Ekonomik kıymet alımlarında KDV indirimi uygulaması düzeltilmelidir (2)

Yayın Tarihi: 27/01/14 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Geçen hafta yukarıdaki konu ile ilgili başlamış olduğum yazımda Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısında rekor düzeyde değer kaybetmesi ve bunun ne kadar daha süreceği bilinmezliğinin özellikle Türk Lirası üzerinde hiçbir kontrol yetkisi olmayan KKTC ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye devam ettiğini belirtmiştim. Bu olumsuz etkilerin hiç olmazsa asgariye indirilebilmesi için hükümetin acilen alması gereken birkaç önlem hakkında görüş belirtmiştim. Bunlardan bir taneside yazımın başlığında belirmiş olduğum konu ile ilgili önlemlerdir. Bu konu ile ilgili olarak bazı ek bilgiler vermek suretiyle öneminin daha iyi anlaşılmasına çalışacağım.

Mal ve hizmet alımında tahakkuk eden ve/veya ödenen KDV'nin üç yılda indirim konusu yapılması yerine bir defada indirim konusu yapılması devlet gelirlerinin menfi yönde etkilenmesi olasılığı bulunmamaktadır. Çünkü, devlet KDV alacağını malın alımı veya ithalatı safhasında tahsil etmiştir. Keza, bu konuda KDV Yasası'nın 31(2). maddesinde istismarı önleyici kurallar bulunduğu gözönüne alındığında, bugün KKTC'de sürekli tırmanış gösteren işletme maliyetleri ile döviz kurallarının süratle artış göstermesi nedeniyle işletmeler ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini kısmen de olsa azaltabilmek için bahse konu madde altında 1999 yılında Bakanlar Kurulu tarafından yayımlanan sözkonusu Emirnamenin KDV indiriminin bir defada indirim konusu yapılacak şekilde tadil edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Kaldı ki bu uygulama devlet bütçesine sakınca oluşturmuş olsaydı yukarıda belirtmiş olduğum gibi diğer ülkelerde KDV'nin bir defada indirim yapılması yöntemini uygulamazlardı.

KKTC'de yasal bir düzenleme yapıldığında maalesef bunun etkileri izlenmemekte ve değerlendirilmemektedir. İşte bu düşünce nedeniyledir ki belirtmiş olduğum ve 1999 yılından beri yürürlükte halen anomali halen devam etmektedir. Demokratik ve çağdaş ülkelerde bir yasa yürürlüğe geçirildikten sonra bu yasanın uygulama sonuçlarının da belli zamanlarda araştırılarak değerlendirilmesi yapılmakta ve özellikle sosyo–ekonomik etkileri bakımından elde edilen değerlendirme sonuçlarına göre, varsa, gerekli yasal değişikliklerin yapılması için ilgili Daire veya kurum yetkilileri siyasi makamlara görüş ve önerilerde bulunmak asli görevleri arasında yer almaktadır. Bu uygulamanın bugüne kadar KKTC'ni kamu kesiminde yapılmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Üst kademe yöneticisi durumunda olan görevlilerin esas ve asli görevleri bu olmalıdır. Yoksa gündelik ve basit işlerle uğraşmak, makama geç gidip erken ayrılmak, sadece siyasilerin verdikleri talimatların katıksız uygulanmasını gerçekleştirmek bir yetenek ve beceri olmadığı gibi asli görevleri de değildir.

Her ülke ve özellikle de KKTC açısından hayati önem taşıyan "Yatırımların Teşvik Edilmesi" ilkesinin hükümet edenlerin, alacakları bazı pratik ve yasal önlemlerle desteklenmesi için ülkemizin sosyo–ekonomik durumunun sivil toplum örgütleri ile karşılıklı güvene dayalı ve koordineli bir şekilde sürekli izlenmesi suretiyle görüş, öneri ve çözüm yollarının üretilmesinde aktif hizmetlerde bulunmaları en başta gelen görevleridir. Müşahede ettiğim diğer bir husus ise birçok sivil toplum örgütü ve meslek kuruluşlarının da yukarıda belirtmiş olduğum mali ve ekonomik konularda hükümet nezdinde gerekli çabayı ve/veya etkiyi gerektiği gibi gerçekleştirmedikleridir.

Bu sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları zaman zaman basına verdikleri kalıplaşmış ve yuvarlak demeçlerle bazı görüş ve önerileri ortaya atmaya çalışmakta ancak bunların arkasında durmamaktadırlar veya detaylandırmamaktadırlar. Çeşitli vergi düzenlemelerinin hatta reformların yapılacağını çok sık telaffuz eden hükümet gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirilinceye kadar en azından Bakanlar Kurulunun yetkisinde bulunan mevzuatta yapacağı düzenlemelerle ve/veya alacağı kararlarla kısmen de olsa gerek işletmelerin maliyet artışlarının gerekse mal ve hizmetlerin daha da pahalılaşmasını önlemeli, hatta ucuzlatmanın çözüm yollarını bulmalıdır.

Yukarıda belirtmeye çalıştığım düzenlemenin yapılması halinde, gerek işletmeler, gerekse Vergi Dairesi ile teşvik uygulamalarından sorumlu Devlet Planlama Örgütü Müsteşarlığı da gereksiz bürokratik işlemlerden arınmış olacağından Devletin hiçbir vergi kaybına sebebiyet vermeden KKTC'deki yatırım teşvikleri doğrudan doğruya olumlu yönde etkilenecektir. Aksi halde, işletmeler mali bünyelerini maliyet artışlarının olumsuz etkilerinden korumak için bazı özel yöntemlere başvurma zorunda kalacaklarından kayıt dışına çıkmaları dolaylı olarak teşvik edilmiş olacaktır.

Geçen haftaki yazımda vermiş olduğum örneği ve diğer gerçekleri de dikkate alarak gerek KKTC'deki yüksek kredi vs. girdi maliyetlerinin işletmelerin mali bünyesi üzerindeki olumsuz etkisini gidermek, mal ve hizmet bedellerini ucuzlatmak suretiyle halkın satın alma gücünü yükseltmek, gerekse tüm işletmelerin KDV uygulamalarından eşit koşullarda yararlandırılmasını sağlamak amacıyla:

  1. KDV mevzuatının ilk uygulama yıllarında yayımlanmış olan bahse konu Emirnamenin basit ve tüm işletmelere uygulanabilir bir içerikte ve ödenen KDV'nin bir defada indirim konusu yapılması için KDV mevzuatının değiştirilmesi,

  1. Ekonomik krizin etkisi giderilinceye kadar halkın satın alıma gücünü olumsuz yönde etkileyen unsurların asgariye indirilmesine yönelik düzenlemeler ile mal ve hizmet alımında fiyatları artıran KDV oranları ile diğer vergi ve fonların düşürülmesi,

  1. Dövize bağlı yapılan mal ithalatlarında Gümrük Dairesi tarafından vergilerin hesaplanmasında uygulanan günlük kurlar, ekonomik olumsuzluklar ortadan kalkmayıncaya kadar Bakanlar Kurulu tarafından makul bir miktarda sabitleştirilmesi için gerekli kararlar üretilmesi,

  1. 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasası'nın yabancı paraların değerlenmesine ilişkin 192'ci maddesi kuralları normal ekonomik koşullar dikkate alınarak düzenlenmiş olup Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki aşırı ve beklenmedik düzeyde rekor düzeyde değer kaybetmesi gerçeği karşısında enflasyonun mali tablolar üzerinde yarattığı olumsuzlukların düzeltilmesi için hükümete düzenleme yapma yetkisi vermemektedir. Bankalar, sigorta şirketleri ve diğer finansal kuruluşlar dışındaki işletmelerin döviz türünde alacaklarının Türk Lirası esasında değerlenmesi amacıyla hesaplanacak kur farkı gelirleri bu işletmelerin fiktif gelir üzerinden vergi ödemelerine neden olacaktır. KKTC'de yürürlükte bulunan mevzuatta "enflasyon muhasebesi" veya buna benzer bir kural olmadığı için hükümetin bu konuda "Yasa Gücünde Kararname" veya başka bir yasal enstrümanla bu konuya makul bir çözüm getirilmesi,

  1. Ekonomimize büyük katkıları olan özel eğitim kurumlarının döviz bazındaki okul harçları kurlarının makul ve mantıklı düzeyde olacak şekilde ekonomik olumsuzluklar ortadan kalkıncaya kadar sabitleştirilmesinde hükümetin, bugüne kadar bu kurumlara sağladığı çeşitli vergi ve diğer teşvik unsurları dikkate alınarak, telkin veya zorlayıcı görev üstlenmesi,

  1. Taşınmaz mal alım ve satımlarına ilişkin döviz bazında hesaplanarak Türk Lirasına dönüştürülen rayiç bedeller ve tapu devir harçlarının düşürülmesi suretiyle taşınmaz mal satışlarının artmasına katkı yapması da emlak sektörünün içinde bulunduğu ekonomik zorluklardan çıkışının teşvik edilmesi,

ülkemizin ekonomik durumuna büyük katkıları olacağına ve sosyo-ekonomik olumsuzlukların azaltılmasına katkı sağlayacağına inanmaktayım.

Kanımca bu aşamada ivedilikle alınması gereken ekonomik önlemler ile yapılması gereken yasal düzenlemeler, dururken cinsiyet eşitliğine ilişkin veya diğer sosyal içerikli yasal düzenlemelere ivedilik verilmesine anlam vermek mümkün değildir. Elbette ki bu yasalara da ülkemizin gereksinimi vardır ancak bu konulardan önce özellikle dövizin rekor kırdığı ve KKTC'nin altüst olan sosyo-ekonomik durumunun düzenlenmesi için önlemler alınmasının daha önem taşıdığı gerçeği inkâr edilemez.

KKTC ekonomisinin önünün açılması konusunda alınması ve yapılması gereken önlemler ile yasal düzenlemeler yapılırken bu konudaki önerilerimin yetkililer tarafından dikkate alınacağını umut ederim. Önlem ve düzenlemeler yapmak da yeterli değildir. Bunun diğer ayağı, alınacak önlemler ile düzenlemeler ciddi bir alan ve programa dayandırılmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.