Görüşmeler yeniden başlayacak... Mecburlar...

Yayın Tarihi: 16/04/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Nikos muhtemelen diyecek ki "Kıbrıslı Türkleri oluşacak yeni devlette eşit taraf olarak görüyorum. Gel buradan yola çıkalım ve nerelerde takıldık, neyi nasıl iyileştirebiliriz bir bakalım"...
  • Görüşmelerin başlamasını isteyen Akıncı da mesafeli bir şekilde diyecektir ki "biz ayda bir görüşelim komiteler görüşmeye başlasın.. Yeniden güçlü bir zirve ortaya doğacaksa biz devreye girelim ve taraflar da devreye girsin".
  • Bakın muhtemelen böyle olacak. Böyle olacak diyorum ki her iki tarafın bu müzakerelerin başlamasına ihtiyacı var. Kıbrıs konusu çok uzun yıllardır görüşülüyor ve her defasında da çözümsüz kalıyor. Yani bu durum bir alışkanlık mı yaptı bilemem ama görüşmeden durmak tarafların geleneği arasında yok, onu biliyorum.

En nihayet Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiades bu akşam yemekte buluşuyorlar. Ne olur ne kalır bilemeyiz. Fakat bu yemek ayarlanmışsa belli ki hem Cumhurbaşkanı Akıncı'nın hem de Anastasiades'in müzakereleri yeniden başlatma arzusu var. Aksi takdirde ne diye yemek yesinler.

En kötü ihtimali düşünerek başlayalım yazıya. Bir yemek yiyecekler ve bakacaklar ki aynı tas aynı hamam, yani değişik bir film yok, herkes evine dönecek. Taraflar birbirlerinin ayleyhinde bir açıklama patlatacak ve yolumuza bakacağız. Fakat bir B planımız var dersek yanılırız. Örneğin Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun geçtiğimiz gün yaptığı açıklama önemliydi ama altı dolu mu diye düşündüm. Çavuşoğlu, başka bir yol düşüneceğiz derken ne demek istedi. Başka bir yol ne olabilir ki? Bunu ilerleyen günlerde kaleme alırız.

Çavuşoğlu'nun açıklamalarını geniş bir şekilde ele alacaktım ama 16 nisanı beklemek gerekiyor.

Öte yandan gelin bir de iyi ihtimali değerlendirelim. Nikos muhtemelen diyecek ki "Kıbrıslı Türkleri oluşacak yeni devlette eşit taraf olarak görüyorum. Gel buradan yola çıkalım ve nerelerde takıldık, neyi nasıl iyileştirebiliriz bir bakalım"..

Görüşmelerin başlamasını isteyen Akıncı da mesafeli bir şekilde diyecektir ki "biz ayda bir görüşelim komiteler görüşmeye başlasın.. Yeniden güçlü bir zirve ortaya doğacaksa biz devreye girelim ve taraflar da devreye girsin".

Bakın muhtemelen böyle olacak. Böyle olacak diyorum ki her iki tarafın bu müzakerelerin başlamasına ihtiyacı var. Kıbrıs konusu çok uzun yıllardır görüşülüyor ve her defasında da çözümsüz kalıyor. Yani bu durum bir alışkanlık mı yaptı bilemem ama görüşmeden durmak tarafların geleneği arasında yok, onu biliyorum. Çünkü görüşmelerin durması demek doğrudan Rum tarafının Türkiye ile başının belaya girmesi anlamına geliyor. Rumlarda bunu hiç ama hiç yaşamak istemez. Bu nedenle Nikos çözüme niyetli olmasa bile yalan söylemeye alışkın bir siyasetçi olarak ortaya birkaç mavi boncuk atacak ve bu süreç başlayacak.

Haaa daha neyi görüşecekler onu inanın ki anlamak güç.

Son zamanlarda Cumhurbaşkanı Akıncı son derece sessiz. Sessiz olmasının nedeni ise Rum tarafının saçma sapan politikaları. Sessiz derken çözüm adına bir açılım yapma konusunda sessiz demek istiyorum. Gelin görün ki karşınızda abuk subuk hareketler yapan bir Rum tarafı var. Böyle bir yapı karşısında Cumhurbaşkanı ne yapabilir ki.

Her ne kadar kötü bir sonla ara verilmiş olsa dahi görüşmelere, unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı var; o da geçtiğimiz yıl seçime hazırlanan Anastasiadis'in çözüm yapma lüksünün olmadığı gerçeğidir. Bu nedenle görüşmeler bir şekilde başlarsa Anastasiadis daha ılımlı bir tutum sergileyecektir. Bunun nedeni ise artık seçimlerini atlatmış olmasıdır. Önünde rahat bir zamanı var, bu nedenle olası bir çözüm denemesini yapabilecektir diye düşünüyorum. En azından bir referanduma gidilebilecek veya hat ya bat denemesi son kez yapılabilecektir diye düşünüyorum.

Tabii burada unutulmaması gereken bir durum daha var ki; Rumların genel politikası zamana oynamak ve her zaman çözüm ister görünüp çözüm yapmamaktır.

Bir kere ortada çözümsüzlük var. Yani tıkanmış bir durumla karşı karşıyayız. Görüşmelerde tüm şartlar zorlanmış fakat netice elde edilememiştir. Hâlihazırda hem Rum tarafının hem de Türk tarafının açıklamalarına baktığımızda her iki taraf da çözüme çok yakın olduklarını ancak çözümün gerçekleşmesini karşı tarafın engellediğini iddia etmektedirler.

Rum tarafı Türk tarafını suçlarken Türk tarafı da Rum tarafını suçlamaktadır, gelin görün ki biz buna alışalı çok oldu. Tabi asıl çözüm istemeyenin Rum tarafı olduğunu hepimiz biliyoruz, bu nedenle bunu ne konuşmanın ne de tartışmanın herhangi bir anlamı yok.

Biz Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarına odaklanalım. Bir kere orta yerde bir çözümsüzlük var ve Cumhurbaşkanı Akıncı yeni bir açılım yapmaya çalışıyor, en azından buradan bakılınca öyle görünüyor. Bu açılımı da yapmaya çalışırken mantıklı düşünmesine rağmen gerçekleşmesi mümkün olmayacak beklentilere girdiğini görüyorum.

Evet çözümsüzlük kalıcı olduğu sürece adada iki devletin de varlığı kökleşecek. Zaten 40 yıldır 50 yıldır kökleşmedi mi?

Diyor ki Cumhurbaşkanı, "Ya Kıbrıs'ta eşitliğe dayalı bizim de haklarımızı içeren bir çözüm yaparsınız ya da Avrupa Birliği bizi iki ayrı devlet olarak içine almalı.'' Çok güzel bir fikir olarak geliyor kulağa ama gelin görün ki gerçekler öyle değil; yani siz Avrupa Birliği'nin tek başına üyesi olarak kabul ettiği "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni" ikiye bölüp iki ayrı yapı olarak alacağını hayal edebiliyor musunuz?

Akıncı'yı doğru anlamak lazım

Akıncı'nın bugüne kadar yaptığı uyarıları doğru anlamak lazım. Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu".

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür.

Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Bütünlüklü çözüm gerçekleşmediği sürece Kıbrıs'ın hiçbir zaman tamamına sahip olamayacaklar ve Türk askeri ile Türkiye halkıyla ilelebet burun buruna komşuluk yapacaklar ama gelin görün ki uzun yıllardır da komşuluk yapıyorlar pek de bir rahatsız olmuş gibi değiller.

*************

Günün Sözü

"Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin."

Dante

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları