Kadınları cinayetten kim koruyacak?

Yayın Tarihi: 01/11/18 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Kadınları cinayetten kim koruyacak?

İnsanlar delirdi diyesim var. Son iki günde üç bıçaklama vakasıyla karşı karşıyayız. Önceki gün bir kadının bir genç tarafından bıçaklanması ki kadın hala ölmedi bildiğim kadarıyla, ölürse en nihayetinde o veya bu sebepten kadın cinayeti olacak, yine önceki gün bir başka adamın bıçaklanması ve dün bir başka kadının Gönyeli'de bıçaklanarak öldürülmesi. Hep bunlar ülke güvenliğini ve huzurunu derinden sarsan olaylar olarak karşımızda duruyor.

Herkesin huzuru bir anda yine kaçtı. Kısa bir süre önce bir öğretmenin öldürülmesi ve yine Girne'de parkta işlenen bir başka cinayetin etkileri sürüyor. Anlayacağınız son bir ayda dört cinayet vakasıyla karşı karşıya kaldık.

Bu konuda en çok yazı kaleme alan bir gazeteci olarak Devletin hala kadınları koruma noktasındaki acizliğini gördükçe sinir oluyorum.

Bizim memleket böyle işte. Kaza olur 10 kişi ölür bir hafta sonra kim kazanır Lefkoşa'da seçimi. Delinin biri karısını öldürür ne olacak Girne de seçim. Bir çocuk öldürülür, devletin kendisi bu konuda uykuya yatır ve kimse konuşmak istemez bu konuları ama gelin görün ki ister cinayet olsun ister intihar bulaşıcıdır ve devam etme ihtimali taşır.

Demiyorum şimdi peşi sıra birileri çocuğunu öldürecek, insanın kendi evladını öldürmesi yenir yutulur bir olay değil. Tabii kimsenin öldürülmesi kabul edilecek bir durum değil ama 2017 yılına bir bakın ardı ardına üç kadın ya da dört kadın cinayeti gerçekleşti. İntihar vakaları deseniz sürekli oluyor ama sokaktaki vatandaş bunu öğrenmiyor.

Evet dostlar. İşte böyle kabus gibi bir haftaya başladık.

Ağır ağır bu yaşananları da unutacağız belki. Ta ki bir yenisi gerçekleşene kadar.

İnsanlar delirdi diye yorum yapıyor herkes.

Cinayet bulaşıcıdır

Evet yanlış duymadınız. Ardı ardına cinayet ve intihar yaşanmaya başladıysa bu bir süre devam ediyor; çünkü bu tür eğilimler bir günde çıkmıyor ortaya. Eğer bir insan intihar etmeyi kafasına koymuşsa bir süre bu düşünceyle mücadele ediyor ve sonrasında ya vazgeçiyor ya da intihar etmeyi deniyor. Eğer kendini öldürmeyi başarırsa olay bitiyor zaten ama öldürmeyi başaramadığı durumda bunu yaptığına çok pişman oluyor. Tekrardan deneyenlerin sayısı da az değil.

Keza cinayetler de öyle. Bir insan bir başka insanı bir günde vurmaya karar vermiyor meğerki ani bir sinir krizi yaşanmasın. Son yaşanan iki cinayet vakasında bir hafta önce olanı planlanmış bir cinayete önceki gece yaşananı ise bir sinir krizinin sonucuna bağlı gibi görünüyor.

Ama her ne olursa olsun cinayet de bir şekilde bilinçaltında şekillendikten sonra gerçekleşiyor.

En önemlisi de bu tür eğilimlere sahip olan insanların ciddi psikolojik sorunlarının ya da açmazlarının oluşu yatıyor bu olayın gerisinde.

Yani hiçbir cinayet ya da intihar bir anda olmuyor.

Defalarca kez yazdık antidepresan ilaçlarının satışında çok ciddi bir artış var, tedaviye ihtiyacı olan ancak kendini hasta görmeyen inanın binlerce insan var bu ülkede.

Çünkü intihar ya da cinayet aslında uzun süre devam eden fiziki ya da psikolojik şiddetin sonucunda gelişiyor.

34 kadın öldürüldü

17 yılda gerçekleşen 82 cinayette 34 kadın hayatını kaybederken, bu cinayetlerden bir kadının katili veya katilleri bulunamadı. Farklı nedenlerden dolayı çok sayıda kadın öldürülürken, bu cinayetlerde çoğunlukla tabanca ve bıçak kullanıldı.13 cinayet karı-koca arasında meydana gelirken, onlarca çocuk öksüz kaldı. 4 kadın ise, nişanlısı tarafından öldürüldü. Sevgilileri tarafından öldürülen kadınların yanı sıra evlatları tarafından da cinayete kurban gidenlerde yer aldı.

Gerek anlaşmazlıklardan gerekse kıskançlıktan eşleri tarafından öldürülen kadınların sayısı da az değil. Son 16 yılda 32 kadının bir şekilde öldürülmek suretiyle yaşamlarını kaybetmesi, toplumun nasıl bir travma ve kabusla karşı karşıya olduğunun bir göstergesi aslında.

Şiddet şekli ve oranı

2012 yılında yaklaşık bin evli kadınla yapılan bire bir anket sonrasında gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyan rakamlar çıkıyor karşımıza.

İlk olarak katılımcıların aile içi şiddet denilince ne tür bir şiddet algıladıkları ölçülmüştür. Beklenildiği üzere fiziki şiddet en fazla algılanılan tanım olarak ortaya çıkmıştır.

Katılımcıların aile içi şiddet denilince akıllarına gelen şiddet türleri şunlardır:

- Fiziksel şiddet: %61.4

- Psikolojik şiddet: %43.1

- Ekonomik şiddet: %37.7

- Özgürlüğün kısıtlanması: %34.9

- Cinsel şiddet: %20.6

http://www.yeniduzen.com/Ekler/gaile/241/kibris-in-kuzeyinde-aile-ici-siddet/916

Gazete sayfalarına yansıyan ve belli tarihlerde yapılan anketler bize sadece buz dağının üstünü gösteriyor, açıkçası bunu anlıyoruz.

Düşünsenize kıskançlık ya da şiddetli geçimsizlikten ötürü kocalar kendi eşlerini öldürebiliyor. Bireyin kıskandığı ya da geçinemediği hayat arkadaşını öldürme yolunu tercih etmesi, aramızda ruhsal bozukluk yaşayan belki de binlerce kadın ya da erkeğin olduğunu ortaya koymanın ötesinde, toplumun küçümsenemeyecek bir kesiminin psikolojik bakım ve ilaç tedavisine ihtiyacı olduğu gerçeğini koyuyor ortaya.

Antidepresanlarda patlama

Toplumun önemli bir kesim psikolojik tedavi almayı reddederken önemli bir kısmı da ilaçlara teslim olmuş durumda. Özellikle mutluluk hapı adı altında piyasaya çıkan ilaçların satışında ciddi patlama var. Bu ilaçları psikoz vakalarını iyileştiren diğer psikolojik ilaçlar takip ediyor.

Ülkede kullanılan antidepresan ilaçlarının başını Xanax çekiyor. Ülkede Xanax marka antidepresan ilacının kullanım oranı rekor seviyeye ulaşarak, aynı yıl 484 bin 870 adet Xanax marka ilaç kullanıldığı belirtildi. Diğer yandan Xanax marka ilacın yanı sıra ülkede yaygın olarak kullanılan antidepresan ilaçların arasında Diazem 177 bin 800 kutu tüketilirken, 300 bin kutu Cipram marka antidepresan ilacı kullanıldığı öğrenildi.

Bu kadar yaygın ilaç kullanımı toplumun psikolojik travma noktasında nerelerde olduğunu anlamamıza yetiyor da artıyor bile.

Küçük toplum ve devletin acizliği

Küçük bir toplum olmamız, halen örf ve adetlerin ağır bastığı bir düzende yaşamamız insanımızın kendi kendini ya da ailesini tedavi ettirmesinin önüne geçiyor. Devlet ise kendi içine halen kapalı olan bu toplum için alında bir çözüm planına sahip değil.

******************

Günün Sözü

Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

NAZIM HİKMET

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.