Devlet yönetimindeki anlayış değişmedikçe (3)

Yayın Tarihi: 14/05/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Son iki haftadaki yazılarımda bizi yöneten hükümetlerin ve her düzeydeki kamu görevlilerinin yapısal bir reforma tabi tutulmalarının gerekliliğini vurgulamaya çalıştım. Bu reformların başında kamu reformunun acilen gerçekleştirilmesi ile kayıtdışı ekonominin bir an önce asgari düzeye indirilmesi için gerekli yasal düzenlemeler önlemlerin alınmasını vurgulamış, Türkiye'deki uygulamalardan da örnekler vermiştim. Bu örneklerden bir tanesi Türkiye'nin yasal düzenleme ile gerçekleştirdiği "Vergi Konseyi'nin" Maliye Bakanlığına yaptığı katkıları, sözkonusu mevzuattan alıntılar yapmak suretiyle böyle bir oluşumun KKTC için de çok gerekli olduğunu başta Maliye, Ekonomi Çalışma Bakanlarını ve diğer hükümet yetkililerini ikna etmeye çalışmıştım.

Sayın Maliye ve Ekonomi Bakanlarının KKTC ekonomisinin bu duruma gelmesinin esas nedeninin "Kayıtdışılık" olduğunu bilmelerine rağmen bu konudaki çözüm önerilerinin uygulanması için kapsamlı ve ciddi çözüm getirme yönünde hiçbir somut çaba harcadıkları görülmemiştir. Bu konuda kapsamlı önlem alacakları yerde ufak tefek kredilendirme ve KKTC'nin sosyo-ekonomisine etkin katkısı olmayan işler yapma yönüne başvurma ve pembe tablolar çizmekle yetinmeleri ortadaki acı gerçeği kaldıramaz. Sözkonusu konular genelde hükümet edenler ile onları bu göreve getiren Partiyi, özelde ise Maliye, Ekonomi ve Çalışma Bakanlarını ilgilendirir. Ekonomik Plan ve Programdan önce kayıtdışı ekonomi hastalığının tedavisi için hükümet bugüne kadar kapsamlı ve koordineli ne yapmıştır? Tüm paydaşların genel görüşü ya bu hastalığın tedavisi için Raporda öngörülen çözüm önerilerini hayata geçirecekler ya da KKTC'deki olumsuz gelişmeler daha da artmaya devam edecektir.

Sayın Ekonomi Bakanı, Sayın Çalışma Bakanı veya diğer Bakanlar "kayıtdışı ekonomi sadece Maliye Bakanlığını ilgilendirir" düşüncesiyle kendilerini bu sorumluluktan uzak tutamazlar. Bugünkü hükümet icraatları başka hiçbir hükümet kadar tutarsız, bilime, çağdaş normlara hesap verebilirliğe ve şeffaflığa dayanmayan, "iki dudak arası" veya "ben yaptım oldu" anlayışı ve günü-birlik uygulamalar kadar olmamıştır. Bugünkü hükümetin şu an ülkeye verebileceği kapsamlı, gerçekçi ve inandırıcı hiçbir plan ve projesi yoktur. Son haftalarda Ekonomi Bakanlığının öncülüğünde yapılan çalıştayların amacı ise KKTC-TC arasında Eylül/Ekim 2012 tarihinde imzalanacak olan üç yıllık Mali Protokolün temelini oluşturmakmış!! Diğer bir anlatımla, TC'den ne kadar mali kaynak isteneceğinin veya bu kaynağın hangi amaçlarda kullanılacağını hesaplamak ve buna sadık kalacağını bildirmek veya taahhüt etmektir. Sayın yetkililer "Kayıtdışı Ekonomi" hastalığı tedavi edilmeden yapılacak hiçbir protokolün başarı şansı olamaz. Olmuş olsa idi bugüne kadar imzalanan birçok Protokol de başarılı olunur ve KKTC bugünkü hale gelmezdi.

Türkiye ve daha birçok demokratik ülke çağdaş planlama ve uygulamalara geçiş amacıyla her konuda reform üstüne reform yaparken KKTC hükümetleri "aflar ve gaflar" dışında kapsamlı hangi sosyo-ekonomik reformunu gerçekleştirmiştir? Önemli olan hayale, gerçek dışılığa ve kişisel çıkara dayalı olmayan, ülke menfaatlerini en iyi şekilde koruyan, verimli ve şeffaf bir sistem kurmak, bu sistemi uzman görüşleri doğrultusunda yapılacak düzenlemelerle desteklemek, yetenekli ve vatanına cidden bağlı personel ile yönetmektir.

Henüz fiziki altyapısı ve somut bir ekonomik plan ve programı olmayan KKTC'de çağdaş normlara bağlı kalkınmadan bahsetmek hayaldir. Bu da ekonomik hayata sürekli kaosa neden olur ki sonuç itibarıyla halkın ve yatırımcıların hükümete olan güvenlerini daha da aşındır. Başarının sırrı doğru, dürüst, inandırıcı, çağdaş ve şeffaf icraatlar yapmaktan geçer. Hâlbuki KKTC'de ne vardır? KKTC'de sadece "Ben her şeyi bilirim ve ben yaparım" mantığı devam ettiği ve "her türlü yetki elimde olsun" görüşü hâkim olduğu sürece KKTC'de hiçbir gelişmenin olması asla mümkün değildir. Ekonomik envanterini tam ve güncel olarak bilmemenin mazereti olamaz. Bu da olmayınca hiçbir şey ileri gidemez ve gelişemez. Örneğin, bir havayolu şirketi dahi kurmaktan aciz olan ancak bütün suçu iştirakçi iş adamlarına yüklemeye çalışan veya bir gaz tüpünün maliyetini bir defada hesaplamasını bilmeyen bir yönetimden ne beklenebilir ki?

Bu yazı serisinde belirtmeye çalıştığım örnek "vergi konseyi" olmuştur. Ancak, buna ek olarak TC Maliye Bakanlığının yasal düzenlemelerle oluşturduğu daha birçok bağımsız organlar da mevcuttur. Örneğin, re'sen vergi tarhiyat işlemleri ile ilgili inceleme yapmak ve vergi salmakla ilgili " Bağımsız Takdir Komisyonları" ve bu tarhiyatlara karşı yükümlülerin itirazlarını tarafınızca inceleyip sonuçlandıran "Bağımsız İtiraz Komisyonları" gibi oluşumların da Türkiye'de ve tüm AB ülkeleri ile diğer demokratik ülkelerdeki mevcudiyetlerinden de bahsetmenin nedeni belki ilgililerin ve yetkililerin vizyonlarını açabilir.

Ayrıca, bir kez daha vurgulamak isterim ki sayın hükümet yetkililerinin bu yapısal ortamda ülkenin hiçbir sorununa çağdaş, geniş kapsamlı çözümler üretememelerinin esas nedeni, vizyon, mesleki bilgi sahibi yetenekli personelle ve çağdaş ilkeler paralelinde çalışmayı hala daha düşünmemeleri ve sürekli siyasal rantları ile çok yakından ilgilenmeleridir. Ne demiş bir atasözü: "GÖZ ÖNÜNÜ, BEYİN GELECEĞİ GÖTÜRÜR". Bizim hükümetler bırakın geleceği görmek yarınını görmekten bile yoksundur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.