Çavuşoğlu bize iyi geliyor…

Yayın Tarihi: 25/01/19 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Çavuşoğlu bize iyi geliyor…

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bugün adamıza geliyor. Kıbrıs konusunda oldukça önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Aslında önümüzdeki birkaç ay Kıbrıs sorunun nereye varacağıyla ilgili önemli birkaç ay olacak. Hani bu tür konularda herşey bitti, konu kapandı demek oldukça zordur ancak önümüzdeki birkaç ay artık Kıbrıs'ın çözüm anlamındaki kaderinin daha net şekilleneceği bir süreç olacak.

Hali hazırda Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, güçlü bir Türkiye yaratma noktasında önemli bir liderlik gösterdiğini ve gerçek bir lider olduğunu her fırsatta dile getiriyorum. Mevlüt bey de bu siyasetin önemli bir parçası.

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hiç şüphe yoktur ki Türkiye'nin son çeyrek asrında gelmiş geçmiş en iyi dışişleri bakanıdır. Neden bu kadar iddialı yazıyorum bunu peki; 19 yıldır bir fiil gazetecilik mesleğini yapan biri olarak ve öncesini halen hatırlayan biri olarak Türkiye'yi dış dünyada hararetli bir şekilde savunan, gözü pek ve bir o kadar da Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a sadık pek az siyasetçi görmüşüzdür.

Sayın Çavuşoğlu ile hiç tanışmadık ama bir gazeteci olarak uzunca süredir tüm açıklamalarını yakinen takip ediyorum. Bununla birlikte KKTC'ye olan yakın ilgisi, ilgiden ziyade Kıbrıslı Türkleri en az bir Kıbrıslı Türk siyasetçi gibi savunması ve sahiplenmesi, halk arasında oldukça sempatiyle karşılanıyor.

Açıkçası bir gazeteci olarak ben kendi kendime keşke bizim de Çavuşoğlu gibi bir Dışişleri Bakanımız olsa demiyor değilim. Ama bizim öyle bir Dışişleri Bakanımız yok ne yazık ki.

Türkiye'yi temsil ettiğinin ve haklarını koruma mükellefiyetini sonuna kadar hisseden bir duygu ile hareket eden Mevlüt Bey, birçok Kıbrıslı Türk de de hayranlık uyandırıyor. Bunu ifade etmek lazım.

Federasyon Türk tezi unutmamak lazım

Son geldiğimiz durumun bir fotoğrafını çekelim. Crans Montana'da Türk tarafı gereken tüm özveriyi gereğinden fazla kullanarak çözümü zorladı fakat olmadı. Çözüm istemeyen tarafın Rum tarafı olduğu Annan Planı referandumundan sonra bir kez daha kesinlik kazanmış oldu. Akdeniz'de tek başına kahramanlık yaparak petrol araması yapan Rum tarafı, Ankara'nın gazabından ciddi anlamda korkuyor. Bu gazaba da uğramamak için Rum Lider Anastasiades müzakerelerin bir an önce başlamasını istiyor. Biz ise gözümüzün içine baka baka kandırılan taraf olarak hem gerginiz hem de canı sıkkın.

Zaman zaman Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun gerek çözüm şekli gerekse çözümsüzlük adına yaptığı çıkışlar belki de Rumlar tarafından yaratılan samimiyetsizlik ortamının bir sonucu.

İş ciddiye binecek olsa adım gibi eminim ki Bakan Çavuşoğlu gibi önemli bir siyasi de çözüm şekli olarak doğru olanın federasyon olduğunu ifade edecek.

Buradaki asıl sorun Rum tarafının Kıbrıs sorununu çözmek yerine zamana yayması ve sürekli zikzaklar çizen bir politika sergilemesidir.

Hal böyle olunca da Türk tarafı belki de içinde birazda blöf barındıran sert bir tarz takınıyor, elbette ki haklı olarak. Ama gelin görün ki çanlar çalmaya başladığı anda da Ankara'nın gereğini en sert şekilde yapacak kararlıkta olduğunu herkes biliyor.

Ancak Kıbrıs'ta herhangi bir çözüm olur ya da olmaz çözüm şeklinden sapmamak gerekiyor. Unutmamak lazım ki Federasyon bir Türk tezidir. Federasyon dışındaki bir çözümü dayatmak siyaseten Türk siyasetine de aykırıdır.

Ancak taraflar farklı bir çözüm şekli konusunda uzlaşırsa o zaman zaten bir sorun kalmaz. Çözümün adının ne olacağından ziyade taraflar açısından win-win olmasıdır esas olan.

Çözüm olmayacaksa alternatifi söylenebilmeli

Zaman zaman Kıbrıs konusunda Ankara Hükümeti sert bir politika sergileyebiliyor. Ankara sert politikalarını cümlelere döküp paylaşmasının ardından başta Dışişleri Bakanı Kudret Özersay olmak üzere bazı aşırı sağ görüşlü politikacılar belki Ankara'ya yaranmak ya da kendi ideolojilerini "işte Ankarada çözüm istemiyor" sözlerine dayandırarak negatif propaganda yapabiliyorlar.

Bunu net olarak söylemek isterim ki Kıbrıs Türk toplumu her ne kadar çözüm adına umudunu yitirmişse de topluma çözüm olmayacağını enjekte etmek ve karşılığında alternatif bir pozitif unsuru sunmamak halk içinde ciddi moralsizlik yaratıyor.

Eğer Rumlarla çıkarlarımızı koruyan bir anlaşma olmayacaksa çözümsüzlüğün karşısına Kıbrıs Türkünün geleceğini pozitif etkileyebilecek artılar konulabilmeli.

Ama bu yapılmıyor. Örneğin Dışişleri Bakanı BM Barış gücüne gerek kalmadı gibi son derece yanlış ve temelsiz açıklamalar sıkça yapılabiliyor.

Çözüm yok, ekonomi de kötü… Başka kötü haber var mı?

Öyle tahmin ediyorum ki bu yazı Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu'nun önüne gidecektir. Kıbrıs'ta çözüm arayışlarının bitmesi ya da pozitif bir sonuç alınamayacak olması Kıbrıslı Türkler tarafından olumlu karşılanmıyor. Bunun bilinmesinde fayda var. Ancak çözüm olmayacaksa da Türkiye'nin KKTC'nin ekonomik anlamda kalkınması ve rahata ermesi noktasında gerekli adımları atması gerekiyor. Yıllarca Türkiye, Kıbrıs Türk halkı için ciddi fedakârlıklarda bulunmuştur, eminim bundan sonra da bu devam edecektir. Ancak Mali protokolün henüz imzalanmamış oluşu, Hükümetin ülkeyi yönetme konusunda ki zafiyetleri, Kıbrıslı Türkleri her geçen gün umutsuzluğa ve çözülmeye götürmektedir.

Şu an için KKTC'de halk ciddi anlamda geçim sıkıntısıyla karşı karşıyadır. Düşününki bir toplum hem dünyadan tecrit edilmiş olsun hem de ekonomik olarak kendi kaderine terk edilsin.

Kıbrıs Türk halkıyla Türkiye halkının bağının her zaman güçlü olması için dün olduğu gibi bugünde gerekli ekonomik destek sağlanmalıdır ki bu durum ivedidir. Bunun eksikliği Türkiye düşmanlığı yapanlar dışında kimseyi mutlu etmiyor.

Burada mevcut Hükümetin ciddi anlamda halkın refahını düşünmekten uzak olduğunu ve hükümeti bozmamak adına iş birliği yaptığını bir kez daha söylemek lazım.

Kıbrıs'ta hızla fakirleşen halkın imdadına umarım Ankara hükümeti yetişir ve halkın siyasette olanların başarısızlığına kurban etmez.

Ne yazık ki bizim ülkemizde kraldan çok kralcı siyasiler her zaman olmuştur, çözümsüzlük, ganimet ve bireysel çıkarları doğrultusunda politika yapan siyasiler her zaman olmuştur. Şu an ne yazık ki mevcut hükümetin bir kısmında bu saydıklarım vardır.

Umarım toplum Ankara'nın da proaktif katkılarıyla bu kötü günleri atlatır. Aksi takdirde yarın önüne sunulabilecek her antlaşmayı kabul edecek ya da Ankara düşmanlarının tuzağına düşecektir.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Belki sıkıca sarılabileceğimiz bir sevgilimiz olmadı, belki yalnızız; ama bilinsin ki adam gibi sevdiğimizdendir yalnızlığımız.

Aziz Nesin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.