Devlet yönetimindeki anlayış değişmedikçe (2)

Yayın Tarihi: 07/05/12 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazımda devleti yönetenlerin başlıca görevlerinin kendilerini iktidara getiren halkın her türlü yaşam düzeyini ve ekonomik faaliyetlerini kolaylaştırmak, refahının gelişmesine azami katkı koymak suretiyle yaşamını kolaylaştırarak kamu maliyesine sürekli, makul ve mantıklı kaynak sağlamak olduğunu belirtmeye çalışmıştım. Bunu başarmanın sırrı ise çağdaş bilgi, beceri ve yetenekle mümkün olacağını açıklamaya çalışırken hükümet ikna olur düşüncesiyle her bakımdan en yakınımız olan Türkiye'deki bazı uygulamalar hakkında örnekler vermeye çalışmıştım.

Bu uygulamaların en önemlilerinden biri olan ve her türlü vergi ve kamu maliyesi konularında T.C. Maliye Bakanlığına yardımcı olmak amacıyla yasayla oluşturulan "Vergi Konseyi" hakkında bazı bilgiler vermek suretiyle bilen veya bilmeyen ilgililerin ve yetkililerin hafızalarını bir kez daha tazelemelerine yardımcı olmaya çalışacağım. "Vergi Konseyi" Maliye Bakanlığı ile ilişkili oluşturulmuş yasal bir organdır.

Belirtmek istediğim husus Bakanlar ile bunların iki dudak arasına bağlı atanan üstdüzey yöneticilerin ve diğer görevlilerin birçoğunun mesleki bilgi, tecrübe ve yetenekten veya bilgi üretmekten yoksun olmaları bu ve benzeri organlara KKTC'de mutlak ihtiyaç vardır. Bugünkü duruma baktığımız zaman sözkonusu kişilerin herşeyi kendilerinin yapabileceği ve bu amaçla "ben yaptım oldu" mantığına dayanan bu düşünceye dünyanın başka hiçbir yerinde rastlamak mümkün değildir. Şayet her şeyi bilen ve her şeyi yapan varsa bu özelliklere sahip Bakanlar ve üstkademe yöneticilerine ancak "SUPERMAN" denmesi gerekir.

Her siyasi parti iktidara gelmeden önce yapısal reformlardan bahsetmekte ancak iktidar olunca bunları yapamamanın nedeni yukarıda belirtmeye çalıştığım düşünce şeklidir. Bunun başlıca nedeni ise iktidarların ellerindeki bazı yetkileri başkalarına devretmek suretiyle siyasi rant kaynağını kaybetmek istememeleridir. Bu düşünce şekli veya anlayışı devam ettiği sürece ne halkın refahı ne de ekonominin gelişmesi mümkün olur.

Şayet yetmişbeş milyonluk nüfusa rağmen Türkiye sosyo-ekonomisinin gelişimini büyük ölçüde başarabilmiş ve daha da başarılı olmak için sürekli çabalar harcıyorsa neden KKTC bunu başarmasın? Türkiye'nin bu başarı sırrını bir kez daha vurgulamak isterim. Her konuda olduğu gibi TC hükümeti birkaç yıl önce Maliye Bakanlığına vergi politikalarının oluşturulması ve uygulanması ile ilgili olarak görüş bildirmek, bu konularda araştırmalar ve çalışmalar yapmak üzere akademisyenlerin, sivil toplum örgüt temsilcilerinin ve uzmanlarının oluşturduğu "Vergi Konseyi" kurumunu yasal düzenlemeler ile 16.07.2004 tarihinde yayımlanan "Kanun Hükmünde Kararname" yöntemi ile hayata geçirmiştir. Bu konuda gözönünde bulundurulması gereken en önemli husus, bu Konseyin gerekliliği o kadar kaçınılmaz bir durum arzetmiştir ki T.C Hükümeti bu düzenlemeyi "Yasa Gücünde Kararname" yöntemiyle yürürlüğe koymuştur.

Vergi Konseyinin çalışma esas ve koşulları ise yayımlanan bir yönetmelikle hayata geçirilmiştir. Türkiye'nin konularında uzman ve otorite sayılan kişi ve öğretim kurumları ile sivil toplum örgütlerinin ayni özelliklere sahip temsilcilerden oluşturulan Vergi Konseyi bugüne kadar Maliye Bakanlığına çeşitli ekonomik ve maliye yönetimi konularında yaklaşık 150 rapor hazırlamış olup bu raporlardaki öneriler belli bir program dahilinde hayata geçirilmektedir. Konsey ayni zamanda dünyadaki güncel gelişmeleri de anında izlemekte, Maliye Bakanına bilgi, görüş ve öneriler sunmaktadır. Konunun ciddiyetini ve gerekliliğini vurgulamak amacıyla bahse konu mevzuatta öngörülen Vergi Konseyinin oluşum amacını ve görevlerini düzenleyen Yönetmeliğin 4. ve 6. maddelerindeki kurallarını aynen aşağıda belirtmeyi belki bu konunun önemini anlamamazlıktan gelenlere anlamaları için yardımcı olur düşüncesiyle açıklamayı uygun gördüm.

Madde 4: Konseyin Amaç ve İlkeleri:

"Konsey tarafsız bir yaklaşımla ve objektif esaslara göre görüş ve önerilerini oluşturan bir dayanışma organıdır. Uluslararası gelişmeleri ve ülke koşullarını gözetir. Katılımcılığa ve ortak akla dayanan uzlaşmayı esas alır. Değişimi ve yenilikleri önceden fark ederek, sonuç odaklı çalışma kültürünün benimser. Sistemin tüm paydaşlarının güvendiği saygın bir kurum olmayı hedefler."

Madde 6: Konseyin Görevleri:

Konseyin, vergi ve diğer mali yükümlülüklerle ilgili konulardaki araştırma ve çalışmalarını, toplumun çeşitli kesitleri ve gelir politikalarını belirleyen kurumlarla paylaşmak, uluslararası gelişmelerin ışığında ekonomi ile uyumlu, adil, etkin, hukukun üstünlüğüne ve toplumsal uzlaşmaya dayalı çağdaş bir vergi sisteminin oluşturulmasına katkı yapmak üzere, başlıca görevleri şunlardır:

(a) Türk vergi sisteminin, vergi idaresinin ve vergi denetim işlevinin geliştirilmesi ile ilgili görüş ve önerilerde bulunmak ve gerektiğinde bu öneriler doğrultusunda bu mevzuatla ilgili çeşitli taslaklar hazırlamak, sistemde aksayan ve uygulamada sorun yaratan konularda toplumun çeşitli kesimlerinin beklentilerini de tespit etmek suretiyle, çözüm önerileri geliştirmek ve bunları ilgili birimlere aktarmak,

(b) Vergi hukuku, vergi politikası ve vergi teorisine ilişkin çağdaş ve uluslararası gelişmelere ve yargı kararlarını izleyerek bu maddede belirlenen amaçlara uygun bir vergi sitemi oluşturulması için önerilerde bulunmak, bu amaçla ulusal ve uluslararası panel ve benzeri toplantılar ve yarışmalar düzenlemek, üniversitelerle işbirliği içinde ortak projeler geliştirmek, ilgili kuruluşlar ile işbirliği yapmak suretiyle vergi araştırmaları ile ilgili organizasyonlar oluşturmak,

(c) Bakan, müsteşar veya genel müdür tarafından incelenmesi istenilen kanun teklif ve tasarıları ile diğer düzenleyici işlemlere ilişkin çalışma, araştırma ve incelemede bulunarak görüş bildirmek,

(d) Talep edildiği takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilgili komisyonlarında görüş bildirmek,

(e) Yukarıdaki hususlarda belirlenen görüş ve önerileriyle ilgili olarak yapılan çalışmaları izlemek, sonuçlarını değerlendirmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve gerektiğinde yaptığı çalışmaları yayınlamak.

Yukarıda belirtilen amaç ve görevlere yönelik her Bakanlık bünyesinde konularına göre çeşitli isimler altında Konseyler mevcut olup bu tür uygulamalara sadece Türkiye'de değil, diğer birçok demokratik ülkelerde de rastlamak mümkündür. Bizim ülkeye gelince böyle bir Konseye gerek duymamak siyasilerin işine hiç gelmediğinden olsa gerek. Özellikle TC ile çok yakın ilişkiler içerisinde olan Maliye ve Ekonomiden sorumlu Bakanların bunu bilmemeleri mümkün değildir. Bir şeyi bilmek ve onu yapmamanın nedenlerini gelecek yazımda ele almaya çalışacağım.

(DEVAMI GELECEK HAFTA)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.