Senin orada kalmayacağın kesin!

Yayın Tarihi: 11/07/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis'in önceki gün güneyde gerçekleşen bir toplantıda görüşmelerin başlaması için Eylül ayının çok geç bir tarih olacağını ifade etmesinin ardından kullandığı "Eylülde ne sen kalırsın ne de ben" uyarısı bana 20 Temmuz 1974 Barış harekatının hemen öncesinde dönemin Türkiye Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar Paşa ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasında gerçekleşen diyaloğu hatırlattı.

Genel Kurmay BaşkanıSemih Sancar Paşa, Rahmetli Ecevit'ten Kıbrıs'a çıkarma yapma talimatı alınca şu sözlerle karşılık verir; " efendim, bugüne kadar kaç kez Kıbrıs'a gidiyoruz denildi ve yarı yolda geri çağrıldık. Eğer yine bizi gönderip geri çağıracaksanız ne ben Komutan kalırım ne de siz Başbakan"…

Evet işte dönemin Genel Kurmay Başkanı ile Başbakan Bülent Ecevit arasında böylesine tarihi bir konuşma geçmiştir.

20 Temmuz da askere Kıbrıs emri verildi ve Türk askeri bu emri başarıyla yerine getirdi; üstelik de imkansızlıklar içerisinde.

İşte Rum Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis'in Eylül'de ne sen kalırsın ne ben demesi bana o yıllarda yaşanan hemen üstte ayrıntısını verdiğim diyaloğu hatırlattı.

NikosHristodulidis'in bu açıklaması adeta yakın zamanda savaş çanlarının iki ülke arasında çalacağını ima ediyor;ve NikosHristodulidis'e şunu hatırlatmakta fayda var. Allah korusun bir gerginlik, çatışma ya da savaş çıkarsa biz burada kalmaya devam ederiz ama NikosHristodulidis orada kalmayabilir!

Amacım ne savaş çığırtkanlığı yapmak ne de milliyetçilik kışkırtmacılığı. Kıbrıs'ta her iki tarafı ve Türkiye'yi de mutlu edecek birçözümün gerçekleşmesini birçok insan gibi ben de yürekten istiyorum ama gelin görün ki Kıbrıs'ta çözümün önünde engel olan Türk tarafı değil, bunu hepimiz biliyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, Rum tarafına öfke kusuyorsa, denenecek görüşmelerden bir fayda sağlanamayacağına inanıyorsa ve bu sürecin başlaması taraftarı değilse bunun sebebi Rum tarafıdır.

Bugün Rum Lider Anastasiadis ne yaptı yaptı ama Türkiye'nin öfkesini kazanmayı başladı. Şimdi de Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis üzerinden görüşmeler Eylüle kalmasın hemen başlasın yoksa şöyle olur böyle olur dedirtiyor.

Ağam CransMontana'da süreci berhava edip günün ilk ışıklarıyla uçağa binip kaçan sen değil miydin?

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın uzun uğraşlar sonucunda tüm garantörleri ve BM'yi beşli konferansa toplamasını, Kıbrıslı Türklerin Çözüme olan inancını ve Türkiye'nin çözüme olan motivasyonunu bir kalem de silip atan, berhava eden Anastasiadis'in ta kendisi değil miydi?

Şimdi de Rum Dışişleri Bakanı NikosHristodulidis çıkıp diyor ki "Eylülde ne sen kalırsın ne de ben"..

İş gerginlik ya da savaş noktasına gelirse, Türk askeri o topa çok sert vurur.

Bu işler tehditle, gerginlikle değil diplomasi ve samimiyetle çözülür.

Rum Lider Nikos'un kabaca çözüm sürecine attığı kazık bugün geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanı Akıncı'yı da Türkiye karşısında çözümü zorlama aşamasında zora düşürmüştür.

Anastasiadis o kadar bir samimiyetsiz ve yalancı çıktı ki BM Genel Sekreteri Guterres'e altı kez mektup yazmasına karşın Genel Sekreter'den bir cevap alamamıştır. Düşün BM Genel Sekreteri, Anastasiadis'i samimi bulmayarak altı mektubuna tek bir cevap verme ihtiyacı bile hissetmemiştir.

Her ne kadar kötü bir sonla ara verilmiş olsa dahi, görüşmelere unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı var; o da geçtiğimiz yıl seçime hazırlanan Anastasiadis'in çözüm yapma lüksünün olmadığı gerçeğidir. Bu nedenle görüşmeler bir şekilde başlarsa Anastasiadis daha ılımlı bir tutum sergileyecektir. Bunun nedeni ise artık seçimlerini atlatmış olmasıdır. Önünde rahat bir zamanı var, bu nedenle olası bir çözüm denemesini yapabilecektir diye düşünüyorum. En azından bir referanduma gidilebilecek veya hat ya bat denemesi son kez yapılabilecektir diye düşünüyorum.

Tabii burada unutulmaması gereken bir durum daha var ki; Rumların genel politikası zamana oynamak ve her zaman çözüm ister görünüp çözüm yapmamaktır.

Akıncı'yı doğru anlamak lazım

Akıncı'nın bugüne kadar yaptığı uyarıları doğru anlamak lazım. Tabii bir başka açıdan da bakmak lazım olaya. Kıbrıs'ta eğer çözüm olmazsa Kıbrıs'ın bölünmüşlüğü artık netlik kazanacak. Aslında Akıncı'nın burada yaptığı uyarıyı doğru anlamak lazım: "Gelin bir federal çözüm yapalım, yoksa Kıbrıs tamamen bölünmüş olacak." Anlatmaya çalıştığı, söylemeye çalıştığı buydu".

Kıbrıs sorununun geldiği nokta Rumlar için sıkıntısız ama bizim için oldukça karanlık bir durumdur.

Kıbrıs'ın kuzeyindeki yapı kimsenin umurunda değil ne yazık ki; bunu bir daha anlamış olduk. Eğer dünya üzerinde geçerli bir kimlik istiyorsak ne yazık ki bunun tek çıkış yolu bütünlüklü bir çözümdür.

Rumlar buna yanaşırdı yanaşmazdı, o ayrı bir konu ama bizim tek şansımız bu, çünkü Kıbrıslı Türklerin diğer çıkış yolları kapalı.

Bütünlüklü çözüm gerçekleşmediği sürece Kıbrıs'ın hiçbir zaman tamamına sahip olamayacaklar ve Türk askeri ile Türkiye halkıyla ilelebet burun buruna komşuluk yapacaklar ama gelin görün ki uzun yıllardır da komşuluk yapıyorlar, bir bakın bakalım ne kadar rahatlar.

*************

Günün Sözü

"Başkasının ekmeğinin ne denli tuzlu, başkasının merdiveninden çıkmanın ne denli zor olduğunu göreceksin."

Dante

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları