Menfaatler çözümün gazını almıştır...

Yayın Tarihi: 27/06/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kıbrıs'ın çevresinde şiddetlenerek artan doğalgaz arama meselesi Türkiye ve Yunanistan'ın arasını olabildiğince gerdi. Bölge devletleri her ne kadar Türkiye'ye diş göstermeye çalışsa da Türkiye de onlara sopa gösteriyor hem de aleni. Amerika hali hazırda Akdeniz'e bir enerji merkezi kuruyor. Enerji derken elbette ki bunun içinde petrol de var. Anlayacağınız varsa başta Amerika olmak üzere birçok petrol şirketi artık buralarda uzun yıllar at koşturtacak.

Peki bu durum Kıbrıs'ta taraflar arasında artık rafa kalkmış çözüm görüşmelerine ne olacak sorusu geliyor akıllara. Her ne kadar çözümü savunanlar doğalgaz krizinin bir çözüm fırsatına dönüşeceğini düşünseler de artık bu umut hızla yok oluyor. Zira bölge de kavga çok büyük. Ne Türkiye ne de diğer ülkeler bu güzel yemeği Kıbrıs adasının sakinlerine bırakmak istemiyor ve bırakmayacaklar da.

Rusya oyun dışına itildi

ABD'nin doğu Akdeniz'e bir enerji merkezi kuracağını açıklamasının hemen altında Yunanistan ve İsrail'i Rum tarafıyla birlikte aktif aktör konumunda tutmak yer aldığı yazıyor. Yani bir zamanlar var olan Rus-Rum dostluğu artık mazide kalıyor. Amerika tek kelimeyle buraların da abisi benim dedi.

Türkiye ne yapacak?

Türkiye şu an var gücüyle herkese elindeki sopayı gösteriyor ve antlaşmalar çerçevesinde ben de buradayım, gücünüz yeterse kılıma dokunun açıklamasını yapıyor. Geldiğimiz nokta da Türkiye'ye karşın biraz bağır çağır yapılsa da hiçbir devlet Türkiye'ye kaç kenara diyemiyor. Demiyor demesine ama Türkiye bir yandan aramalarına devam ederken Amerika ve Rum tarafı da kendi işine bakıyor. Türkiye yarın bir gün birşeyler bulur mu bilemeyiz. Bulursa işler nasıl değişir o da ayrı bir konu.

Artık donma noktasına gelen Türk-Amerikan ilişkileri bir bakarsınız aniden canlanır ve sevişme moduna gelişir. Tabii o gün gelene kadar olası bir tatsız olay yaşanmaz ise.

Antalya'ya demirleyen Yavuz isimli arama gemisini Türk savaş uçaklarının dün uçuş yaparak selamlaması aslında başta Yunanistan olmak üzere tüm ülkelere açık bir mesaj. Savaş çıkarırım gerekirse göndermesi bu.

Savaş çıkar mı bilemeyiz, hatta kolay kolay savaş çıkmaz da diyebiliriz ama petrol olan her ülke de savaş ve iç karışıklığın olduğunu da hatırlatmak lazım.

Kıbrıs'ta çözüm belki de hiç olmayacak

Çok kez yazmışımdır, eskiden bazı tereddütlerim vardı ama artık kesinlikle yok. Kıbrıs'ta çözüm olmasını isteyen tek halk Kıbrıslı Türkler. Bunun dışında özellikle Türkiye başta olmak üzere aklınıza gelebilecek hiçbir ülke çözüm istemiyor; çünkü çözüm olması demek yine Türkiye başta olmak üzere tüm bölge aktörlerinin doğalgaz ya da petrol menfaatlerinden uzak kalması anlamına geliyor.

Bu nedenle çözüm şu petrol ya da doğalgaz sayesinde olacak diyenler bu düşünceyi artık kafalarından çıkarsınlar. Çözüm tek bir şekilde olur; o da savaş çıkarsa. Savaş çıkarsa savaş sonrasında yeni bir çözüm olur, aksi halde çıkarlar bir şekilde zoraki de olsa örtüşecek ve bölge aktörleri bu menfaati orantılı ya da orantısız paylaşacak.

Ben bunun dışında başka hiçbir olasılık görmüyorum.

Görmememin iki nedeni var. Birincisi Türkiye'nin bu gaz-petrol arama işine çok büyük paralar yatırması; bir diğeri ise Amerika'nın buralarda dayılık yapmaya başlaması.

Mesele bu kadar basittir.

Türkiye gaz ya da petrol bulmasa bile olası bir savaşı engellemek için Türkiye'ye çıkabilecek olası enerjinin Türkiye üzerinden dünyaya dağıtım işi verilecek.

Bu yaşanacaklara tek seyirci kalacak olan ve cep harçlığıyla yetinecek olan da yine Kıbrıslı Türkler olacaktır.

Kıbrıslı Rumlar hiçbir zaman Amerikalıları ve İngilizleri sevmediler ve istemediler. Birçok Rum bakanla özel yaptığım sohbetlerde bunu bana söylediklerini bilirim. Zamanında bunu Kasulides'e sorduğumda böyle bir durumun olmadığını ve iyi ilişkilerinin olduğunu söylemişti. Peki ne zaman başladı bu iyi ilişkiler; şüphesiz ki Rus tehdidine karşı Amerika'nın şu doğalgaza olan, petrole olan özel ilgisinin artmasından sonra. Biden'in aynı zamanda bir petrol şirketinin sahibi ya da ortağı olduğunu duymuştum, zaten Biden Kıbrıs'a yaptığı ziyaret sırasında ticaret yapmaya geldiğini açık bir dille ifade etmişti.

Ruslara karşı da hayli Rumların kalbini okşamıştı. Taa o gün birçok gazeteci çözüm sürecinin bittiğini ifade etmişti.

Şimdi bu saatten sonra ne olacak? Amerika nereye kadar ne derece devreye girecek? Konuyla doğrudan ilişkisi olan BM ne kadar bu krizin aşılmasında etkin rol oynayacak?Bunlar çok önemli sorular ve cevapları çok karmaşık aslında.

Bekleyip göreceğiz…

Sonuç olarak şunu da söyleyip son noktayı koyalım yazımıza. Kuzey Kıbrıs'ta birçok Kıbrıslı Türk vakti zamanında Hristofyas'a umut bağlamıştı, sonrasında da Anastasiadis'e; gelin görün ki Anastasiadis daha düne kadar Ankara'ya neredeyse yalvarıyordu, çözüme ivme katması için ve her fırsatta Kıbrıslı Türklerin haklarına verdikleri önemi anlatıyordu; şimdi bir bakıyorum da o günler çok geride kalmıştır.

Ana Muhalefet Partisi Başkanı olduğu yıllarda defalarca kez Anastasiadis'le söyleşi yapmış birisi olarak yanlış adımlar attığını düşünüyorum.

Rum halkı Anastasiadis'i seçerek aslında çözümsüzlüğü halen desteklerini göstermiş oldular. Yani çözüm tatile gittiği ülkelerden bir daha geri dönmeyebilir..

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Rumların AB üyeliği hataydı.

Jack Straw

İngiltere Dışişleri Eski Bakanı

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.