Rahat mısın bayım?

Yayın Tarihi: 21/12/18 07:30
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Bilgisayarın başındayım. Bugüne bir köşe yazısı yazıp yazmama konusunda kararsızlığım had safhada. Bundan tam on bir gün önce gece geç saatlerde yeni bir güne teslim olmak üzereyken aklıma rahmetli dostum Bengü Şonya geldi. 22 Aralık 2014 tarihinde amansız bir hastalık Şonya'yı bizlerden alıp götürmüştü. Şonya kimin hayatına girdiyse derin izler bırakmıştı. O öldüğünde biz tüm dostları sarhoş gibiydik. Öldüğüne inanmak hiç de kolay değildi. Azrail hepimizin arasından geçip bu kadim dostu alıp gitmişti.

Hem de inanılmaz bir sessizlikle. 10 Aralık gecesi facebook'tan sayfasına grip baktım. Baktığım gece tam da doğum günüymüş. Üzüldüm. Birkaç dosta mesaj attım fotoğraf gönderdim.

Bazı insanlar sessiz gider hep söylerim. Ölümünden razı olmuş gibi gider. Cumartesi günü kabri başında saat 11.00'de Şonya'yı anacağız ama ben bugüne O'nu yazmak istedim.

Boş verin dedikoduları. Her gün insanlar ölüyor, ölüyoruz. Bu hayırsız dünya da ömür törpülerken aslında nelerden vazgeçtiğimizin dahi farkında değiliz. Raif Özgüren abimiz de vefat etti. Allah rahmet eylesin.

Kahretsin! Bu adamı her hatırladığımda kalbim delirmiş bir saatin zembereği gibi atıyor. Ağlamakla ağlamamak arasında tüm dünya boğazımda düğümleniyor.

Ses tonu, konuşmalarımız, şakalaşmalarımız hepsi sonsuzluğa hızla giden bir tren gibi geçip gidiyor gözümün önünden.

Yıllar önce Demokrat Bakış gazetesinin genel koordinatörlüğünü yürüttüğüm günlerdi; çalışma masamda otururken kapıdan içeri yüzü asık ve birazda heyecanlı bir adam girdi; "bir yazı bıraktım ilmiye alırsınız" diye seslendi asistan kıza. Yardımcı olayım diye seslendim; İlmiye bizi tanıştırdı. Ben parti gazetesinin başındaki yeni adam o da Dış ilişkiler sekreteriydi.

Derken günler gelip geçti, bir defasında İlmiye'ye "şu adamın bir gülen fotoğrafı yok, Allah aşkına yeni fotoğraflarını çek de onları kullanalım" dedim, o da çekti tabii. Çok iyi iki arkadaş olduk Bengü Şonya'yla.

Açıkçası içim çok acıyor, ne yazsam nasıl yazsam ne söylesem hiç bilemiyorum. Dostluğumuzu bilenler zaten biliyor. Şu küba purolu fotoğrafların asıl mimarı Şonya'dır, puro içenler bilir purocular purolarını hediye etmez, çok Siglo 6'sını içmişimdir. Demek ki beni o kadar çok sevmişti, taa en başından.

Hep birlikteydik, hep beraberdik. Şonya çok değerli çok kıymetli biriydi, bu ülkeye çok lazımdı. Zaman zaman geceleri yürüyüş yapar, uzun uzun Demokrat Parti'yi konuşurduk. İçi çok acırdı parti için, Serdar Denktaş'a çok kızardı, çok söylenirdi, yanlışlarını anlatırdı. İnanılmaz bir inancı vardı partiye karşı. İnanılmaz bir sevgisi vardı.

Bengü Şonya'yla geceleri Yenişehir'deki evinden yola çıkardık yaya bir şekilde konuşa konuşa ya Cafe Delicious'a giderdik puro içmeye ya da Zihni Türksel'e giderdik Arapahmete. Uzun uzun yürürdük. Yolda yürürken de ikimiz taklitler yapardık, tiplemeleri canlandırırdık. Gülme krizi geçirdiğimiz çok olmuştur. Gece karanlığında bizi biri görse biri bir partinin genel sekreteri, biri gazeteci nedir bu adamların yaptığı diyecekti muhtemelen. Resimlerde pek güleç yüzlü çıkan bir adam değildi aslında ama Şonya kadar iyi fıkra anlatabilen birini daha görmedim.

Nerdesin be bay, noldu be çocuk diye seslenirdi genelde bana. Çok iyi bir dostluğumuz vardı vesselam. Şimdi onunla gittiğimiz pek az yere gidebiliyorum, açıkçası bana ağır geliyor. Hatta bazen Zihni Türksel'de oturduğumuzda ansızın kapıdan içeri girecekmiş "Yes baylar" diyecekmiş gibi geliyor hala; genelde ben geç kaldığım için arayıp "Ben kaçıyorum ha" diyecekmiş gibi geliyor bazen.

Hiç kimse Şonya'ya saygısızlık yapma cüretinde bulunmazdı, kaliteli bir beyefendiydi desem yeridir.

Beni sorarsan Bayım;

Bilmem dostum ben değişmedim. Bıraktığın gibi her şeyi kafasına takan aynı duygusal adam. Yine verip veriştiriyorum. Siyaset çok da kaliteli değil artık anlayacağın bıraktığın gibi.

Biz bu gece yine Zihni'de olacağız bayım, bir jest yap çık gel. Söz puron benden buzsuz black da benden. Sen mi gelirsin yoksa ben mi alayım seni…

Ölüm hele hele genç yaşta yakışmıyor insana. Makamın âlâ olsun dostum makamın âlâ olsun. Bir gün ahirette buluşmak dileğiyle… Hepimiz seni çok özlüyoruz…

*****************

GÜNÜN SÖZÜ

Ölüyorum Tanrım. Bu da oldu işte… Her ölüm erken ölümdür. Biliyorum tanrım. Ama ayrıca, aldığın şu hayat… Fena değildir... Üstü kalsın...

CEMAL SÜREYA

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları