Ankara! Sana koşar her düşen dara!

Yayın Tarihi: 11/07/18 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
  • Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ın maaşlara yansıtacağı % 12'lik hayat pahalılığı anlayacağınız pek bir anlam ifade etmemiş oldu. Hatta Serdar beyin iki ayda bir vereceği hayat pahalılığı sözünden geri adım atması mali durumun hiç de iyi olmadığını gösteriyor bize.
  • Geçtiğimiz gün kadim dostum Maliye Eski Bakanı Birikim Özgür'ün yıl sonu 300-500 milyon arası bir açık vereceği açıklaması Türkiye ile mali işlerin ne kadar sıkı tutulması ve Türkiye'den elde edilebilecek tüm katkıların gecikmeden elde edilmesi zorunluğununu bir kez daha göstermiş oldu bize.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün ülkemizdeydi. Gece saat 21:00'de Cumhurbaşkanlığında ortak düzenlenen basın toplantısını artık yarın değerlendireceğiz. Cumhurbaşkanlığındaki görüşmeye Ekonomi Bakanı Özdil Nami'nin de katılmış olması Türkiye'nin KKTC ekonomisiyle yakından ilgilendiğini ve ülke ekonomisinin disipline edilmesine ne kadar çok ihtiyaç duyulduğunu anlatıyor bize. Son 2-3 yıldır mali disiplin hayli sıkıntıda zira CTP-UBP Hükümetinden bu yana Türkiye ile KKTC arasında imzalanan mali protokol uygulanmıyor. Uygulanmadığı için de son bir yıldır özellikle Türkiye'den KKTC bütçesine yatırım anlamında gelmesi gereken paralar gelmedi. Şu an hükümet mali protokolü uygulayacaklarını söylüyor olsa da bunda ne kadar samimidirler bekleyip göreceğiz.

Zamlar peşi sıra geldi

Bildiğiniz gibi uzun süredir döviz hayli yüksek ve Türk lirası ciddi değer kaybı yaşıyor. Türkiye'de her ne kadar yeni bir dönem başlamış olsa dahi, ekonominin ve siyasetin olumlu yönde iyileşmesi zaman alacak. Bu durum öyle birkaç ayda düzelecek bir durum değil. Özellikle doların etkin para birimi olarak kullanılması ve petrolün dolarla alınıp satılması, dolardaki yükseliş beraberinde birçok ürüne ama özellikle benzin zammına ve elektrik zammına neden oldu ve daha da olacak. Geçtiğimiz aylarda yapılan benzin zammında bazı iyileştirmeler yapılmıştı, hatta Başbakan Tufan Erhürman benzin zammını engellediklerini açıklamıştı ama gelin görün ki bu sefer ikisi birden zamlandı ve hem benzin hem de elektrik ücretlerine okkalı bir zam geldi.

Maliye'de para yok

Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ın maaşlara yansıtacağı % 12'lik hayat pahalılığı anlayacağınız pek bir anlam ifade etmemiş oldu.Hatta Serdar beyin iki ayda bir vereceği hayat pahalılığı sözünden geri adım atması mali durumun hiç de iyi olmadığını gösteriyor bize.

Geçtiğimiz gün kadim dostum Maliye Eski Bakanı Birikim Özgür'ün yıl sonu 300-500 milyon arası bir açık vereceği açıklaması Türkiye ile mali işlerin ne kadar sıkı tutulması ve Türkiye'den elde edilebilecek tüm katkıların gecikmeden elde edilmesi zorunluğunu bir kez daha göstermiş oldu bize.

Kablo ile elektrik meselesi hala asılı

Nasıl ki Türkiye'den su geldi ve KKTC su konusunda ciddi rahatlama sağladı artık Türkiye ile interkonnekte sisteme geçerek doğrudan elektrik satın almanın zamanı geldi. Ekonomi ve Enerji Eski Bakanı Sunat Atun'un görev süresinde başlatmış olduğu güneş enerjisi ile elektrik üretmeyi teşvik projesinin hızla ağırlık kazanması gerekiyor. Oldukça pahalı bir ülke olmanın yanı sıra oldukça lüks bir hayat sürüyoruz. İşte bu yüksek giderleri azaltmanın yolları hem doğrudan hem de alternatif yollarla sağlanması lazım. Bu nokta da Ekonomi Bakanı Özdil Nami'ye ciddi görevler düşüyor.

Yazımızı erken gönderme vesilesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını yarın ki yazımızda detaylı bir şekilde kaleme alacağız. Hazır konu ekonomiden açılmışken Ülkemizin tanınmış ekonomistlerinden dostum Görkem Çelebi ile yaptığımız geniş bir söyleşiden alıntı yapacağım. Görkem ekonominin düzelmemesinin nedenlerini geniş geniş açıklıyor.

Kıbrıs Türkü nasıl kendi ayakları üzerinde durabilir?

Çelebioğlu "Düşünülen her tür ekonomik modelde: Federal Çözüm, Tayvan, Kosova, Cebelitarık ve benzerleri, Kıbrıs Türkü'nün kendi ayakları üzerinde durması şart. Çok tekrar edilip herkesin kafasında farklı bir resim oluşturan ''Kendi Ayakları Üstünde Durmak'' ne demek? Mali boyutuyla söylenmek istenileni ekonomi bilimi çerçevesinde açıklayabiliriz. 1776 Yılında İskoç ekonomist Adam Smith'in temellerini attığı Ekonomi bilim dalının var olma sebebi budur. Bize düşen bu bilgileri KKTC'ye uyarlamak. Ekonomik Bağımsızlık Özgürlük Getirir" diye başladı söze…

"Dünya tarihinin açık farkla en zengin ailesi Rothschild'lerdir. Sahip olduklar maddi güçle Napolyon'un sonunu getiren, Avrupa'nın tüm devletlerine hükmeden bir aile... İnsanlık tarihinde parayı en iyi kullanmasını bilen ailedir desek yeridir. Rothschild ailesinin kurucusu Mayer Rothschild'in 200 sene önceki söylemi: ''Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, yasaları kimin yazdığı umrumda değil.''

Parayı en iyi idare edenin gözlemi: Paranın kontrolü olmadan siyaset bir tiyatrodan ibaret.

Politika halkı oyalar ve eğlendirir. Ancak politika kendi başına ''Sonuç Odaklı'' değildir. Sonucun ne olacağına parayı kontrol edenler karar verir. Paranın kontrolü değişmeden politikacıların yeni düzen kuracağına inanmak en iyi ihtimalle saflıktır. İşte bu yüzden Kıbrıs Türkü kendi ayakları üzerinde nasıl duracak sorusunun yanıtı Ekonomik Bağımsızlık'tan geçmekte. Ekonomik Bağımsızlık için yapılması gereken ilk iş Kıbrıs Türkü'nün parasını kimin kontrol ettiğini bulmak. Eğer kontrol halkta değilse, halkı memnun edecek bir politik düzenin kurulması da mümkün değildir. Ali gitmiş Veli gelmiş bir fark olmayacaktır" dedi.

İşte söyleşinin ayrıntıları…

Devlet ekonomisi

"KKTC'de bizim Özel Sektör diye tanımladığımız kesim dünyanın geri kalanına göre Ticari İşletme dahi değil. Ticari İşletmenin farkını anlamak için yanı başımızdan bir örnek. Türkiye Bankaları Senelik 40 Milyon TL'den fazla satışı olan işletmeleri Ticari İşletme sınıfına koymakta. Eğer yıllık ciro bu tutarın altında ise KOBİ (Küçük ve Orta Boy İşletme) statüsüne tabi etmekte.

İngiltere'de ise yıllık satış rakamı 10 Milyon Sterlin ve üzeri şirketlerin bağımsız denetim raporuna ihtiyaçları var. Hem İngiltere'nin hem de Türkiye'nin çizgiyi nerede çektiğine dikkat edin... Her iki ülke de dünyanın en büyük 20 ekonomisi içerisinde.

KKTC ekonomisini konuşmaya her başladığımızda dönüp dolaşıp geldiğimiz yer Devlet idaresi.

İskandinav ülkelerinde ne varsa KKTC'de o yok. İstikrarlı bir nüfus yapısı, siyasi düzen, devlet harcamalarında şeffaflık, hem eğitim hem de sağlıkta Özel Sektör ve Devlet rekabeti ve daha niceleri...

Sosyal Devletçilik oynamaya çalışan KKTC, hem kendi insanının ekonomik becerisi hem de Türkiye'nin devamlı ekonomik katkılarıyla bu oyunu normalden uzun bir süre oynadı. Özellikle Türkiye'nin desteklerini aşağıdaki tablodan net bir şekilde görebilmekteyiz.

Aynı dönem KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durmaya en yakın olduğu zaman. Bu dönem yurtdışı ile ticaretin ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatmakta.

Dolaylı verginin doğrudan sonucu: Hayat pahalılığı

"Dolaylı vergiler yukarıda bahsettiğimiz gibi yediğiniz, içtiğiniz, tükettiğiniz mal ve hizmetlerden alınan bir vergidir. Dolaylı vergi doğrudan toplumun tüm kesimleri için hayat pahalılığı yaratmaktadır.

Avrupa Birliği Bahar 2017 Eurobarometre anketine göre vatandaşın bir numaralı şikayeti hayat pahalılığı. Aynı raporda gazetelerin manşetlerinden düşmeyen Kıbrıs Sorunu ancak 5. sırada kendine yer bulmakta. Kuzey Kıbrıs'ta hayat pahalılığı ile mücadeleyi gündeme almaya geç bile kalınmış.

Devletin ufalması ya da harcamalarını kısması mevcut siyasi düzende mümkün değil. Diğer taraftan doğrudan vergi toplumun hangi kesimini hedef alırsa alsın çok ciddi bir karşı tepki doğurmakta...

Dolaylı vergilerin hayatımızdan yakın bir gelecekte çıkmayacağını öngörmek zor değil.

Üzerinde durulması gereken dolaylı verginin nasıl doğru kullanılabileceğini irdelemek olmalı. Hükümet edenlerin yada hükümet etmeye heveslenenlerin daha detaylı değerlendirmesi gereken konu bu".

**************

Günün Sözü

Adları unut, yüzleri, sesleri, kokuları falan. Geçmişine bir asfalt dök. Yürüyebilmek için ihtiyacın olacak…

Burak Aksak

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları