Okunmuş tatlı götürün... Muhabbet olsun...
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Lider NikosAnastasiades bugün aylardan sonra bir araya geliyor. Haberlere göre iyi bir ruh haliyle gidiyormuş. Acaba diyorum bizim Din İşleri Nikos'a biraz okumuş üflemiş olabilir mi? Bakarsınız eski Papa gibi Müslüman olur görevi de bırakır. Hani öyle bir iddia vardı ya bir zamanlar. İşin geyiğini bir yana bırakacak olursak bugünkü ne kadar umutlu olmalıyız bilemem ama bugünkü görüşme bize halen hayatın devam ettiğini ve her konuda olduğu gibi Kıbrıs konusunda da yaşanacak gelişmeler olduğunu gösteriyor bize.
Tabii son görüşmelerin ardından çok sular aktı geçti ve ciddi bir yol ayrımına gelindi. İşin bir başka komik ve ilginç boyutu daha var ki uzun yıllardır ikili görüşmeler hep bu sefer son, artık bitti diyerek önce rafa kalkar sonra kaldığı yerden bir şekilde devam eder.
Öyle görüyorum ki yine böyle olacak; bunun en önemli sebebi ise başka türlüsünün mümkün olmadığıdır.
Defalarca kez yazdık; Kıbrıs Uluslararası bir sorun ve buna göre dünya da özellikle Birleşmiş Milletler Masasında olan bir konu; yani nasıl ki Türk tarafı olarak Kıbrıs'ı istediğimiz yere çekemiyorsak ki bugüne kadar çekemedik, Rum tarafı da kendi başına buyruk davranmak istese dahi davranamıyor.
Elbette ki bu süreç Rum tarafının keyfine bırakılacak bir durum değil ama Rum tarafının ısrarla anlamadığı bir konu var ki, o da bu meseleyi adilce çözmekten kaçtıkları sürece yataklarında hiçbir zaman rahat uyumayacaklar.
Bunu her anlamda söylüyorum. Türkiye gibi güçlü ve kaşları çatık, kızgın bir komşuyla kalpleri dayandığı sürece yaşamakta serbestler sonuç olarak.
Halk Akıncı'yı başarılı buluyor
Yeri gelmişken bir kez daha vurgulamakta fayda görüyorum; Cumhurbaşkanı Akıncı bugüne kadar bu süreci hem kendi halkı lehine hem de Türkiye lehine başarıyla yerine getirmiştir.
Kıbrıs Türk tarafı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın göreve gelmesinden sonra ete kemiğe büründürmek ve mümkünse bir çözüme ulaşmak için var gücüyle çalıştı. Hepimiz Akıncı'yı tanıyoruz, Akıncı her zaman makuliyeti arayan ama tedbiri de elden bırakmayan, toplumun güvenliğinin, özgürlüğünün ve eşitliğinin her zaman altını çizen bir liderdir. Hiç kimsenin kuşkusu yoktur müzakere sürecinin çeşitli tarafları vardır, çözüm yönünde en samimi, en kararlı ve en tutarlı olan Sayın Akıncı'nın kendisidir.
Bundan böyle nasıl bir müzakere süreci izlenmesi gerektiğini, neler yapılması gerektiğini ve neler yapılmaması gerektiğini tekrar tekrar hem kamuoyuyla hem de ilgili bütün muhataplarıyla paylaştı.
Hiçbir akıl ve vicdan sahibi insan bu nedenlerle olası başlayacak yeni bir süreç başarısızlıkla sonuçlanırsa bundan Akıncı'yı sorumlu tutamaz tutmamalıdır. Şunu da hemen belirtmek isterim ki genel beklenti cılız olsa da inanın ki eğer bir gün müzakerelerin önü açılacaksa bu Sayın Akıncı'nın ortaya koyduğu çaba ve vizyon çerçevesinde olacaktır.
Yani artık sırf görüşme olsun diye görüşme dönemi kapanmıştır. Çözüm odaklı, zaman tahditli ve stratejik bir antlaşmaya bağlı bir çözüm süreci başlayacaktır eğer başlayacaksa. Bu arada bu süreçler tamamlanmadan, raporun yansımaları beklenmeden parametreler öldü, federasyon öldü, yaşasın iki ayrı devlet sesleri yükselmektedir. Gelin görün ki bu sesler her iki taraftan yükselmektedir. Sanki danışıklı bir oyun oynanmaktadır. Çünkü federal çözümü kabul etmeyen ve kabul ettiremeyen Anastasiades, iki ayrı devleti nasıl kabul edip ettirecektir.
Öyle anlaşılıyor ki, Türk tarafından ve Rum tarafından garip bir biçimde çıkan bu ortak sesler ortak bir şeyi yapmak için değil, yani iki ayrı devleti elde etmek için değil çünkü zaten bunun olamayacağını biliyorlar, gelinen aşamayı ve bu birliktelikleri bir şeyi engellemek için kullanıyorlar. Yani yapmak değil bozmak için ki bu iki toplumlu iki bölgeli federal Kıbrıs formülünü öldürmektir.
Oysa iki bölgeli iki toplumlu federal Kıbrıs, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar ve üç garantör tarafından kabul edilen, yegane çözüm formülüdür.
1977'de Denktaş-Makarios doruk antlaşmaları bunu ön görüyordu. 1979'da Denktaş-Kiprianu, bir BM Planı olan referanduma sunulan Annan Planında da ön görülen buydu. Şubat 2014 Eroğlu-Anastasiades arasında imzalanan ortak mutabakat metninde de ön görülen buydu. Yani bunun müzakere süreçleri bu formül üzerinde yürütüldü ve bugüne kadar sayısız BM kararları ve Genel Sekreter raporları içerisinde bu formül zikredildi.
Bu böyledir diye başka bir şey tartışılamaz demek istemiyorum. Her şey tartışılabilir. Ama olabilirlik çerçevesinde olmayacak duaya amin çerçevesinde değil.
Ben iki devletli çözümü olmayacak duaya amin olarak görüyorum.
Gevşek federasyona gelince
Sayın Akıncı dün hükümetle yaptığı görüşmeden sonra basına çeşitli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamasında Anastasiades'in müzakere masasında bugüne kadar hep merkezi yanı güçlü bir federasyonu savunduğunu söyledi ve eğer bu durum gerçekse yeni bir durumdur ve sorgulamaya değerdir.
Kapıların açılmasının tarihinin belirlenmesi ve genel bir değerlendirme yapmak için zaten Nikos'la bir süre sonra görüşeceğim dedi. Nikos'a soracağım konulardan bir tanesi de bu olacaktır dedi. Ama bende Sayın Akıncı'nın ses tonundan algıladığım kadarıyla ve gelişmelerin tuhaflığına bakarak Nikos'un bu konuda samimi olduğuna inanmam ve Anastasiades'inyine bir numara peşinde olduğunu düşünürüm.
Son söz olarak federasyona yaklaşmayan ve açık konuşmak gerekirse olabilecek bir antlaşmada masadan karlı taraf olarak kalkacak bir zemini reddeden Anastasiades'in zayıf federasyonmuş, konfederasyonmuş, bu gibi olması mümkün olmayan koşulları kabul edeceğine inanmak büyük saflıktır.
İşin esprisini de yapacak olursak en çok da Rum lider Nikos'un iyi bir ruh haliyle bugünkü görüşmelere katılacak olması. Benim bir önerim var; Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lidere hocalardan okunmuş bir tatlı götürsün belki muhabbeti çoğalır bize karşı.
*************
Günün sözü
Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana
Câhit Sıtkı Tarancı
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.