Tek hissedarlı şirket kurulmasına olanak sağlanmalıdır

Yayın Tarihi: 30/09/13 07:00
okuma süresi: 13 dak.
A- A A+
Uluslararası finansal gelişmelerin ve ticaretin mobilitesinin artmasına paralel olarak ticari faaliyetlere ilişkin şirketleşme ve diğer konular hakkındaki mevzuatın da güncelleştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu durum karşısında birçok ülke ve Avrupa Birliği şirketler hukuku alanında üye devlet yasalarının uyumlaştırılmasını sağlamak amacıyla çeşitli yönerge ve yönetmelikler yayımlamıştır.

Bu mevzuattan bir tanesi AB'nin 21 Aralık 1989 tarihli ve 89/667/EEC sayılı "Tek Kişilik Özel Limited Şirket Kurulmasına" olanak sağlayan Yönergedir. Bu ve diğer yönergeler kapsamında birçok ülke gibi Türkiye Cumhuriyeti de Türk Ticaret Kanunu'nun şirketler hukukuna ilişkin kurallarda ve diğer konularda önemli yenilikler gerçekleştirmiştir. Bu yeniliklerden bazıları, Tek Kişilik Özel Limited Şirket kurulmasına olanak sağlaması, Şirketlerin ve Adi Ortaklıkların (Ordinary Partnerships) ortakları veya hissedarlarının yetki ve yükümlülüklerine esas ve kıstasları ile sınırlarına ilişkin yapılan yasal düzenlemelerdir.

Klasik anlamda Şirket veya Ortaklık iki veya daha çok kişinin kar amacıyla müşterek bir ekonomik faaliyet için emeklerini ve mallarını birleştirdikleri ticari örgütler olarak tanımlanmıştır. Ancak, 1900'lü yıllardan kalan bu tanımlamanın içeriği 1980'li yıllardan sonra dünyada meydana gelen ekonomik gelişmeler paralelinde çeşitli değişikliklere uğramıştır.

KKTC'nin bu konudaki hukukuna bakıldığı zaman ticari faaliyetlerin aşağıdaki kişisel veya örgütsel işletmeler tarafından yürütüldüğünü görmekteyiz:

  • Kişisel İşletme (Sole Trader)

  • Adi Ortaklık (Ordinary Partnership)

  • Limited Şirket (Limited Company)

Bahse konu Ortaklık ve Şirket kuruluş ile tescil statülerini ve diğer sorumluluklarını düzenleyen yasalar aşağıda özetlenmiştir:

  1. Fasıl 116 Kollektif veya Komandit Şirketler Yasası uyarınca kurulabilen Adi Ortaklıklar (Ordinary Partnerships)

  • Kollektif Şirket (Ortaklık);

  • Komandit Şirket (Ortaklık).

olmak üzere iki statüden biri altında tescil edilebilmektedir. Tüm Kollektif Şirket ortakları, Ortaklığın borçlarından alacaklılara karşı zincirleme ve sınırsız sorumludurlar. Komandit Şirketlerde ise ortaklardan en az bir tanesi işletmenin borçlarından alacaklılara karşı sınırsız sorumlu, diğerleri ise sınırlı sorumlu olur. Kollektif ve Komandit Şirketlerin (Ortaklıkların) tüzel kişilikleri olmadığı için Kurumlar Vergisine tabi değildirler. Ortaklar paylarına göre nakden veya hesaben elde etmiş oldukları net karları yıllık Gelir Vergisi Beyannamelerinde beyan etmek zorundadırlar.

Kollektif ve Komandit Şirket statüsü altında tescil edilen Ortaklıklar bankacılık, sigortacılık veya yasaların öngördüğü özel işletme sahalarında faaliyette bulunulamaz. Bahse konu statüdeki şirketlerin ortak sayısı azami 20 kişi ile sınırlandırılmış olup bunların Ortakları gerçek kişi ve/veya tüzel kişilerden oluşabilir.

  1. Limited Şirketler Yasası uyarınca kurulabilen Şirketler (Limited Companies):

  1. (a) Pay Sermayesiyle Sınırlı Sorumlu Şirket (Company Limited By Guarantee);

(b) Teminatla Sınırlı Sorumlu Şirket (Company Limited By Shares)

olmak üzere iki statüden biri altında "Sınırlı Sorumlu Şirket" olarak tescil edilebilmektedir.


  1. Pay Sermayesiyle Sınırlı Sorumlu Şirket (Public Limited Company):

  1. Özel Limited Şirket (Private Limited Company);

  2. Halka Açılımlı Limited Şirketler

olmak üzere amaç ve yasaların öngördüğü özel işletme sahalarına ilişkin kurallar uyarınca iki statüden biri altında tescil edebilmektedir.

Tüm Limited Şirketlerde iki temel unsur vardır. Bunlardan biri "Tüzel Kişilik", diğeri ise "Sınırlı Sorumluluktur". Diğer bir anlatımla, şirketi oluşturan pay sahibi hissedarların var olan kişiliklerinden ayrı olarak şirketin bir bütün halinde ayrı bir yasal kişiliğinin bulunması ve hissedarlarının da şirkete ödemiş veya ödemek için taahhüt etmiş veya garanti etmiş oldukları sermaye payı miktarı kadar sorumlu olmalarıdır. Şirketin borçları için hissedarlar tarafından verilen özel kefillik veya teminat tesis durumları bu kuralın dışındadır. Bahse konu statüdeki Şirketlerin safi kazançları Kurumlar Vergisine tabi olup vergi sonrası kazançları Direktörler Kurulu'nun alacağı kararlar doğrultusunda tümü veya bir kısmı hissedarlara hisse oranlarına göre, kar payı (temettü) olarak dağıtılabilir, ihtiyat akçe olarak muhafaza edilebilir veya sermayeye eklenebilir. Şirket Direktörler Kurulu alacağı kararlara bağlı olarak Direktörler ve/veya hissedarlar işletmeden ücret alabilirler. Bu ücretler veya benzeri diğer menfaatler yürürlükteki mevzuat uyarınca aylık vergi stopajı (kesinti) yöntemiyle vergilendirilir.

Diğer ülkelerde de olduğu gibi KKTC'de faaliyet gösteren en yaygın şirket türü ve statüsü "Özel Limited Şirketlerdir". Halen ülkemizde yürürlükte bulunan Şirketler Yasasına istinaden bu statü altında şirket kuruluşu ve tescili için en az iki en çok 50, Halka Açılımlı Limited Şirketlerde ise en az 7 üzerindeki miktarda gerçek veya tüzel kişinin şirket sermayesine iştirak etmesi zorunlu tutulmuştur. Yürürlükte bulunan Fasıl 113 Şirketler Yasası Özel Limited Şirket kuruluşu ve tescillerinde gerekli olan en az iki hissedar zorunluluğu kuralı KKTC'de ekonomik faaliyetlerde bulunmak için yatırım yapmak amacında olan ve yeterli nakdi veya ayni sermayeye sahip kişileri en az bir başka hissedar daha bulmalarını zorunlu kılmaktadır.

Yürürlükteki bu kurala istinaden esas sermaye sahibi bir yatırımcının KKTC'de şirket kurabilmesi için gerekli olan en az bir hissedarı bulabilme zorunluluğu bu yatırımcıyı çeşitli nedenlerle çok zor, zaman kaybedici, hatta bazı hallerde bedel ödeme durumlarıyla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu şekilde bir hissedar edinmenin kurulacak olan şirketin gerek sermayesine gerekse sevk ve idaresine ve/veya yönetimi ile karar alma mekanizmasına hiçbir etkisi, yararı veya katkısı olmayacağı gerçeği dikkate alındığında mevzuatın zorladığı ek bir hissedar kaydı ancak fiktif veya paravan türünde olur.

Örneğin, bir girişimcinin kuracağı Özel Limited Şirket ile gerçekleştireceği yatırım ve faaliyetler dolayısıyla ülke ekonomisine katkıda bulunacak olan bir işletmenin faaliyete geçmesi için gerekli nakdi ve/veya ayni sermayeye sahip bir kişinin limited şirketi kurabilmesi için kendisine hiçbir katkı sağlanmamasına rağmen en az bir gerçek veya tüzel kişiyi hissedar olarak kaydetmek zorunda bırakılması, üstelik de bu kişiye ait sermaye payını da ödemek durumunda bırakılması ve bu kişiye hissedarlığı kabul ettiği için bir miktar "hava parası" türünde bedel ödemek zorunda kalabilmesi hiçbir mantıkla bağdaşmamaktadır. Bu tür hissedarlara halk lisanıyla "paravan veya naylon hissedar" denir. Diğer bir anlatımla, sözkonusu mevzuat yatırımcıları şirket kurmaları için "by-pass" denilen gerçek dışı işlemi yapma durumunda bırakmaktadır ki bu tür yönetmelere başvurulmasını dolaylı olarak hükümet teşvik etmekte ve yetkilileri de bir tür aldatılmış durumunda bırakmaktadır.

Bu kural bugünkü şekliyle yürürlükte kaldığı sürece birçok yerli veya yabancı girişimcinin şirket kurması büyük ölçüde zorlaştırılmakta, hatta şirket kurmak suretiyle ekonomik faaliyetlere iştirak etmek amacında olanların bazıları bu amaçlarından vazgeçmekte, dolayısıyla devlet bütçesi ve ülke ekonomisi kaynak elde etmekten mahrum kalmaktadır. Bir diğer gerçek ise birçok ülke şirket tescillerine ve diğer ilgili işlemleri internet aracılığı ile çok pratik ve süratli bir şekilde gerçekleştirirken, KKTC'de zamanı çoktan geçmiş olan kurallarla halen devam edilmesinde ısrar edilmesinin nedenini anlamak mümkün değildir.

Öteyandan Şirketler hukukuna istinaden şirketlerin sevk ve idaresi en çok hisseye sahip hissedar ve hissedarların oy çokluğuna dayalı kararlarla yürütülmektedir. Bu durumda Özel Limited Şirket statüsünde ister gerçek anlamda, isterse "paravan" veya "naylon" anlamında hissedar olsun, Şirket Tüzüğüne özel bir hükümler konmamışsa %51 hisse payına sahip olan hissedar veya hissedarlar diğer hissedar veya hissedarlar karşısında karar alma mekanizmasında daha güçlü durumdadırlar. Bu gerçekten hareketle, şayet tüm sermaye tek bir girişimci tarafından karşılanacaksa ve en az %1 hisseye sahip olacak ek hissedarın kurulacak şirkette hissedar olarak yeralmasında hala daha ısrar edilmesinin nedenini veya gerekçesini anlamak mümkün değildir. Bu önemli hususa maalesef geçmiş hükümetin Maliye ve Ekonomi Bakanları da gerekli ilgiyi göstermemişler ve bu konudaki hukuksal statükonun devamına dolaylı katkı koymuşlardır.

Yukarıda belirtmiş olduğum neden, mantık ve gerçekten hareketle birçok ülke özellikle 1980'li yıllardan itibaren Özel Limited Şirket kurulması için en az iki hissedar zorunluluğunu ortadan kaldırmak suretiyle tek kişilik limited şirket kurulmasına ve ekonomik faaliyetlerle bulunmalarına yasal düzenlemelerle olanak sağlamışlardır.

1984 yılında bu konuda AB'nin yayımlamış olduğu Yönerge doğrultusunda 1992 yılından itibaren AB ülkeleri kendi şirketler hukukunda gerekli düzenlemeleri yapmışlardır. Bu ülkeler arasında KKTC'de yürürlükte bulunan Fasıl 113 Şirketler Yasası'nın benzerini uygulayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de bu ve daha birçok konuda çağdaş normlar doğrultusunda adı edilen Şirketler Yasasında gerekli düzenlemeleri 2003 yılından itibaren gerçekleştirmiştir. Ayrıca, şirket işlemlerinin internet vasıtasıyla yapılmasına olanak veren önlemlerde almıştır.

Tek kişilik Özel Limited Şirketler kurulması haricindeki diğer kurallar, her ülkenin ekonomik aktivite ve rekabet edebilirlik özellikleri ile dünyada meydana gelen değişikliklere göre uygun görecekleri düzenlemeleri yapma konusunda ilgili devletlere serbestlik tanınmıştır. Bahse konu statüdeki şirket hissedarları gerçek ve tüzel kişiden oluşabilmektedir. Tek kişilik Özel Limited Şirket kurulmasının diğer avantajları ise bu şirketlerin genel kurul ile direktörler kurulu toplantılarının yapılmasında ve kararlar almalarında pratiklik ve sürat sağlanmış olmasıdır.

Birçok ülkenin şirketler hukukuna bakıldığı zaman tüm AB ülkelerine ilaveten Türkiye, ABD, Japonya, Çin ve daha birçok ülkenin de tek kişilik şirket kurulması konusunda çeşitli düzenlemeleri yapmış oldukları görülmektedir. Değişik ekonomik yapılara sahip ülkelerin bile tek kişilik Özel Limited Şirket kurulması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmış olmaları bu konunun ekonomik faaliyetleri teşvik bakımından ne kadar önemli ve gerekli bir unsur olduğunun en büyük kanıtıdır.

Bildiğim kadarıyla, yaklaşık on yıldan beri Şirketler Yasası'nın çağdaş normlar, ekonomik gerekler ve gerçekler ile global ekonomik faaliyetler paralelinde değiştirilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Gelmiş geçmiş hükümet görevlilerinin bu konuda AB yetkilileri ile birçok çalışmalar ve bazı AB ülkelerine tetkik amaçlı! geziler yapmış olmalarına rağmen geçmiş hükümetlerin ve özellikle Maliye ve Ekonomiden sorumlu Bakanları ortaya hiçbir irade ve kararlılık koymadıkları için maalesef bugüne kadar KKTC'nin şirketler hukuku ve işlemleri halen 1940'lı yılların Şirketler Yasası kuralları ile yürütülmektedir.

Bu gerçeklere rağmen, geçmiş hükümetlerde görev almış ve halen siyaset alanında bulunan kişilerin globalleşen dünya ile entegrasyon ve AB normlarına uyum sağlanmasına ilişkin yüzlerce beyanatları havada kalmış olması KKTC'nin sosyo-ekonomisine ne kadar önem verdiklerinin en açık göstergesidir. Temennim, yeni kurulan hükümetin sadece kamu maliyesine değil, ekonomik faaliyetleri düzenleyen önemli unsurlardan biri olan Şirketler Yasası kurallarının ve uygulamalarının da artık günün gereklerine göre değiştirilmesidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.