Atakan'dan başka umursayan var mı?

Yayın Tarihi: 25/10/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Toplum olarak ne tür felaket yaşarsak yaşayalım; yaşadığımız dertlerden ya da belalardan çok azımız ders çıkarır ve kendimizi toparlarız. Şiddetli yağmurların Kuzey Kıbrıs'ı vurmasının ardından hafızalardan silinecek kadar bir zaman geçmedi. Kuzey Kıbrıs'ın birçok yeri çamur kent haline dönüşmüştü çok iyi hatırlıyorum. Vatandaşlarımızın evleri, hatıraları tam anlamıyla felakete kurban gitmişti. Ve kesinlikle yaralar sarılamamıştı. Hala da sarılmadı.

Ülkemizde birkaç gündür yağmur bulutları dolaşıyor; insan bir yandan seviniyor yağmur yağacak diye ama geceleri bu yağmurun tedirginliğiyle de uyuyamayan insanlarımızız sayısı az da değil.

İşte dünkü gazetelerin manşetlerindeydi yağmurdan zarar gören vatandaşlarımızın evlerinin hali.

Bu hafta düzenli olarak yağmur yağacak; belki de bazen kuvvetli yağacak bu yağmurlar.

Kurak bir ülkeyiz ve adam akıllı yağmurlara ihtiyacımız var.

Peki ya sonrası ne olur bu güzel yağmurların ardından?

Sonrası yok.

Fotoğraf çok basit.

Yağmur yağacak, ülkenin belli bölgeleri zarar görecek ve siyasi mesajlar yayınlanacak.

Ha bir de tabii yardımlar yapılacak mağdur olan vatandaşlarımıza!

Ne alınan bir önlem ortada ne de işin ciddiyetine varan görevliler.

Doğa felaketlerini konu alan yüzlerce belgesel yapılmıştır bugüne kadar; gerçi biz bunları hep bayıla bayıla televizyonlardan izledik, ta ki başımıza gelene kadar.

Başımıza geldi ama yine ders almadık, çünkü bu hafta boyunca sürecek yağmurları normal bir kış mevsimi olarak algılıyoruz.

Beyler, ülkeyi sel aldığında da sadece iki gün sürekli yağmasının ardından doğal afet olmuştu.

4 gün yağsa ne olacaktı peki?

Son birkaç gündür ülkemiz yine bir yağmur felaketi yaşıyor. Hava durumuna baktığınızda tüm hafta yağmurlu olacak. Tanrı acımış olmalı ki yağmur bir gün arayla yağıyor ve ülkenin dört bir yanında yaşanan sel felaketi Lefkoşa'yı henüz tam vurmadı. Gönyeli ve Kanlıköy barajları bir süre sonra taşabilir sonrasında Lefkoşa'yı doğrudan sel basacaktır. Olurda bu birkaç gün içinde yağmur şiddetini arttırarak yağarsa vay halimize.

Geçtiğimiz yıl Aralık ayı sonunda yaşanan sel felaketi ve buna bağlı olarak gerçekleşen ölümlü kazanın ardından henüz hiç kimsenin yeteri kadar akıllanmadığını düşünüyorum.

Öyle sanıyorum ki hangi bölgede yaşanırsa yaşansın sel felaketiyle ilgili en çok çalışan Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan'dır.

Öyle görüyorum ki HP içerisinde koltuğunu doldurabilen sayılı birkaç kişiden biri.

Neden afet yaşanıyor

Soruyorum bunu haliyle, hem de her önüme gelene. Aldığım cevap hem çocuksu hem de cahilce geliyor bana. İnsanlar diyor ki "Toprak suya doydu". Yahu Allah aşkına evet bizim ülkeye yağmur yağıyor ama İngiltere de olduğu gibi değil ki. Yani Kıbrıs'a 24 saat günlerce yağmur yağmıyor. Yağsa toprak suya doyacak. Eğer toprak suya doyduysa biz bu yıl hiç yer altı kaynağı sıkıntısı çekmeyeceğiz.

Hâlbuki durum tam olarak öyle değil dostlar. Şiddetli bir yağmur yağdığında dağdaki su doğaya has derelerden patikalardan aşağı doğru akıyor ancak bu akışın doğanın kendi yarattığı derelerden ya barajlara ya da denize akması gerekiyor.

Yıllar içerisinde dere yataklarına evler yapıldığı için dağdan gelen su doğal olarak önünde ne varsa hem zarara uğratıyor hem de yol değiştiriyor. Yoksa bir gün bir gece yağmur yağınca Kıbrıs'ın kuzeyini sel basmaz. Peki ya da Tanrı'nın canı sıkılır da üç gün üç gece şiddetli yağmur yağarsa ne yapacağız.

Olaya bir de şu açıdan bakın alınması gereken tedbirler vardır. Dağdan su akışını aldığında doğal yolunu izleyip gitmesi lazım. Bu Rum tarafı da olabilir, denize de olabilir, barajlara da olabilir. Ancak bu gerçekleşmediği için akışını bulduğu yeri dolduruyor ve taşkınlar oluyor, çünkü birbirine bağlanan derelere akmıyor su, artık o dereler yok çünkü.

O derelerin üzerinde ya evler var ya da yollar var. Hal böyle olunca da yollar da evler de su altında kalıyor.

Dayıoğlu'ndan çarpıcı harita örnekleri

Hafta sonu Tarım ve Doğal Kaynaklar eski Bakanı Sami Dayıoğlu ile birlikteydik ve akşamüstü yağabilecek şiddetli yağmuru konuşuyorduk. Telefonunu açarak özellikle Kıbrıs'ın kuzeyinin dere haritasını bana gösterdi ve uzun uzun değişimi anlattı. Haritaları incelediğinizde net bir şekilde Kıbrıs'ın önceleri nasıl dere yataklarına sahip olduğunu ve zaman içerisinde yapılaşmanın bu dere yataklarını nasıl ortadan kaldırdığını görüyorsunuz.

Vakti zamanında İngilizler Kıbrıs'ın tümünün dere haritasını çıkarmışlar. Bir bir hangi dere nereden geçiyor belli. Bizler ne olmasa yağmur yağmaz zaten kurak bir ülkeyiz düşüncesiyle ve menfaatçi tavrımızla bu derelerin çoğunu ortadan kaldırdık.

Dere deyip geçmeyin bundan sonra her yıl yüksek yağış olması halinde benzer olaylar yaşanmaya devam edecek.

Açıkçası alınabilecek tedbirlerin çok da çözüm getirecek tedbirler olduğunu düşünmüyorum.

Olay basittir, yağmur sularının doğal akış yolunu izleyerek gitmesi gereken yere ulaşması gerekiyor. Bu durum şu an bizim tarafımızdan engellendiği için ve düzeltilme şansı olmadığı için sıkça su baskınları yaşanmaya devam edecek.

Velev ki devlet mevcut dereleri hem ıslah etsin hem de bazı barajlar ve akış güzergâhları oluştursun.

***************

Günün Sözü

Yağmur şiddetliyse su çatıdan sızacak yeri bulur…

Viking Atasözü

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.