Gelin bir kehanette bulunalım!

Yayın Tarihi: 31/01/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

• Evet yeri gelmişken bu soruyu da yanıtlayalım. Bundan sonrası ne olacak nasıl olacak, bizi neler bekliyor. Öncelikle Başbakan sıfatına kavuşacak olan Tufan Erhürman'ın tüm kabineyi başarıyla yönetmesi gerekecek ve Maliye Bakanlığında Koca Kurt rütbesiyle oturan Serdar Denktaş'la çok ama çok kavgası olacak. Diğer partilerin ve bakanlarının da çok kavgası olacak, zira Maliye Bakanlığı büyük değil küçük ortakta ve bu küçük ortak UBP'yi bile terletmiş bir parti. Nerde kaldı koalisyonun yeni ve tecrübesiz parti başkanlarını terletmesin. Öncelikle mali açıdan bol kavgalı bakanlar kurulu toplantıları yaşayacaklar.

• Ardından yıl sonuna doğru mali protokolün imzalanması gündeme gelecek. CTP Parti meclisi ile TDP parti meclisi elbette ki hayır diyecek, bekleyin bakalım diyecek. Hatta adım gibi eminim Cemal Özyiğit "Dayatma paketlere hayır" diyecek. Zaten demezse biz kendisine hatırlatacağız.

Hayırlısı ile dörtlü koalisyon kuruluyor. UBP tarafından Demokrat Parti'ye yapılan onca güzel teklife rağmen DP, dörtlü koalisyonu tercih etti. Etmek de zorundaydı diye düşünüyorum, zira UBP ile girilecek bir koalisyon Demokrat Parti'nin tam anlamıyla tükenmesi anlamına gelecekti. Fakat yeri gelmişken söylemekte fayda var son ana kadar DP'lilerin büyük bir çoğunluğu UBP ile koalisyonu istediler ama Genel Başkan Denktaş Dörtlü koalisyonu uygun gördüğü için ağırlık dörtlüden yana mecburen oldu. Bu seçim iyi mi oldu kötü mü oldu bunu zaman gösterecek ama Serdar Denktaş'ın yerinde kim olsa dörtlü koalisyonu tercih ederdi.

DP toparlanma sürecine girecek

Demokrat Parti her ne kadar içi boş bir Turizm Bakanlığı almış olsa dahi istediğini almış oldu. Hem maliye hem turizm gibi iki kritik bakanlık şu an Demokrat Parti'de. Öyle tahmin ediyorum ki imar izinleri gibi önemli ve hassas konular bu hükümet döneminde de çözümlenmeye çalışılacak. DP'nin bitirmesi gereken önemli imar izinleri var zira. Bakalım Halkın Partisi'nin engeline takılacak mı?

Demokrat Parti, UBP'yi ve YDP'yi hükümet dışı bırakarak elbette ki bir toparlanma yaşayacak. Ama bu toparlanma sandığımız gibi çok büyük olmayacak. Vekil sayısı 3 olan DP'nin vekil sayısı tekrardan 5-6'ya çıkacak. Ama yeri gelmişken şunu söylemekte de fayda var, çok uzun olmayacak bir süre sonra erken seçim olurda yeniden gündeme gelirse UBP tek başına iktidar olacağı gibi, YDP'de oyunu ikiye katlayacaktır. Bu ihtimallerde göz önünde bulundurulmalı.

Neyse, şimdi bunları erken erken konuşup negatif enerji yaymanın bir anlamı yok. Neticede dörtlü bir koalisyon hükümeti kuruluyor ve bu hükümete elbette ki kendini ispatlaması için bir şans verilmeli. Bu öyle bir şans ki söz konusu dört parti kendini güçlendireceği gibi baraj altı bırakmaya kadar götürebilir.

Bu ilginç bir demokrasi

Demokrasi böyle bir şey işte. Örneğin UBP 21 vekil çıkarmış olmasına karşın hükümet dışı kalabiliyor. Bunu yadırgayabilirsiniz ama demokratik koşullar siyaseten buna izin veriyorsa neden olmasın ve oldu işte. Burada benim aklımı kurcalayan asıl mesele ne biliyor musunuz; az oy almış partilerin çoğunluğa bir araya gelerek hükmetmesi.

Yani olaya gelin şu açıdan bakalım. Ama bakmadan önce de belirteyim ben dörtlü koalisyon karşıtı değilim, bilakis dört partinin de son şanslarını bir kez daha kullanmaları taraftayım.

Evet dediğim gibi gelin bir de bu açıdan bakalım. Bir tarafta onlarca kötü iddia altında seçime girmiş ve rakiplerine açık ara fark atmış bir UBP!. Diğer tarafta halkın desteğini minimal anlamda almış dört parti.

Bir saha dışı dördü oyunda. Peki nasıl iş bu? Düşünsenize KKTC seçmeni kükrediğinde meydanları inleten ve gerçekten performansı yüksek bir parti olan CTP'ye evine git demiş, sana güvenmiyorum demiş, sen ülke yönetemezsin demiş ve 21 vekilden 12 vekile çekmiş partiyi. Daha, Tufan hoca'nın uğraşları olmasa çok daha düşük bir oy alacaktı bu parti.

Öte yandan kendini her iki de bir ARI ırk olarak gören ve tek başına iktidardan tutunda birinci parti mertebesine kadar inen bir Halkın Partisi'ne temkinli destek vermiş ve 9 vekilde bırakmış.

TDP ise kendini % 15-18'lerde görürken flaş adayların da yardımıyla % 8'lerde kalmış ve 3 vekil çıkarabilmiş.

Demokrat Parti ise baraj altına düşme tehlikesini 3 vekille kıl payı atlatmış ve % 22'lerden % 7-8'lere düşmüş.

Şimdi ortada böyle bir durum var. UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün olduğu için CTP-TDP-HP UBP ile koalisyon kurmayı reddetti. Demokrat parti de hükümet sürecinde zarar gördüğü için hükümet kurmayı reddetti.

Yani halkın oyunu bonkör kullandığı parti hükümet dışı ama oyunu ketum kullandığı partiler koalisyon kurdu.

Siyasette ve demokraside böyle bir durum var. Ben kesinlikle bu durumu yadırgamıyorum ve her partinin kendi kararıdır, saygı duymak lazım. Diyeceğiz ki halk desteği yok aslında bu hükümette, diyemeyiz çünkü halkın az da olsa desteğini almış partilerce koalisyon kuruluyor.

Ama bu tablo ciddi anlamda tuhaf ve düşündürücü.

Peki şimdi ne olacak?

Evet yeri gelmişken bu soruyu da yanıtlayalım. Bundan sonrası ne olacak nasıl olacak, bizi neler bekliyor. Öncelikle Başbakan sıfatına kavuşacak olan Tufan Erhürman'ın tüm kabineyi başarıyla yönetmesi gerekecek ve Maliye Bakanlığında Koca Kurt rütbesiyle oturan Serdar Denktaş'la çok ama çok kavgası olacak. Diğer partilerin ve bakanlarının da çok kavgası olacak zira Maliye Bakanlığı büyük değil küçük ortakta ve bu küçük ortak UBP'yi bile terletmiş bir parti. Nerde kaldı koalisyonun yeni ve tecrübesiz parti başkanlarını terletmesin:

Öncelikle mali açıdan bol kavgalı bakanlar kurulu toplantıları yaşayacaklar.

Ardından yıl sonuna doğru mali protokolün imzalanması gündeme gelecek. CTP Parti meclisi ile TDP parti meclisi elbette ki hayır diyecek, bekleyin bakalım diyecek. Hatta adım gibi eminim Cemal Özyiğit "Dayatma paketlere hayır" diyecek. Zaten demezse biz kendisine hatırlatacağız. HP ile DP Ankara ile uyum içinde olmaya çalışırken diğer iki ortak prensip, ilke durun bakalım diyecek ve gergin günler başlayacak, kim bilir belki de öyle olmayacak ne biliyorsun diyenler olabilir. Neyse ki parti başkanlarının muhalefetteyken ki söylemleri var dahası yapılarını biliyorum.

Derken çatlak ve krizler baş gösterecek. Tüm bunlar oluncaya kadar 1-1,5 yıl geçmiş olacak ve UBP'de bir takım değişiklikler yaşanacak, işte o zaman erken seçim değil koalisyon değişikliği olacak.

Ya UBP-CTP ya UBP-HP. Bakınız, bu yazdıklarımı bir yana not düşün günü gelince konuşuruz. Ama net olarak bir daha söyleyim, bu yazdıklarım dörtlü koalisyonu desteklemediğim anlamına gelmiyor. Kesinlikle destekliyorum, UBP'nin kendini de bir toparlaması gerekiyor.

Ben sinema mezunuyum, bu filmi çok izlediğim için biliyorum. Hepsinden önemlisi senarist aynı, yönetmen aynı.

*********************

Günün Sözü

Seni dişlerinde elma kokusu, seni kaburgamın altın parçası, bir daha hangi ana doğurur bizi.

Ahmed Arif

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları