Kim bu emsal?

Yayın Tarihi: 23/02/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Uyuşturucu denilen kabus "sessizce bizi, sevdiklerimizi alıp götürüyor". Biliyorum birçoğumuz artık duymaktan usandı ve duymak istemiyor "uyuşturucuyu bırakın" denmesini. Ama biz herkesin kulağına bir kez daha fısıldayalım istedik "uyuşturucudan uzak durun, bırakın, kaçın"… Mutluluk ailenizin olduğu yerde.

Bugünkü yazımızda hummalı bir çalışmanın ardından hazırlanan iki projeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hepimizin duymaktan son derece rahatsız olduğu, okurken keyif almadığı ve düşünmek istemediği bir konu "Uyuşturucu ya da madde bağımlılığı". Evet hiçbirimiz bu konuyu düşünmek bile istemeyiz. Hükümetin aldığı ilginç kararlar hepimizin daha çok dikkatini çeker, ya da Rusya'daki devlet başkanlığı seçimlerine aday olanlardan birinin eski porno yıldızı bir kadın olması ya da bir bakanın nasıl ayakkabı giydiği.

Doğaldır da belki bu ilgi odaklanması. Kim kötü şeyleri konuşup düşünmek ister ki ama birilerinin bunu konuşması ve gündemde tutması gerekiyor. Uyuşturucu üzerine ne çok yazılar yazan gazetecilerden biri olduğumu düşünüyorum.

İşte bugünkü yazımızda 24 Şubat Cumartesi yani yarın akşam saat 20:30'da Arapahmet Kültürevinde sahneye konulacak Emsal isimli oyuna yer vereceğiz. Kıbrıs Görsel Sanat Derneği Tiyatro Kulübünün bir ürünü. Aynı zamanda Uyuşturucu konulu bir belgesel de sahnelenecek. Oyun izleyici ile ücretsiz bir şekilde buluşacak. Uyuduğumuz bu derin uykudan uyanmanın bir bedeli olmasın istedik. Başkanlığını yürüttüğüm derneğin Fotoğrafçılık dışında ortaya koyduğu önemli bir sanatsal etkinlik bence.

Kıbrıs Görsel Sanat Derneği olarak fotoğraf sanatı ağırlıklı çalışmalar yapıyoruz, sergiler açıyoruz. Sonra fark ettik ki zamanı, yani bir diğer deyişle gerçeği fotoğraf karelerinin arasına kilitliyormuşuz. Hiçbir anın unutulmaması adına son derece kutsal bir görev bu. Ama öte yandan ellerimizden kaçıp giden ve ne kadar çok istersek isteyelim tutamadığımız hayatımız var. Doğduğumuz günden beri aslında çoğu zaman seyirci koltuğunda oturduk pek az zamanda aktör olduk sahnede. Halbuki Kıbrıs Türk Halkının uzun yıllardır her anlamda bir var olma mücadelesi olmadı mı. Bunu bazen yüksek sesle bazen de iç sesimizle yaptık.

Bir gazeteci de olmanın avantajıyla Kıbrıs'ın geçmişten bugüne yaşadığı tüm olumsuzlukları araştırma ve öğrenme şansım oldu. Bu halk bir savaştan, bir de fakirlikten çekti. Ayrılıklar ve kırgınlıklar hep ölüm ve yalnızlık korkusu üzerine oldu yıllarca.

Gelin görün ki o günler çok ama çok geride kaldı, geride kaldı kalmasına ama ölüm ve ayrılıklar elbisesini değiştirmiş bir şekilde tüm ailelerin üzerine çöktü yeniden.

Bu yorgun halk yıllardır evlatlarını uyuşturucu illetinin ağından kurtarmaya çalışıyor.

Emsal isimli tiyatro oyunumuzla karşınıza çıkıyoruz. Siz halkımızın zihninde, hayatında küçük de olsa bir farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Bu aslında yanınızdakine "azalt o sigarayı artık" demenin çok ötesinde bir şey. "Arabayı yavaş sür", "bağırma", "vurma" demenin çok ötesinde bir şey.

Uyuşturucu denilen kabus "sessizce bizi, sevdiklerimizi alıp götürüyor". Biliyorum birçoğumuz artık duymaktan usandı ve duymak istemiyor "uyuşturucuyu bırakın" denmesini.

Ama biz herkesin kulağına bir kez daha fısıldayalım istedik "uyuşturucudan uzak durun, bırakın, kaçın"… Mutluluk ailenizin olduğu yerde.

Neden gençler uyuşturucu sorusunu soralım ve yanıt bulmaya çalışalım. Bu aslında insanlar neden süratli araba kullanır sorusunun cevabıyla eş değer. Daha doğrusu bunun bir tane cevabı yok. Bir kere zengin ve mutsuz bir aile yaşantısı olan gençler uyuşturucu kullanır. Zengin ve paranın bolluğundan pusulayı kaybetmiş gençler de uyuşturucu kullanır. Mutsuz ve fakir gençler de uyuşturucu kullanır ama satıcı olarak kullanılırlar tahminimce. Neticede uyuşturucu işi pahalı bir olay. Bir gencin bunu alabilmesi için parası olması lazım.

Özellikle mutsuz olan gençler arasında Hint kenevirinden öte bonzai türü uyuşturucu madde kullanımı son derece popüler oldu ve bunun yaşı 16'lara kadar düştü. İnanılmaz bir artış bu, birçok genç neredeyse Hint kenevirini deniyor, serbest olmasını dahi savunanlar var, bu yetmezmiş gibi bonzai hortladı ve kontrolsüz bir şekilde büyüyor.

Gelin görün ki devletin bu yönde de bir politikası yok.

Eee peki ne olacak? Cevabı çok basit öleceğiz dostlar. Birçok eve giren bonzai gibi uyuşturucu kullanımının da ardında gençlerin kapıldığı içinden çıkılmaz depresyon ve aşırı mutsuzluk sendromu geliyor.

Kimse kusura bakmasın ama birinci görev ailelere düşüyor, kendi çocuklarına bu konularda pür dikkat kesilmesi gereken öncelikli olarak aileler.

Peki aileler ne yapıyor, baba bir film anne bir film birçok ailede, kimse kırılmasın ama ne yazık ki aileler artık dağıldı, birbirlerine kenetlenemiyorlar ve herkes kendi hayatını yaşıyor.

Kimisi alem olsun diye deneyerek başlar kullanmaya, kimisi mutsuzdur, canı sıkkındır, amaçsız bir hayat sürer ve kullanmaya başlar. Neticede kendisine bir sebep bulur ve kullanır ve müptelası olur.

Kırmızı ışıkta geçen bir gençle uyuşturucuyu deneyen genç arasında çok bir fark var mıdır acaba?

Ya da umursuzca sürat yapan bir gençle uyuşturucu kullanan bir genç arasında fark var mıdır?

Her ikisi de hatayı bilerek işliyor. Her ikisi de yaptığı hatadan bir gün öleceğini ve ailesini perişan edeceğini bilerek yapıyor; peki neden?

Neden bu insanlar bu girdaba giriyor ve ölmeyi tercih ediyor ve neden devlet ve polis bunu önleyemiyor?

Bu soruların bir cevabı var ve bu cevap değişmediği sürece gençler zehirlenmeye ve ölmeye devam edecek. Ne yazdığımız yazılar ne yapılan bilgilendirmeler ne verilen eğitimler işe yarayacak.

Bakınız beyler. Bir ülkede kimse devleti yenemez, devlet istemediği sürece.

Yönetmen Leman Çakal yazdı ve yönetti… Ölüme bağımlı olmak

"Ölüme bağımlı olmak! İşte buydu…"

Emsâl, pişmanlığını dile getirirken bu sözleri kullanıyor.

Geçenlerde 16 yaşındaki oğlumun sosyal medyasını ondan gizlice şöyle bir karıştırdım. Birçok anne baba yapıyordur eminim. Mesajlarda gördüğüm sohbetler hiç de hoş şeyler değildi. Sosyal medya üzerinden 'abi' diye düşündükleri bir adamdan bahsediyorlardı. O adam benim oğlum ve arkadaşlarına çok zararsız olduğunu söylediği bir maddeyi satmak istemiş bazılarına satmış ve neredeyse bütün çocuklarımız zararsız olduğuna inandığı o şeyi kullanmış.

Çocuklarımız kendi aralarında bunun sohbetini yapıyor ceplerindeki tüm parayı harcamaktan kaçınmıyorlar…

Deliye döndüm. Korkuyla karışık bir sürü duyguyu 10 saniyede his ettim… Mesajlarda adı geçen tüm çocukların ailelerini aradım konuştum. Elbette ki bildirmem gereken her yere bildirdim. Bu zehirle ilgili korkularım ve hassasiyetim hep hat safhada oldu.Ama ne yapsam yeterli gelmiyor bana…

Daha önce de yine madde bağımlılığını ele almıştık harika bir oyunla. Birçok aile bizim oyunumuzla irkilip kendine kondurmadığı şeyi sorgulamaya başlamıştı.

Şimdi yine;

Sahneye koyduğumuz bu oyunun da ayni etkiyi bırakmasını istiyoruz.

Dileğim; yüreklere dokunabilmek…

Dileğim; Emsâl'in ''emsâl'' olması…"

************

Günün Sözü

Aslında kadın; erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık dolu bakışlarını görünce, güzel olduğundan emin olur.

Pablo Neruda

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları