Sosyo- Ekonomik kalkınmanın temeli idareye olan güvendir

Yayın Tarihi: 30/05/11 11:32
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Geçmişte siyasi partiler ve siyasiler sadece seçim öncesi yayınladıkları manifestolarında veya konuşmalarında bol bol sosyo-ekonomik beyanatlar veya çeşitli taahhütlerde bulunmakla yetiniyorlardı.

Seçimler bittikten sonra bol keseden verdikleri vaatleri, taahhütleri ve hayata geçirmeye söz verdikleri plan ve programları çeşitli uydurma gerekçelerle bir sonraki seçimlere kadar halka unutturmaya veya ertelemeye çalışıyordu.

Maalesef, aradan 30 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen bu durum hiç değişmemiştir.

Hatta daha da kötüleşmiştir.

İktidara gelmeden halka verdikleri vaatler, taahhütler, kalkınma plân ve programlarının tümü basın yayın arşivlerinde ve dağıttıkları broşürlerde yeralmış olmasına rağmen iktidara geldikten sonra bunları çeşitli mazeretlerle halkın belleğinden çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Halkın bir kısmı bu duruma duyarsız kalırken, büyük bir kısmı arşivlerde birer emare (veri) olarak duran bu taahhütleri bilerek veya bilmeyerek gündeme getirmedikleri için iktidarların bu taahhütlerine sadık kalmadıkları hususu hafızalardaki ön sırasını kaybeder gibi görünürken iktidarlara duyulan güven de hızla azalmaktadır.

Ayrıca, hükümet edenler öyle olaylar yaratmaktadır ki bunun unutulması olanaksızdır.

Üstelik bu olaylar sadece muhalefet kesiminde değil, iktidar taraftarlarının ve destekleyicilerinin hafızalarına kazınmaktadır.

Sonuç itibariyle, bu tür olaylar Kıbrıs Türk tarihindeki yerini almakla kalmamakta siyaset bilimcilerine ve hukukçular ile psikologlara tez çalışmalarında veya araştırmalarında kaynak oluşturmaktadır.

Son yıllarda siyasilerin neden olduğu ve KKTC siyasi tarihinde yerini alan bu olaylardan bazılarını şöyle özetleyebilirim;

(1) Maliye Bakanının Emekliler Cemiyetine emeklilerden vergi alınmayacağına ilişkin vermiş olduğu yazılı taahhütler ve diğer siyasilerin ayni konuda vermiş oldukları sözlü taahhütlere sadık kalmamaları;

(2) Emekli derneklerinin Anayasa Mahkemesinde açmış oldukları davanın duruşmasında beş yargıç huzurunda hükümet adına taahhütle bulunan KKTC'nin maliyesinden sorumlu Bakanın hükümet adına vermiş olduğu taahhüdü yerine getirmeyeceğine ilişkin açıklaması;

(3) Sosyo-ekonomik konularda somut bir plân ve projesi, yani "sosyo-ekonomik pusulası", olmayan bir hükümetin alacağı günübirlik kararlarla hangi hedefe ulaşacağının bilinmemezliği;

(4) Bir hükümet yetkilisinin diğer hükümet yetkililerinin veya iktidardaki siyasi parti yetkililerinin ayni konuda verdikleri beyanatlardaki çelişkilerin yarattığı tereddütler;

(5) Bazı yasaların veya uygulamaların mevcudiyetine rağmen hükümet yetkililerinin bu konularda yasa çalışmalarına veya düzenlemelerine başlanılacağı hususlarında vermiş oldukları beyanatların, hükümet edenlerin ve kılavuzlarının ilgili yasalar hakkındaki bilgi güncelliğinin olmayışı;

(6) Aylar önce yeni havayolu şirketi kurulup faaliyete geçeceği konusundaki siyasilerin beyanatlarına rağmen henüz herhangi bir sonucun alınmamış olması;

(7) Devlete ait bir işletme olan K.T.H.Y'nın Sosyal Sigortalar Yasası'nın amir kurallarına rağmen yıllarca personelinden kesmiş olduğu primlerin yatırılmamış olması nedeniyle hukuka saygı gösterilmeyişi;

(8) Her konuda sürekli af yasalarının düzenlenmesi suretiyle hukuka saygı gösterenlerin enayi yerine konmuş olması;

(9) Kamu hizmetlerinde mevcut Bürokratik engellerin her geçen gün daha da artması ve kurumsal verimliliğin daha da azalmasının halkta yarattığı tedirginlik;

(10) Yapılan düzenlemelerde Yasalar arası çeşitli olumsuzlukların genelde halkımızın, özelde ise yatırımcılar üzerinde yarattığı menfi etkiler;

(11) Kamudaki mesai saatlerinin değiştirilmesine ilişkin yapılan yasa düzenlemenin mürekkebi kurumadan tekrardan değiştirilmesi yönünde çalışma başlatılması oluşturduğu kararsızlık;

(12) Yüzlerce vatandaşa işe alım veya çeşitli vaatlerde bulunan iktidarın bu sözünde durmaması daha birçok konuları sıralayabilirim.

Her konuda olduğu gibi ekonomik faaliyetlerin temeli de "GÜVEN ESASINA" dayanmaktadır.

Sosyo-ekonomik faaliyetlerin düzenleyicisi hükümetler olduğuna göre öncelikle hükümet edenlerin öncelikle güvenirliklerini fiilen kanıtlamaları gerekir.

Aksi takdirde en iyi sosyo-ekonomik plân ve programlar yapılmış olsa dahi halkın hükümete olan güvensizliğinden dolayı ekonomik kalkınma konusunda yapılacak düzenlemelerin başarısı mümkün değildir.

Diğer önemli bir husus ise hükümete karşı kaybedilmiş olan güvenin gerek toplumsal, gerekse kişisel olarak sağlanması çok zordur.

Özellikle de bizim gibi küçük toplumlarda herkesin birbirini ve ne yaptığını gayet iyi bildiği bir ortamda bozulan güven ortamının bu güvensizliği yaratanlar tarafından yeniden ihdas olanağı kanımca olanaksızdır.

Bu konuda 02 Aralık 2010 tarihinde Posta Gazetesinde yayımlanan aşağıdaki haberi halkımızla paylaşmak suretiyle başka ülkelerde halkın yöneticilere olan güvenin nasıl sağlanıp korunduğunu bu örnekle belirtmek istedim. Bu örnek gibi daha yüzlercesi vardır.

"ÖRNEK CEZA"- BEDAVA BİLET VALİYİ YAKTI"

Amerika New York valisi David Paterson, geçen yıl beyzbol liginin final maçı için kendisine hediye edilen 5 adet bedava bileti kabul etmişti.

Vali David Paterson maça 2 yardımcısı, oğlu ve bir arkadaşıyla gitmişti.

Etik Kurulu, bedava biletleri kabul ettiği için Vali David Paterson'a 62,125 ABD Doları (96,915 TL) para cezası verdi.

Kararın gerekçesinde "Vali David Paterson onaylanması mümkün olmayan etik dışı bir davranışta bulundu" denildi.

BU HABERİN GAZETENİ KÜPÜRÜ AŞAĞIDADIR

İşte demokrasi dediğimiz böyle çalışır ve vatandaşının güvenini böyle kazanır.

Yoksa bugün söylediğini veya verdiği taahhütlere sadık kalmayanların "cek - cakların" ile bir yere varılmaz.

Özetle, kalkınmanın temeli halkın yöneticilere, yani siyasilere duyduğu güvendir.

Başsavcılık Başbakanlığa gönderdiği yazısında nereye vurgu yapmıştır bilirmisiniz?

Başsavcılık hükümete gönderdiği yazıda özetle şu ikazda bulunmuştur.

"İYİ BİR İDARE VE /VEYA YÖNETİMİN VERMİŞ OLDUĞU TAAHHÜTLERE SADIK KALMASI VE BUNA UYGUN HAREKET ETMESİ İDARE HUKUKU'NUN TEMEL PRENSİPLERİNDENDİR" Başsavcılığın belirtmiş olduğu "İdare Hukuku" KKTC İdare Hukuku olmayıp Uluslararası İdare Hukuku'dur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.