Çağdaş denetcilik ve tarihsel gelişimi

Yayın Tarihi: 29/10/12 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Son zamanlardaki yazılı basında yazılarımın ve görsel medyada belirtmiş olduğum görüşlerimin konusu mali ve idari denetim zorunluluğu hususunda yoğunlaştığı, bu hususta hükümetin gerekli acil önlemleri almaması halinde en etkin ekonomik planlar ve programlar yapılmış olsa dahi bunlardan sosyo-ekonomik fayda elde edilemeyeceğini çeşitli gerekçelerle açıklamaya çalıştım.

Bugünkü yazımda ise günümüze kadar ulaşan ve olmazsa olmazlardan olan denetimin tarihsel gelişimi konusunda bilgiler vermek suretiyle ilgililer ile yetkililerin ve siyasilerin dikkatlerini birkez daha mali ve idari denetimin önemine çekmek istiyorum.

Gerek toplumlar gerekse bireysel işletmeler varlıklarını ve faaliyet sonuçlarını belirleyebilmek amacıyla ilk çağlardan bu yana muhasebe denilen tekniği kullanmışlardır. Ekonomik gelişmelere, toplumların zenginleşmesine ve bunların sonucu ekonomik yapının karmaşıklaşmasına paralel olarak mali ve idari konularla ilgili muhasebe teknikleri gelişmiş ve zaman içinde uyulması gerekli normlara (kurallara) bağlanmıştır. Muhasebenin başlangıcından itibaren bu tekniklerle elde edilen sonuçların doğrulanması ihtiyacı da kendini göstermiş ve muhasebe, bilimdeki gelişmelere paralel olarak bu ihtiyaçta büyüyüp karmaşıklaşarak bir uzmanlık dalı olarak muhasebe denetimini ortaya çıkarmıştır. Bir bakıma denebilir ki denetim olayı kamu maliyesinin ve ticari hayatın tarihi gelişimi ile aynı çizgiyi takip etmiştir.

Bilinen ilk denetim uygulamaları ilk çağda Mısır medeniyetine ilişkindir. Bu dönemde firaunların alacakları verginin tespit edilmesi için tarım ürünleri mabetlerde özel olarak yetiştirilen kişiler tarafından denetlenmekte idi. Daha sonraları Atina'da da maliye tahsildarının hesaplarını inceleyen ve yolsuzlukları ortaya çıkaran denetleme kuruluşlarının varlığını görüyoruz. Roma İmparatorluğunda ise kamu maliyesinin kontrolü Kester adı verilen denetçiler tarafından yapılmaktaydı.

Ortaçağ diğer bütün bilim ve sanat dallarında olduğu gibi ekonomik gelişme ve muhasebe yönünden de uzun bir durgunluk dönemi geçirmiş ancak Ortaçağın kapsamından sonra ekonomik gelişmedeki canlanmaya paralel olarak muhasebe ve denetim olgusu yeniden canlanmıştır. Nitekim, 14. yüzyılın başlarında İngiltere'de ilk defa "Auditor" yani "Murakıp" veya bugünkü tanımı ile "Denetçi" deneyimi kullanılmaya başlanmış ve devlet gelirlerini tahsil eden memurların hesaplarının bu denetçilerce denetlenmesi esası kabul edilmiştir.

Denetçiliği bir meslek olarak ifa eden kişilerin ilk örgütü 1581 yılında Venedik'te "Collegio dei Rexonati" adı altında bir devlet kuruluşu olarak ortaya çıkmıştır. Çok saygın bir kuruluş olan bu örgüte üye olabilmek ise ancak uzun bir süre meslek mensubunun yanında çalıştıktan sonra bir dizi meslek sınavından geçerek diploma alabilmekle mümkün oluyordu. Bu ülkede 17. yüzyılın sonlarında Kral III. Emanuel ilk defa kamu muhasipliği yapacak kişilerin mutlaka "fermanlı" olmaları şartını getirmiştir.

Çağdaş muhasebe denetimi ise sanayi devriminin öncülüğünü yapan Anglo-Sakson ülkelerinde ekonomideki bu gelişmenin ortaya çıktığı bir ihtiyaç olarak 19. yüzyılın başlarında uygulanmaya başlamıştır. Nitekim, sanayi devriminin ilk aşamalarında teknolojik ve ekonomik gelişmelerin etkisi ile büyük işletmeler kurulmaya başlamış ve sermaye sahipleri işletmelerin yönetimini profesyonel yöneticilere bırakmak zorunda kalmışlardır. Bu şekilde işletmeye sermaye koyanlar, yani hissedarlar veya ortaklar ile yöneticilerin işletmeye yatırdıkları bu paraların kullanım biçimini, amacını, yönetimini ve kendilerine sunulan dönemsel faaliyet sonuçlarını kontrol etmek isteyen hissedarlar veya ortaklar adına bağımsız ve uzman kişiler tarafından işletme hesaplarının denetlenmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Önceleri yalnızca sermayedarlar açısından kayıt kontrolü biçiminde yapılan bu denetim zaman içinde kredi veren kuruluşların ihtiyacı olacak bilgileri sağlamayan ve devletin vergi alacağını güvence altına almaya imkân verecek biçimde mali tablolarda yer alan bilgilerin doğruluğunu da araştırma şekline dönüşmüş ve bu uygulamalar yasal düzenlemelerle de pekiştirilerek denetimin bağımsız ve saygın bir kurum haline gelmesi sağlanmıştır. Denetim konusunda benzeri gelişmeler ve uygulamalara ilişkin bağımsız denetim, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin mali ve idari konularında da gerekli olduğu için hesap verebilirlik kapsamı bu yönde de geliştirilmiştir.

Benzeri gelişmeler daha sonra diğer Avrupa ülkeleri ile ABD ve Kanada gibi ekonomileri gelişmiş ülkelerde de hemen aynı biçimde cereyan etmiştir. Bugün piyasa ekonomisi kuralları içinde faaliyet gösteren ve ekonomik yönden gelişmiş her ülke bağımsız çalışan uzman kişiler veya uzman kişilerden oluşan kurum veya kuruluşlar tarafından gerçekleştirilecek denetim faaliyetlerini yasal düzenlemelere bağlayarak ekonomik hayatta güvenlik unsurunun en önemli parçalarından biri olarak kurumlaştırmışlardır.

Anglo-Sakson ülkelerinde "Fermanlı Muhasipler" (Chartered Accontants); Amerika Birleşik Devletleri'nde "Diplomalı Kamu Muhasipleri" (Certified Public Accountants); Fransa'da ve İsviçre'de "Uzman Muhasebeciler" (Experts Comptables); Almanya'da "İktisat Murakıpları", T.C'de "Yeminli Mali Müşavirler" ve diğer ülkelerde benzer adlar altında tanımlanan bu meslek mensuplarının nitelikleri, faaliyet esasları, hukuki ve ahlaki vecibeleri ile yetkileri ve sorumlulukları yasal düzenlemelere tabi tutularak devlet tarafından güvenirlikleri onanmış ve kendilerine mesleğin ifası için yetki verilmiştir. Bu konuda ülkemizde İngiliz Koloni döneminden kalmış olup güncelliğini kaybetmiş bulunan mevzuattan oluşan ve Maliye Bakanı tarafından verilen "Yetkili Muhasip-Murakıp" yetkisi uygulaması olmakla birlikte bu yetkilerin verildiği birçok kişinin eğitim ve tecrübe düzeyini, ciddiyetini, etik davranışlarını, mesleki görev ve sorumlulukları ile ceza kurallarını düzenleyen bağımsız bir meslek yasasının halen vergi hukukumuzda olmayışı büyük bir eksikliktir. Mevcut durum ve uygulamanın devamı iktidardaki siyasilere rant sağlama yönünde kullanılmakta olduğundan hükümetler bu durumun değiştirilmesini pek ister gibi görünüyorlarsa da gerçekte istemiyorlar.

Türkiye'de de devletin çeşitli birimlerinde ciddi bir biçimde mali ve idari denetim görevi ifa edecek kamu ve özel birimlerin kurulmasının gerekliliği ortaya çıkmış ve bu maksatla özel birimler veya kurumlar kurulmuştur. Bu çalışmaları devletin yeniden organize edilmesi yönünde ve Avrupa ülkelerindeki gelişmeler paralelinde yapıldığını söyleyebilirim. Bununla birlikte Türkiye'de sanayileşmenin gecikmesi nedeniyle diğer ülkelerde 19. yüzyılda ortaya çıkan bağımsız denetim mesleğine ihtiyaç duyulmasını ve mesleğin gelişme sürecini bir süre geciktirmiş olmakla birlikte bu konuda Türkiye yasal düzenlemelerini hızla tamamlamış olup bunları daha da etkinleştirmeye çalışmaktadır.

Devletin, kamu kurum ve kuruluşları ile işletmelerin mali ve idari fonksiyonlarının büyümesine paralel olarak muhasebenin ve denetimin önemi daha çok hissedilmeye başlanmış olması, aile şirketleri de dâhil, büyüyen ekonomik faaliyetlerin ve bu faaliyetleri yürüten personel ile yönetimin kontrol altına alınması hergün artan bir sorun olarak ortaya çıkmaya başlamış olmasına rağmen bu konuda gelmiş-geçmiş hükümetlerin hiçbir ciddi önlemler alınmamış olduğunu görmek üzücüdür. Bu dönemin bir diğer özelliği ise gerek devletin denetleme kuruluşlarında gerekse özel sektörde yeterli bilgi birikimine ve diğer niteliklere sahip elemanlar bulunmuş olmasına rağmen bu kişilerin eğitim düzeylerinin tecrübe ile takviye edilmesi hususunda hükümetlerin muhasebe ve denetimle ilgili mesleki eğitim ile ihtisaslaşma hususunda hiçbir faaliyette bulunmadığı gibi gerekli yasal düzenlemelerin de mevcut olmaması nedeni ile gerçek anlamda bu mesleğe duyulan ihtiyaç ölçüsünde gelişmemiş olmasıdır. Bu ihmalin sadece muhasebe, mali ve idari denetim konularında değil, tüm kamusal hizmetleri kapsadığını hergün en açık şekilde görmekteyiz.

Daha önce ve sürekli belirtmiş olduğum gibi denetim kurumlarının en küçüğü olan aile kurumundan başlayarak devlet de dâhil olmak üzere tüm kurumlarda idari ve mali denetim şarttır. Denetim olmayan hiçbir kurumda adaletten, verimlilikten ve sosyo-ekonomik kalkınmadan sözetmek alsa mümkün değildir. Halk tabiri ile "denetimsizlik nedeniyle herşey sadece tutanın elinde kalmaz, ayni zamanda kokuşmuşluğa, çürümüşlüğe toplum ve ahlakının bozulmasına da en büyük neden oluşturur".

Hükümetlerin en büyük görevi yukarıdaki durumların meydana gelmemesi için her konuda mali ve idari denetim organları ve etkinlikleri yasal düzenlemelerle güçlendirilmelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.