Teşviklerin ekonomik etkinlikleri

Yayın Tarihi: 21/07/14 10:06
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+
Özellikle kalkınmakta olan devletler sosyo-ekonomik kalkınmalarını gerek ülke bazında gerekse yöresel bazda sağlamak amacıyla yerel veya yabancı yatırımcıların yatırım yapmalarını teşvik amacıyla çeşitli teşvik unsurları ile ilgili düzenlemeler yapmaktadırlar. Özellikle de 40 yıldan beri ambargolar altında bulunan KKTC'in yatırım teşviklerine ilişkin düzenlemelere çok büyük ihtiyacı vardır.

Bu nedenle, tüm devletler ellerinde bulundurdukları çeşitli enstrümanları kullanmak isterler. Teşviklerin dayandırıldığı enstrümanlar arasında vergi muafiyetleri, taşınmaz mal kiraları, düşük faizli krediler, vergi ödeme ertelemeleri, ihracat teşvikleri, sübvansiyonlar ile altyapı sağlama hizmetleri gösterilebilir.

Maliye yönetimi açısından bakıldığında sağlanan vergi teşvikleri, kısa dönemde devlet bütçesi bakımından vazgeçilen gelirler olarak görülür. Ancak, bu teşviklerden yararlanılarak yapılan yatırımların uzun vadede ekonomiye sağladığı yararlar pek dikkate alınmadığı için bazı kişiler tarafından bunlara gereksiz olarak da bakılabilmektedir.

Halbuki, bu konuya devlet tarafından bakıldığı zaman teşvik kavramı, ülke ekonomisinin çeşitli şekillerde hızlı gelişmesi amacıyla devletin genel veya bazı sektörlere sağladığı maddi ve manevi desteğinin, özendirilmesini ifade eder. Genel olarak teşvik unsurları düşük oranlı vergiler, vergi muafiyetleri, yatırım ve ihracat indirimlerinden oluşur.

Unutulmamalıdır ki kamu kesiminin finansman kaynağını sağlamada en önemli gelirlerden bir tanesi de vergiler olup, maliye politikasının bir aracı olarak vergiler ekonomik gelişme hedeflerine ulaşabilmemenin bir aracı olduğu gibi bu hedefleri gerçekleştirmenin bir yolu da vergi teşvik politikasının bir aracı olarak kabul edilmiştir. Hiç şüphesiz ülke ekonomisi büyüdükçe yaratılan katma değerden devletin vergi, resim ve harç dolayısıyla aldığı kaynak da artmaktadır.

Vergi yönetimi açısından bakıldığı zaman vergi teşvikleri her ne kadar da kısa dönemde vazgeçilen gelirler olarak algılanmakta ise de esasında vergi teşviklerinin halkın refahını artırmak için sosyo-ekonomik, yönetsel ve siyasi hedefleri gerçekleştirmek amacıyla her ülkenin vergi yasalarında çeşitli kurallar vardır.

Vergi teşvikleri iki anabaşlık altında toplanmaktadır.

  1. Genel Teşvikler: Bu tür teşvikler vergi yasalarında yeralmakta ve tüm vergi yükümlülerine yönelik olarak sağlanmaktadır. Örneğin, elde edilen gelirlerden amortisman indirimleri, geçim indirimleri, medeni hal muafiyetleri, yatırım indirimleri, zararların karlara mahsubu v.s. gibi düzenlemeler.

  2. Özel Teşvikler: Bu teşvikler ayrı yasalar altında sektörel ve/veya yöresel olarak sağlanmaktadır. Örneğin, turizm, eğitim, tarım, vs. üretim yapan sektörlere geçici veya sürekli sağlanan ve devletin ilgili makamları tarafından saptanan ekonomik faaliyet sahalarına veya kalkınmakta öncelikli yörelerde yatırım yapanlara sağlanan vergisel muafiyetler ile istisnalar ve çeşitli finansal olanaklar.

Bazı kişilerin düşüncelerine göre vergi teşvikleri işletmeler arasında eşitsizliklerin meydana gelmesine ve devletin daha az vergi toplamasına neden oluşturduğu için çeşitli eleştirilere maruz kalmaktadır. Ancak, bu düşünceyi ileri sürenlerin konunun diğer yönünü de düşünmeleri gerekir; şöyle ki teşvikler olmamış olsa idi ülkeye acaba ne kadar yatırım yapabilirdi? Teşvikler iyi yönetildiği, istismar edilmediği ve saptanan amaç doğrultusunda kullanıldığı zaman ülke ekonomileri gelişmekte ve istihdamlar ile halkın refahını dolaylı artmaktadır.

Bu konuda önemli olan sağlanan teşvikler sonucu saptanan amaçlara ne kadar ulaşıldığıdır. Herşeyde olduğu gibi en önemli husus, devletin sağladığı teşviklerin ne kadar etkin bir şekilde ilgili sektörlerde ve ekonomide yarattığı sonuçlardır.

Sağlanan teşviklerden KKTC ekonomisinin ne kadar yararlanıp yararlanmadığının saptanması halen pek mümkün değildir. Her ne hal ise çeşitli teknolojik ve iletişim sahasındaki gelişmelere rağmen KKTC'ni yönetenler güncel istatistiki bilgilerin elde edilmesinin ne kadar önemli olduğunu maalesef henüz anlamamışlar veya anlamamazlıktan geliyorlar. Bunun da nedeni herşeyin el yordamı ve iki dudak arası yönetilmesinin tercih edilmesidir.

Güncel istatistiki bilgilerden yoksun olan hiçbir kurumun işletmenin veya organizasyonun plan ve program yapması mümkün değildir. Yapılmış olsa dahi bu plan ve programları başarılı sonuçlar vermesi olanaksızdır.

Kalkınmakta olan ülkeleri yönetenlerin başta gelen en önemli görevleri ülkelerinin kalkınmaları için sağladıkları çeşitli vergisel ve diğer teşviklerin izlenmesini, denetlenmesini ve sonuçta ekonomiye kazandırdığı katkıların saptanması, elde edilecek vergilerden bu teşvikleri geliştirmek, azaltmak veya daha da geliştirmektir.

Bu görevleri yapamayan ve hiçbir veriye dayandırılmadan sırf memur ödemek için bütçe gelirlerini artırmak amacıyla teşvikleri kaldırmak veya azaltmak yönüne gitmek ise doğru bir yöntem olamaz. Diğer bir anlatımla, hastayı muayene edip verilen ilaçların olumlu veya olumsuz etkilerini saptamak için tahliller yapmadan hastalığa teşhis koyup gözü kapalı reçeteler yazmak hastayı iyileştireceği yerde ancak öldürür.

Teşviklerin amaçlanan hedeflere ulaşmada ne kadar etkili ve başarılı olduğunun değerlendirilmesinde önemli esaslardan bir tanesi" fayda maliyet" analizi olduğu ve teşviklerin devlete olan toplam maliyetinin, toplam faydalarını geçmemesi gerekir. Bu konuda diğer önemli bir unsur ise vergi bilincinin tam olarak yerleşmemiş olması, sağlanan teşviklerin etkilerini kısıtlamakta ve bu teşviklerin yarattığı ortamdan pay alma girişimlerinin parasal gücü elinde bulunduranlar ile iktidara yakın olanlar yararlanmaktadırlar.

Kayıtdışı ekonomilerin yaygın olduğu ülkelerde veya bölgelerde teşviklerin pek önemi yoktur; çünkü işletmeler halehazırda vergiden kaçınma yöntemlerini bu teşvikler olmadan da sağlamaktadırlar. Bu gerçeği dikkate alarak kayıtdışı ekonomi ile etkin mücadele yapılırken ayni zamanda teşvikler de sağlanmalıdır. Sırf denetimi yapılamıyor diye teşviklerin kaldırılması da doğru bir yöntem değildir.

Birçok ülke, yani teknolojilerin geliştirilmesi suretiyle üretimi artırmak için yapılacak yatırımların belli bir kısmının vergisel bakımdan yatırım indirimi mekanizması yöntemiyle desteklenmesi birçok ve özellikle kalkınmakta olan ülkelerin temel ekonomi politikasını oluşturmaktadır. Özellikle de KKTC'nin çeşitli ambargolar ve birçok ekonomik dezavantajlar altında olması teşvikler çok büyük önem taşımaktadır. Sırf bütçeye daha fazla vergi sağlaması amacıyla teşviklerin daraltılması veya bazılarının kaldırılması çok büyük bir hata olur.

Yapılması gereken şey, sağlanan teşviklerin bilimsel bakımdan değerlendirilmesi ve elde edilecek somut verilerden hareketle teşviklerin daha da etkinleştirilmesi ile denetiminin de titizlikle yapılmasıdır. Bu yapılmadığı sürece KKTC ekonomisinin değil kalkınması ayakta durması bile olanaksızdır. Mevcut vergi teşviklerinin kaldırılması veya daraltılmasının bugünkü durumda vergi gelirlerini artırmayacağı gibi kayıtdışı ekonominin daha da artmasına sebep olacaktır. Önemli olan bu konulardaki çalışmalara nereden, nasıl ve kimlerle başlayacağıdır.

Yıllardan beri teşvikleri siyasi rant olarak kullanan bir yönetim anlayışından vazgeçme zamanı gelmiş hatta çoktan geçmiştir. Ancak bu iddiam teşviklerin kaldırılması veya daraltılması anlamına gelmemelidir. Yapılması gereken en önemli husus, verilen teşviklerin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı ile bu teşviklerin ekonomideki etkilerini ölçmek ve etkin denetimlerle bunların amacına yönelik olarak gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu önemli konuda ilerleyen haftalarda daha geniş bilgiler vermeye çalışacağım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.