Çözüm şart… Artık anlayın…

Çözüm şart… Artık anlayın…

Aslında bu yazıyı yarın kaleme almayı düşünüyordum. Yarına daha detaylı bir yazı kaleme alacağım New York'la ilgili olarak. Beklediğim bazı şeyler var, New York'ta bazı fotoğrafları görüp görmeyeceğimizi beklemem gerekiyor. Sonrasında da önemli bir yazı kaleme alacağım ve Kıbrıs konusunun gidişatında pozitif bir gelişme olup olmadığını yarına daha net olarak görebileceğiz.

Özersay – Erdoğan görüşmesini de yarın kaleme alacağız. Bu fotoğraf ayak üstü iş ola mı çekildi, yoksa bir mesaj mı içeriyor ve daha fazlasını yarına geniş geniş konuşacağız.

Ama şunu yeri gelmişken söylemem gerekiyor. Kim ne derse desin KKTC'de yaşam koşulları her alanda içinden çıkılmaz hale gelmiştir ve birçok şeyin artık değişmesi gerekiyor.

Sözün özü KKTC'de yaşamak kuralsızlığın kural olmasına denk geliyor.

Çözüm istemeyenler de var. Hem de içten içe öyle şiddetle istemiyorlar ki,Rumlar tüm tavırlarıyla iştahlarını kabartıyor.

En kötü ihtimali düşünerek başlayalım yazıya. New York'ta bir görüşme gerçekleşti. Karşılıklı durumlar kontrol edilecek, belki bir el ense çekme yaşanacak yine, bakacaklar ki aynı tas aynı hamam, yani değişik bir film yok, herkes evine dönecek. Taraflar birbirlerinin aleyhinde bir açıklama patlatacak ve yolumuza bakacağız. Fakat bir B planımız var dersek yanılırız. Örneğin Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun bir süre önce yaptığı açıklama önemliydi ama altı dolu mu diye düşündüm. Çavuşoğlu, başka bir yol düşüneceğiz derken ne demek istedi. Başka bir yol ne olabilir ki? Bunu ilerleyen günlerde kaleme alırız.

Öte yandan gelin bir de iyi ihtimali değerlendirelim. Nikos muhtemelen diyecek ki "Kıbrıslı Türkleri'nioluşacak yeni devlette eşit taraf olarak görüyorum. Gel buradan yola çıkalım ve nerelerde takıldık, neyi nasıl iyileştirebiliriz bir bakalım"..

Görüşmelerin başlamasını isteyen Akıncı da mesafeli bir şekilde diyecektir ki "biz ayda bir görüşelim komiteler görüşmeye başlasın…Yeniden güçlü bir zirve ortaya doğacaksa biz devreye girelim ve taraflar da devreye girsin".

Bakın muhtemelen böyle olacak. Böyle olacak diyorum ki her iki tarafın bu müzakerelerin başlamasına ihtiyacı var. Kıbrıs konusu çok uzun yıllardır görüşülüyor ve her defasında da çözümsüz kalıyor. Yani bu durum bir alışkanlık mı yaptı bilemem ama görüşmeden durmak tarafların geleneği arasında yok, onu biliyorum. Çünkü görüşmelerin durması demek doğrudan Rum tarafının Türkiye ile başının belaya girmesi anlamına geliyor. Rumlarda bunu hiç ama hiç yaşamak istemez. Bu nedenle Nikos çözüme niyetli olmasa bile yalan söylemeye alışkın bir siyasetçi olarak ortaya birkaç mavi boncuk atacak ve bu süreç başlayacak.

Haaa daha neyi görüşecekler onu inanın ki anlamak güç.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın çözüm konusunda tavırları net. Her ne kadar çözüm düşmanlarını bu tavırlar tatmin etmese de. Gelin görün ki karşınızda abuk subuk hareketler yapan bir Rum tarafı var. Böyle bir yapı karşısında Cumhurbaşkanı ne yapabilir ki.

Her ne kadar kötü bir sonla ara verilmiş olsa dahi, görüşmelere unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı var; o da geçtiğimiz yıl seçime hazırlanan Anastasiadis'in çözüm yapma lüksünün olmadığı gerçeğidir. Bu nedenle görüşmeler bir şekilde başlarsa Anastasiadis daha ılımlı bir tutum sergileyecektir. Bunun nedeni ise artık seçimlerini atlatmış olmasıdır. Önünde rahat bir zamanı var, bu nedenle olası bir çözüm denemesini yapabilecektir diye düşünüyorum. En azından bir referanduma gidilebilecek veya hat ya bat denemesi son kez yapılabilecektir diye düşünüyorum.

Tabii burada unutulmaması gereken bir durum daha var ki; Rumların genel politikası zamana oynamak ve her zaman çözüm ister görünüp çözüm yapmamaktır.

Bir kere ortada çözümsüzlük var. Yani tıkanmış bir durumla karşı karşıyayız. Görüşmelerde tüm şartlar zorlanmış fakat netice elde edilememiştir. Hâlihazırda hem Rum tarafının hem de Türk tarafının açıklamalarına baktığımızda her iki taraf da çözüme çok yakın olduklarını ancak çözümün gerçekleşmesini karşı tarafın engellediğini iddia etmektedirler.

Rum tarafı Türk tarafını suçlarken Türk tarafı da Rum tarafını suçlamaktadır, gelin görün ki biz buna alışalı çok oldu. Tabi asıl çözüm istemeyenin Rum tarafı olduğunu hepimiz biliyoruz, bu nedenle bunu ne konuşmanın ne de tartışmanın herhangi bir anlamı yok.

Biz Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarına odaklanalım. Bir kere orta yerde bir çözümsüzlük var ve Cumhurbaşkanı Akıncı yeni bir açılım yapmaya çalışıyor, en azından buradan bakılınca öyle görünüyor.

Evet çözümsüzlük kalıcı olduğu sürece adada iki devletin de varlığı kökleşecek. Zaten 40 yıldır 50 yıldır kökleşmedi mi?

Demişti kiCumhurbaşkanı : "Ya Kıbrıs'ta eşitliğe dayalı bizim de haklarımızı içeren bir çözüm yaparsınız, ya da Avrupa Birliği bizi iki ayrı devlet olarak içine almalı.'' Çok güzel bir fikir olarak geliyor kulağa ama gelin görün ki gerçekler öyle değil; yani siz Avrupa Birliği'nin tek başına üyesi olarak kabul ettiği "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni" ikiye bölüp iki ayrı yapı olarak alacağını hayal edebiliyor musunuz?

Akıncı'yı doğru anlamak lazım

Akıncı'nın bugüne kadar yaptığı uyarıları doğru anlamak lazım. Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım, yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu".

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür.

Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Bütünlüklü çözüm gerçekleşmediği sürece Kıbrıs'ın hiçbir zaman tamamına sahip olamayacaklar ve Türk askeri ile Türkiye halkıyla ilelebet burun buruna komşuluk yapacaklar ama gelin görün ki uzun yıllardır da komşuluk yapıyorlar pekte bir rahatsız olmuş gibi değiller.

*************

Günün Sözü

"Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin."

Dante