Muhasebenin tanımı, amacı ve ülkemizdeki durumu (2)

Yayın Tarihi: 13/05/13 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Geçtiğimiz haftaki yazımda belirtmiş olduğum gibi KKTC'de önemsenmeyen veya gerektiği kadar ilgi görmeyen meslek dallarının başında muhasebe mesleğinin gelmekte olduğu, buna karşın neredeyse birçok ehliyetsiz kişinin kendini muhasip zannettiği veya kendini öyle takdim ettiğinin nedenlerini açıklamaya çalışmış ve bu mesleğin fatura, dekont ve benzeri belge düzenleme veya tahsilat yapmanın bu kişileri muhasip yapmadığını açıklamıştım.

Muhasebe mesleğinin KKTC'deki durumuna bakıldığı zaman gerçek anlamda bu mesleği gerektiği gibi ve öngörülen amaçlar doğrultusunda ifa edecek çok az sayıda yetişmiş kişilerin olduğunu görmekteyiz. Bu durumun bu halde olmasının en büyük sorumlusu gelmiş geçmiş hükümetlerin, ekonomik faaliyetlerinin olmazsa olmazlarından olan, sözkonusu muhasiplik mesleğine gerekli önemin verilmemesi ve bu konuda gerekli eğitim planlamaları yasal düzenlemelerin yapılmaması ile yarım asırdan beri yürürlükte olan mevzuatın Maliye Bakanlarına vermiş olduğu Yetkili Muhasip-Murakıp atama yetkisinin özellikle bir önceki Maliye Bakanı tarafından siyasi popülizm uğru amacı ile uygun kullanılmaması dolayısıyla birçok kişiye muhasiplik yetkisini vermiş olmasıdır. Bugünkü Maliye Bakanı bu konuda her ne kadar da bazı özel önlemler almış ise de bu durumun kötü bir emsal oluşturduğu için sözkonusu mesleğin, ciddiyetini etkilemiştir.

Bir diğer önemli konu ise bazı mesleklerde olduğu gibi birçok kişinin mesleklerine ilişkin bilgilerini geliştirmek ve ihtisaslaşma için hiç çaba göstermemesidir. Başka bir anlatımla, genellikle bir meslek sahibinin kendisini geliştirecek, yenilenecek ve ek ehliyetler ile beceriler elde edecek hiçbir eğitsel çaba harcamaması her konuda ehliyetli eleman sayısını azaltmakta olup bu durum da ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasını menfi yönde etkilemektedir. Bu durumun meydana gelmesinde kamu yönetimi en büyük rolü oynamaktadır. Bunun nedeni ise "kovayı boş getiren de dolu getirende" ayni özlük hakkına sahip olmasıdır. Yani, özellikle kamuya kapağı atma becerisinde olan kişiler artık otomatik terfi ve özlük hakkına kavuşmakla birlikte gelsin maaş ve tatil moduna girmektedir.

Kendini yenilemeyen veya geliştirmeyen herkes doğanın kaçınılmaz gerçeğinde olduğu gibi bozulmaya, çürümeye, bilgi ve yetenek bakımından çağdışı kalmaya mahkûmdur. Bu gerçeğe bir çözüm getirilmediği sürece ülkemizin sosyo-ekonomik bakımdan gelişeceğine ve özellikle kamu hizmetlerinin etkinleşeceğine ilişkin inancım yoktur.

Özetle, muhasebe bilimini uygulayacak olan muhasiplik mesleğinin KKTC'de hak ettiği yere gelebilmesi için gerek eğitim kurumlarımıza, gerekse hükümete ve bireylere çok büyük sorumluluklar ile daha fazla çalışma zorunluluğu ve fedakârlık gerekmektedir. Bu yapılmadığı sürece ne kamu kurum ve kuruluşlarında ki işlem kalitesinin yükseltilmesi ne de kurumsal yapılanmayı öngören işletmelerin bu amaçlarını gerçekleştirmeleri için gerekli elemanları bulmaları mümkün değildir.

Bu nedenlerle, kamuoyunun, ilgililerin ve yetkililerin bu konuya dikkatlerini çekebilme ve ülkemizin sosyo-ekonomik kalkınmasında olmazsa olmazlarından olan muhasebe bilimi, kapsamı ve bölümleri hakkında bazı açıklayıcı bilgiler vermeye devam etmeyi uygun gördüm.

Bir bilgi sistemi olarak muhasebe ve bu görevi ifa edecek meslek mensubu, işletmede kendisinden beklenene bağımlı olarak değişen boyutlarda görev üstlenir. Bir kısım işletmeler muhasebeyi sadece vergi amaçlı karın veya zararının belirlenmesine veya borç ve alacaklarının izlenmesine yetecek düzeyde uygularken, bir kısım işletmeler ise tüm ilgili bölüm ve faaliyetlerinin bilgi ile denetim ihtiyacına cevap verebilecek güçte bir muhasebe uygulamasını gerçekleştirmeye çalışır.

Yıllardan beri yürürlükte olan mevzuat, vergi matrahının saptanması, tüm mal ve hizmet işlemlerinin bir disiplin altında kaydedilip raporlanması suretiyle ortakların ve üçüncü kişilerin haklarının korunması, ayrıca anlaşmazlıklarının çözümüne katkıda bulunması için Vergi Usul Yasası ve Şirketler Yasası'nda muhasebeye ilişkin bazı düzenlemeler içermektedir. 1 Temmuz 1992 tarihinde yürürlüğe giren Banka ve Sigorta İşlemleri (BSİV) Vergisi Yasası ve özellikle 1 Temmuz 1996 tarihinde vergi hukukumuzda uygulamaya geçirilen KDV Yasası'yla tutulacak muhasebe defterleri ve kayıtları ile bu işlemlere ilişkin kullanılacak fatura, makbuz v.b. belgeler, beyannameler ve gerekli işlemlerin nasıl izleneceği, muhasebe kayıtlarında nasıl yer alacağı hakkında ek mevzuat yürürlüğe konmuştur. Ancak muhasebe ve denetim standartları konularında halen herhangi bir düzenleme yapılmak suretiyle bu meslek dalında çağdaş bir bütünsellik ile etkinlik oluşturulmamıştır.

Muhasebenin evrenselliği ve uluslararası standartlarda gerçekleştirilmesi amacıyla sektörler itibarıyla Tek Düzen Muhasebe Plânı sistemine idari bir kararla geçilmesi gerekli görülmüş olmasına rağmen bunun yasal dayanağı gerçekleştirilmemiştir. Bu konuda yapılan düzenlemeler sadece finansal mevzuat uyarınca bankalar ve sigorta şirketlerine yönelik olmuştur. Bunun sonucu olarak teknolojinin olanaklarından da yararlanılarak çeşitli bilgisayarlı muhasebe programları geliştirilmiştir. Bu programların kullanımını öğrenmek veya ezberlemek, bir kişinin muhasip olduğunu göstermez. Bu kapsamda olanlar ancak "muhasebe kayıt elemanı" veya "muhasebe kâtibi elemanı" (bookkeeper) olarak tanımlanabilir. Ancak, Türkçe lisanımızda bu tanımlar pek kullanılmadığı için bu kapsamdaki kişiler de mesleklerini "muhasip" (accountant) olarak belirtmeye çalışmaktadırlar.

Öteyandan, günümüzde giderek büyüyen ve sektörler itibarıyla mali bünyeleri karmaşık hale gelen işletmelerde başarılı bir yönetim için bazı bilgi ve tekniklerin kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Nitekim, birçok durumda, işletmenin ekonomik ve mali yapısına ilişkin muhasebe verileri olmadan ve bunları yorumlamadan o işletmeyi yönetme ve kontrol olanağı olamaz. Yönetim etkinliğinin kontrolü, yatırımların seçimi, ayrıca tedarik, üretim, satış ve finans planlarının yapılması ile işletme sonuçlarının tartışılmasında ve kıyaslanmasında muhasebenin sağlayacağı bilgilerden önemli göstergeler olarak yararlanması kaçınılmazdır. Bu gerçeği dikkate almayan kamu yönetimlerinin ve işletmelerin çağımızda başarılı olma olanakları yoktur.

Diğer bir anlatımla, muhasebe bilimi, ekonomik faaliyetleri izlemeye, teşhis etmeye, önlem oluşturmaya ve programlamaya ilişkin bilgilerin kaynağını oluşturur. Bu nedenle muhasebe, işletme yönetiminde bir tür "gözlem organı" olarak kullanılabilmesi amacıyla yasal mevzuatın öngördüğü kurallardan da daha ayrıntılı ve kapsamlı olacak şekilde kayıtlar tutulmasını gerekli kılmaktadır. Muhasebe bilimi, Genel Muhasebe, Maliyet Muhasebesi ve Yönetim Muhasebesi olmak üzere üç ana bölüme ayrılır. İhtisas Muhasebeleri olarak isimlendirilen Banka Muhasebesi, Sigorta Muhasebesi, İnşaat Muhasebesi, Üretim Muhasebesi, Konaklama Muhasebesi, Ulaştırma Muhasebesi ve benzeri sektörel uygulamalar muhasebenin bu üç ana bölümünden yararlanır.

Özetle, muhasebe bir bilgi aracı, kontrol aracı ve öngörme aracı olup mali nitelikli işlemleri ve olayları para ile ifade edilmiş şekilde kaydetme, sınıflandırma, özetleyerek ve yorumlama bilimi ve sanatıdır. Bu bilime ve tecrübeye yeteri kadar vakıf olmayanlar maalesef ne özel sektörde ne de kamu sektöründe verimli ve başarılı olmazlar. Bu konunun önüne geçilebilmesi için ciddi ve faaliyetlerini uluslararası standartlar kapsamında bağımsız bir yönetim altında sürdürebilecek bir meslek yasasına mutlak ihtiyaç vardır. Kişisel çıkarlar ve sair nedenlerle bu yasanın gerçekleştirilmesini önlemek veya geciktirmek KKTC'nin her bakımdan yararına olmaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.