Pul Vergisi Kanunu güncelleştirilmelidir

Yayın Tarihi: 29/08/11 10:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

PUL VERGİSİ KANUNU GÜNCELLEŞTİRİLMELİDİR

En eski vergi türlerinden bir tanesi de Pul Vergisi veya Damga Vergisi olarak anılan ve Devlet tarafından alınan vergidir. Herkesin malümu olduğu üzere bu vergi hukuki işlemlere konu olan belgeler üzerinden sabit veya oransal olarak hesaplanıp ödenmektedir.

Pul Vergisi yükümlülüğü, özel olarak bastırılan çeşitli bedellerdeki pulların satın alınarak ilgili belgenin üzerine yapıştırılarak veya ilgili belge üzerine Gelir ve Vergi Dairesi tarafından basılı damga (mühür) konmak ve bedeli makbuz karşılığı ödenmek suretiyle tahsil edilmektedir. Sözkonusu verginin pul kullanılarak ödenmesi halinde bunun ödendiğini gösteren pulu ilgili belge üzerinden sökülüp tekrar kullanılmasını önlemek amacıyla pulun veya pulların üzeri imzalanmak, mühür konmak veya iki çizgi çizilerek iptal edilmesi Yasa gereğidir. Hatta Kıbrıs'ın İngiliz yönetimi döneminde pul iptalleri "punch" denilen ve tek delik açan pens şeklinde bir aletle pulun /pulların üzeri delinmek suretiyle de gerçekleştiriliyordu.

Pul Vergisini gerektiği gibi ve süresinde ödemeyen kişi bir suç işlemiş olur ve pul vergisine ek olarak (3 katı) ceza ödeme zorunluluğunda kalır. Ayrıca, Pul Vergisinin ödenmemiş olması hukuki işlemlere konu olan, belge ve belgeler hukuki bakımdan geçersiz sayılır.

Kıbrıs'ta Pul Vergisi uygulamasına 1923 yılında İngiliz Sömürge Yönetimi tarafından Fasıl 328 Pul Kanununun (Stamp Duty Law) yürürlüğe girmesi ile başlanmıştır. Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşu ile bu Kanun 28 Mart 1963 tarihinde Temsilciler Meclisi tarafından onaylanarak 19/1963 sayılı Pul Kanunu olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin vergi hukukunda yer almış ve bugüne kadar yerine başka bir Yasa yapılmadığı için de KKTC vergi hukukuna intikal etmiş olup parasal bedeller hariç, esas içeriğine dokunulmadan halen uygulanmaktadır. 1970 yılından itibaren yapılan yasal değişiklikler sadece Pul Vergileri miktarlarına ve cezalarına matuf olarak gerçekleştirilmiştir.

Hâlbuki 1945 yılından günümüze kadar geçen 66 yılda dünyada meydana gelen yeni hizmet vergileri ile ekonomik ve teknolojik gelişmelere rağmen bu Kanunun çağdaş gerekler doğrultusunda pratikleştirilmesi ve güncelleştirilmesi maalesef yapılmamıştır. Örneğin, bir işlemin tamamlanması için gerekli olan 0.07 TL tutarında bir pulun satın alımı için vatandaşın kışın soğuğunda, yazın sıcağında Postaneye gitmek zorunda bırakılmasının yarattığı sorunlar ve zaman kaybına ne demeli?

Pul Vergisi amaçları için düşük bedellerde basımı yapılan pulların devlete toplam maliyeti hiç hesaplandı mı? Bu maliyet ile pul bedeli arasındaki fark "maliyet-fayda" (cost-effective) bakımından Bütçe gelirleri leyhine mi? Bunların bir hesabı yapıldı mı? Şayet Bütçe tekniğinde her gelirin elde edilmesi için harcanan tüm giderlerin maliyeti ile satışı karşılaştırılmış olsa idi eminim bu uygulamanın büyük bir kısmından vazgeçilirdi. Düşük bedelli pul alımı için vatandaşın boşa harcadığı zaman ile enerji kaybı ve sair harcaması dikkate alındığında Pul Vergisi Kanunu'nun temelden revize edilmesi ve gelişmiş ülkeler paralelinde düzenlenmesi kaçınılmazdır. En azından bir-iki TL veya Kuruş bedelindeki Pul Vergileri yürürlükten kaldırılmalı ve diğer vergiler de tüm devlet dairelerinde vatandaşın satın alınabilmesine sunulmalıdır. Bu da yapılamıyorsa uygulama yürürlükten kaldırılmalıdır.

Geçtiğimiz hafta Pul Vergisi Kanunu uyarınca Pul Komiseri olarak görev ifa eden Gelir ve Vergi Dairesi tarafından Devlet Matbaasına 10,250 yapraktan ve her yaprağını da 100 adet puldan oluşan 1.025.000 adet pul basımı için talepte bulunulmuştur. Üstelik yürürlükteki 2011 yılı Pul Vergisi Cetveli uyarınca bu pulların tanesi 0.07 TL bedelinde basılması gerekirken ilgili talepnamede bu bedel 0.07 Krş (Kuruş) olarak basılması belirtilmiş ve gerekli basım işlemleri Devlet Matbaası tarafından yapılmıştır. Mesleki bilgi ve en basit hesap bilgisinden yoksun bazı bürokrat veya bürokratların hatalı işlemi sonucu 1.025.000 adet hatalı pul basım dolayısıyla Devlet zarara uğratılmıştır.

Yani bu hatanın düzeltilmesi amacıyla tekrar basımı yapılacak pulların maliyeti, Devlete iki katına mal olacaktır. Satışı 0.07 TL olarak yapılacak bu pullardan elde edilecek gelir acaba Bütçeye kar mı? Zarar mı sağlayacaktır? Bu pulların kullanımının kamu hizmetlerine ve vatandaşlara yarattığı gereksiz zaman kayıpları ve stresler de bu işin cabası. Yorumu kamuoyuna bırakıyorum.

Öteyandan, dünyadaki ileti amaçlı posta pulları satışı uygulamalarına bakıldığı zaman birçok ülkenin pul basım maliyetini minimize etme amacıyla zarfların üzerine pul yapıştırması yerine ilgili pul bedelini özel köşe makineleri kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğini görmekteyiz.

Hatta Posta idareleri yoğun ileti kullanan şirketlerin de bu makineleri kullanabilmeleri amacıyla pul bedelini ödeme karşılığı kullanmalarına olanak tanımaktadırlar.

Özetle, yukarıda belirtmiş olduğum gerekçe ve gerekçelere istinaden

(a) 1923 yılında beri Kıbrıs'ın Vergi hukukuna dâhil ve KKTC'ne intikal eden Pul Vergisi Kanunu'nun diğer ülkelerde olduğu gibi günün koşullarına göre düzenlenmesi;

(b) Yapılacak bu düzenlemede birkaç TL veya Kuruş gibi çok düşük bedelli Pul Vergisi amaçlı pullarının kullanımına "maliyet-fayda" esasları bakımından son verilmesi;

(c) Harç karşılığı kapsamında kullanılan belgeler için ödenmesi gereken Pul Vergisi yerine bu verginin ilgili harç miktarına dâhil edilerek makbuz karşılığı tüm tahsilât amirlikleri mevzuatının buna göre düzenlenmesi;

(d) Çok düşük bedelli Pul Vergileri haricindeki Pul satışlarının sadece Vergi Dairesi ve Posta Dairesinde değil tüm tahsilât amirliklerinde satılmasına olanak veren organizasyonun gerçekleştirilmesi;

Gerek halkımızı gerekse kamu hizmetlerine pratiklik ve sürat kazandırmış olacaktır.

Zaten, 1992 ve 1995 yıllarında yürürlüğe giren Banka ve Sigorta işlemleri Vergisi ile Katma Değer Vergisi Yasalarının yürürlüğe geçirilmesinin "Genel Gerekçeleri" incelendiği zaman birçok verimsiz ve astarı yüzünden pahalı olan vergi, resim ve harcın yürürlükten kaldırılacağı öngörülmüştü. Ancak, bahsekonu Yasalar yürürlüğe girmiş ve aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen maalesef gelmiş geçmiş ve bugünkü Maliye Bakanları bu konuda herhangi kapsamlı ve çağımıza uygun düzenlemeler yapmamıştır.

Sadece bu konuda değil ayrıca kamu maliyesinin temelini oluşturan Gelir ve Kurumlar Vergileri ile Katma Değer Vergisi ve diğer vergi yasalarında da kapsamlı hiçbir düzenleme yapılmamıştır. İktidara gelirken vergi reform yapacaklarını her fırsatta belirten Maliye Bakanları maalesef makama geldikten sonra verdikleri diğer sözler gibi bu sözleri de bir başka bahara kalmaktadır.

Bu ve diğer kamu maliyesi konularında Anavatanımızın ve diğer gelişmiş ülkelerin vergi mevzuatına bakıldığı zaman özellikle son 10-15 yılda birçok çağdaş düzenlemeler yapıldığı ve ülke ekonomilerinin gereklerini sürekli izleyerek de düzenlemeler yapmaya devam etmektedirler. Bu düzenlemeler paralelinde kamu hizmetlerinin etkinleştirilmesi, dolayısıyla da yapılan mali düzenlemelerin amacına ulaştırılması için de sürekli mevzuat değişiklikleri yapılmaktadır.

KKTC Maliye Bakanının tekrardan "tekerleği keşfetmesine" gerek yoktur. Ülkemizi yegâne tanıyan ve her konuda destekleyicimiz olan Anavatanımızın, vergi yasalarından da yararlanarak bizim yasalarımızı da güncelleştirilmesinin hiç de zor olmadığı görüşündeyim. Önemli olan, niyet ve bu niyeti ilgili Bakana sunacak kılavuzların bilgi ve vizyondur.

Esasında gerek yazarlar, uzmanların gerekse sivil toplum örgütlerinin bugüne kadar yazılı ve görsel basındaki hiçbir görüş ve önerileri gelmiş geçmiş hükümet yetkilileri tarafından maalesef dikkate alındığını hiç gören oldu mu? Bu görüş önerilerin en azından üçte biri dikkate alınmış olsa idi KKTC bugünkü duruma düşmezdi.

Bu bilirkişilerin ve konusunda uzman kişilerin görüş ve önerilerini dikkate almama anlayışı maalesef tüm hükümetlerde mevcut olup belirtilen görüş ve önerileri dikkate almamak hatta tersini yapmak adalete bir kural olmuştur. Bunun başlıca nedeni her şeyi en iyi bilen hükümet yetkilileri ve onların kılavuzlarının üstün bilgilerinin aksini kanıtlanmasından kaçınma fobisidir. Temennim bu kişilerin bu fobiden bir an önce kurtulmaları ve ülkemizin mevzuat ve uygulamalarının çağdaş düzeye çıkarılmasıdır. Hükümetlerin en büyük görevi budur. Dükkân açılış ve yeniden açılış törenlerine iştirak edip boy göstermek değildi. Vatandaşın dikkate aldığı hükümetlerin kendilerine sağladığı yaşam koşullarının iyileştirilip iyileştirilmediğidir. Diğer bir anlatımla, vatandaşın hayatı kolaylaştırıldı mı yoksa zorlaştırıldı mı? bugüne kadar vatandaşın hayatının kolaylaştırıldığını söylemek mümkün değil. Temennim bu gidişatla daha da geriye gidilmemesidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.