Vergi itirazlarının durumu ve çözüm yöntemi

Yayın Tarihi: 21/04/12 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Çağdaş vergi uygulamalarında uyuşmazlıkların meydana getirdiği itirazların erken, makul, gerçekçi veya somut verilere dayalı olarak çözümlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Yürürlükteki vergi mevzuatımız Vergi Dairesi Müdürüne ve onun yasalar çerçevesinde yetkilendireceği personele her ne kadar da takdir hakkı kullanarak re'sen vergi tarh etme ve itiraz etme hakkı tanıyorsa da, bu yetki hiçbir somut veri ve esasa dayanmadan sınırsız vergilendirme işlemi yapma anlamına gelmez ve gelemez. Bu nedenle, gerek re'sen vergilendirmede gerekse bu işleme karşı yapılan itirazın araştırılıp çözümlenmesinde Vergi Dairesi tarafından çok titiz davranması ve Vergi Usul Yasası'nda öngörülen kurallara tamamen uyulması zorunludur.

İster re'sen isterse ikmalen vergi tarhiyatı olsun herhangi bir vergilendirme yöntemi mutlaka somut verilere ve yasalarda öngörülen kurallara dayandırılmalıdır. Bu veriler ve takdirlere esas teşkil eden unsurlar rapor şeklinde düzenlenmeli ve vergi yükümlüsünün savunması için bilgisine getirilmelidir. Bu kurallarla ilgili şayet detaylı esas, kıstas ve prensipler yoksa genel kabûl görmüş mesleki etik ve esaslara uyulmalıdır. Bu nedenle, Vergi Dairesi Müdürlüğü Yönergeler ve/veya Genelgeler yayımlamak, hatta bu uygulamanın daha ciddi ve güvenilir olunması bakımından Gelir Vergisi Yasası'nın 62(1)(d) maddesinin Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkiye istinaden Tüzük veya Tüzükler düzenlenmelidir.

Bugünkü vergilendirme işlemleri incelendiği zaman her yıl, gelişigüzel ve hiçbir somut veriden yoksun takdir esasına dayandırılmadan (vefat edenlere dâhil) yapılan binlerce re'sen tarhiyat ve ceza kesme işlemleri ile bütçe açıklarının giderilmesine çalışıldığı, ancak hükümete ve dolayısıyla ilgili uygulamalara güvensizlik nedeniyle bu işlemlere karşı tüm vergi yükümlüleri tarafından yapılan haklı ve haksız itirazların yarattığı yığılmalar ise gözardı edilmektedir.

Hiçbir makamın bir vatandaşı gerekçeli ve yazılı tebligat olmadan ve 15 günden de az bir süre öngörülmeden Vergi Dairesine sözlü istemi ile çağırma yetkisi yoktur. Nitekim, bu kural Vergi Usul Yasası'nın 89(2). maddesinde en açık şekilde kurala bağlanmış, hatta istenen bilginin Daireye verilmesi için yükümlüye tanınacak sürenin 15 günden az olmayacağı da bu Yasa'da ayrıca belirtilmiştir. Kaldı ki, yükümlüden talep edilecek bilgileri vermesi için Daireye zorla getirilemeyeceği de ayrıca vurgulanmıştır.

Sözkonusu kurallara rağmen bu konuda bazı görevlilerin ilgili kuralları dikkate almamaları tamamen yetki aşımı olup hiçbir gerekçe kendilerini haklı gösteremez. Bu tür uygulamalara başvurmak ancak mesleki bilgi ve güçlerini kanıtlamak amacıyla Maliye Bakanı nezdinde "aferin" almak, suretiyle bir nevi kişisel egolarını tatmin etmeye yönelik girişimler olup bu tür ve benzeri uygulamalara süratle son verilmeli veya verdirilmelidir. Aksi takdirde bu uygulamanın özelde Maliye Bakanına genelde ise hükümete getirisinden çok götürüsü olur. Diğer bir anlatımla, vergi uygulamaları hassas bir konu olduğu için yürürlükteki vergi hukuku kurallarına azami saygı ve uyum gösterilmelidir. Özellikle de telefon vasıtasıyla ve kendilerini savunmak için hiçbir gerekçe ve yasal dayanak bildirmeden ve süre tanımadan Vergi Dairesine olur olmaz zamanda çağrılan yükümlüler bu Dairemize olan güvenleri daha da sarsılmaktadır.

Çağdaş vergi hukuku uygulamalarında vergi tarhiyat işlemleri yanında, vergi itiraz veya uyuşmazlıklarının çözümü de önemli yer tutar. Bu nedenle, demokratik bir düzen içinde çağdaş vergilerin içerik, anlam ve amaçlarına uygun, yükümlü ile işbirliği görüş ve anlayışı içinde uygulanabilmesinin temel koşullarından birisinin vergilemede ve vergi anlaşmazlıklarında uzlaşma müessesesi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, her iki taraf da yasaların kendilerine öngördüğü kuralların bilinci ve kanıtlanması ilkeleri içinde hareket etmelidirler.

Kalkınmış ülkelerdeki vergi uygulamalarında Vergi İdaresi ile yükümlü arasında meydana gelen uyuşmazlıklar kural olarak uzlaşma yolu ile çözümlenmektedir. Esasen, günümüzde bütün işletmeleri kapsayan geniş yükümlü topluluklarını çok yakından ilgilendiren ve hesaplanması, beyan edilmesi, hatta büyük ölçüde tahsil edilerek Vergi İdaresine verilmesi ve/veya ödenmesi işletmelere bırakılmış olan yaygın vergilerin uzlaşma müessesesi olmaksızın uygulanması düşünülemez ve mümkün değildir.

Vergi anlayışı, muhasebe tekniği ve vergi hukuku bakımından yalnız vergi yükümlülerinin veya vergi sorumlularının değil, çeşitli içerik ve özelliği itibarıyla meydana gelen birçok mevzuat değişiklikleri de Vergi İdaresini hatalı işlemler veya değerlendirmeler yapmaya sevk eder. Nitekim, özellikle "Beyana Dayanan" vergilerin uygulanmasında Vergi İdaresinin dar ve formalist (tek tip) görüşle hareket edilmesi halinde yükümlülerle sürekli bir uyuşmazlık ortamının bulunmasına neden oluşturur ki bu da ilgili İdare ile yükümlüler arasında birçok sorunlar yaratır. Bu gibi sorunlar ise ülkenin sosyo-ekonomik gelişmesini menfi yönde etkiler.

İngiliz vergi yargısı sisteminde egemen olan görüş şu sözlerle anlam bulmaktadır. "Uyuşmazlıklar meydana gelebilir, bu uyuşmazlıkları bir hal tarzına bağlamak Vergi İdaresine düşen esas görevlerinden biridir." (Disputes can come up, it is the main duty of the Tax Authority to find a way for solving these disputes.)

Uyuşmazlıkların vergi yargı organlarına intikali ancak en zor ve ümitsiz hallerde bahis konusu olabilmektedir. Uyuşmazlıklarla zaman kaybetmeyi ve alacağın tahakkukunu geciktirmeyi önlemenin yöntemi somut verilere dayalı takdir esası kapsamında yapılan vergilendirme işlemlerinde makul ölçülerde fedakârlık ederek tahsil edilmesi mümkün olan vergiyi almak İngiliz vergi hukuku ve uygulamaları uyarınca en doğru bir hareket yöntemi olarak kabul edilmektedir. Bunun başarılması ise mesleki eğitimini başarı ile tamamlamış, bilgili, yasalara saygılı, vizyon sahibi ve ülkesine yürekten bağlı, özgüveni sağlam görevlilerin mevcudiyeti ile ancak mümkün olabilir. Maalesef bu durum KKTC'deki uygulamalar için söylemek mümkün değildir. Bizde uygulanan yöntem genellikle "ben yaptım oldu" ve "istersen Vergi Dairesini mahkemeye ver" anlayışı ve söylemleridir.

Bu duruma başlıca neden ise T.C'de ve tüm AB ile diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi "bağımsız takdir kurulu" ve "bağımsız itiraz kurulu" gibi mekanizmaların maalesef vergi hukukumuzda halen olmayışı nedeniyle Vergi Dairesi görevlilerinin yasaları istedikleri gibi yorumlamaları ve çeşitli nedenlerle kötüye veya bilinçsizce kullanılmasına neden olmaktadır ki bu da ilgili Dairemize duyulan güveni ortadan kaldırmaktadır.

Sürekli uyuşmazlıklar vergi hukukunun çalışma hızını önlediğinden bu yavaşlamaya neden olan unsurlar uyuşmazlıkların kaynağı haline dönüşerek vergi sisteminin tamamen sarsılmasına ve çalışamaz duruma dönüşmesine neden olmaktadır. Vergi uygulamasında yükümlülerle devamlı uyuşmazlık halinde bulunulması, yalnız vergileri değil bütün mali sistemin ülkede gerektiği gibi yerleşmesine ve gelişmesine engel olabileceği gibi uzun sürede yükümlülerde, yani halkta, uyandıracağı direnç nedeniyle toplumsal huzursuzluklara da yol açabilmektedir.

Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak, KKTC vergi hukukunun diğer demokratik ülkeler düzeyine getirmek ve sosyo-ekonomik kalkınmaya ivme kazandırmak amacıyla birçok çağdaş değişikliklere ilaveten vergi hukukumuza sözkonusu bağımsız kurulların oluşumu bir an önce dâhil edilmelidir. Vergi kaybı endişesi ile çağdaş vergi hukuku uygulamaları görmezlikten veya anlamamazlıktan gelme vergi kayıplarını daha da artırır ve ekonomik faaliyetler her geçen gün kayıtdışına kaymaya ve rekabet edebilirliği kaybetmeye devam eder.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.