Ekonomik bağımsızlık ne zaman?

Yayın Tarihi: 28/10/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

KKTC Ekonomisi neden istenilen kalkınmayı sağlayamıyor ve neden kalkınamıyor; bu konular üzerine birçok insan kelam kesmiştir. Her hükümetin idealidir denk bütçe, gelin görün ki bir zamanlar ki CTP-UBP Hükümeti'nin bile başarılı Maliye Bakanı Birikim Özgür dahi bunu başaramamış ve en son hükümet maaş ödeyemez hale gelmişti. Şu an ki durumumuza baktığımızda ise ekonomik anlamda şu an ki hükümet Türkiye'ye bağlı kalmadan kendi imkânlarını maksimum düzeyde kullanmaya çalışıyor ama oldukça sarsıntı geçirmiş olan ekonomimiz yine de Türkiye'nin ciddi katkılarına ihtiyaç duyuyor. Peki, bu ülke ne zaman kendi bağımsız ekonomisini kurabilecek, ne zaman denk bütçeye kavuşabilecek. Bağımlılık ne zaman bitecek?

Ekonomist dostum Görkem Çelebioğlu ile uzun bir aradan sonra buluşup bir kahve içtik. Bir süre önce dünyanın saygın ekonomi dergilerinden Forbes'de de bir yazısı çıkmıştı Görkem'in.

Görkem yurt dışındaki parlak geleceğini elinin tersiyle itip kendi ülkesinde meyve vermeyi tercih eden ender insanlardan biri.

"Neden Kıbrıs Türkü kendi ayaklarının üzerinde duramasın, bu neden olmuyor" diye başladık sohbete ve çok derin bir sohbet oldu. Bu sohbetten doğan ve Görkem'in ekonomik akılla anlattıklarını sizlerle paylaşıyorum.

Bu ülkeden hiçbir şey olmaz diyenleriniz çoktur ama her şey hesap kitap ve vizyon işi işte.

Kıbrıs Türkü nasıl kendi ayakları üzerinde durabilir?

Çelebioğlu: "Düşünülen her tür ekonomik modelde: Federal Çözüm, Tayvan, Kosova, Cebelitarık ve benzerleri, Kıbrıs Türkü'nün kendi ayakları üzerinde durması şart. Çok tekrar edilip herkesin kafasında farklı bir resim oluşturan 'Kendi Ayakları Üstünde Durmak' ne demek? Mali boyutuyla söylenmek istenileni ekonomi bilimi çerçevesinde açıklayabiliriz. 1776 yılında İskoç ekonomist Adam Smith'in temellerini attığı ekonomi bilim dalının var olma sebebi budur. Bize düşen bu bilgileri KKTC'ye uyarlamak. Ekonomik bağımsızlık özgürlük getirir" diye başladı söze…

"Dünya tarihinin açık farkla en zengin ailesi Rothschild'lerdir. Sahip olduklar maddi güçle Napolyon'un sonunu getiren, Avrupa'nın tüm devletlerine hükmeden bir aile... İnsanlık tarihinde parayı en iyi kullanmasını bilen ailedir desek yeridir. Rothschild ailesinin kurucusu Mayer Rothschild'in 200 sene önceki söylemi: '' Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, yasaları kimin yazdığı umrumda değil.''

Parayı en iyi idare edenin gözlemi: Paranın kontrolü olmadan siyaset bir tiyatrodan ibaret.

Politika halkı oyalar ve eğlendirir. Ancak politika kendi başına 'Sonuç Odaklı' değildir. Sonucun ne olacağına parayı kontrol edenler karar verir. Paranın kontrolü değişmeden politikacıların yeni düzen kuracağına inanmak en iyi ihtimalle saflıktır. İşte bu yüzden Kıbrıs Türkü kendi ayakları üzerinde nasıl duracak sorusunun yanıtı ekonomik bağımsızlıktan geçmekte. Ekonomik bağımsızlık için yapılması gereken ilk iş Kıbrıs Türkü'nün parasını kimin kontrol ettiğini bulmak. Eğer kontrol halkta değilse, halkı memnun edecek bir politik düzenin kurulması da mümkün değildir. Ali gitmiş Veli gelmiş bir fark olmayacaktır" dedi.

İşte söyleşinin ayrıntıları…

Devlet ekonomisi

"KKTC'de bizim özel sektör diye tanımladığımız kesim dünyanın geri kalanına göre ticari işletme dahi değil. Ticari İşletmenin farkını anlamak için yanı başımızdan bir örnek. Türkiye bankaları senelik 40 milyon TL'den fazla satışı olan işletmeleri ticari işletme sınıfına koymakta. Eğer yıllık ciro bu tutarın altında ise KOBİ (Küçük ve Orta Boy İşletme) statüsüne tabi etmekte.

Ya harcamaları kısıp devletin ekonomi içindeki payı azaltılacak, ya da vergi gelirlerini bir şekilde arttırıp harcamaya devam edecek.

Ortalama hükümet ömrü 1.5 sene olan bir ülkede Devletin harcamalarını kısması hayal bile edilemez. Zaten koltuktaki süre çok kısa... Onu da acı reçete uygulamaya kimsenin siyasi kredisi yok.

Doğal olarak KKTC Hükümetleri'nin tek çaresi daha fazla vergi toplamak oldu".

Dolaylı vergi'nin doğrudan sonucu: Hayat pahalılığı

"Dolaylı vergiler yukarıda bahsettiğimiz gibi yediğiniz, içtiğiniz, tükettiğiniz mal ve hizmetlerden alınan bir vergidir. Dolaylı vergi doğrudan toplumun tüm kesimleri için hayat pahalılığı yaratmaktadır.

Avrupa Birliği Bahar 2017 Eurobarometre anketine göre vatandaşın bir numaralı şikâyeti hayat pahalılığı. Aynı raporda gazetelerin manşetlerinden düşmeyen Kıbrıs sorunu ancak 5. sırada kendine yer bulmakta. Kuzey Kıbrıs'ta hayat pahalılığı ile mücadeleyi gündeme almaya geç bile kalınmış.

Devletin ufalması ya da harcamalarını kısması mevcut siyasi düzende mümkün değil. Diğer taraftan doğrudan vergi toplumun hangi kesimini hedef alırsa alsın çok ciddi bir karşı tepki doğurmakta...

Dolaylı vergilerin hayatımızdan yakın bir gelecekte çıkmayacağını öngörmek zor değil.

Üzerinde durulması gereken dolaylı verginin nasıl doğru kullanılabileceğini irdelemek olmalı. Hükümet edenlerin ya da hükümet etmeye heveslenenlerin daha detaylı değerlendirmesi gereken konu bu".

Doğru vergi politikası ekonomik bağımsızlık getirir

"Aslında biz zaten dolaylı vergileri bazı durumlarda doğru kullanıyoruz. Sigara, Alkol, Ateşli silahlar ve benzeri lüks/eğlence ürünlerine %20'lik bir KDV yüklüyoruz. Bu ürünler lükse kaçtığı hatta sağlığa zararlı olduğu için talep edilen vergi oranları çok da tepki toplamamakta.

KKTC'de bu listenin çok daha genişletilmesi ve nüfus yapısına uyarlanması şart. Yeni dolaylı vergi kalemleri için seçenek çok...

Basit bir çalışma ile toplum sağlığını destekleyici vergiler getirilebilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyesi doğrultusunda şekerli yiyeceklere ve içeceklere yeni vergiler gelirse bundan kim zarar görecek? Zaten toplu tüketilmeyen bu ürünlerin Güney Kıbrıs'tan kaçak yollarla ülkeye sokulması da, et örneğinin tersine, cazip bir kaçakçılık yolu oluşturmayacak.

Bir diğer alternatif ise süratle gelişen medya sektöründen olabilir. Milyon dolarlık arabalara binen futbolcular, bölüm başına yüz binler kazanan evlilik programı sunucularının kazandığı parada KKTC halkının da katkısı var. Bir şekliyle bu medya harcamalarına vergi uygulanabilir. Yeter ki konu gündeme gelsin".

***********

Günün Sözü

Adları unut, yüzleri, sesleri, kokuları falan. Geçmişine bir asfalt dök. Yürüyebilmek için ihtiyacın olacak…

Burak Aksak

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları