T.B.G. ve otobüste Azrail ile randevu

Yayın Tarihi: 28/05/14 07:55
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

7 Eylül 1983

Gecenin yarısında telefonum çalıyor. Durmak bilmiyor. Derin uykumdan sökülerek kalkıyorum.

Konservatuvar'dan trompetçi arkadaşım Uwe, " Turgay, bağlı olduğum Hilpoltstein Gönüllü İtfaiye'sine az önce alarm verildi. Münih Nürnberg istikametinde seyreden bir otobüs Allersberg çıkışından önce büyük kaza geçirmiş. Kıbrıs'tan Londra'ya gidiyormuş. Durum kötüymüş. Ekibimle gidiorum." Dedi.. "Yoldayım" dedim ve eşofmanlarımı giyip uçtum. 20-25 dakikalık yol bitmek bilmedi.

Mavi ışıkları uzaktan görmeye başlamıştım.

Kaza karşı istikamette idi.

Vardığımda gördüğüm manzara korkunçtu.

Sol tarafı arkadan ortaya kadar yırtılan otobüsün içinde koltukların arasında sıkışmış yolcular, dışarı çıkmayı başaran yaralı yolcular.

Ambulanslar, yerde yatan yaralılar ve onları tedavi edip çevredeki hastanelere gönderen doktorlar.

Aralarında arkadaşımın bulunduğu itfaiye görevlileri tedbirler alıyordu. Işık kuleleri kurulmuştu.

Yaklaştım otobüse.

Bağrışanların aksanından Kıbrıs Türkçe'sini duyuyordum.

Cesaretlendim. İlk yardım bilgime güvenerek itfaiye, ve diğer ekiplere koltuk aralarında sıkışan yaralı yolcuların çıkartılması için yardım ediyordum.

Yardımcı olduğum bir yaralı hep pasaportunu soruyordu. Tekrarlıyordu. " Where is my passport, my passport, my passport…."

Yara almadan kurtulanları Kızıl Haç merkeze götürmüştü. Anneler çocuklar. Moraller sıfır.

Yaralılar durumlarına göre çevredeki hastanelere dağıtılmıştı.

Beş kişi ise hayatını kaybetmişti.

Yaralıların dağıtıldığı bütün hastanelere ve Kızıl Haç'a gitmiştim. Elimde liste ailelerine haber ulaştırmaya çalıştım.

Sonra öğrendiğim detaylara göre, acil durma şeridinde olan otobüse kağıt yüklü 40 tonluk TIR kamyonu 91 km sürtatte fren yapmadan çarparak otobüsün sol tarafını arkadan ortaya kadar yırtmıştı.

Yolcular Avusturya'da seyahat ederken 23 yaşındaki şoförün geç farkettiği bir tren otobüse çarpıyor. Yaralanan olmuyor.

Şoför tutuklanıyor. Yedek şoför ve başka bir otobüs ile yola devam ediliyor.

Hollanda kaytlı ve 3 yıl önce trafikten men edilmiş olan güvenlik açısından yetersiz otobüsün Almanyada arka lastiklerinden biri patlayınca acil şeritte duruyor. Ama arkası biraz otobanın içinde kalıyor.

O an arkadan gelmekte olan Avusturya plakalı TIR kamyonu ise 20 saat aralıksız yolda olan yorgun şoförün yönetimide fren yapmadan otobüse vuruyor.

Bilanço: 5 kişi hayatını kaybetti, 10 ağır , 35 hafif yaralı.

O yıllarda henüz cep telefonu yoktu ve Almanya'dan Kuzey Kıbrıs operatör aracılığı ile belki bağlanabiliyordu.

Fakat ülkemizden Almanya daha kolay aranabiliyordu.

Babamın o dönemde Telefon Dairesi'nde Genel Müdür olması benim aracılığım ile otobüste bulananların Kıbrıs'taki ailelerine bilgi vermemi sağladı. Telefonlarım susmak bilmedi.

Elimdeki listelere göre aileleri bigilendiriyordum.

Zor görüşmelerdi.

Soyadı Pirgalı olan yaralı bir amcanın hastanede yanındaydım. Eşinin kazada öldüğünü söyleyememiştim ona.

Verdiği telefon numarasından Londra'da oturan kızını aramıştım. Hemen gelmişti.

Birkaç yıl önce sınıf arkadaşlarım ile arkadaşımız Vedia Asım'ın Balalan'daki evinde toplanmıştık.

Arkadaşım Tümer Garip babasını da getirmişti.

"Sen" dedi "yıllar önce benim oğlumu O Otobüsten çekip çıkardın ve onun için hayattadır" dedi.

Tümer'e baktım..

"Tamer'i demek ister" dedi.

"Amcacığım farkında değildim" dedim.

"Sen bana telefonda söylediydin ben çok iyi hatırlarım" dedi.

Birkaç hafta önce ise Tamer Burhan Garip beni arayıp sanat üzerine benimle bir çekim yapmak istediğini söyledi.

Bir anda O kazadan söz etmeye başladı. O günden sonra hayatı değişmiş. Bambaşka olmuş.

"Ne tuhaf" dedi " kazada ekipler geldiğinde hep pasaportumu soruyordum" deiğinde donup kaldım.

Demek ki koltukların arasından çıkararılmasında yardımcı olduğum ve pasaportunu soran yaralı, Tamer Burhan Garip idi.

Azrail ile randevulaşanlardan T.B.G.

Evet Tamer Burhan Garip.. Sana ve korkunç kazada mucize sonucu hayatta kalanlara uzun ömürler, yaşamlarını yitirenlere Tanrıdan rahmet dilerim.

Aradan 31 yıl geçmesine rağmen O korkunç tablo hiçbir zaman gözümün önünden gitmeyecek..

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Doç. Turgay HİLMİ yazıları