Emirnamenin arkasında Rumlar mı var?

Yayın Tarihi: 29/11/18 07:30
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Emirname konusunda hükümete öfke hızla büyüyor diyemeyeceğim çünkü hükümetin kendi içinde ki kriz hızla büyüyor. İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ın emirname konusunda dersine iyi çalışmamış olması ve böylesine ekonomik anlamda ciddi sonuçlar doğuracak bir konuyu bir oldu bittiye getirmeye çalışması yalnızca bölge halkında değil Hükümetin kendi ortaklarında da ciddi sorunlar yarattı.

CTP Gazimağusa Milletvekili Asım Akansoy ile Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu'nun emirname konusuna sert tepki göstermeleri dört bacaklı olan hükümetin iki bacağının bu olaya net bir karşı duruş gösterdiklerini anlatıyor bize.

Günlerdir TV programlarımda bu konuyu bizzat ben de işliyorum ve izleyiciden de ciddi destek var. Ekonomik anlamda oldukça zor günlerden geçtiğimiz apaçık ortada.

Her ne kadar dövizin hızlı bir şekilde değer kaybetmesi vatandaşı umutlandırsa da bu düşüşün serbest piyasaya gerekli şekilde yansımadığını hepimiz biliyoruz. Dahası aralık ayı içerisinde ya da Mart 2019'dan itibaren dövizin tekrardan hareketleneceğiyüksek sesle konuşuluyor.

Özellikle de Aralık ayında Türkiye'nin borç ödemesi yapacak olmasından ötürü dövizde yeniden bir tırmanma gözlenebileceği konuşuluyor.

Kaldı ki olası Rusya-Ukrayna savaşı ya da krizi diyelim, Irak, Suriye sorunu ve en önemlisi Akdeniz de olası bir Türk-Yunan çatışma ihtimali ekonomiyi çok gözükmese de diken üstünde tutuyor.

Niye yazdım bunları size peki?

Demem o ki artık para bolluğu yok ve para her zaman güvenli yerlere kaçıyor. Ülke olarak bizim gelir getirici kaynaklarımız sınırlı. Eğitimde duvara tosladık. Öğrenci gelmedi. Seneye ne olacağı belli değil. Turizm iyi gidiyor ama ulaşım son derece pahalı. Peki geriye ne kalıyor; İnşaat sektörü. Bu sektörü de baltalayacak hareketleryapılırsa eğer özellikle Gazimağusa-İskele ve Yeniboğaziçi gibi yapılaşmaya müsait turizm bölgeleri tamamen çöker.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ın bu yazdıklarımı iyi etüt etmesi ve ona göre davranması gerekirdi. Bu noktada ciddi yanlışlar yapılıyor. Bakanın yapması gereken ivedi olarak emirname konusundan vazgeçmesidir.

İlginç bir iddia

Kulağıma dün oldukça ilginç bir iddia geldi. Mağusa bölgesinden oldukça güvenilir bir kaynağa göre söz konusu Emirname'nin geçmesine talep Rum tarafından geliyormuş. Düşünsenize 600 metrekare bir arsaya birkaç kat binadan başka hiçbir şey yapamıyorsunuz. Halbuki bu tip bir araziye kocaman bir gökdelen dikilebiliyor. Özellikle olası bir çözüm noktasında, mal mübadelesi olması konusunda herhangi bir Rum arazisinin içine yapılan inşaatın değeri arsanın değerinden fazla olursa hesaplama işlemleri başka türlü yapılıyor, inşaat değeri yüksek olursa başka türlü sonuçlar ortaya çıkıyor.

Mağusa'dan dün bana böyle bir bilgi ulaştı.

Öte yandan YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı'nın bu toprakları Rumlara mı bırakacaksınız açıklaması da bu iddiayı destekler nitelikte.

İşte Arıklı'nın açıklamasından önemli bir paragraf; "Arıklı İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'a elinde hâlihazırda izin olan kaç tane şirket olduğunu sordu, bu sorular yanıtlanmazsa şaibe oluşacağını savundu. Hükümeti emirnameleri geri çekmeye ve İmar Planı hazırlamaya çağıran Arıklı, konut sektörünün önünün tıkanmaması gerektiğini söyledi. Arıklı'nın konuşması sırasında, "amacın Kıbrıs Türk topraklarını Rumlara peşkeş çekmek olduğunu" söylemesi ise Genel Kurul'da gerginliğe yol açtı". http://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n269248-arikli-emirnamelerin-ulkeyi-ne-hale-getirdigini-gayet-iyi-bi

Bu iddia ne kadar doğrudur bilemem, yalan da olabilir doğru da olabilir. Kolay bir iddia değil en nihayetinde. Doğru olmamasını temenni ederim elbette ki.

Anlayacağınız İçişleri Bakanlığı bu emirname konusunda geri adım atmazsa emirname konusunun tartışması devam edecek ve bir hükümet içi krize dahi dönüşebilir. Zira bu konu doğrudan işadamlarını ve bölge halkını olumsuz etkiliyor.

İçişleri Bakanlığı emirname konusunu paydaşlarla birlikte sağlıklı bir şekilde tartışıp olgunlaştırması gerekiyor.

Umarım Bakan Baybars bu yolu tercih eder.

Dikey büyüyerek başaranlar… İşte size Türkiye'den birkaç örnek

Türkiye'de birçok şirket dikey büyümeyi seçerek başarıyı yakaladı. Örneğin 1961 yılında kurulan Aygaz, bugün LPG'nin üretimi, temini, stoklanması, dolumu ve LPG'li cihaz ve ürünlerin üretimi ile satışını kapsayan tüm süreçleri gerçekleştiren tek LPG şirketi. Şirketin dikey büyümede gösterdiği bu performansı ise yıllardır liderlik pozisyonunu kimseye kaptırmamasını sağladı.

Tezcan Galvaniz de yassı mamul üretiminde dikey büyümenin en başarılı örneklerinden birini sergiledi. 1983 yılında kurulan şirket, özellikle 2003'ten itibaren dikey büyüme stratejisi izledi. Bu anlayışla entegrasyona yönelik yatırımlara aralıksız devam ettiklerini belirten Tezcan Galvaniz yetkilileri, yapılanları da şöyle aktarıyor: "2005 yılından itibaren devreye alınan soğuk haddehanelerle birlikte kapasite 2 katına çıktı. Galvaniz sac üretim hattı için gereksinim duyulan hammaddeyi, sıcak haddelenmiş sacların asitle temizlenmesi ve ardından soğuk haddelenmesi ile kendimiz üretmeye başladık. 2006 yılı başlarında devreye alınan tav fırınları ile birlikte soğuk sac satışları yaptık."

Dikey büyüme hamleleriyle birlikte Tezcan Galvaniz, son 10 yılda yüzde 1.747 büyüdü, Türkiye'nin metal ve döküm işleme sektöründe en hızlı büyüyen şirket oldu. Bugün cirosunu 420 milyon dolara çıkaran şirket, Türkiye'nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasında 6'ncı olmayı başardı. https://www.capital.com.tr/yonetim/liderlik/dikeye-donen-hizli-buyuyor-562109

***************

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanların mutlulukları yada mutsuzlukları, talihin olduğu kadar kendi karakterlerinin de eseridir.

La Rochefoucauld

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları