Ktams cılız… Kamu-İş sessiz!

Yayın Tarihi: 01/08/18 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
  • Ahmet Kaptan'ın başkan olduğu dönemde Kaptan'ın ideolojisi her ne kadar CTP'li olsa dahi mutlaka daha tepkiler koyar ve büyük eylemler gerçekleştirirdi. Şu an ki başkan Güven Bengihan da yakın dostumuz olmasının ötesinde gayretli bir sendikacı ancak Güven başkanın hükümetinin bu başarısızlıkları karşısında bir takım tepkiler koymasına karşın daha sert eylemlere gitmemesi, KTAMS yönetiminin CTP görüşlü olması, Başbakanlıkta geniş şekilde örgütlenmesi gerekçesiyle zayıf kaldığı dedikodularına neden oluyor.
  • Kamu-İş'in sendikal anlamda sinmiş olması bence son derece kaygı vericidir. Umarım Kamu-İş bu sıkıntılı dönemini bir an önce aşar. Tecrübeli sendikacılardan Yakup Latifoğlu'nun belki de kısa bir süreliğine Kamu-İş'te görev başı yapıp bir geçiş dönemi düzenlemesine gitmesi sendikanın varlık göstermesi açısından faydalı olabilir diye düşünüyorum.

Dörtlü Koalisyonun ekonomik krizle boğuştuğunu ve ülkedeki mali sorunlarda yaşanan sıkıntıları çözmede yetersiz kaldığını defaten yazdık ve yazıyoruz. Her gün yeni bir zamla uyanıyoruz ve dövizin sürekli yükselişi karşısında vatandaşın borçlarını ödeme konusunda yetersiz kaldığı, ihtiyaç duyduğu temel tüketim maddelerini almakta zorlandığını artık yüksek sesle konuşuyoruz. Sözün kısası durumlar hiç de iyi değil.

Gelin görün ki memleketin kelli felli sendikaları yaşanan bu sıkıntılar karşısında hiç ses vermiyorlar. Sizin ne kadar ilginizi çekti bilmiyorum ama benim hayli ilgimi çekti.

Ülkede yaşanan birçok sorun karşısında deyim yerindeyse eşik bekçiliği yapan ve sert tepkiler veren KTAMS uzunca bir süredir hükümetin başarısızlıklarına karşı verdiği tepkilerin cılız kaldığı iddiaları var. Ahmet Kaptan'ın başkan olduğu dönemde Kaptan'ın ideolojisi her ne kadar CTP'li olsa dahi mutlaka daha tepkiler koyar ve büyük eylemler gerçekleştirirdi. Şu an ki başkan Güven Bengihan da yakın dostumuz olmasının ötesinde gayretli bir sendikacı ancak Güven başkanın hükümetinin bu başarısızlıkları karşısında bir takım tepkiler koymasına karşın daha sert eylemlere gitmemesi, KTAMS yönetiminin CTP görüşlü olması, Başbakanlıkta geniş şekilde örgütlenmesi gerekçesiyle zayıf kaldığı dedikodularına neden oluyor.

Bu dedikoduları Bengihan'la paylaşmak istedim. Ülke de en örgütlü sendikalardan biri olan KTAMS'ın daha sonuç alıcı eylemler ortaya koyması gerekiyor

Kamu-İş adeta sindi

Öte yandan Kamu-İş sendikası uzunca bir süredir genel kurulu yaşıyor ve sendikanın iç sıkıntıları mahkemeye taşınmış durumda. Ama en nihayetinde orada bir yönetim var ve Sami Dilek'in ülke de yaşanan bu açmazla ilgili tek bir açıklama yapmaması ise son derece düşündürücü. Ülkenin yanılmıyorsam en örgütlü büyük sendikası Kamu-İş ve Kamu-İş'in sendikal anlamda sinmiş olması bence son derece kaygı vericidir. Umarım Kamu-İş bu sıkıntılı dönemini bir an önce aşar. Tecrübeli sendikacılardan Yakup Latifoğlu'nun belki de kısa bir süreliğine Kamu-İş'te görev başı yapıp bir geçiş dönemi düzenlemesine gitmesi sendikanın varlık göstermesi açısından faydalı olabilir diye düşünüyorum.

Yapılan eleştirilere baktığımızda ise sendikacılığın alışmış isimleri arenadan çekildikten sonra sendikacılığın adeta bitiği ve sendikaların hiçbir şekilde dik duruş sergilemedikleri yönünde değerlendirmeler var.

Bunlar sendikalara yönelik yapılan eleştiriler. Sendikaların bu tür eleştirileri değerlendirmesi lazım.

Sendikacı yetişmiyor

Uzun yıllardır canlı yayınları işgal eden bir yayıncı olarak sendikacıları çok da fazla konuk çağırmıyorum. 19 yıllık meslek hayatımda her konuk çağırdığımda aynı ezberi tekrarlıyorsa ben o adamı konuk çağırmam. Konuk çağırabildiklerimiz ise zaten az sayıyla sınırlı. Her biri de yakın dostum olmasına rağmen. Bunun nedeni şu ki artık inandırıcılıklarının olmaması ve topluma hitap etmekte yetersiz kalmaları. Sorun bununla da bitmiyor. Koltuğa yapışmış başkanların bazıları, yerine sendikacı yetiştirmezken bazıları da yetiştirecek sendikacı bulamıyor. Bu sıkıntılar var.

Her yıl onlarca konferans olur Türkiye de. Bol bol da katılınılır bu konferanslara. Ülkesine gelince bilimsel bir bildiri yayınlayan sendika başkanı gördünüz mü? Ben görmedim. Oralarda bir konuşma yapılır ve biter.

Herhangi bir sendikanın ülke sorunlarına çözüm üreten kitapçıklarını gördünüz mü? Bilimsel yayınlarını gördünüz mü? Ya da bir sendikanın başkanı dışında yönetim kurulu üyelerinin ekranlara çıktığını gördünüz mü? Hayır.

Göremezsiniz de. İşte bu durum da bize sendikacılığın zenginleşmek yerine kısırlaştığını anlatıyor.

Yeri gelmişken söylemek lazım. Şu an koltuklarını eskitmiş sendikacılar bir süre sonra gittiklerinde yerlerine kaliteli sendikacılık yapacak olan bireyler ne yazık ki yoktur.

Ben sendikacıyım diyen kişiyi çıkarın yayına 15 dakikadan fazla konuşamazlar. Neden konuşamazlar peki? Ya ön plana çıkmaları engellenmiştir ya kendilerini geliştirememişlerdir ya da başkan ne olmasa herşeyi söylüyordur.

Sendikacılık itibar kaybediyor

Evet bu ne yazık ki doğru. Sendikacılık bırakın kan kaybetmeyi itibar kaybediyor. Seçim sisteminde olduğu gibi olmamalı sendika başkanlığı yapmak. Diktatör rejimlerde olduğu gibi olmamalı. Yasalarla sınırlandırmalı örneğin sendika başkanlığı. Bir süre konmalı. O süre dolduğunda belli bir süre aday olamamalı örneğin ve illa ki sağlam sendika bütçelerinden bir başkan bir ekip kurup sendikacı yetiştirebilmeli.

Kimi sendika başkanı bir Osmanlı kuruşu harcamazken kimi sendika başkanı da sendikasını kullanabiliyor menfi anlamda.

Hal böle olunca da sendikacılık kavramının asaleti ortadan kalkıyor, anlam yitiriyor sendikacılık.

Türkiye de bir sendika başkanı makam arabası ve şürekâsıyla yürürken başbakana ceket ilikletiyor ama bizde sendikacıyı takan yok.

Bir de bunlar paraya doymaz damgası yemişler ki sormayın.

Sendikacıların abisi az olunca da bu kavram değer yitiriyor. Bugün birçok sendikanın bankası var. Banka demek para demek. Sendikaların bütçelerini bir kasaya koysanız o parayla yeni havayolu dahi kurarsınız.

Bu paraların ne üyelere ne de topluma yansıdığını göremiyorum ben. Hangi sendika en son bir hayır işine el attı ya da hangi sendika bilmem hangi konuda toplumsal farkındalık yaratmak için seminerle yaptı. Türkiye'den memlekete gelen sendikacı misafirlerin bir önemi yok.

Anlatabiliyor muyum? Örneğin hangi sendika kaç fakire yardım etmiştir ya da ediyordur, kaç sendika kaç sanatçının sanatını icraa etme konusunda sponsor olmuştur. Kaç sendika kaç sağlık ekipmanını alıp bağışlamıştır. Yapanlar varsa da ben bilmiyorum sözüm onlara değil, affetsinler beni ama bunlar yapılmıyor dostlarım.

İşte toplumda itibar görmek tv ekranlarına çıkıp konuşmakla ya da nümayiş yapmakla olmuyor. Toplumda itibar toplumla gerçekten buluşmakla oluyor.

Bu durum nasıl ki siyasilerde yok sendikalarda da yok.

Kimse alınmasın otursun bir düşünsün bu yazdıklarımı.

**************

GÜNÜN SÖZÜ

Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.

Winston Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları