Türkiye'ye bağlanalım talebi kimden gitti?!

• Birincisi KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma isteği yok. Akdağ bunu çok iyi biliyor. Değil Kıbrıslı Türkler Türkiye'den buraya gelip yerleşen ve Kıbrıs'ı vatan bilen Türk kardeşlerimiz bile böyle bir şeyi kesin bir dille reddeder.

• İkinci önemli nokta ne dersek diyelim Kıbrıs'ın bütünü Avrupa Birliği toprağı ve biz her ne kadar reddetsek ve kabul etmesek bile Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet var ve dahası KKTC'yi kimse tanımıyor. Yani uluslararası bir ortamda KKTC'nin kimse devlet olduğunu kabul etmiyor. Tüm bunlar ortadayken KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma isteği diye bir tabir kullanmak son derece şaşırtıcıdır.

• Samimiyetine ister inanın ister inanmayın Türkiye Cumhurbaşkanı ve lideri Sn. Erdoğan Kıbrıs'ta kalıcı çözümü en çok savunan ve destekleyen kişilerin en başında geliyor. Bunun ötesinde Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Kıbrıs'ta bir çözüm için en çok çalışan siyasilerden biri. Tüm bu gerçekler göz önündeyken Recep Akdağ'ın neye dayanarak hangi düşüncelerle böyle bir açıklama yapmış olmasını doğrusu ben çok merak ettim.

• Akdağ'ın en son yaptığı ziyarette bizim hükümet yetkililerinden biri Akdağ'a böyle bir temennisini iletmiştir acaba? Eğer böyle bir durum olmuşsa ve Akdağ'ın hafızasında kalan bu talebe karşın bu tür bir cümle kurmuştur, Akdağ'ın bu talebin kimden gittiğini açıklaması gerekir.

Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden de Sorumlu Bakan olan Recep Akdağ'dan önemli bir o kadar da tehlikeli bir açıklama geldi. Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın, KKTC'nin "Türkiye'ye bağlanma isteği" ile ilgili "Türkiye ve KKTC oturacak, bir siyasi çözüme artık karar verecek" ifadeleri dün en çok okunan haberler listesinin başına oturdu. Akdağ bunu Rumlara "çözüme yanaşmazsanız KKTC bize bağlanır" diye bir gözdağı mı verdi yoksa kapalı kapılar ardında konuşulan bir gerçeği mi fısıldadı?

Çok ilginç bir açıklama gerçekten. Recep Akdağ gibi tecrübeli bir politikacı iş ola böyle bir açıklama yapamaz diye düşünüyorum. Bir kere KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma meselesi zaman zaman ortaya atılır tartışılır ve hem bizim siyasiler hem de halk tarafından tepkiyle karşılanıp kapatılır. Ama durup durduk yerde Akdağ böyle bir açıklamada bulundu.

İfade ettiğim gibi Akdağ gibi tecrübeli bir politikacı Rumlara gözdağı vermek niyetiyle bile olsa böyle bir açıklama asla yapmaz.

Burada birçok önemli nokta var.

Birincisi KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma isteği yok. Akdağ bunu çok iyi biliyor. Değil Kıbrıslı Türkler Türkiye'den buraya gelip yerleşen ve Kıbrıs'ı vatan bilen Türk kardeşlerimiz bile böyle bir şeyi kesin bir dille reddeder.

İkinci önemli nokta ne dersek diyelim Kıbrıs'ın bütünü Avrupa Birliği toprağı ve biz her ne kadar reddetsek ve kabul etmesek bile Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet var ve dahası KKTC'yi kimse tanımıyor. Yani uluslararası bir ortamda KKTC'nin kimse devlet olduğunu kabul etmiyor.

Tüm bunlar ortadayken KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma isteği diye bir tabir kullanmak son derece şaşırtıcıdır.

ERDOĞAN KIBRIS'TA ÇÖZÜMÜ EN ÇOK SAVUNAN LİDER

Samimiyetine ister inanın ister inanmayın Türkiye Cumhurbaşkanı ve lideri Sn. Erdoğan Kıbrıs'ta kalıcı çözümü en çok savunan ve destekleyen kişilerin en başında geliyor. Bunun ötesinde Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Kıbrıs'ta bir çözüm için en çok çalışan siyasilerden biri.

Tüm bu gerçekler göz önündeyken Recep Akdağ'ın neye dayanarak hangi düşüncelerle böyle bir açıklama yapmış olmasını doğrusu ben çok merak ettim.

AKDAĞ'A KİM TÜRKİYE'YE BAĞLANALIM DEDİ Kİ?

Şimdi bakınız. Açıklamayı yapan önemli bir kişi. Hem Kıbrıs İşlerinden Sorumlu hem Başbakan Yardımcısı hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağ kolu diyebileceğimiz bir isim.

Akdağ'ın en son yaptığı ziyarette bizim hükümet yetkililerinden biri Akdağ'a böyle bir temennisini iletmiştir acaba? Eğer böyle bir durum olmuşsa ve Akdağ'ın hafızasında kalan bu talebe karşın bu tür bir cümle kurmuştur, Akdağ'ın bu talebin kimden gittiğini açıklaması gerekir.

Bilirsiniz genelde UBP hükümeti Ankara'ya şirin gözükmek için her şeyi yapar. Çok klasik bir söylem ama gerçek böyle. Bu nedenle böyle bir talep eğer bizden gitmişse ve Sn. Akdağ bunu dillenmişse inanın ki şaşmam.

AKINCI "BÖYLE GİTMEZ" DEMİŞTİ

Daha önce de yazdım ve Akıncı'ya çağrıda bulundum. Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın söylemleri artık Kıbrıs'ta Rumlarla çözüm olmayacağı söylemleriyle şekilleniyor ve bu söylemlere bir de böyle gitmez söylemi yapışıyor sürekli. Cumhurbaşkanı'na sorduk ne demek istiyor diye. Herhangi bir yanıt yok.

Haliyle ya cevap vermeye tenezzül etmiyor ya da üzerinde ciddi bir baskı var ve bunu açıklamak istemiyor.

Kıbrıs sorununda her ne kadar baş aktör Akıncı gibi görünse de perde gerisinde Ankara hükümetinin olduğunu ve Kıbrıs sürecini aslında Ankara'nın şekillendirdiği gerçeğini kabul etmek lazım. Demiyorum ki biz söz sahibi değiliz, şekillendiren Ankara diyorum.

EN MANTIKLI SENARYO

Bildiğiniz gibi Türkiye hızla Batı dünyasından uzaklaşıp Rusya ve Arap ülkeleriyle yakınlaşma sürecine girdi. Almanya ile yaşanan siyasi krizler, Amerika'nın vize uygulamasını süresiz askıya almış olması hep bunlar Sn. Akdağ'ı da KKTC'yi ilhak ederiz yerine yine bu anlama gelen KKTC'nin Türkiye'ye bağlanma isteği şeklinde masa altı bir sopa gösterme eylem tarzına bürünmüş olabilir.

KKTC'nin böyle bir talebi olmadığı gün gibi ortadayken; uluslararası koşullar Türkiye'nin böyle bir şeyi yapmasına izin vermezken, tüm yaşanan krizlerden dolayı döviz tavan yapmışken, ekonomi istenilen ivmenin çok gerisindeyken Türkiye zaten böyle bir maceranın içine girmez.

Peki neden Recep Akdağ böyle bir açıklama yapmıştır?

Benim Cumhurbaşkanımın ve Başbakanımın bu açıklamayı düzeltme cesareti var mı onu da bilemem. Olup olmadığını birkaç gün içinde göreceğiz ama ortada bir yanlış ifade varsa bunu da düzeltme görevi Sn. Akdağ'dadır.

Kıbrıs işlerinden sorumlu bir bakan olarak göreve başlar başlamaz Kıbrıslı Türklerin kendisine sempatisi ve sevgisi varken bunu alaşağı edeceğini sanmıyorum.

*************

Günün Sözü

Yalnızların anlayamadığı tek şey bu; tek başına özgürlük ne işe yarayacak?

Attila İlhan