Kapsamlı önlemler alınmadan mali aflar çıkarmanın ekonomiye yararı yoktur

Yayın Tarihi: 01/09/14 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+
Genel anlamda "af" kelimesi ayni hatayı veya suçu bir daha yapmamak veya işlememek koşuluyla bir hatanın veya suça ilişkin cezanın bağışlanmasıdır. Şayet bu hatalar ve suçlar tekrarlanıyor ve ayni konularda yaklaşık her 3-4 yılda bir tekrar bir mali af çıkarılıyorsa bunun başlıca nedeni ve sağlanan bu afların ekonominin iyileştirilmesine yönelik hedeflere ulaşamamasının nedeni, gerekli önlemlerin alınmamış veya alınmak istenmemesinden kaynaklanmış olmasıdır.

Öteyandan, bahse konu af yasalarına veya Kararnamelere başvurulmasına ihtiyaç duyulmasının bir diğer nedeni ise, israf ve popülizm uğruna yapılan harcamalar dolayısıyla bütçede meydana gelen açıkları kapatabilmek iktidarların yıllar içinde plansız, programsız ve hesapsız-kitapsız uyguladıkları yüksek vergiler, fonlar, zamlar ve vergi yükümlülüklerine ilişkin adaletsiz vergilendirmeler veya uygulamalarının yapılmamasının yaratmış olduğu ekonomik olumsuzlukların bedelini başka şekilde telafi etme yönetimi olup bu gibi düzenlemeler vergisini zamanında ödeyenlerin her bakımdan aleyhine işlemektedir.

Kanımca, 1990 yılından günümüze kadar çeşitli makyajlanmış isimler altında af amaçlı vergi, ceza gecikme zamlarını veya faizlerini ve diğer kamu alacaklarının kayda değer bir kısmının silinmesi için yapılan yasal düzenlemeler dolayısıyla ne öngörülen bütçe gelirleri elde edilmiş, ne de vergi disiplini ve kültürü sağlanabilmiştir. Bu durum yukarıdaki iddiamı yeterince kanıtladığı görüşündeyim.

Vergi, ceza, gecikme zamlarına veya faizlerine ve diğer kamu borçlarına sağlanan af (silme) uygulamalarına KKTC Cumhuriyet Meclisinin 15 Mart 1990 tarihli birleşiminde kabul edilen 31/1990 sayılı "Yeniden Değerleme ve Mali Düzenleme Yasası'nın" yürürlüğe geçirilmesi ile başlanmıştır.

Sözkonusu Yasa'nın esas amacı, 1974 Mutlu Barış Harekâtı sonrası zorunlu nedenlerden dolayı Kıbrıs Lirası para biriminden Türk Lirası birimine geçiş nedeniyle işletmelerin bilançolarında yeralan ekonomik kıymetlerin değerlerinde kur farklarının ve o yıllarda Türk Lirasının yabancı paralar karşısında çok hızlı değer kaybının meydana getirdiği mali ve dolayısıyla ekonomik olumsuzlukları gidermek suretiyle işletmelerin mali tablolarını, dolayısıyla da sermayelerini gerçek değerlerine çekmek idi.

Ancak, bu düzenlemeden sonra siyasi iktidarlar çeşitli yıllarda ve makyajlanmış isimler kullanmak suretiyle güya ülke ekonomisini ayağa kaldıracaklarmış iddialarıyla çeşitli yasal düzenlemeler altında vergi, ceza, gecikme zamlarına veya faizlerine yönelik 5 geçici yasa daha yürürlüğe geçirilmek suretiyle bu konudaki yasaların sayısı 6'ya ulaşmıştır.

Bu yasalar şunlardır.

  1. 31/1990 sayılı Mali Düzenleme Yasası;

  2. 1/1993 sayılı Mali Düzenleme ve Tahsilatın Hızlandırılması (Geçici Kurallar) Yasası;

  3. 39/1996 Mali Düzenleme (Geçici Kurallar) Yasası;

  4. Bakanlar Kurulu tarafından 1 Ekim 1999 tarihinde 2/1999 sayılı Yasa Gücünde Kararname olarak yürürlüğe giren bu düzenleme bilahare 66/1999 sayılı İşletmelerin Sermaye ve Ekonomik Varlıklarının Yeniden Değerlendirilmesi Yasası;

(Bu Yasa 7 yıl yürürlükte kaldıktan sonra 55/2007 sayılı Yasa ile 10 Ocak 2007 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.)

  1. 27/2003 sayılı Mali Düzenleme ve Tahsilatın Hızlandırılması (Geçici Kurallar) Yasası;

(Bu Yasa geçici olmasına rağmen 51/2003, 61/2003 ve 6/2004 sayılı Değişiklik Yasaları ile gerek yürürlük süresi gerekse kapsamı genişletilerek uzun süre yürürlükte kalmıştır.);

  1. 36/2005 sayılı Birikmiş Kamu Alacaklarının Tahsili (Geçici Kurallar) Yasası.

Yukarıdaki yasaların sayılarına ve yürürlüğe geçirilme yıllarına bakıldığı zaman bu yıllar arasında yaklaşık 3 veya 4 yıl zaman aralıkları olduğu görülmektedir. Peki, bu zaman aralıkları bizlere neleri anımsatır? Şayet KKTC'deki genel seçimlerin 4 yılda bir yapıldığı, ancak çeşitli siyasal krizler nedeniyle bunların erken genel seçimlere dönüştüğünü dikkate aldığımızda ülkemizdeki seçimlerin ortalama 3 yılda bir yapılmış olduğu gerçeği ile karşılaşırız. Gerçek bu olunca da bahse konu vergi aflarına ilişkin yasal düzenlemelerin ya seçimler öncesi veya seçimler sonrası sürelerle örtüştüğünü görmekteyiz. Nitekim, kamuoyundaki yaygın kanaat bu uygulamaların altında yatan nedeninin seçimleri kazanmak veya seçim öncesi verilen sözlerin veya özellikle seçim giderlerine maddi veya başka şekilde katkıda bulunanlara bir tür bedel ödenmesidir. Bu kanıyı güçlü kılan unsurlardan biride ayni konuda tekrar görüşülmeyi bekleyen bir yasa mevcut iken sanki ülke ekonomisi yarın iflas ediyormuş gibi alelacele Kararname Yöntemine başvurulmasıdır.

Diğer önemli bir husus ise yıllarca uygulanan çeşitli mali aflar sonrası ayni olumsuz ekonomik koşulların tekrarlanmaması için KKTC vergi mevzuatında çağdaş, kapsamlı ve etkin hiçbir vergi düzenlemesinin bugüne kadar bir "vergi paketi" şeklinde eşzamanlı yapılmamış ve Vergi Dairesi kadrolarında mesleki eğitime, tecrübeye, liyakata dayalı hiçbir önlem alınmamış olması, hatta siyasal kamu görevlileri statüsünde olmayan personelin de iktidar partisi yandaşı veya yağcısı olmadıkları için iktidarlar tarafından pasifize edildiği gerçeğidir.

Yukarıda belirtmiş olduğum Yasaların dışında aşağıdaki Yasa Gücünde Kararnameler uyarınca da çeşitli vergi, ceza, gecikme zammı ve faizlerin silinmesi veya tahsilatından vazgeçilmesi ile ilgili uygulamalar gerçekleştirilmiştir.

  1. Banka ve Sigorta İşlemleri Vergisi Yasası İstisna Yeniden Düzenlemesi Kararnamesi (8 Ocak 2009);

  2. Gelir Vergisi Yasası Uyarınca Dağıtılmayan Kurum Kazancı Üzerinden Kesilen Vergi Stopajının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (8 Ocak 2009);

  3. Kamu Alacaklarının Tahsili Usul Yasası'nda Öngörülen Gecikme Zamlarının Ve Devletin Alacak Önceliğinin Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (8 Ocak 2009);

  4. Gelir Vergisi Yasası Uyarınca Taşınmaz Mal Satış Kazançları Üzerinden Kesilen Vergi Stopajının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (12 Ocak 2009);

  5. Gelir Vergisi Yasası Uyarınca Dağıtılmayan Kurum Kazançları Üzerinden Kesilen Vergi Stopajının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (3 Şubat 2009);

  6. Gelir Vergisi Yasası Uyarınca Taşınmaz Mal Satış Kazançları Üzerinden Kesilen Vergi Stopajının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (3 Şubat 2009);

  7. Gelir Vergisi Yasası uyarınca Taşınmaz Mal Satış Kazançları üzerinden Kesilen Vergi Stopajının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (10 Temmuz 2009);

  • Bu Kararname bilahare 58/2009 sayılı Gelir Vergisi (Değişiklik) Yasası olarak Meclis Genel Kurulunda onaylanmıştır.

  1. Kamu Alacaklarının Tahsili Usul Yasası'nın Gecikme Zamlarının ve Devletin Alacaklarında Devlet Alacaklarının Yeniden Düzenlenmesi Kararnamesi (17 Temmuz 2009);

  • Bu Kararname bilahare 54/2009 sayılı Değişiklik Yasası olarak Meclis Genel Kurulunda onaylanmıştır.

  1. Mali Düzenleme Ve Kamu Alacaklarının İndirimli Tahsiline İlişkin Kararname 24 Temmuz 2014'de yürürlüğe girmiş olup 23 Ekim 2014 tarihine kadar geçerli olacaktır.

Yukarıda belirtmiş olduğum yasaların isimlerinden de görüleceği gibi "mali düzenleme" tanımlaması altında yapılan 6 Geçici Yasa'ya ilaveten bu konuda zamanın Bakanlar Kurulu tarafından 9 tane de Yasa Gücünde Kararname yayımlanmıştır. Anayasaya göre 90 günlük geçerliliği olan bu Kararnamelerin sadece 2 tanesi yasalaşarak vergi hukukumuzdaki yerini almıştır. Diğerleri ise bazı kesimler veya sektörler çeşitli vergi, resim, harç ve bunların cezaları ile gecikme zamlarının silinmesinden yararlandırıldıktan sonra yürürlükten kalkmıştır.

Konunun diğer enteresan bir tarafı ise özellikle Yasa Gücünde Kararnamelerin düzenlemesi o kadar çabuk ve vergi terminolojisinden uzak hazırlıyor ki birçok yasal çelişkilerin veya yorumların oluşmasına neden olmaktadır. Her zaman olduğu gibi bu Kararnamenin uygulanmasın da bazı konular hakkında kararlar vermek ilgili Daire görevlilerinin "iki dudak" arası verecekleri fetvalara kalmaktadır. Unutulmamalıdır ki bir yasal düzenleme ne kadar açık ve Anayasaya uygun olursa yükümlülerin uygulayıcılara güveni o kadar olumlu olmaktadır.

Ülke ekonomisinin düzeleceği gerekçesini ileri sürerek kamu alacaklarına ilişkin aflar sağlanması vatandaşların vergi kültürünün ve genel ahlakının bozulmasına neden olmaktadır ki bu uygulama KKTC kamu maliyesi bakımından çok tehlikeli bir durumdur. Hükümetler süratle bu tür uygulamalara son vermeleri ve işletmelerin mali tablolarının gerçek ve eşitlik ile adalet ilkeleri kapsamında düzenlenmesine olanak sağlamak için diğer ülkelerin uluslararası vergi hukuku kapsamında yapmış oldukları düzenlemelere ilişkin çağdaş düzenlemeler yapmaya gerekli özen göstermelidir.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki, KKTC'nin acil sorunu mevcut gerçekler dikkate alınarak ekonomi çarklarının çalıştırılması ve devlet bütçesindeki açıkların kapanacağı beklentisi içerisinde hakkı olmayan kişi veya işletmelere çeşitli avantajlar sağlanmak suretiyle vergi yükümlüleri arasındaki eşitsizliğin daha da büyümesine olanaklar yaratılmamasıdır.

Özetle, en son 24 Temmuz 2014 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından yayımlanmış olan bahse konu Kararname KKTC ekonomisinin düzelmesine hiçbir katkı sağlamayacaktır. Kararnamenin kısa isminden de anlaşılacağı gibi bu Kararname sözde mali düzenleme olup bunun bütçeye ne kadar katkı sağlayacağı da belli değildir. Ekonomiyi canlandıracak etkin önlemler eş zamanlı vergi yasaları ile alınmadığı sürece bahse konu düzenleme sadece belli kişi ve işletmelere avantaj sağlamış olacaktır. Nitekim bunun en büyük kanıtı geçmişte yapılan benzeri uygulamaların KKTC'nin sosyo-ekonomisine hiçbir katkı sağlamadığıdır. Kapsamlı önlemler ve düzenlemeler yapılmadan geçici ve palyatif düzenlemelerle hiçbir ekonomi düzeltilemez. Öyle olmuş olsa idi diğer ülkeler de bahse konu Kararnamede öngörülen yönetimi uygularlardı. Örnek mi gerek? Kaçak işçi affı, indirimli tapu harçları ve benzeri aflar yapılmış olmasına rağmen bu sorunlar bugünde devam etmiyor mu?

Son olarak, halen yasalara saygılı olan ve devletine vergi ödemenin bir vatandaşlık görevi olduğuna inanarak her türlü vergi, resim ve harçları zamanında ödemek amacıyla borçlanan veya mali yükümlülük altında girmiş olan veya bedelin altında malını satma durumunda kalan dürüst kişi veya işletmelerin "enayi yerine" konulmuş olmasının bedeli ne olacak? Lütfen birileri bunu cevaplasın.

Bakanlar Kurulunun gerekli gereksiz Yasa Gücünde Kararname yayımlama yöntemi ile ekonominin düzeltilmesine çareler aranmasına devam edildiği sürece herkes geleceğinden emin olmadığı için KKTC'de sosyo-ekonomik kalkınma beklenmesi mümkün değildir. Özellikle de 1974 yılından sonra mal, mülk, mevki ganimetine alıştırdığı için halkımızın büyük bir kısmının ahlaki değerleri kaybetmiş durumu da dikkate alındığında KKTC'nin cesurca yapılacak köklü reformlara acilen ihtiyacı vardır. Aksi halde, KKTC temeli olmayan prefabrik bir yapıdan öteye gitmeyecektir. En ufak bir fırtına bunu yıkacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.