm için didinen adamı en nihayet Rumlar soğutmayı başardılar. Akıncı yine çözüm ister istemesine ama bu şekilde bu tarzda değil.

Ben Akıncı'yı son derece başarılı ve dik duruşlu olarak görüyorum.

Rumlar Türkiye ile komşu olacak

Bu Rumlar gerçekten çok açgözlü insanlar. Egonun birazı iyidir de fazlası kötüdür işte. Kıbrıslı Türklerle çözüme yanaşmamalarının bedelini belki bugün değil ama elli yıl sonra çok kötü ödeyecekler. Zaten Kıbrıslı Türk nüfus her geçen gün azalıyor. Ya ölüyoruz ya göç ediyoruz. Yeni vatandaşlıklar ekleniyor kaçınılmaz olarak nüfusun oranı değişiyor. Belki bugün değil ama elli yıl sonra çözüm yapacak bir Kıbrıslı Türk nüfus bulamayacaklar ve tam anlamıyla Türkiye'nin komşusun olacaklar. Tabii ki o güne kadar bölgede bir savaş çıkmazsa.

İşte o zaman Kıbrıslı Türklerle değil Türkiye ile komşu olmanın dayanılmaz acısını yaşayacaklar. Türkiye'nin tavrı biz Kıbrıslı Türkler gibi yumuşak başlı değildir, tam anlamıyla şahindir.

Sonuç olarak çözüm süreci bu saatten sonra başarısızlığa mahkumdur, velev ki Rumlar gerçekten Kıbrıslı Türkleri de adanın diğer ortağı sayana kadar.

Bu olmadığı sürece Nikos ya da Akıncı belki bunu göremeyecek, ömürleri yetmeyecek buna ama onlardan sonra gelen kuşaklar çözümsüzlüğün en kötü yanını yaşayacaklar…

Tarihe not düşüyorum…

*************

Günün Sözü

Sen bana bakma, ben baktığın yerde olurum.

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları