Meslek Yasası'nın gerekliliği ve bağımsızlık ilkesi

Yayın Tarihi: 23/05/11 11:17
okuma süresi: 14 dak.
A- A A+

Günümüzde vergi, devlete sadece mali kaynak sağlayan bir araç olmaktan çıkmış, sosyal ve ekonomik amaçların gerçekleştirilmesinde yararlanılan vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir.

Gerçekten de ekonomik kalkınma , tasarruf ve sermaye birikimi, dış ticaretin ve özelikle ihracatın, sanayinin, turizmin, eğitimin ve finansal faaliyetlerin geliştirilmesi, yabancı sermeyeninin ülkeye girişinin sağlanması, kolaylaştırılması, bilimsel kültürel ve teknolojik faaliyetlerin teşviki, kurumlaşmanın, bazı kısıtlamaların kaldırılması suretiyle serbest rekabetin ve servet unsurlarının yaygınlaştırılması gibi pek çok konuda vergi politikası etkili bir araç olarak kullanılır hale gelmiştir.

Bunların gerçekleştirilmesi için sosyo-ekonomik kalkınmanın veri tabanını oluşturan muhasebe ve bağımsız denetim ilmine de hiç şüphesiz gereksinme vardır.

Bu mesleki bilgi ve yetkilerin bir yasa'ya dayandırılmaması halinde amaçlanan hedeflere ulaşmak da olanaksızdır.

Ancak, unsurların KKTC'de uygulandığını söylemek mümkün değildir.

İşletmeler Açısından Muhasebe ve Denetim Mesleğine Duyulan İhtiyaç:

İster tek kişilik işletmeler olsun, isterse yüzlerce ortaklı kuruluşlar şirketler, dernekler, ve sivil toplum örgütleri olsun, bunların herhangi bir dönemdeki veya tarihteki mali durumunun, mal varlığının ve gidişatının saptanabilmesi ancak gerçek verilere dayandırılmış ve kabul görmüş muhasebe düzenine ve kurallarına göre hazırlanmış netice hesaplarına ve mali tablolara göre mümkün olur.

Gerek bu işletmelerin büyüklüğü gerekse muhasebe ve vergi mevzuatının karmaşıklığı, bu tür işler için hem esas konularda, hem de ilgili ve ilişkili konularda çok iyi yetişmiş elemanların istihdam edilmelerini zorunlu kılar.

Bunların yanı sıra, amacı büyüme ve gelişme olan işletmeler ve ortaklar ile hissedarlar ekonomik ve ticari alanlardaki faaliyetlerini ehliyetli ve bilgili elemanların tespit, yorum ve tahminlerini gözönünde tutarak yönlendirmeyi yararlı ve hatta zaruri addederler.

Özellikle büyük halk kitlelerinin tasarruf ve sermayelerinin tahvil veya hisse senedi gibi sermaye piyasası araçlarıyla veya iş ortaklığı yöntemi ile ekonomiye sokulması durumunda, firmaların muhasebelerine, mali ve ekonomik durumlarına ilişkin bilgi ve belgelerin uzman, tarafsız, yüksek ahlâk sahibi ve güvenilir kişiler tarafından hazırlanmış olması büyük bir önem taşır.

Diğer bir anlatımla, muhasebe ve bağımsız denetim müessesesi sadece vergisel amaçlar bakımından gerekli olduğu görüşü terkedilmeli ve esas gerekliliğin işletmelerin ve diğer ekonomik aktörlere ilişkin gerçek verilerinin elde edilmesinin bir gereği olarak değerlendirilmesidir.

Devlet Açısından Muhasebe ve Denetim Mesleğine Duyulan İhtiyaç:

Vergi Dairesinin görev ve sorumluluklarından en önemlisi, yükümlülerin yasalara göre ödemesi gereken vergileri en düşük maliyetle ve vergi kaçağına meydan vermeden tahsil etmeye çalışmaktır.

Bu amacı gerçekleştirmek için vergi mevzuatında öngörülmüş pek çok yöntem vardır.

Konu ile ilgili akla ilk gelen ve dünyada uygulanan yöntemlerden en uygunu işletmelerin muhasebe kayıtlarının ve denetimlerinin yukarda belirtmiş olduğum özelliklere sahip ve yasalar çerçevesinde meslek ifa edenler tarafından raporlanmış mali tabloların vergilemede esas alınmasıdır.

Çağdaş ülkelerde vergi inceleme ve denetim elemanları işin tabiatı icabı çok titizlikle seçilen, en ağır şartlarda mesleki eğitimden tecrübelerden ve sınavlardan geçirilerek yetiştirilen kişilerdir.

Hal böyle olunca bunların sayılarının çoğaltılması bir yana, mevcutlarının muhafazası bile oldukça zordur.

Bu durum ise sayıları her yıl önemli ölçüde artan yükümlüler nezdinde yapılan vergi incelemeleri etkinliklerinin artırılması bakımından büyük engel oluşturur. Kaldı ki, vergi incelemeleri genellikle hesaplar ve hesap dönemi kapandıktan ve hatta yıllar geçtikten sonra yapılabilmektedir.

Gayet doğaldır ki daha işin başında, muhasebe kayıtları tutulurken, netice hesapları, beyannameler ve tasdik raporları düzenlenirken bu işlemlerin bilgili ve sorumlu uzmanlar eliyle muhasebe ve denetim ile ilgili bir yasaya istinaden yürütülmesinde Vergi Dairesi açısından sonsuz yararlar vardır.

Öte yandan muhasebe meslek mensupları ve özellikle de Yetkili Muhasip-Murakıplar gerek vergi gerekse muhasebe ilmi bakımından hem uygulama birliği yaratılmasına hem de vergi şuuru ve ahlakının yerleşmesine büyük katkıda bulunabilirler.

Yükümlülerin çok çeşitli ve karmaşık muhasebe ve vergi kurallarını ve uygulamalarını layıkıyla bilmeleri elbette söz konusu olamaz.

Bu nedenle, Devletin karşısında işleri iyi bilen ve yükümlü ile Vergi Dairesi arasındaki ilişkileri yasalar çerçevesinde yumuşatmaya ve sorunların çözümünde katkıda bulunacağı aşikardır.

Sözkonusu mesleğe maalesef yıllardır KKTC'deki hükümetlerin gerekli ilgi ve ciddiyetin göstermemeleri dolayısıyla bu konuda bir meslek yasası bugüne kadar düzenlenememiştir.

Bununda başlıca nedeni politikacıların ve özellikle maliye ve/veya ekonomiden gelmiş geçmiş Bakanların iki dudak arasındaki yetkilerini başka kuruma (Sivil Toplum Örgütüne) devredilmesinden kaçınmalarından kaynaklanmış olmasıdır.

Muhasebe ve Denetim Mesleğinin Mevcut Durumu:

Anahatlarıyla yukarıda değindiğim gereksinimlerin ortaya çıkardığı muhasebecilik ve denetçilik mesleği pek çok ülkede 18'ci asırdan itibaren yasal statüye kavuşturulurken, KKTC'de "Denetçi" (Murakıp) mesleği ve nitelikleri 1949 yılında yayınlanan Şirketler Yasası'nda yer almıştır.

Buna paralel olarak Vergi Dairesine sunulan hesapların da Maliye Bakanlığı tarafından yetkilendirilen bu meslek sahibi kişiler tarafından düzenlenmesi ve/veya tasdik edilmesi kuralları, İngiliz koloni döneminden Kıbrıs Cumhuriyeti dönemine intikal etmiş ve 28.12.1961 tarihli Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe konan 13/1961 sayılı Türk Cemaat Meclisi Şahsi Vergiler (Gelir Vergisi) Yasası'nın 49'nun maddesinde yer almıştır.

Sözkonusu maddeye istinaden Vergi Dairesine vergi amaçları için sunulan hesapların Cumhuriyet dâhilinde müstakil (bağımsız) olarak çalışan ve İcra Heyeti (Bankalar Kurulu) Maliye Üyesi (Maliye Bakanlığı) tarafından bu mesleği ifa edenlere yetki vermesi için görevlendirilmiştir.

Benzeri kurallar 41/1976 sayılı Kurumlar Vergisi Yasası'nın 29. ve 24/1982 sayılı Gelir Vergisi Yasası'nın 60. maddelerinde yeralmıştır. Bunlara ek olarak adı edilen Yasası'nın 62(2). maddesi, Maliye Bakanına "Bağımsız Muhasip ve Murakıplara" yetki verilmesinin esas ve kıstaslarını veya bu yetkinin geri alınmasının koşullarını düzenlemek için Tüzük yapma yetkisi tanımış olmasına rağmen bugüne kadar bu konuda herhangi bir düzenleme yapılmamış dolayısıyla da bu yetkinin esas ve kıstasları ile koşulları tercihe, yani popülizm veya siyasi görüşün takdirine bırakılmıştır.

Bu arada dünyada meydana gelen ekonomik gelişmeler sonucu ülkeler, muhasebe ve mali müşavirlik mesleği ile ilgili yetkilendirmenin, evsafları mesleki standartları, raporlandırmaları, mesleki etik kuralları yasa ile kurulmuş olan ve sivil toplum örgütü statüsünde faaliyet gösteren meslek kuruluşlarına devretmişlerdir.

Nitekim Türkiye'deki muhasebe mesleğinin örgütlenmesi 01.06.1989 tarihinde kabul edilen Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile başlamış ve T.C.'nin muhasebe ve denetim standartlarının dünya ve özellikle AB normları ile uyumlaştırılmasında bu kurum önemli görevler yapmış ve yapmaya devam etmektedir.

KKTC'deki Muhasebe ve Denetim mesleğinin uygulanması koşulları maalesef 1960'lı yılların düzenlemeleri doğrultusunda kalmaya devam etmektedir.

Bu konuda dernek statüsünde kurulmuş olan "Kuzey Kıbrıs Hesap Uzmanları Birliği" ve "Kuzey Kıbrıs Chartered Certified Accountants ve Yeminli Mali Müşavirler Derneği" isimli sivil toplum örgütleri Tüzüklerinde öngörülen amaçları dahi çeşitli olanaksızlıklar veya endişeler dolayısıyla yerine getirememekte veya getirmek için gerekli uğraşı gösterememektedirler.

Meslek yasasının çıkarılması ile ilgili geçmiş yıllarda bir meslek örgütünün yapmış olduğu girişin diğer örgütün engeli dolayısıyla gerçekleştirilememiştir.

Ülke olarak kendimize rehber almamız gereken AB veya en azından T.C mevzuatı kamusal birçok yetkiyi ve düzenlemeyi politik amaç gütmeyen sivil toplum örgütlerine devretmiş bulunmaktadır.

Bu nedenle, genelde "Mali Müşavirlik" olarak anılan Bağımsız Muhasip-Murakıplık Yetkisi müessesesinin düzenlenmesi için bu konudaki "Muhasebe ve Denetim" Meslek Yasasının acilen düzenlenmesinin ve yürürlüğe geçirilmesinin zamanı çoktan gelmiş hatta geçmiştir.

Rum yöntemi bu yasal düzenlemeyi 1990'lı yılların sonunda yerine getirmiş ve mesleğe ciddiyet güvenirlik ve saygınlık kazandırmıştır.

Kanımca, KKTC'de "Yetkili Muhasip-Murakıp" mesleği dışında özel yasası olmayan başka bir meslek kuruluşu kalmadığı kanaatindeyim.

Ekonomik kalkınmanınım sağlanabilmesi her şeyden önce sağlam kültürel, sosyal, ekonomik, teknolojik, mali ve ahlaki altyapının oluşturulmasını gerektirir.

Bu altyapının oluşturulmasında tarafsız, objektif ve çağdaş normların gözetilmesi ile popülist ve günübirlik uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir.

Ancak, ne yazık ki biz Türkler genellikle kayıt altına alınma ve denetlenmekten pek hoşlanmadığımız için sosyo-ekonomik bakımından her konuda diğer ülkelerden geri kalmaktayız.

Bazı kaynaklardan aldığım duyumlara göre bu konuda sözde AB normları kapsamında "Muhasebe Meslek Yasası" ismi altında bir meslek yasa tasarısı hazırlanmıştır.

Bu Yasa'nın uygulamasını yapacak ve yedi kişiden oluşacak Kurulun 5 üyesinin Bakanlar Kurulu tarafından ataması öngörülmüştür.

Diğer bir anlatımla, bir sivil toplum örgütünde egemen güç olarak politikacıların atayacağı kişiler görev yapacaklardır.

Tıpkı üçlü kararname ile yapılan atamalar gibi. Hükümet hala daha her oluşumun içinde başaktör olarak yeralmaya çalışmaktadır.

Tıpkı yeni Havayollarında olduğu gibi Yasa ile kurulmuş diğer meslek kuruluşlarının hiç birisinde hükümet temsilcisi veya temsilcilerinin yetkili kurullarına atanması öngörülmemişken neden Muhasebe Meslek Yasa Tasarısında bu düzenleme yapılmak istenmektedir?

En yakınımız olan T.C'nin bu konudaki meslek yasasında böyle bir kural var mı?

Elbette ki hayır. Ayrıca, Tasarı incelendiği zaman gerek düzenlenme gerekse içeriği bakımından çeşitli hatalar ve eksiklikler içerdiği görülecektir.

Özetle, her düzenlemede olduğu gibi hükümetin işine geldiğinde AB normlarından bahsedilir. İşine gelmediğinde ise bunlar bizim bünyemize uymaz mazeretleri ileri sürülür.

Bugün KKTC'nin ekonomik potansiyeli ve işletme sayıları ile Güney Kıbrıs Yönteminin bu konudaki potansiyeli ve işletme sayıları mukayese edildiği zaman kanımca KKTC'de Maliye Bakanlığı tarafından özellikle 2004-2009 yılları arasında yetkilendirilen "Bağımsız Muhasip-Murakıp" yetkisine sahip olanların oransal miktarı Güney Kıbrıs'takilerden çok daha fazladır.

Ancak, mesleki eğitim, bilgi ve yeteneğe bakıldığı zaman bunu iddia etmek mümkün değildir.

Bunun nedeni araştırıldığı zaman sözkonusu meslek ile ilgili bir yasanın ve bu yasayı uygulayan bağımsız bir kurumun olmayışından kaynaklanmaktadır.

Durum bu olunca da maalesef bu meslek gerek Devlet gerekse toplum nezdindeki saygınlığını ve güvenirliğini maalesef gerektiği kadar bulamamaktadır.

Belirtmiş olduğum sakıncaların ortadan kaldırılması, AB normlarına uyum ve mesleğe gerekli ciddiyet ve saygınlığın sağlanması için sözkonusu iki Dernek yetkililerinin bir araya gelerek ülkemizin sosyo-ekonomik menfaatleri bakımından anlaşmaları ve bir an önce meslek yasasının yürürlüğe konması suretiyle çeşitli şekillerde ellerine yetki belgesi geçirmiş olan ancak tam teşekküllü bürosu bile olmayan, yeterli mesleki bilgisi ve ehliyeti bulunmayan kişilerin durumlarının da gözden geçirilerek ve gerekirse belli bir tarihten sonra meslek icra yetkisi alanların kursa ve/veya sınava tabi tutularak değerlendirilmeleri hususunda Tasarıda gerekli düzenleme yapılması için hükümet nezdinde çalışma başlatmaları bu ülkeye yapacakları en hayırlı iş olacaktır.

Bu yasal düzenlemenin gerekli talep olmadan süratle yapılmasını beklemek zaman kaybından başka bir şey değildir.

Herkesin bildiği gibi politikacılar ellerinde bulundurdukları yetkilerin, en ufak bir kısmını dahi olsa, sivil toplum kurumlarına devretmekte isteksiz davranmaktadır.

Bu isteksizlik devam ettiği sürece bu meslek yasasının uluslararası standartlarda yasalaşması mümkün olmaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.