Akıncı devletine sahip çıktı... Suç mu?

Yayın Tarihi: 21/03/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Akıncı devletine sahip çıktı... Suç mu?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kontrolündeki bir sahada oynanan Mağusa Türk Gücü – Nea Salamina maçının tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bu maça ara bölgede düzenlenmediği için katılmadı. Bir takım saçma sapan açıklamalar da yapılmıyor değil. Akıncı'yı siyaseten eleştirmek isteyen sağcılar bile "Akıncı neden meydanı Anastasiades'e bıraktı" tarzında eleştiriler yapabiliyorlar.

Ne yazık ki bizim memlekette yanlış olan fakat böyle benimsenmiş bir durum var; eğer çözüm yanlısı bir siyasetçiyseniz kalbinizde bir Rum hayranlığı olmalı ve bunu sıkça dile getirmelisiniz, Rumlarla yemek yiyip sözüm ona hiçbir sonuç getirmeyecek sosyalleşmelere katılmalısınız, sonra da bunun adı iki toplumu kaynaştırma etkinliği diye yansımalı tüm basına.

Ben tüm bunları anlamsız ve gereksiz buluyorum. Sebebi ise sonuçsuz kalıyor olmaları.

Şimdi Cumhurbaşkanı Akıncı çözüm yanlısı ya bu nedenle Rum politikalarını destekleyen ve Rumları sevindirecek eylemlerde bulunması bekleniyor, çünkü bugüne kadar bu ülke de çözüm yanlısı politika sergileyenler hep bu algıyı yarattılar. Çözüm düşmanları da hem Anavatancı ve 'hep KKTC Devleti sonsuza kadar yaşayacaktır' sloganı attılar.

Halbuki her ikisi de yanlış.

Akıncı, KKTC Devletinin Başkanıdır ve bu bilinçle hareke ederek Rum ve Türk futbol takımlarının Rum tarafında gerçekleşen maçlarına katılmayı reddetti.

Eğer bu maç BM gözetiminde ara bölgede yapılsaydı, Cumhurbaşkanı KKTC bayraklı makam aracıyla bu maça gidecek ve tüm dünya basınına fotoğraf böyle yansıyacaktı.

Dahası BRT bir devlet televizyonu olduğu için Rum yönetimi Rum tarafındaki bu maçın canlı yayınlanmasına bile izin vermedi.

Anlıyor musunuz nasıl bir ideoloji ile karşı karşıyayız.

İşte bu nedenle Akıncı, temsil ettiği devletin itibarını sarsacak ve düşürecek bir tavır sergilemedi, bu nedenle doğru olanı yaptı diyoruz ve demeliyiz.

Mesele burada Akıncı'ya arka çıkmak ya da O'nu savunmak değildir. Eğer birinci sınıf bir solcu Cumhurbaşkanı olsaydı ve bu maça katılsaydı acımasızca eleştirecektim. Çözüm düşmanı olduğum için değil, bu ülkenin ikinci ortağı, sahibi olduğum için.

Birileri ister tanısın ister tanımasın ya da ister kabul etsin ister etmesin kendi devletinizin, halkınızın itibarını korumanız gerekir.

Kaldı ki en nihayetinde bir dostluk maçı, siyasilerin ille ki bu maça katılması gerekmiyor. Katılması bir değer kazandırmadığı gibi katılmaması da bir değerini eksiltmiyor, bu tür organizasyonlar sunidir, herhangi bir anlamı ve önemi yoktur, çünkü iki toplumlu etkinliklerden sonra iki halk kaynaşmıyor ve yakınlaşmıyor, keşke yakınlaşsa ve kaynaşsa.

Biz yakınlaşıp hemen kaynaşmaya hazırız da Rum kardeşlerimiz ne yazık ki bunu istemiyor.

Eğer isteseler, bu ülkenin diğer sahibinin de biz olduğumuzu, eşit olduğumuzu kabul eder çoktan Kıbrıs meselesini çözerlerdi.

Akıncı devletine sahip çıktı

Zaman zaman Akıncı'yı desteklediğim için eleştiriliyorum, bunlar beni zerre kadar rahatsız etmiyor ama yeri gelmişken şunu bir kez daha ortaya koymak lazım. Kıbrıs'ta ivedi olarak kalıcı bir çözüme ihtiyaç vardır, şu an ülkenin içinden geçtiği ve her geçen gün hem dünyadan hem de kendi kendinden uzaklaşan bir toplum haline geldik. Ekonomik olarak çok zayıfız, hiçbir şey üretemiyor ya da ürettiklerimizi satamıyoruz. İhracata değil ithalata bağımlı bir toplum durumundayız.

Tanınmamışlık, halkın yarınını görememesi umutsuzlukla birlikte göçü de artırıyor. Birçok sorunun düzelmesi için Kıbrıs'ta bir çözümün ivedi olarak gerçekleşmesi gerekiyor.

Ancak olası bir çözümün başta Kıbrıs Türk halkının eşitliğini ve güvenliğini garanti etmesi gerekiyor.

İşte bu noktada Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkıyla olan ilişkilerinin korunması ve garantisinin devam etmesi zaruridir.

Aklı başında hiçbir Kıbrıslı Türk Türkiye'nin garantisini ve yakınlığının zaruretini inkâr edemez.

Cumhurbaşkanı bu gerçekleri gördüğü için halkı için bir çözümün gerekliliğini her fırsatta vurguluyor ancak Rum tarafının samimiyetsizliğini de gördüğü için Devletine sonuna kadar sahip çıkıyor.

Mağusa Türk Gücü – Nea Salamina maçında yaşananlar da bunun bir örneğidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kıbrıs üzerindeki sorumluluklarını ve haklarını da sonuna kadar koruduğuna inanıyorum ben Cumhurbaşkanının.

Bu nedenle herkesin içi rahat olsun.

Cumhurbaşkanlığı sarayında halkının yarınını ve dünyada ki temsiliyeti için çözüm isteyen ama Devletini ve Türkiye'yi de satmayacak kararlılıkta olan bir Devlet başkanı oturuyor.

Akıncı'nın bugüne kadar yaptığı uyarıları doğru anlamak lazım. Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu".

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür.

Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Bütünlüklü çözüm gerçekleşmediği sürece Kıbrıs'ın hiçbir zaman tamamına sahip olamayacaklar ve Türk askeri ile Türkiye halkıyla ilelebet burun buruna komşuluk yapacaklar ama gelin görün ki uzun yıllardır da komşuluk yapıyorlar pekte bir rahatsız olmuş gibi değiller.

*****************

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna değmediğini gördüğün andır. Ve en büyük kaybın ona harcadığın zamandır.

Paul Auster

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları