İslam dünyası ayağa kalktı

Yayın Tarihi: 14/12/17 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

• Asıl önemli mesele ise ortadoğuda işler tam da Rusya'nın istediği gibi gidiyor. Yani bir zamanlar Batı dünyasının ele geçirdiği Arap ülkeleri ve Osmanlı İmparatorluğunu çökertmesi, son Osmanlı topraklarını işgali ve sonrasında Rusya'nın bölgede istenmeyen adam ilan edilmesi hep bunların şu an rövanşı yaşanıyor adeta. Yani çarklar şu an Rusya'nın lehine çalışıyor ve artık Rusya Müslüman Türkiye'nin yeni müttefiği, Şam'ın koruyucusu ve İran'ın yakın dostu haline gelmiş durumda. Olayı uzaktan Çin izliyor. Anlıyor musunuz Ortadoğ'uda şartların hızla Rusların lehine ve ABD ile İsrail'in aleyhine nasıl şekillendiğini.

Günlerden bir gün merhum Yaser Arafat merhum Liderimizi Dektaş beyi aramış. Dertleşiyorlar ve Filistinde yaşanan sorunları konuşuyorlar. Arafat demiş ki Denktaş beye "bu yaşadıklarımız yani İsrail'in zulmü müstahakkımız. Biz vakti zamanında Araplar, Osmanlıyı İngiliz'le işbirliği yapıp arkadan vurmasaydık ve Osmanlının bu topraklardan gitmesini engelleseydik tüm bunlar başımıza bugün gelmeyecekti. Siz Kıbrıslı Türkler ne kadar şanslısınız ki sizi koruyan ve kollayan bir Türkiye var yanınızda"..

Evet bu tarihi telefon konuşmasını belki birçoğumuz bilir ama bir çoğumuz da bilmez. Çok önemli bir tespit ve önemli bir değerlendirme. Arap dünyası yıllardır Amerika ve İngilizlerin kontrolünde yaşıyorlar. Bunu oturup uzun uzun değerlendirebiliriz ama konumuz bu değil. Asıl mesele uzun bir zamandan sonra İslam ülkeleri Amerikan Başkanı Trump'un Kudüs kararı karşısında birlik olmuş ve ayağa kalkmış durumda. Orta doğuda artık fotoğraf çok değişti. Bu fotoğrafın değişmesini Amerika'da kimler neden bu kadar istedi bilemeyiz ama bir gerçek var ki artık fotoğraf Amerika'nın ve İsrail'in aleyhine çalışıyor ve umarım bu durum bir üçüncü dünya savaşını tetiklemez. Zira ortam ilerleyen sürede çok fazla gerilecek.

Eski yıllarda Türkiye tam bir ABD müttefiği ve bağımlısıydı. Rusya düşman ülkeydi. İran, Çin düşman ülkeydi. İngiltere, Batı ve ABD Türkiye'nin sözde müttefikiydiler. Fakat Amerika'nın son birkaç yılda Türkiye'deki yönetimi tasfiye çabaları ve bunda başarısız olması ya da bunu yapmaya tam anlamıyla cesaretli olmaması, tüm bunların artık aşikara dökülmesi Ankara ile Washington'un arasını tam anlamıyla açtı. Ve bu gelişmelerden sonra Ankara Moskova'ya yakınlaştı.

Adını ne koyarsanız koyun Türkiye'nin Rusya'ya yakınlaşmak zorunda kalması bölgede yeni dengelerin oluşmasını da birlikte getirdi.

Artık orta doğuda Rusya-Türkiye ve İran üçlüsü ortak bir güç kurmuş durumda. Rezza davası, kurların yükselişi, Türk lirasının değer kaybı, Kudüs meselesi hep bunlar Amerika'da belli odakların bölgeyi dinamitleme çabasından başka bir şey değil.

İddia o ki Trump'un damadı bir Yahudi ve damadının babası yani dünürü önemli bir Yahudi. Trump bu üçgen içinde yönlendiriliyor ama bu yönlendirmeler şüphe yok ki Amerikan halkının da iç huzurunu bozabilir.

Asıl önemli mesele ise ortadoğuda işler tam da Rusya'nın istediği gibi gidiyor. Yani bir zamanlar Batı dünyasının ele geçirdiği Arap ülkeleri ve Osmanlı İmparatorluğunu çökertmesi, son Osmanlı topraklarını işgali ve sonrasında Rusya'nın bölgede istenmeyen adam ilan edilmesi hep bunların şu an rövanşı yaşanıyor adeta. Yani çarklar şu an Rusya'nın lehine çalışıyor ve artık Rusya Müslüman Türkiye'nin yeni müttefiği, Şam'ın koruyucusu ve İran'ın yakın dostu haline gelmiş durumda. Olayı uzaktan Çin izliyor. Anlıyor musunuz Ortadoğ'uda şartların hızla Rusların lehine ve ABD ile İsrail'in aleyhine nasıl şekillendiğini.

Ortam geriliyor ve gerilecek. Sonuçları nasıl atlatılır bilemeyiz ama sonuçları kimse için iyi olmayacak bu da bir başka gerçek.

İşte bu nedenle üçüncü dünya savaşının belki de tohumları ekiliyor ya da bu kriz bir şekilde sadece meydan okumalarla geçiştirilecek.

Ama önemli bir gerçek var ki Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şu an İslam dünyasının lideri pozisyonunda, 57 İslam ülkesini örgütlüyor.

Bu gelişmeler son derece önemli ve yakından takip edilmesi gereken meseleler. Artık Ortadoğu'da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, özellikle Amerika'nın istediği gibi..

ÖZYİĞİT İLE İDRİS KESİN MECLİS'TE

TDP Genel Sekreteri Asım İdris ile dün güzel bir söyleşi yaptık. Aslında konuştuklarımızı daha geniş bir şekilde kaleme alacağım ancak daha sonra. Evet gündem seçim ama şu an için önemli bir dünya gündemi var; Kudüs. Asım hocayla TDP'nin anketlerdeki yükselişini değil, kendisinin halk içindeki izlenimlerini konuştuk. Hem programda hem program öncesinde yaşadığı bazı güzel olayları anlattı bana. TDP bu seçimlerden yüzde kaç oy alır bilemem, neticede ben kahin değilim. Elbette ki ön görülerim var ve bu ön görülerim seçim yaklaştık sonra değişecektir. Kabul etmeliyiz ki TDP Lefkoşa ve Mağusa'da iyi bir liste çıkardı. Bu listeyi daha sonra net bir şekilde masaya yatıracak ve değerlendireceğiz. Yine birileri eminim kırılacaktır. Ben neticede Lefkoşa'da yaşayan biri olarak Lefkoşa'nın nabzını diğer ilçelerden daha iyi gözlemleyebilirim. İlerleyen günlerde diğer ilçelerdeki bağlantılarımla da iyi bir temas kurup TDP'nin genel pozisyonuyla ilgili bir yazı kaleme alacağım. Ancak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki şu an Lefkoşa'da TDP'nin iki milletvekili garanti. Bunlardan biri partinin Genel Başkanı Cemal Özyiğit diğeri ise partinin Genel Sekreteri Asım idris. Her iki isim de toplum tarafından seviliyor ve destekleniyor. Elbette ki partinin Lefkoşa listesi son derece iyi ama TDP günün sonunda bir UBP değil yani ülke genelinde çıkaracağı vekil sayısı belli. Bana göre Lefkoşa iki vekil çıkaracak ve bu iki isim de Özyiğit ile İdris olacak. Sokaktaki vatandaş bunu yüksek sesle konuşuyor. Diğer adayların moralini bozmayım ama bu iki ismin uzun yıllardır parti içinde çalıştıklarını da unutmamak lazım. Yani ortalıkta gözükme sonra gel vekil ol; bunu da beklemek zaten yanlış olur. Hayırlısı diyelim.

************

SENNAROĞLU TARIM BAKANLIĞINI HAK EDİYOR

Tarım Eski Bakanı ve UBP İskele Milletvekili adayı Önder Sennaroğlu ile dün biraraya geldik. Bilgi ve birikimi doruk yapmış bir siyasi kendisi ve en önemlisi herşeyden önce bir çiftçi. Yani bu ülke de Tarım dediğinizde çiftçinin, üreticinin derdinden anlayan birkaç isimden biri olarak aklımıza başka isim gelmiyor. Uzun uzun projelerini ve yapacaklarını konuştuk. Sennaroğlu idealist ve ülkesini seven bir adam. Yeni dönemde parlamentoda olmayı ve olası bir hükümette Tarım bakanı olmayı sonuna kadar hak ediyor. Dünkü sohbetimizde en çok akılda kalan şuydu ki "herkes işini yapmalı". Evet herkes işini yapmalı. Şimdi siz bir doktoru kalkıp eğitim bakanı yaparsanız şüphe yok ki başarısız olacak ve bunun üstesinden gelemeyecek. Zaten bunun örnekleri de yaşandı. Sağlık bakanlığını da bir doktor yerine bir mühendise verirseniz o da başarısız olacaktır. İşte bu nedenle adama göre iş değil işe göre adam olması gerekiyor. Özellikle hepimizin yakındığı Gıda güvenliği ve ülkemize gelen su ile Sennaroğlu'nun yapacağı ve devam ettireceği ciddi projeleri var. Hem çiftçinin hem de hayvancının kalkınması ve ekonomiye yeniden kazandırılması noktasında Sennaroğlu güveneceğimiz tek isim diye düşünüyorum. Bir isim ancak bu kadar bilinir ve ancak bu kadar sevilir. Programdan sonra hayli olumlu telefon aldım.

****************

GÜNÜN SÖZÜ
Ağzımın tadı yoksa, Hasta gibiysem, Boğazımda düğümIeniyorsa IokmaIar, BuIuttan nem kapıyorsam, İnan hep güzeI gözIerinin hasretindendir.
ATTİLA İLHAN

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları