Erdoğan ile Akıncı'nın güçlü uyumu

Yayın Tarihi: 12/07/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Ortak basın toplantısında bunu bir kez daha gözlemleme şansım oldu. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarında net bir şekilde ortak dil gördüm. Her iki liderde özellikle Kıbrıs konusunda birbirleriyle aynı düşünüyor, aynı konuşuyor ve aynı değerlendirmeleri yapıyorlar. Her iki lider de özellikle bu konuda bir bütün halinde hareket ediyorlar.Ortak basın toplantısında net bu hava vardı. Bu durum ,Sn Erdoğan ile Sn Akıncı'nın birbirlerine yakın ve birbirlerine karşı hoşgörülü olduklarını anlatıyor bize.
  • Her iki liderin müşterek kaldığı bir duyguyu gözlemledim. Rum yönetimi başkanı Anastasiades'e ve Rum yönetimine çözüm istenci konusunda da güvenmiyorlar. Hak da vermemek elde değil, çünkü hem Sn Akıncı hem Sn Erdoğan geçmişte inisiyatif alarak çözüm yönünde ciddi çabalar ortaya Fakat ne Annan planı ne de CransMontana sürecinde bunun karşılığını bulamadılar.Şimdi yapılması gereken dış dünyanın "BM-AB-ABD" bu gerçeklik üstünden, Rum tarafını teşvik edici ve zorlayıcı bir konuma taşınmasıdır.
  • Cumhurbaşkanı Akıncı basın toplantısındaki konuşmasında varılacak çözümde eşitliğin, özgürlüğün ve güvenliğin var olması gerekliliğinin altını da ayrıca bir kez daha çizdi. Tayyip bey de çok benzer bir biçimde Kıbrıs Türkü azınlık olamaz ifadesini kullanarak siyasi eşitliğin altını çizmiş oldu. Buradan çıkarılacak önemli bir sonuç Kıbrıs Türkü'nün hakkını, hukukunu, güvenliğini, geleceğini tam olarak korumayacak bir anlaşmaya ne Ankara ne de Cumhurbaşkanı Akıncı evet demez.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkemize gerçekleştirdiği ziyaret son derece sakin ve seviyeli geçti. Açıkçası hepimiz Tayyip beyi fevri çıkışları ve sert konuşmalarıyla tanıdık. Bu nedenle herkes Cumhurbaşkanlığında gerçekleşen görüşmeden tartışmalı bir gündem çıkmasını bekledi ama bu olmadı. Tayyip bey son derece sakin ve sade bir ziyaret gerçekleştirdi. En iyi şekilde de karşılandı.

Tabii sıra bu ziyaretle ilgili gözlemlerimi aktarmaya geldi. Sn Erdoğan'ı yeni dönemle birlikte oldukça yoğun bir dönem bekliyor. Tayyip beyin özellikle ekonomi ile ilgili açıklamalarını yakından takip ediyorum. Türkiye'de ekonominin iyileşeceği konusunda kendinden emin açıklamaları var.

Yeni dönemde Kıbrıs konusuyla ne kadar yoğunluklu ilgilenebilecekler çok da emin değilim ama emin olduğum ve bildiğim bir şey var ki Kıbrıs, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her zaman gündeminde olmuştur bugüne kadar, KKTC ile Türkiye'de herkesten daha çok ilgilenen siyasi hep Tayyip bey olmuştur.

Umarım yeni dönemde de bu böyle olur.

Hani şu Kıbrıs işlerinden sorumlu devlet bakanı meselesinin kalkıp yerine genel müdürlük seviyesine indirgenmesi konusu dün herkesin aklını kurcaladı. Kamuoyunda Türkiye, KKTC ile ilgili seviyeyi mi düşürüyor değerlendirmelerinin yapılmasına neden oldu.

Ama ben böyle bir durumun söz konusu olacağını sanmıyorum; zira Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hali hazırda sıkça KKTC'ye gelen ve burasıyla ilgilenen bir bakan.

Mevlut beyin yeni dönemde de Dışişleri Bakanı olarak kalması Kıbrıslı Türkler tarafından da oldukça memnuniyetle karşılandı. Çavuşoğlu, bilgili ve güçlü bir dışişleri bakanı çizgisini herkesin benliğinde oluşturmayı başardı.

Erdoğan ile Akıncı ortak noktadalar

Gelelim Cumhurbaşkanlığında düzenlenen ortak basın toplantısına.

Bildiğiniz gibi bizim memlekette belli bir kesim var ki, Ankara'nın Cumhurbaşkanı Akıncı'yı istemediği ve desteklemediği algısını oluşturmak için canla başla çalışıyorlar. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye, Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesine her zaman saygı duşmuş ve iyi ilişkiler içinde olmuştur.

Ortak basın toplantısında bunu bir kez daha gözlemleme şansım oldu. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarında net bir şekilde ortak dil gördüm. Her iki liderde özellikle Kıbrıs konusunda birbirleriyle aynı düşünüyor, aynı konuşuyor ve aynı değerlendirmeleri yapıyorlar. Her iki lider de özellikle bu konuda bir bütün halinde hareket ediyorlar.

Ortak basın toplantısında net bu hava vardı. Bu durum , Sn Erdoğan ile Sn Akıncı'nın birbirlerine yakın ve birbirlerine karşı hoşgörülü olduklarını anlatıyor bize.

Kısa bir basın toplantısı oldu olmasına ama mesajlar netti. Her iki lider de emin bir şekilde süreci anlattılar kendilerine göre . Ne Tayyip beyin ne de Sn Akıncı'nın konuşmasında Kıbrıs konusunda acaba biz de bir yerde geri mi kaldık ve hata mı yaptık ikilemi yoktu. Çünkü hem Akıncı hem de Sn Erdoğan Kıbrıs çözüm sürecine samimi bir şekilde destek verip katkı koydular. Bu nedenle bu konuda bugün de ortak dil kullanıyorlar.

Her iki liderin müşterek kaldığı bir duyguyu gözlemledim. Rum yönetimi başkanı Anastasiades'e ve Rum yönetimine çözüm istenci konusundada güvenmiyorlar. Hak da vermemek elde değil, çünkü hem Sn Akıncı hem SnErdoğan geçmişte inisiyatif alarak çözüm yönünde ciddi çabalar ortaya koydular. Fakat ne Annan planı ne de CransMontana sürecinde bunun karşılığını bulamadılar.

Şimdi yapılması gereken dış dünyanın "BM-AB-ABD" bu gerçeklik üstünden, Rum tarafını teşvik edici ve zorlayıcı bir konuma taşınmasıdır.

Bunun olabilmesi için de hem Sn Akıncı'nın hem de Ankara'nın çözüm konusunda geçmişte koydukları iradenin samimi olduğuna dair inandırıcı bir dil kullanmaya devam etmeleri gerekir ve eğer bundan sonra üçüncü tarafların girişimiyle Rum tarafından da bir olumlu yaklaşım gelecekse, ki bu pek beklenmiyor, bunu da yanıtsız bırakmayacaklarına dair ve ortaya bir fırsat çıkacaksa bunu da değerlendirecekleri yönünde kapıyı açık tutacaklar diye düşünüyorum.

Ancak görüşme süreci yeniden başlayacaksa ve yine sonuçsuz kalacaksa ve eğer üçüncü taraflar ve Güney Kıbrıs, bu konuda gerekli samimiyeti orta yere koyabilecek söz ve davranış geliştirmezse ve bu yeni anlayışını stratejik bir anlaşmayla ete kemiğe dönüştürmezse çok açıktır ki ne Sn Akıncı ne de Sn Erdoğan sonuç vermeyecek ve Kıbrıs Türkünü oyalamaktan öteye geçmeyecek iş ola bir müzakere sürecine kapılıp gitmezler diye düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı Akıncı basın toplantısındaki konuşmasında varılacak çözümde eşitliğin, özgürlüğün ve güvenliğin var olması gerekliliğinin altını da ayrıca bir kez daha çizdi. Tayyip bey de çok benzer bir biçimde Kıbrıs Türkü azınlık olamaz ifadesini kullanarak siyasi eşitliğin altını çizmiş oldu. Buradan çıkarılacak önemli bir sonuç var, Kıbrıs Türkü'nün hakkını, hukukunu, güvenliğini, geleceğini tam olarak korumayacak bir anlaşmaya ne Ankara ne de Cumhurbaşkanı Akıncı evet demez.

***************

Günün Sözü

Sen bana bakma ben senin baktığın yerde olurum.

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları