Akıncı'ya kafayı taktılar

Yayın Tarihi: 02/04/18 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
  • Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya kafayı takmış durumda. Bir süreden beridir ben de yazılanları çizilenleri izliyorum. Şöyle kaldırıp bir perdenin gerisine baktığınızda hangi aktörlerin olduğunu net bir şekilde görebiliyorsunuz. Amaç ne peki ? Amaç Akıncı'nın toplumdaki itibarını sarsmak. Neden peki? Nedeni de belli; Ankara'da bazı çevreler Mustafa Akıncı'yı hiçbir zaman benimsemedi ve Akıncı'nın yeniden olası bir müzakere süreci başlatıp Akdeniz'deki ortamın yumuşamasından endişe ediyorlar.

Şu sıralar belli ki birileri Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya kafayı takmış durumda. Bir süreden beridir ben de yazılanları çizilenleri izliyorum. Şöyle kaldırıp bir perdenin gerisine baktığınızda hangi aktörlerin olduğunu net bir şekilde görebiliyorsunuz. Amaç ne peki ? Amaç Akıncı'nın toplumdaki itibarını sarsmak. Neden peki? Nedeni de belli; Ankara'da bazı çevreler Mustafa Akıncı'yı hiçbir zaman benimsemedi ve Akıncı'nın yeniden olası bir müzakere süreci başlatıp Akdeniz'deki ortamın yumuşamasından endişe ediyorlar.

Akıncı'nın avukatlığını yapacak değilim; Sn.Akıncı'yı severim, değerli bir devlet adamıdır ama Akıncı'nın da hataları var onu da yazının ilerleyen satırlarından yazacağım.

Akıncı ne yapsa kabahat !

Kardeşim bu adamı halk ciddi bir oy ile seçti. Mevcut konjonktür içerisinde oy verilebilecek en iyi aday oydu ve bu halkın % 60'ı bu adama oy verdi. Cumhurbaşkanı Akıncı bu göreve geldikten sonra elinden geldiğince çözüm için uğraştı, fakat her zaman ki gibi Rumlar çözüme değil de maçı uzatmaya oynayınca çözüm masası berhava oldu. Zaten müzakere sürecinin çökmesinin ardımdan Akıncı'nın Rum yönetimi hakkında yaptığı sert eleştiriler şahin bir politikacıdan daha da sertti. Zira çözüme bu kadar yaklaşılmışken Rumlar yine yan çizip her şeyi berbat etmişti.

Ama bunu faturası da bazı çözüm düşmanları tarafından Akıncı'ya kesildi. Akıncı bir süre Saraya kapandı. Derken genel erken seçimler gelip çattı. Erken seçimler gelinceye kadar Özgürün ile Akıncı'nın oldukça aleni bir kavgası oldu. Bu toplum indinde pek hoş karşılanmasa da ciddi çekişmeler yaşandı. Bunun dozu kaçınca Hükümetin istediği oldu ve Akıncı iç siyasete müdahil oldu, haliyle de tarafsızlık ilkesini terk etmiş oldu. Her ne kadar kavgalardan uzak kalmaya çalıştıysa da bunlar yaşandı.

Akıncı yemek yer / yemez çok konuşmayın

Taraflar görüşecekti görüşmeyecekti. Ortada çözüm masasını yeniden kuracak koşullar yok şu an. Bir yemek yenecek ilerleyen haftalarda. Şimdi de bazı borazanlar bu yemeğe taktılar. Neymiş efendim ne diye bu yemeği yiyecek, sosyal yemek mi olurmuş. Size ne kardeşim; adam Devletin reisi bir zemin yoklamak istemiştir, gider yer yemeğini içer kahvesini. Baktı ki olumlu bir hava var değerlendirir Türkiye ile ve müzakere masası yeniden kurulur, bir daha denenir. Baktı ki aynı tas aynı hamam döner gelir makamına yoluna devam eder. Ama olmaz bu yemek yenmemeli, varma ki görüşmeler yeniden başlar ve ansızdan çözüm umudu doğar.

Kardeşim Rum yönetiminin kolay kolay çözüme yaklaşmayacağını bilmeyen mi var, fakat ortada bir çözümsüzlük var ve bu çözümsüzlük ilelebet gidemez. Bu nedenle çözüm umudu varsa yani bunun koşulları yeniden yaratılabilirse süreç yeniden başlar, yok böyle bir durum oluşmazsa KKTC yoluna devam eder.

Yani biraz daha çözümsüzlük istemeyi bir yana bırakıp başka abuk subuk şeyler istemeye başlayacağız.

Hani Aziz Nesin bir kitabında anlatır "Mahalleye bir katil dadanır. İhtiyar kadınlara önce tecavüz eder sonra onları öldürür. Hergün birileri eksilirken mahalleliyi bir korku alır, bazı ihtiyar kadınlar anlatılan tecavüz hikâyelerine o kadar bir kapılır ki acaba bize ne zaman gelecek diye heyecanla beklemeye başlar. Ama ihtiyarların beklediği katil bir türlü gelmez, ihtiyarlar heyecanla öldürülecek olsa dahi tecavüze uğramayı beklemektedirler"…

Hikâye ya bu; biz de bazı kesimler işte ölecek dahi olsalar yani geleceğimizin ölecek olmasından bahsediyorum işte bu tecavüzü bekliyorlar.

Akıncı'nın yaşanan bu süreçte bir kabahati yok; çözümsüzlüğü Akıncı'ya mal edemeyeceğimiz gibi gözü kapalı, ülkesini değerlerini satma pahasına çözüm istediğini de kimse iddia edemez.

Ama dedik ya birileri Akıncı'ya kafayı takmış durumda ve Akıncı'yı yıpratmak için uğraşıyor ve uğraşacak da.

Akıncı'nın hataları ve yapması gerekenler

Öncelikle şunu belirtmem lazım. Eğer Akıncı bir sonraki seçimlerde yeniden aday ise bu yazacaklarımı dikkate alsın yok değilse hiç önemseme de olur. Zira aday değilse ortada da bir iddiası olmayacaktır. Fakat seçimler yaklaşınca görüşme süreci bir şeyler olur yeniden hareketlenir ve aday olmaya karar verir, emin olabilirsiniz ki seçilme şansı çok düşük olur.

Bir kere Saray'ın kapıları sıkı sıkıya kapalı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı festivallerde boy gösterse dahi bu yeterli değil.

Bakınız yazının başında da belirttim, birileri Akıncı'ya kafayı takmış durumda ve yıpranması için ciddi uğraşlar verilecek. Cumhurbaşkanı ilk önce Saray'ın kapılarını gazetecilere açacak. Bir ara ne güzel gazetecilerle görüşmeye başlamıştı şimdi ara verdi. Kendisini sert dille eleştirenlerde bir süre önce yakınlık kurduğu gazetecilerdi.

Akıncı eli kalem tutan sözü geçen her gazeteciyle yakınlık kuracak ve ilişkilerini düzeltecek. Gazeteciler arasında Cumhurbaşkanına karşı çok ciddi bir öfke ve soğukluk var. Ben buradan yazıyorum. Sn.Başkan ister inanır ister inanmaz. Birçok gazetecinin Akıncı'ya karşı ciddi ön yargıları oluştu. Cumhurbaşkanının bunları yıkması lazım. Biz Kıbrıslı Türküz. Ne kadar öfkelensek de oturup konuşulduğunda öfkemiz pozitife dönüşür, Cumhurbaşkanı 15 günde bir bile olsa grup grup gazetecilerle görüşmesi lazım. Şu an için müzakere de yok yani Cumhurbaşkanının zamanı daha rahat.

Televizyon programlarına hiçbir şekilde çıkmıyor hem de uzunca bir süredir, çıkıp halka hitap etmiyor. İstediği kadar basın toplantısı düzenlesin, bizim memlekette kimse haber izlemiyor ki doğru düzgün ya da Akıncı'nın açıklamaları çok çarpıcı olmadıktan sonra haberi internetten okunmuyor ki. Ben Kıbrıs Postası'nın internet sitesinden biliyorum en basiti. Cumhurbaşkanının hiçbir açıklaması hiçbir zaman en çok okunan haberlere girmemiştir ya da çok nadirdir bu durum. Başbakan kim olursa olsun çok daha fazla okunur. Peki neden ? Çünkü Cumhurbaşkanı TV ekranlarından uzaklaştı.

Şimdi bir Devlet başkanı gazetecilere mesafe koyar TV Programlarından kaçarsa günü geldiğinde onu savunacak ya da destekleyecek gazeteci bulamaz. Dostluklarda bir işe yaramaz.

Ben kendimden örnek vereyim. Net ! Ben Sn.Akıncı'yı en son ne zaman gördüm hatırlamıyorum bile. Birçok meslektaşım içinde durum aynıdır. Üzülüyor muyum evet !

Festivalleri bir yana bırakın. Onlar gelenekselleşti artık bu festivallere hadi gitsin bin kişi iki bin kişi, Akıncı kaç kişinin elini sıkabilecek ? Ya da bu durum ne kadar samimi olacak.

İnsin bakalım çarşıya, çıksın bakalım dükkanların olduğu sokaklara. Ansızdan yürüsün, girsin esnafın elini sıksın, otursun kahve içsin ama bunu ülkenin dört bir yanında yapsın, saraya kapanmakla doğru yapmıyor.

Demem o ki halkın sevgisini kazansın ya da diri tutsun eğer bu ülkeye bir süre daha liderlik yapmak istiyorsa. Yoksa böyle bir niyeti bu sözlerimin hepsini geri aldım.

Sonuç ? 2020 yılında bu halka Çözümcü bir siyasi düşman, faşist bir siyasi de gül çiçeği olarak sunulur ve dönem değişir. 2003 öncesi tekerrür eder.

Benden söylemesi…

***************

Günün Sözü

Elveda diyecek kadar cesursan, hayat seni yeni bir merhaba ile ödüllendirir.

Paulo Coelho

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları