İnsanlar delirmeye başladı…

Yayın Tarihi: 14/03/18 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Bir süreden beridir ülkenin başında felaket rüzgarları esiyor. Olacak gibi değil. Peşi sıra olan trafik kazaları, onlarca ağır ve hafif yaralı insanlar, kazalarda ölenler. Adını ne koyarsanız koyun bu tam anlamıyla bir intihar eğilimidir. Trafik kazalarının bir kısmı belki yolların sorunlu olmasından kaynaklanıyor olabilir ama önemli bir kısmı sürücülerin bilinçli şekilde süratli ve dikkatsiz araç kullanmasından oluyor. Peki nedir bunun altında yatan?

Bir kere çok sinirli bir toplum olduk çıktık piyasaya ! Herkes sinirli ama herkes sinirli. Olacak gibi değil. Hızlı araba kullanıyorlar, insanlara sövüyorlar, kavga ediyorlar.

Alsancak'ta dün yaşanan cinayet. Olacak iş mi bu ? Zavallı adama altı kez bıçak sokulmuş, besbelli öldürmek için yapılmış bir eylem. Ne oldu ne kaldı ve bunlar yaşandı ortaya çıkacak ama ne olursa olsun, kimsenin kimseyi hiçbir surette öldürme hakkı yok. Ne isterse olsun. İster haklı olun ister haksız, kimsenin kimseye sövmeye, vurmaya ve öldürmeye hakkı yok.

Öyle anlıyoruz ki toplum bir süredir hızla infiale sürükleniyor. Herkeste birbirine zarar verme eğilimi çok arttı. Defalarca kez yazdım; anti-depresan tüketimi tahmininizden de fazla.

Hani bende felaket tellalcısı olmayım ama şiddet eylemleri, intihar eylemleri gibi artçıdır. Yani başladı mı devam eder. Toplum olarak çok çabuk unutuyoruz ama 2017 yılında çok fazla intihar ve cinayet gerçekleşti. Bunların kökenine baktığımızda hepsinde de öfke, kırgınlık ve zarar verme eğilimi yatır. Ve en önemlisi bu insanlar tedavi olmadıkları için ya kendilerine ya da başkalarına zarar verirler.

Bir insanın öfke duyduğu insana zarar vermesi ile öfkesinden ötürü kırmızı ışıkta geçen ya da hız yapan bir araç sürücüsü arasında hiçbir fark yoktur.

Ve kader hiç ummadığınız anda ağlarını sizin aleyhinize örer, ya ölürsünüz ya öldürürsünüz ama her ikisinde de kaybeden siz olursunuz.

CİNAYET VE İNTİHAR BULAŞICIDIR

Evet yanlış duymadınız. Ardı ardına cinayet ve intihar yaşanmaya başladıysa bu bir süre devam ediyor; çünkü bu tür eğilimler bir günde çıkmıyor ortaya. Eğer bir insan intihar etmeyi kafasına koymuşsa bir süre bu düşünceyle mücadele ediyor ve sonrasında ya vazgeçiyor ya da intihar etmeyi deniyor. Eğer kendini öldürmeyi başarırsa olay bitiyor zaten ama öldürmeyi başaramadığı durumda bunu yaptığına çok pişman oluyor. Tekrardan deneyenlerin sayısı da az değil.

Keza cinayetler de öyle. Bir insan bir başka insanı bir günde vurmaya karar vermiyor meğerki ani bir sinir krizi yaşanmasın. Son yaşanan iki cinayet vakasında bir hafta önce olanı planlanmış bir cinayete önceki gece yaşananı ise bir sinir krizinin sonucuna bağlı gibi görünüyor.

Ama her ne olursa olsun cinayet de bir şekilde bilinçaltında şekillendikten sonra gerçekleşiyor.

En önemlisi de bu tür eğilimlere sahip olan insanların ciddi psikolojik sorunlarının ya da açmazlarının oluşu yatıyor bu olayın gerisinde.

Yani hiçbir cinayet ya da intihar bir anda olmuyor.

Defalarca kez yazdık antidepresan ilaçlarının satışında çok ciddi bir artış var, tedaviye ihtiyacı olan ancak kendini hasta görmeyen inanın binlerce insan var bu ülkede.

Çünkü intihar ya da cinayet aslında uzun süre devam eden fiziki ya da psikolojik şiddetin sonucunda gelişiyor.

32 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

16 yılda gerçekleşen 80 cinayette 32 kadın hayatını kaybederken, bu cinayetlerden bir kadının katili veya katilleri bulunamadı. Farklı nedenlerden dolayı çok sayıda kadın öldürülürken, bu cinayetlerde çoğunlukla tabanca ve bıçak kullanıldı.13 cinayet karı-koca arasında meydana gelirken, onlarca çocuk öksüz kaldı. 4 kadın ise, nişanlısı tarafından öldürüldü. Sevgilileri tarafından öldürülen kadınların yanı sıra evlatları tarafından da cinayete kurban gidenlerde yer aldı.

Gerek anlaşmazlıklardan gerekse kıskançlıktan eşleri tarafından öldürülen kadınların sayısı da az değil. Son 16 yılda 32 kadının bir şekilde öldürülmek suretiyle yaşamlarını kaybetmesi, toplumun nasıl bir travma ve kabusla karşı karşıya olduğunun bir göstergesi aslında.

ŞİDDET ŞEKLİ VE ORANI

2012 yılında yaklaşık bin evli kadınla yapılan bire bir anket sonrasında gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyan rakamlar çıkıyor karşımıza.

İlk olarak katılımcıların aile içi şiddet denilince ne tür bir şiddet algıladıkları ölçülmüştür. Beklenildiği üzere fiziki şiddet en fazla algılanılan tanım olarak ortaya çıkmıştır.

Katılımcıların aile içi şiddet denilince akıllarına gelen şiddet türleri şunlardır:

- Fiziksel şiddet: %61.4

- Psikolojik şiddet: %43.1

- Ekonomik şiddet: %37.7

- Özgürlüğün kısıtlanması: %34.9

- Cinsel şiddet: %20.6

http://www.yeniduzen.com/Ekler/gaile/241/kibris-in-kuzeyinde-aile-ici-siddet/916

Gazete sayfalarına yansıyan ve belli tarihlerde yapılan anketler bize sadece buz dağının üstünü gösteriyor, açıkçası bunu anlıyoruz.

Düşünsenize kıskançlık ya da şiddetli geçimsizlikten ötürü kocalar kendi eşlerini öldürebiliyor. Bireyin kıskandığı ya da geçinemediği hayat arkadaşını öldürme yolunu tercih etmesi, aramızda ruhsal bozukluk yaşayan belki de binlerce kadın ya da erkeğin olduğunu ortaya koymanın ötesinde, toplumun küçümsenemeyecek bir kesiminin psikolojik bakım ve ilaç tedavisine ihtiyacı olduğu gerçeğini koyuyor ortaya.

ANTİDEPRESANLARDA PATLAMA

Toplumun önemli bir kesim psikolojik tedavi almayı reddederken önemli bir kısmı da ilaçlara teslim olmuş durumda. Özellikle mutluluk hapı adı altında piyasaya çıkan ilaçların satışında ciddi patlama var. Bu ilaçları psikoz vakalarını iyileştiren diğer psikolojik ilaçlar takip ediyor.

Ülkede kullanılan antidepresan ilaçlarının başını Xanax çekiyor. Ülkede Xanax marka antidepresan ilacının kullanım oranı rekor seviyeye ulaşarak, aynı yıl 484 bin 870 adet Xanax marka ilaç kullanıldığı belirtildi. Diğer yandan Xanax marka ilacın yanı sıra ülkede yaygın olarak kullanılan antidepresan ilaçların arasında Diazem 177 bin 800 kutu tüketilirken, 300 bin kutu Cipram marka antidepresan ilacı kullanıldığı öğrenildi.

Bu kadar yaygın ilaç kullanımı toplumun psikolojik travma noktasında nerelerde olduğunu anlamamıza yetiyor da artıyor bile.

KÜÇÜK TOPLUM VE DEVLETİN ACİZLİĞİ

Küçük bir toplum olmamız, halen örf ve adetlerin ağır bastığı bir düzende yaşamamız insanımızın kendi kendini ya da ailesini tedavi ettirmesinin önüne geçiyor. Devlet ise kendi içine halen kapalı olan bu toplum için alında bir çözüm planına sahip değil.

******************

Günün Sözü

Kadından meleklik bekliyorsan, ona cennetini sunacaksın.

Can Yücel

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları