Biz ne kadar hazırız?!

Yayın Tarihi: 25/07/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

  • Türkiye'nin hep yanı başımızda olması ve bize her sıkıntıda yardımcı olmasının verdiği tembellikten olsa gerek ki birçok kez yangın söndürme helikopteri ya da yangın söndürme uçağı almak gündeme gelse dahi bir türlü alınmaz.
  • Haliyle olası bir yangında Türkiye ile birlikte BM yardıma koşar. Ne kadar arazi yanacaksa yanar ve konu gelir geçer.Geçtiğimiz yıldı yanılmıyorsam Rum tarafı da ciddi bir yangın krizi yaşamıştı, ya da bir önceki yılda olabilir. Yangın konusu her ne dense hafife alınan bir konu olmuştur bizim memlekette.

Yazının girişinde Yunanistan'da yaşanan yangın felaketine kısaca değinip Kıbrıs konusunu kaleme alacaktım. BM Genel Sekreteri Antoni Guterres'in geçici misyonla görevlendirdiği Jane Holl Lute'un Cumhurbaşkanı Akıncı'yı ziyareti ve yine Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ziyaretini, değerlendirecektim ama Yunanistan'daki yangını yazmaya başladım ve kendi kendimi durduramadım. Kıbrıs konusunu artık yarın kaleme alacağım; Cumhurbaşkanı Akıncı'nın görüşmeler başlıyor sanmayın açıklamasını değerlendirecektim. Çözüm umudu hiç mi yok diye soracaktım. Halbuki kapalı kapılar arkasında filizlenecek yeni şeyler var diye duydum ben. Ama hep bunları yarın kaleme alacağım. Yunanistan'daki yangın bana yıllar önce 1995 yılında Kıbrıs'ta yaşanan yangın felaketini hatırlattı. Günlerce sönmemişti. Bizimki kadar olmasa da zaman zaman Güney Kıbrıs'ta da böyle yangınlar oldu. Ancak Yunanistan'ın şu an yaşadığı yangın faciası ciddi anlamda bir felaket. Her geçen saat ölü sayısının artmasından endişe ediliyor ve Yunan Hükümeti yangını kontrol altına almakta zorlanıyor. Türkiye anında yardım teklifini yaptı.

15 farklı yerde başlayan yangının sabotaj olduğu üzerinde bulunuluyor ki muhtemelen durum böyle. Fakat kim neden bunu yapsın sorusunu da artık Atina araştırıp bulacak. Rüzgarlı havanın da etkin olması yangının kontrol altına alınmasını engelliyor. Aynı KKTC yangınında olduğu gibi.

Şöyle bir hafızamı yokladığımda yıllar önce bizim yaşadığımız felaketin ardından belli bir süre elektrik faturalarına ağaçlandırma parası eklenmişti. Geçmiş gün yalan olmasın dönemin parasıyla 1 liraydı sanırım. O zaman herhalde bir lira yeterliydi, ya da bin liraydı. 1995 yılında sıfırlar hala Türk lirasından atılmamıştı. Herhalde bin lira olacak.

Netice itibarıyla o günlerde masaya yangın helikopteri fikri yatırılmıştı. O yangın helikopteri hala zaman zaman masaya yatır ama hiçbir zaman alınmaz.

Nedendir bilinmez. Sanki de bir uçak filosu kuracakmışız gibi Allah'ın kıçı kırık bir yangın helikopterini almakta zorlanıyoruz. Yok aparatı sorundur, yok alt yapısı yok ekibi derken konu lafazanlığa döküldü hasır altı edildi.

Ama çıkan en küçük yangında bu hemen gündeme gelir.

Büyük yangınlar hep profesyonel şekilde birileri tarafından çıkarılır. O yıllarda da böyle olduğu iddia edilmişti. Bugün Yunanistan'ın maruz kaldığı yangında böyledir. Aslında bunun bir terör eyleminden farkı yoktur. Yani bir diğer deyişle çıkarılan her yangın aslında bir terör saldırısıdır.

Biz ne kadar hazırız?

Türkiye'nin hep yanı başımızda olması ve bize her sıkıntıda yardımcı olmasının verdiği tembellikten olsa gerek ki birçok kez yangın söndürme helikopteri ya da yangın söndürme uçağı almak gündeme gelse dahi bir türlü alınmaz.

Haliyle olası bir yangında Türkiye ile birlikte BM yardıma koşar. Ne kadar arazi yanacaksa yanar ve konu gelir geçer.

Geçtiğimiz yıldı yanılmıyorsam Rum tarafı da ciddi bir yangın krizi yaşamıştı, ya da bir önceki yılda olabilir. Yangın konusu her nedense hafife alınan bir konu olmuştur bizim memlekette.

Geçtiğimiz gün sanayi bölgesinden geçerken itfaiye merkezine gözüm ilişti. Bildiğim kadarıyla bir de Lefkoşa Çağlayan bölgesinde itfaiye var, eğer Lefkoşa Sanayi bölgesine taşınmadıysa.

İtfaiye'nin önünden geçerken şöyle bir baktım ve düşündüm; Lefkoşa'da büyük bir yangın çıksa çokta kalabalık olmayan yangın söndürme araçları bu yangını kontrol altına alabilir mi ?

Öte yandan ya ülke genelinde büyük bir yangın çıksa ne kadar hazırız ve ne ölçüde müdahale edebiliriz diye. Arabanın aynasından kendi yüzümü gördüm; cevabını verememiştim.

Daha da ileriye gidelim; Allah korusun. Var sayalım ki Yunanistan'ın başına gelen bizim başımıza gelmiş olsa ve 15 farklı yerden yangın çıksa ve bu yangın hızla yayılacak olsa yolda yürümekte zorlanan koca koca 3-5 su tankeriyle nasıl söndürürdük diye.

Muhtemelen hayli arazi yanar ve öyle söndürürdük.

Şimdi bunları yazıyorum da aklıma ülke genelinde zaman zaman yaşanan çoklu ölümlü trafik kazaları geldi bir an da; kaçımız hatırlıyor ya da önemsiyoruz. Bir kaza oluyor 7 kişi ölüyor en fazla iki hafta sonra gündemimizde dahi olmuyor.

Örneğin Başbakan kabineyi değişeceğim dese ve bu demecinin üzerine yangın çıksa ya da 10 kişi ölse başbakanın kabine değişimi daha çok gündem olurdu.

Örneğin ben dahi bu güncel konuyu kaleme alırken havanda su dövdüğüm hissine kapılıyorum ama yazmak ve konuşmak zorundayız başka türlüsü bize yakışmaz.

Yangın helikopterini kiralamak mı satın almak mı daha mantıklı diye şöyle bir araştırdım. Yaklaşık 30 milyon dolara bir yangın helikopteri alabiliyorsunuz ama kiralamaya kalkarsanız bir yıllığı 20 milyon dolara geliyor.

Tabii bu araştırılır ve bir şekilde çözülür, çözülmeyecek bir konu değil. Alırsınız bir helikopter kurarsınız bir ekip ve kullanırsınız. Sadece yaz mevsiminde mi lazım diye 130 günlüğüne zaman zaman kiralama yoluna gidiliyor; eğer böyle düşünüyorsak bende derim ki o zaman devlet olduğumuz iddiasından vazgeçelim.

Zaten sorunları hep halı altına süpürmekten ya da önemsememekten bu hale gelmedik mi?

Ya da kendimizi hep küçük görmekten ya da hep başkasından medet ummaktan bu hallerde değil miyiz?

Yunanistan'a geçmiş olsun diyelim; böyle yangın düşman başına derler ama insanlık daha ölmedi.

*****************

Günün Sözü

"Aklımdan çıkmıyorsun" dedim, başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

Orhan Veli

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları