Sivil toplum örgütleri de bağımsız denetim kapsamına alınmalıdır (1)

Yayın Tarihi: 01/04/13 12:46
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+

KKTC'nin nüfusu ile kayıtlı sivil toplum örgütlerinin sayısı dikkate alındığında sivil toplum örgütleri bu oranın nüfusa göre çok yüksek olduğu hemen görülmekte ve ilk nazarda ülkemizin sosyo-kültürel kalkınmışlığını yansıtması bakımından önemli bir gösterge gibi görülmektedir. Ancak, maalesef bu zannedildiği gibi bir durum değildir. Kayıtlı örgütlerin sayısı ile aktif örgütlerin sayısı arasında büyük bir farklılık mevcuttur. Diğer bir anlatımla, kayıtlı olan ancak faaliyetsiz olan örgütler ile aktif olanların sayısı arasında çok fark vardır. Bu durumun başlıca nedeni sivil toplum örgütleriyle ilgili çağdaş ve etkin bir mevzuatın olmayışıdır.

Sivil toplum örgütü olarak tanımlanan bu örgütlerin kapsamına özel amaçlı vakıflar, sendikalar, dernekler, birlikler, kulüpler, cemiyetler, meslek odaları, federasyonlar, Şirketler Yasası uyarınca "kar amacı gütmeyen kuruluş" statüsündeki şirketler ile benzeri örgütler girmektedir.

Sözkonusu statülerden biri altında tescil edilen sivil toplum örgütlerinin genel özellikleri, "kazanç paylaşma dışında, yasalarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmiş üzere belli bir sayının üzerindeki kişilerin bilgi, mali kaynak ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle buluşturdukları tüzel kişiliğe sahip topluluklar" olarak özetlenmiş olmasıdır. Bütün bu örgütlerin temel amacı tamamen ve münhasıran kamu yararını ve üyelerinin hak ve menfaatlerini korumaktır.

Özellikle Güney Kıbrıs'ın AB üyeliği süresinde ve alınmasından sonra KKTC'de de sivil toplum örgütlerinin kurulmasında çeşitli gelişmeler yeralmış ve bu kapsamda sivil toplum örgütlerine daha da gereksinim duyulmaya başlanmış, hatta bazı örgütlere kuruluş amaçlarını gerçekleştirebilmek için AB ülkeleri ile diğer ülkeler veya diplomatik misyonlar tarafından maddi ve sair olanaklar sağlanmaya başlanmıştır.

Bilindiği gibi dünyada sosyal devlet anlayışının daha olmadığı dönemlerde bile, kültür ve medeniyet tarihinde atalarımız çağdaş dünyadan çok önce cemiyet ve vakıflarla topluma yararlı olmuşlardır. Sivil toplum örgütleri bazen devletin yapmadığı veya başedemediği hizmetleri gönüllü olarak topluma arz edebilmekte veya hükümetlerin hatalı icraatlarına engel olabilmektedir. İşte bunun içindir ki bu örgütleri korumak ve geliştirmek gerekir.

Bu örgütlerin demokratik kuruluş yapısı sayesinde yaptıkları çalışmaların daha verimli ve gelir-gider durumunun daha sağlıklı ve güvenli bir kapsamda yürütülmesi amacıyla bu çalışmaların bağımsız denetime tabi tutulmasının zorunlu olması günümüzün en doğal ve gerekli yöntemlerinden biridir. Denetimin olmadığı bir yerde şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten bahsetmek mümkün değildir. Geçmiş haftalardaki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi devlet ve kamu kurum ve kuruluşlarında bağımsız denetimin önemi ne kadar gerekli ise sivil toplum örgütlerinin denetimi de ayni oranda önemli bir unsurdur.

Sivil toplum örgütlerinin çeşitli sosyal, kültürel ve toplumsal yararları dolayısıyla yukarıda belitmiş olduğum nedenler dolayısıyla bu örgütlerin yapmış olduğu faaliyetlerle ilgili elde ettikleri mali kaynakların, muafiyet ve mal varlıklarının nasıl kullanıldığının gerek üyeleri gerekse kamunun bilgilendirmesi bakımından çağdaş maliye ilkeleri doğrultusunda en azından her genel kurul öncesi istisnasız bağımsız denetime tabi tutulması zorunlu tutulmalıdır. Yasal düzenleme ile zorunlu hale getirilecek bu denetimi gerçekleştirmeyen örgütlere ise çok ağır cezalar getirilmelidir.

KKTC'ndeki sivil toplum örgütlerinin kuruluş, denetim ve yönetsel mevzuatlarına bakıldığı zaman etkinliğini yıllar önce kaybetmiş çeşitli mevzuattan oluşan ve birçok eksik yönleri nedeniyle istismara açık kurallar içeriği görülmektedir. Bunların en önemlisi tüm örgütlerin gelir-gider ve sair mali durumuna ilişkin profesyonel anlamda ve gerektiği gibi muhasebe v.s. kayıtlarının tutulmadığı, ayrıca bunların denetimi için örgütlerin genel kurallarında seçilmiş olan kişilerin birçoğunun mali mevzuat ve denetim tekniği hakkında hiçbir bilgisi olmayan kişi ve/veya kişiler tarafından sözde yerine getirilmeye çalışıldığını görmekteyiz.

Durum böyle olunca da birçok sivil toplum örgütünün gerçek mali durumu tam olarak bilinmediği gibi, her zaman da istismara açık bir durumun ortaya çıkmasına veya istismar edilmesine neden olunmaktadır. Keza, bu konuda mevcut mevzuat, sorumluluklarını gerektiği gibi yerine getirmeyenlere etkin yaptırım ve ceza uygulanması için de ilgili makamlara yetki vermemektedir.

Öteyandan, demokrasilerin olmazsa olmazlarından olan sivil toplum örgütlerinin büyük bir kısmının kişisel amaçlarla kurulduğunu, belli bir zaman süreci sonrasında kuruluş mevzuatı ile tüzüklerinde ön görülen kurallara istinaden gerekli işlemleri yerine getirmeden ve üyelerine veya ilgili makama özellikle mali ve malvarlığı hususunda hiçbir bilgi ve hesap vermeden faaliyetlerini durdurmakta ancak resmi kayıtlarda mevcudiyetleri devam etmektedir.

Sivil Toplum Örgütleri'nin gönüllülük esasına dayalı faaliyetlerini gerçekleştirmelerinde kamudan ve üyelerinde elde etmiş oldukları gelir kaynakları ile sair avantajların kullanımının dönemsel sonuçları sadece kendi bünyelerinde oluşturulan "Denetleme Kurulları" tarafından değil, bağımsız denetim yetkisine sahip kişi veya firmalar tarafından da denetlenip raporlanmasının zorunlu tutulması mali ve ekonomik istismar ile kayıtdışılığın önlenmesi bakımından da büyük önem taşımaktadır.

Kıbrıs Cumhuriyeti döneminden beri yürürlükte bulunan 6/1961 sayılı Türk Cemaat Meclisi Birlikler ve Dernekler Yasası veya sivil toplum örgütlerinin oluşumunu düzenleyen diğer yasalar uyarınca sivil insiyatifi ve gönüllülük anlayışına dayalı olarak topluma hizmet vermek amacıyla çeşitli statüler altında kurulup tescil edilen Dernek, Birlik, Kulüp, Vakıf, Meslek Odaları, Federasyonlar, Sendikalar ve benzeri kuruluşlar olarak faaliyet gösteren bu Örgütlerin sadece üyelerine değil, Devlete dolayısıyla kamuya da hesap vermelidirler. Bu zorunluluğun nedeni ise sözkonusu Örgütlerin kaynaklarını halktan, devletten ve hayır fonlarından karşılamalarının oluşturduğu kamusal hesap verebilirlik gerçeğidir.

Diğer bir anlatımla, bu örgütlere üye olanların ve diğer mali kaynak sağlayanların en doğal hakkı yaptıkları katkıların gerçek amaç doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını bilme hakkıdır. Güncelliğini çoktan kaybetmiş olan ve bu konudaki mevzuat kuralları gerektiği gibi güncelleştirilmediği için bu Örgütlerin tüzüklerinde veya kuruluş sözleşmelerindeki uygulamaların etkin denetim ve hesap verebilirlik kurallarına dayandırılmadığı için maalesef her zaman istismara açık, gerçek hesap verebilirliğe ise kapalıdır. Kaldı ki, son yıllarda gerek kara paranın aklanması gerekse sair nedenlerle bu örgütlerin bazılarının çeşitli konularda bir araç olarak kullanılabileceği gerçeğini görmemezlikten gelemeyiz.

Her konuda yakın işbirliği ve dayanışma içinde olduğumuz, hatta çeşitli konulardaki mevzuatını adapte etmekte olduğumuz T.C.'nin Dernekler Yasasının içeriğinde, diğer yükümlülükler yanında, mali konulara ilişkin aşağıdaki yükümlülük kuralları yeralmaktadır.

  1. Defter ve kayıt tutma zorunluluğu;

  2. Bilanço veya İşletme Esasında tutulacak defterler ve uyulacak esaslar ile uygulanacak hesap planları;

  3. İşlemlerin Muhasebe Defterlerine kayıt zamanları;

  4. Defterlerin ve makbuz ile benzeri belgelerin kullanılmadan önce Sivil Toplum Örgütleri'nin kuruluş ve tescilinden sorumlu Yetkili Makam tarafından onaylanması;

  5. Defter, belge ve kayıtların saklanması zorunluluğu, süresi v.s. güvenlik önlemleri;

  6. Hesap dönemine ilişkin mali tabloların Yetkili Muhasip-Murakıp yetkisine sahip kişiler veya firmalar tarafından bağımsız denetlenmesi ve Genel Kurul onayına denetim raporu sunulması.

Bu yükümlülükleri gerektiği gibi yerine getirmeyen Örgüt yetkilileri için de çeşitli cezaların öngörüldüğünü görmekteyiz.

Yukarıdaki kurallara ek olarak 1.1.1995 tarihinden itibaren mali tabloların düzenlenmesi hususunda, T.C. Maliye Bakanlığının da görüşü ve onayı alınarak, T.C. Sivil Toplum Örgütleri'nin mali işlemlerinin belli kavram ve ilkeler çerçevesinde muhasebeleştirilmesini sağlamak, sonuçta ilgililere dönemsel, tutarlı ve karşılaştırılabilir verileri sunmak, dolayısıyla denetim işlemlerini hem kolaylaştırmak hem de üyenin anlamasını kolaylaştırmak amacıyla, ticari işletmelerde olduğu gibi, bu Örgütlere ilişkin "Tek Düzen Hesap Planı" hazırlanmış ve buna uyulması gerçekleştirilmiştir. Diğer bir anlatımla, yukarıda belirtilen uygulama ile Örgütleri amaçları ve ihtiyaçları doğrultusunda gerekli hesapları kullanmak suretiyle muhasebe kayıtlarına açıklık, disiplin, ciddiyet ve sorumluluk sağlanmıştır. Örneğin, yukarıda belirtmiş olduğum gibi bu örgütlerin kullandıkları makbuz, fatura ve benzeri belgeler ile tutulan defterlerin kullanmazdan önce Derneklerden sorumlu ilgili makama onaylatılması zorunlu tutulması, suretiyle bu belge ve kayıtların istismar edilmesi engellenmiştir. Genel kurullarını ve diğer yasal zorunlulukların süresinde yapmayan örgütlerin kayıttan silinmesine ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ihmal edenlere ilişkin cezalar öngörülmüştür.

Özetle, Sivil Toplum Örgütlerinin yöneticileri amaçladıkları faaliyetleri gerçekleştirmek ve yönetsel faaliyetlerini sürdürmek için sürekli olarak mali işlemlere muhatap olmaktadırlar. Hal böyle olunca da bunların yürürlükteki muhasebe kayıt ve hesap düzeni ile vergi ve mali mevzuata gerektiği gibi uyup uymadıklarının saptanması için bağımsız denetim kaçınılmaz olmaktadır. Denetimin temel amacı bu Örgütlerin yöneticilerini zan altında bırakmak değil, onların gerçekleştirdikleri yönetsel ve mali işlemleri hakkında Üyeleri ile Devlete daha gerçekçi ve kapsamlı hesaplar hakkında bilgiler vermeleri için gerekli önlemler almalarına yardımcı olmaktır.

(DEVAMI GELECEK HAFTA)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.