Kamuda zimmete para geçirmeye devam (2)

Yayın Tarihi: 15/10/12 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz hafta yukarıdaki başlık altında kaleme almış olduğum yazımda ve daha önceki birçok yazılarımda ve katıldığım TV programlarında KKTC'nin kamu hizmetlerinin idari ve özellikle mali işlemler bakımından etkin bir iç denetim kurumuna ihtiyacı olduğunu belirtmiştim. Hatta, çeşitli nedenler dolayısıyla bu tür bir uygulamanın kurumlaşmış işletmelerde de gerekli olduğunu vurgulamıştım.

Buna ilaveten "zimmete para geçirme" tanımının çok zayıf veya nazik bir tanımlama olduğunu, bu tür eylemin "çalma" veya "hırsızlık" olarak tanımlanmasının çok daha uygun olacağını belirtmiş ve bunun çeşitli önlemleri hakkında bazı önerilerde bulunmuştum.

Aradan geçen yıllar gelmiş geçmiş tüm hükümetleri ve üst kademe yöneticileri özellikle mali denetim ve devletin malvarlığının korunması konusuna gerekli önemi almakta maalesef hiçbir gayret göstermemişler, tahsil amirliklerinin yaptıkları parasal işlemler bu nedenle bir tür başıboşluğa itilmiştir. Bu durumun bilerek mi, bilmeyerek mi oluştuğunu söylemek pek mümkün değildir. Kanaatimce bu durumun oluşmasına hükümetlerin son yıllardaki umursamazlıklarının ve siyasi gelecek amaçlı çalışmalarının oluşturduğu ilgisizlik neden olmuş, halen olmaya devam etmektedir. Bu konuda diğer bir gerçek ise biz Türklerin hiçbir denetim türünden hoşlanmayan bir yapıya sahip olmamızdır.

Gerçek olan yıllardan beridir para tahsilâtı ile görevli kamu kurum ve kuruluşlarındaki tahsil amirliklerinde hiçbir iç denetim mekanizmasının olmayışıdır. Bu olmayınca da atalarımızın bazı söylemleri aklımıza gelir, örneğin " Başıboş bırakılan kişi veya işler ya davulcuya ya zurnacıya varır" veya "devlet malı deniz, yemeyen domuz". Özellikle de konu devletin nakit parası olursa ve bu konuda çeşitli güvenlik zaafiyetleri bulunursa yasal olmayan yollardan bunları elde etme yani çalma daha da cezbedici ve kolay olmaktadır.

Para çalma olaylarına bir de gerekli önlemleri almadan ve altyapıyı tamamlamadan manüel uygulamalardan yarımyamalak yöntemlerle tahsilâtların bilgisayarla kayıt yöntemine geçilmesinin de rolü vardır. Diğer bir anlatımla, ilgili tahsil amirliğinin görev ve sorumluluklarının içeriği ile buna ilişkin güvenlik önlemlerinin gerekli önem verilmeyerek ve ilgili kurumun işlem prosedürleri hakkında yeterli bilgi edinilmeden veya bu kurumun çalışma sistemleri hiç dikkate alınmadan muhtemel suiistimal olanakları gerektiği gibi araştırılmadan bu konuda zaten yeterli bilgisi olmayan bazı bilgisayar programcılarına programlar yaptırılmıştır. Tahsilâtla görevlendirilen bazı kamu görevlileri de bu programların veya tahsilât sisteminin zayıf yönlerini keşfederek zimmetlerine para geçirme veya menfaat sağlama yönüne gitmeye başlamışlardı. Yetkilileri uyarıyorum. Şayet iç denetim konusunda gerekli teknik ve idari önlemler alınmazsa bu tür girişimler daha da artacaktır. . (Nitekim bu yazımı yazdıktan sonra Lefkoşa'da Tarım Dairesine bağlı bir personelin de para çaldığı haberi basında yeralmıştır).

Gerekli güvenlik önlemlerinin ve etkin iç denetim sisteminin neden oluşturulmadığına? veya oluşturulamadığına gelince bu konuda ilgili Bakanların, siyasilerin ve üst kademe yöneticilerinin mazeretlerini duyar gibiyim; şöyle ki "Sayıştaylık, Maliye Teftiş Kurulu, Başbakanlık Denetleme Kurulu dururken biz ne yapalım?" gibi mesnetsiz ve mantıksız görüşleri ileri sürmeleri gibi gerekçeler. Ancak, unutulmamalıdır ki her önlem mahallinde ve zamanında alındığı zaman etkilidir. Yani ülkede polis vardır diye kapılarımızı açık mı bırakacağız? yoksa güvenlik kameraları veya alarım sistemleri kullanmayacak mıyız? Saydığım bu kurumların da elbette ki denetim hakları vardır, ancak her tahsil amirliği için sürekli denetim yapılması hususunda bu kurumların yeterli personel ve lojistik olanakları yoktur. Tabi ki bu durum da ayrı bir tartışma konusunudur. Kanımca, kamu kurum ve kuruluşlarında bu konuda bir milat oluşturmak suretiyle tüm denetim kurumları bir seferberlik anlayışı içinde tahsil amirliklerini sıkı bir denetimden geçirmeli ve daha sonra bu denetimlerden elde edilecek sonuçlardan ve tecrübelerden hareketle iç denetim önlemlerine ilişkin gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve derhal uygulamaya geçirilmelidir.

Denetimin önemi ve gerekliliği ile teknikleri konularında bu sütunlarda çeşitli zamanlarda bilgi ve görüşlere yervermiş olmama ve önlemler almaları hususunda hükümet edenlerle yetkilileri uyarmama rağmen maalesef her konuda olduğu gibi "ben her şeyi bilirim ve yaparım" düşüncesiyle harekete devam edilerek bugünkü durumların çoğalmasına neden oluşturmuşlardır.

Yasal olmayan yollardan zimmete para geçirme, yani para çalma olayları sadece kamu kurum ve kuruluşlarında meydana gelmemektedir. Benzeri olaylar çeşitli işletmelerde de yeralmaktadır. Dolayısıyla, ister kamu kurum ve kuruluşlarında olsun isterse özel sektörde olsun, bu olayların meydana gelmesinin temel nedeni ciddiyetsizlik, sistemsizlik ve denetimsizliktir. KKTC'nin gerek kamu kurum ve kuruluşlarında, gerekse özel sektörde ve sivil toplum örgütlerinin büyük bir kısmında çağdaş düzeyde bir kurumlaşmanın olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu konuda önlemler alınmadığı sürece adi hırsızlık suçları yanında her geçen gün yasal olmayan yollardan zimmete para veya sair menfaat geçirme olayları hakkındaki haberleri basında okumaya devam edeceğiz.

Devletin parasını çalanların bu parayı geri ödemeleri halinde hırsızlık fiilini ortadan kaldırmaması gerekir. Hırsızlık olayı ortaya çıkmamış olsa idi acaba parayı çalanlar bunu kendiliğinden iade mi edeceklerdir?

Özetle, hükümetlerin başlıca görevleri kayıtdışı ekonominin sadece kayıt altına alınması değil, ayni zamanda zaten bütçe açıklarının kapatılmasında büyük sıkıntılar çekilirken bir de halktan ve işletmelerden tahsil edilen vergi, resim ve harçlar ile diğer mali kaynakların haksız yollardan veya çalınmak suretiyle başkalarına geçmesinin önlenmesi konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması ve caydırıcı olması bakımından ağır cezalarla takviye edilmelidir. Keza, işletme sahiplerinin veya yetkililerinin de bu tür olaylara olanak verilmemesi için ciddi bir kurumlaşmaya gitmeleri ve etkin sistemler geliştirmeleri gereklidir.

Ayrıca, son yıllarda siyasilerin özellikle çok sık kullandıkları ve moda haline gelen "BÜTÇE DİSİPLİNİ" sloganının sadece bütçe giderlerinin kısıtlanacağı anlamı taşımadığını, devletin vatandaşlardan tahsil ettiği veya etmesi gereken vergilerden oluşan gelirlerle KKTC'nin diğer maddi ve gayrimaddi kaynaklarının da yasal olmayan yollardan zayi olmasının veya haksız yere zimmete geçirilmesinin önlenmesi amacıyla her kurumda idari ve mali konularda gerekli fiili ve etkin denetim önlemlerinin alınması zorunludur.

Yukarıda belirtmeye çalıştığım güvenlik önlemlerini zamanında ve gerektiği gibi almayan hükümet mensuplarının ve diğer siyasi yetkililerin KKTC'nin geleceğine ve bağımsız bir devlet olarak devamına ilişkin verdikleri sosyo-ekonomik ve milliyetçilik içeren beyanatlarına halk nasıl inansın? Nasıl güvensin?

Sayın hükümet yetkilileri "show" amaçlı girişimleri ve lale devri yaşantılarınızı bir yana bırakıp ülkenin kanayan yönetsel ve sosyo-ekonomik yaralarını tedavi etmeye bakınız. Belirli kesimlere ve yandaşlara menfaatler dağıtmak suretiyle iktidarda kalma düşüncesi yerine, dikkatinizi ülkenin mali kaynaklarının nasıl korunup adil bir şekilde değerlendirileceğine çeviriniz ve halka hesap verme ile şeffaflık ilkelerine yürekten inanmaya başlayınız. Önlemler ancak zamanında ve etkin şekilde alındığı zaman önem arzeder; aksi takdirde konu kocakarının mandal hikâyesine döner.

Son olarak bir konuyu daha vurgulamayı yararlı görüyorum. Özellikle bir süreden beri Türkiye makamlarına dindar olduklarını çeşitli nedenlerle kanıtlamaya çalışan bazı iktidar politikacılarının dünyadaki tüm dinlerin hırsızlığı ve hak yemeyi günah saydığını ve bu eylemlerin yapılmasına göz yumanlarında ayni günahı işlediklerini kendilerine hatırlatmak isterim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.