Akıncı'yı "taksimci" yaptılar

Yayın Tarihi: 07/08/17 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu ancak öyle anlıyorum ki bunu ifade etme şekli yanlış oldu.

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur. Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür. Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Ne kadar da yalnız kalmış insanlarız diye düşünmekten kendimi alamıyorum…

İlginç bir haftaya başladık. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs konusu ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmeler hayli çarpıtıldı, daha doğrusu tam anlaşılamadı desek daha doğru olur. Konuyu çok çevirmeden anlatmaya başlayalım. Cumhurbaşkanı Akıncı, Avrupa Birliği'nde iki ayrı devlet olabileceğini söyledi, tabii ki bu açıklama ilk bakışta "Akıncı Kıbrıs'ı kalıcı olarak bölmek istiyor algısını yarattı ve bu yönde de ciddi eleştiriler gelmeye başladı." Haliyle siyasi vizyonu Kıbrıs problemi ile şekillenen CTP, hem genel başkanlık hem de milletvekilleri düzeyinde bu açıklamaya neden tepki koydular olayı doğru anlamak lazım.

Bir kere ortada çözümsüzlük var. Yani tıkanmış bir durumla karşı karşıyayız. Görüşmelerde tüm şartlar zorlanmış fakat netice elde edilememiştir. Halihazırda hem Rum tarafının hem de Türk tarafının açıklamalarına baktığımızda her iki taraf da çözüme çok yakın olduklarını ancak çözümün gerçekleşmesini karşı tarafın engellediğini iddia etmektedirler.

Rum tarafı Türk tarafını suçlarken Türk tarafı da Rum tarafını suçlamaktadır, gelin görün ki biz buna alışalı çok oldu. Tabi asıl çözüm istemeyenin Rum tarafı olduğunu hepimiz biliyoruz, bu nedenle bunu ne konuşmanın ne de tartışmanın herhangi bir anlamı yok.

Biz Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarına odaklanalım. Bir kere orta yerde bir çözümsüzlük var ve Cumhurbaşkanı Akıncı yeni bir açılım yapmaya çalışıyor, en azından buradan bakılınca öyle görünüyor. Bu açılımı da yapmaya çalışırken mantıklı düşünmesine rağmen gerçekleşmesi mümkün olmayacak beklentilere girdiğini görüyorum.

Evet çözümsüzlük kalıcı olduğu sürece adada iki devletin de varlığı kökleşecek. Zaten 40 yıldır 50 yıldır kökleşmedi mi?

Diyor ki Cumhurbaşkanı, "Ya Kıbrıs'ta eşitliğe dayalı bizim de haklarımızı içeren bir çözüm yaparsınız ya da Avrupa Birliği bizi iki ayrı devlet olarak içine almalı.'' Çok güzel bir fikir olarak geliyor kulağa ama gelin görün ki gerçekler öyle değil; yani siz Avrupa Birliği'nin tek başına üyesi olarak kabul ettiği "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni" ikiye bölüp iki ayrı yapı olarak alacağını hayal edebiliyor musunuz?

Bakın hayal edebiliyor musunuz diye soruyorum. Eğer Sayın Akıncı bunu hayal ediyorsa evet bu bir hayal; yok açılım olsun diye söylediyse boşuna konuşmuş oldu.

Akıncı'yı doğru anlamak lazım

Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu ancak öyle anlıyorum ki bunu ifade etme şekli yanlış oldu.

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür.

Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Bütünlüklü çözüm gerçekleşmediği sürece Kıbrıs'ın hiçbir zaman tamamına sahip olamayacaklar ve Türk askeri ile Türkiye halkıyla ilelebet burun buruna komşuluk yapacaklar ama gelin görün ki uzun yıllardır da komşuluk yapıyorlar pekte bir rahatsız olmuş gibi değiller.

Cumhurbaşkanı Akıncı'yı anlıyorum, Kıbrıs sorununa bir açılım getirmeye çalışıyor ve tüm uluslararası aktörleri uyarıyor ama şunu söylemek gerekir ki bu konu öyle sandığınız gibi kimsenin umurunda değil. Sadece Türk tarafı olarak çözüm şartlarını tek taraflı olarak zorladığımız için altı aylığına bir heyecan yaşadık ve dünyayı peşimize taktık. Sadece o kadar.

İsyan etmeye gerek yok, süreci taze tutmaya bakmak lazım

Bence Akıncı Kıbrıs müzakere sürecinin kötü sonuçlanmasından ötürü asla kendini sorumlu tutmamalı ve bir açılım yaratmaya çalışmamalı, zaten yapacağını fazlasıyla yaptı. Cumhurbaşkanı elbette ki uyarılarını yapmaya devam edecek, iki devlet olgusu da gerçek bir olgu olduğu için bunu da söyleyebilir ama bütünlüklü çözümü savunmak durumunda.

Tabii bu durum Ankara'nın telaffuzları değilse.

Allah aşkına bizdeki durum ne Kuzey-Güney Kore'yle benzerlik gösteriyor ne İrlanda ne İskoçya ile..

Biz iki ayrı halkız.

Eğer Avrupa Birliği Rumları tek taraflı olarak AB'ye almamış olsaydı işte Cumhurbaşkanı'nın AB iki ayrı devleti kabul etmeli beyanı makul olurdu ama bu artık mümkün değil.

Tabii KKTC'yi de tanıtmak bir alternatif. Tanıyacak birini bulursak!

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin de tepkisini, isyanını anlamak lazım çünkü onların siyaseten tek geçim kaynağı Kıbrıs sorununun bitmemesi. Her ne kadar Tufan Hoca Kıbrıs konusuyla pek haşır neşir olmak istemese de, Cumhuriyetçi Türk Partisi çözüm üzerinden politika yapamadığı gün misyonunu tamamlamış olur.

Ne kadar da yalnız kalmış insanlarız diye düşünmekten kendimi alamıyorum…

*************

Günün Sözü

Bazen insanlar da ikiye ayrılır; yanınızdakiler, aklınızdakiler.

Marlynn Longston

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları