Temettü (kâr payı) gelirlerinin vergilendirilmesi güncelleştirilmelidir

Yayın Tarihi: 14/02/11 10:00
okuma süresi: 16 dak.
A- A A+

Son günlerin en çok kullanılan ve slogan haline dönüşen "Kayıtdışı Ekonomi" söylemleri devam ederken hükümet hâlâ daha en basit düzenlemeleri dahi yapmamaktadır.

Bu düzenlemeler süratle ele alınmalıdır.

Ancak, bu konudaki plan ve projenin hazırlanması geçmişte de olduğu gibi acemi kılavuzların dar vizyonları ile hazırlanmasının da mümkün olamayacağı kanaatindeyim.

Bu düzenlemelerin amacına uygun düzenlenebilmesi için ekonomistlerin akademisyenlerin, kamu maliyesi ve vergi uzmanları ile sivil toplum örgütlerinin uzman temsilcilerinden oluşacak bir "Vergi Stratejileri Saptama ve Değerlendirme Komitesi" kurulmalıdır.

Bu Komitenin yapacağı çalışmaların amacına uygun olarak gerçekleştirilmesinde konular en az aşağıdaki başlıklar altında ve hazırlanacak plân ve projeler kapsamında ele alınarak takvimlendirilmelidir:

Yasal Düzenlemeler:

(a) Çağdaş ve birbirine uyumlu vergi düzenlemelerinin gerçekleştirilmesi;

(b) Bağımsız Takdir ve İtiraz Komisyonlarının oluşturulması;

(c) Yetkili Muhasip ve Murakıp mevzuatının düzenlenmesi;

(d) Personel eğitimi, donanımı ve mesleki ihtisaslaşma düzenlemelerinin uygulamaya geçirilmesi;

(e) Bütçe disiplini;

(f) Kamusal hizmetlerin pratikleştirilmesi, süratlendirilmesi ve kurumlararası koordinasyonun sağlanması.

Vergi Bilincinin ve Kültürünün Tesisi:

(a) Hükümet icraatlarına ilişkin halkın güveninin sağlanması;

(b) Eşit fedakârlık ilkesinin fiiliyatla halka kanıtlanması ve benimsetilmesi;

(c) Vergilerin hizmet olarak halka dönüşümünün benimsetilmesi;

(d) Vergi ödeme ödevinin yurttaşlık görevi olduğu inancının ilkokullardan başlayarak tüm eğitim kurumlarında ve sivil toplum örgütlerinin düzenleyecekleri çeşitli eğitsel yöntem ve araçlarla benimsetilmesi ve sürekli yaygınlaştırılması.

Yapılacak çalışmaların hedeflenen amaçlar doğrultusunda sonuçlandırılması için hiç şüphesiz makul bir süreye ihtiyaç vardır.

Ekonomik hayatın da duramayacağı gerçeğini dikkate alarak Maliye Bakanlığı da vergi yasalarında gerekli çağdaş düzenlemeleri yapmaya başlaması ve kayıtdışılığı teşvik eden mevzuatı düzeltme yönüne gitmelidir.

Bu düzenlemelerin neler olduğu hususunda bu sütunlarda her hafta sürekli ve gerekçeli önerilerde bulunmakta olmama rağmen gerek hükümetin ilgili Bakanlıkları gerekse meslek kuruluşları maalesef herhangi bir çaba göstermemektedirler.

Gerek ekonomik sıkıntıların giderilmesinde, gerekse kayıtdışılığın asgariye indirilmesinde Maliye Bakanlığı'nın öncelikle ele alacağı yasal düzenlemelerden önemli olduğuna inandığım konuların bir tanesi de Şirketlerin Kurumlar Vergisi yükümlülüklerini ve Dağıtılmamış Kurum Kazancı ile ilgili stopaj yöntemiyle ödemiş oldukları %15 oranındaki vergilerini ödedikten sonra hissedarların payına düşen temettünün (kâr payının) hissedarlara ödenmesi halinde bu gelirin ikinci defa gelir vergisine tabi tutulması kuralının yatırımlar üzerinde yarattığı ek vergi yükü ve finansal sıkıntısıdır.

"Ekonomik Kayıt Dışılık" diye tanımladığımız ve ülkenin sosyo-ekonomik durumunu sürekli olumsuz etkileyen ve haksız kazanç veya menfaatlerin oluşturduğu kötü gidişatın suçlusu sadece işletmeler değildir.

Bu durumun oluşmasına neden olan veya zorlayan ve bunun için gerekli önlemleri almayan, çağdışı yasal düzenlemeleri çağdaş düzeye getirmeyip işletmelerin kendilerini finansal yönden koruyabilmeleri için makul ve mantıklı düzenlemeleri yapmayan veya yapma yeteneğine ve cesaretine sahip olmayan gelmiş geçmiş hükümetlerdir.

Keza, somut bir ekonomik hedefi ve bu hedefe ulaşmada planı olmayan hükümetlerin sürekli günübirlik uygulamaya koydukları çeşitli mali düzenlemelerin de bu konuda büyük etkisi vardır.

Dolayısıyla, ekonomik kayıtdışılığın önlenmesine öncelikle Maliye Bakanlığının bu durumu teşvik eden veya zorlayan mali ve vergi hukuku mevzuatını gözden geçirmek ve ilgili yasal düzenlemeleri yapmak suretiyle öncelikle kendine düşen ödevi yerine getirmelidir.

Halbuki, bugünkü duruma baktığımız zaman Maliye Bakanlığı'nın uygulamaları kamu sektörünü yolunacak kaz, özel sektörü ise kendine rakip ve potansiyel vergi kaçakçısı görerek onlardan nasıl ve ne şekilde daha fazla vergi, ceza ve gecikme zammı gibi gelirleri hangi yöntemlerle alabilirim düşünce ve uygulamalarını görmekteyim.

Çağdaş ve güncel ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan bu ve daha birçok çağdışı uygulamalarla ilgili Maliye Bakanlığı tarafından gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra, ekonominin kayıtdışılığa itilmesi veya zorlanması mazereti ortadan kalkacağı için hükümet bu konuda gerekli önlemleri almak suretiyle ağır cezai müeyyideleri de yürürlüğe koyması daha rahat ve etkili olacaktır.

Tasarrufların veya mali kaynakların büyük bir kısmının sermaye olarak kullanılmasının teşvik edilmesinde ve daha gerçekçi mali tabloların düzenlenmesinde büyük katkıları olacağına inandığım ve çeşitli vesilelerle dile getirmeye çalıştığım, ancak ilgililerin ve hükümet edenlerin dikkate almadıkları veya almak istemedikleri bu konu hakkındaki görüş ve önerilerimi bir kez daha ilgililerin ve yetkililerin bilgilerine getirmeyi her bakımdan gerekli görmekteyim.

Malûmlarınız olduğu üzere vergi yasaları ve uygulamaları ekonomik kalkınmanın yönlendirilmesinde en etkin araçtır.

Keza, uluslararası vergi hukukunun temel unsurlardan bir tanesi de gelir türlerinin vergilendirilmesinde eşitlik ilkesidir.

Bu ilke ve uygulama AB mevzuatında da en açık bir şekilde yer almaktadır.

Ülkemizin vergi mevzuatını AB normları paralelinde sözde uyumlaştırma çalışmalarına katkı koymak ve konu ile ilgili sözkonusu ilkeleri gerçekleştirmek amacıyla, geçmiş hükümetler döneminde ve bugünkü hükümet tarafından da halen üzerinde durulmamış olan aşağıdaki hususları ve çözüm önerilerini KKTC ekonomisinin gelişmesi bakımından aşağıdaki şekilde özetlemeyi kaçınılmaz görüyorum.

Temettü (Kâr payı) gelirlerinin özelliği ve Vergi Karşısındaki Durumu:

Son yıllarda Türk Lirası'nın yabancı paralar karşısında istikrar kazanması ve faiz oranlarının düşmesi nedeniyle doğal olarak faizden tatminkâr miktarda gelir elde etme yöntemi cazibesini kaybetmiştir.

Bu durum, tasarruf sahiplerini kaynaklarını bir araya getirerek mal ve hizmet üretimi için şirketleşmek suretiyle yatırım yapmaya yönlendirmiş bulunmaktadır.

Yatırımın kaynağı parasal sermaye ve bilgiye (know-how'a) dayandığı gerçeği dikkate alındığında sermaye getirisinin temettü (kâr payı) olduğu ve bunun bugünkü vergi mevzuatındaki vergi yükü durumunun irdelenmesini zorunlu kılmaktadır.

KKTC vergi mevzuatı incelendiği zaman ayni gelir türü kapsamında olan aşağıdaki gelirlerin maalesef değişik oranlarda ve statülerde vergilendirdiği görülmektedir. Şöyle ki:

(a) Gerçek kişilerin faiz gelirleri stopaj yöntemiyle %10 oranında gelir vergisine tabi tutulmakta ve bu vergi kişilerin kesin vergi yükümlülüklerini oluşturmaktadır (Diğer gelirler ile birleştirilip vergilendirilmemektedir);

(b) Gerçek ve tüzel kişilerin taşınmaz mal kira gelirleri ise bunları elde edenler bakımından yine vergi stopaj yöntemiyle %10 oranında vergilendirilmekte ve bu geliri elde edenlerin kesin vergi yükümlülüğünü oluşturmaktadır (Diğer gelirler ile birleştirilerek vergilendirilmemektedir);

(c) Temettü (kâr payı) gelirleri ise Şirketlerin kazançları üzerinden Kurumlar Vergisi ödedikten sonra, dağıtılsın veya dağıtılmasın, vergi sonrası kâr miktarı üzerinden %15 oranında stopaj yöntemi ile hissedarlar adına vergi kesintisine tabi tutulmakta ancak bu vergilendirilmiş kârdan oluşan gelir hissedarlara dağıtıldığı zaman bunu elde eden gerçek kişilerin ilgili yıldaki diğer gelirleri ile birleştirilerek artan oranlı Vergi Cetveli nedeniyle yüksek oranda bir kez daha vergilendirilmektedir. Ancak, 41/1976 sayılı Kurumlar Vergisi Yasası'nın 8(1). maddesi kuralları iştirak kazancı (kâr payı) elde eden hissedarların şirket statüsünde olması halinde Kurumlar Vergisi'nden istisna tutmuştur. Keza, KKTC'de mukim olmayan kişilerle KKTC'de işyeri olmayanlara ödenen temettü gelirleri (kâr payları) bunu elde edenler bakımından kesin vergi yükümlülüklerini oluşturmaktadır. Özellikle bu gelir türü diğer gelirler ile birleştirilerek tekrar vergiye tabi tutulmamaktadır.)

Vergi hukukunda taşınır ve taşınmaz mal sermaye iratları üç ana başlık altında toplanmış olup ayni gelir türü başlığı kapsamında mütalaa edilmektedir.

Bu gelir türleri "Sermaye İradı" (Capital Investment Income) olarak tanımlanmakta ve aşağıdaki gelir unsurlarından oluşmaktadır:

(a) Kira geliri (Taşınmaz mal sermaye iradı);

(b) Faiz geliri (Taşınır mal sermaye iradı);

(c) Temettü geliri (Taşınır mal sermaye iradı).

Hal böyle olmasına rağmen, yürürlükteki Gelir Vergisi Yasası uyarınca "Taşınır Mal Sermaye İradı" kapsamında olan ayni gelir türlerinin vergilendirilmesinde değişik oranlar ve vergilendirme yöntemleri uygulanmaktadır.

Şöyle ki, kira ve faiz gelirleri bunları elde edenler bakımından "bağımsız" vergilendirme (kesin vergi) olarak işleme tabi tutulmalarına karşın, temettü (kâr payı) geliri elde edenlerin stopaj yöntemiyle vergilendirilen bu gelirlerinin dağıtılması halinde, yani hissedarlara ödenmesi durumunda, KKTC'de mukim olan kişilerin diğer gelirleri ile birleştirilmek suretiyle bir kez daha ve %30-%37 oranlarına varan kümülatif yöntemle vergiye tabi tutulmaktadır.

Temettülerin (Kâr Paylarının) Vergilendirilmesinde Eşitsizlik ve Adaletsizlik:

Yukarıda belirtmiş olduğum vergilendirme yöntemleri ve oranları arasındaki eşitsizliğe ilaveten yürürlükteki Gelir Vergisi Yasası'nın 32(7). maddesi şirketlerin dağıtılmayan kurum kazançlarına sermaye olarak ilave edilen ve "İkramiye Hisse Senedi"nin (Bonus Share) olarak tanımlanan temettü gelirleri, gelirin bütünlüğü ilkesine rağmen tekrar vergiye tabi tutulmamaktadır.

Keza, yabancı hissedarların da KKTC'de tescilli Şirketlerden sağladıkları temettü gelirleri de ayni şekilde tekrar vergiye tabi tutulmamaktadır.

Öte yandan, bahse konu Yasa'nın ayni maddesi KKTC vatandaşı hissedarlara yapılan temettü (kâr payları) ise "gelirin bütünlüğü" ilkesi kapsamında tekrar vergiye tabi tutulmasını öngörmektedir.

Birçok ülkenin vergi hukuku, "taşınır ve taşınmaz mal sermaye iratları" nın vergilendirilmesini stopaj yöntemi ve kesin vergi yükümlülüğü ilkesi (bağımsız vergilendirme) kapsamında vergilendirmeyi gerek ekonomik teşvik, gerekse etkin ve güvenli bir yöntem olarak ele almakta ve bu yöntem her geçen gün yaygınlaşmaktadır.

KKTC'de ise taşınır mal sermaye iratlarının bir tanesi "gelirin bütünlüğü" diğerleri ise "bağımsız vergilendirme" ilkesi kapsamında vergiye tabi tutulmak suretiyle ayni özelliğe sahip gelirlerin vergilendirilmesinde eşitsizliklerin meydana gelmesine neden olmaktadır.

Bugünkü Uygulamanın Sakıncaları:

Her türlü riski göze alarak yatırım yapmak için hisse karşılığı parasını veya malını sermaye olarak şirketlere yatıranlar veya devredenler, dönem sonunda almaya hak kazandıkları ve stopaj yöntemi ile vergilendirilmiş olan temettü (kâr payı) gelirlerinin birçok hissedar tarafından çeşitli amaçlarla kullanılmasına rağmen ikinci defa vergiye tabi tutulmaması için bunu muhasebelerinde gerektiği gibi kaydedememekte, dolayısıyla değişik yöntem arayışları içerisine girmek durumu ile karşı karşıya kalabilmektedirler.

Bu durum, ekonominin kayıt altına alınmasını menfi yönde etkilemek suretiyle yatırım yapılmasında çeşitli tereddütlerle karşılaşılmaktadır.

Sözkonusu vergilendirme ilkeleri dolayısıyla yabancı hissedarlar ile KKTC'li hissedarlar arasında KKTC'liler aleyhine vergisel ayrıcalıklar oluşmaktadır.

Yürürlükteki vergi mevzuatı, kişilerin istihdam yaratıcı yatırımlar için kurumlaşmak suretiyle ülke ekonomisine katma değer kazandıracak yatırım yapmalarını caydırmakta ve tasarruflarını yurtdışına veya düşük oranlarda faize yatırmalarını bir tür zorunlu hale getirmektedir.

Aynı gelir türü kapsamında olan bahse konu taşınır mal sermaye iratlarının vergi oranlarının da ayni olması verginin hukukunun en önemli temel ilkelerinden biri olan eşitlik ve genellik ilkesine rağmen en risksiz yatırım geliri olan "kira gelirleri" ve "faiz gelirleri" için %10 oranında vergi uygulanırken, her zaman risk unsuru taşıyan yatırımın karşılığı olan "temettü (kâr payı) gelirlerini" hem %15 oranında vergilendirmek hem de ayni geliri elde eden KKTC'de mukim kişiler için ikinci kez vergiye bağlı tutmak hiçbir adalet ve eşitlik ilkesi ile bağdaşmaz.

Benzeri konu 2000 yılına kadar T.C. Gelir Vergisi Kanununda da mevcut idi. Ancak, eşitsizliğin giderilmesi ve yatırımların, dolayısıyla da ekonominin önünün açılması için T.C. Maliye Bakanlığı bu uygulamaya son vermiştir.

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin mevzuatı incelendiği zaman birçok yabancı ülke ile yapılan Vergi Anlaşmalarında temettü gelirlerinin vergi oranı %10'dur.

Hatta, bazı hallerde %0 ile %5 arasındadır. Türkiye'de ise temettü gelirleri (kâr payları) stopaj yöntemiyle kaynağında vergilendirilmemektedir.

Tek vergilendirme, temettünün hissedarlara dağıtıldığı yılda vergiye tabi tutulmaktadır.

Bu uygulamadan da görüleceği gibi K.K.T.C 'nin uygulamakta olduğu benzeri kuralı T.C. 2000 yılından sonra yürürlükten kaldırılmıştır.

Görüş ve Öneriler:

Yukarıda belirtmiş olduğum bilgi ve görüşler ışığında ekonominin kayıt altına alınmasını teşvik etmek, uluslararası vergi hukukuna uyumunun gerçekleştirilmesi ve yatırımların teşvik edilmesi amacıyla:

(a) Gelir Vergisi Yasası'nın 32(2). maddesinde yer alan temettülere (kâr paylarına) ilişkin %15 vergi stopaj oranının diğer gelirlerde olduğu gibi %10'a indirilmesi;

(b) Kira, faiz ve yabancıların temettü gelirlerinin vergilendirilmesinde olduğu gibi KKTC'de mukim hissedarların temettü gelirlerinin de diğerleri gibi bağımsız vergilendirme yöntemiyle yapılması için gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, KKTC ekonomisinin gelişmesine büyük katkıyı sağlayacak ve kayıtdışılığı azaltacaktır.

Önemli olan, yukarıdaki görüş ve önerileri dikkate alıp vergi kaybı düşüncesine kapılmak suretiyle ekonomik durgunluğun devamını değil, sosyo-ekonomik gelişmenin önünün açılması ve yükümlüler arası eşitlik ile genellik ilkelerinin gerçekleştirilmesidir.

Temennim, görüş ve önerilerimin değerlendirilmesini yapacak olan Sn. Maliye Bakanımızın vergi kaybı görüşüne saptanmış olan kılavuzlarının önerileri yerine yukarıda belirtmiş olduğum gerçekleri dikkate alarak karar vermesidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.