GSM lisans sözleşmelerinin pul vergisi ödendi mi?

Yayın Tarihi: 08/12/14 08:00
okuma süresi: 12 dak.
A- A A+
Son haftalarda KKTC gündemini oluşturan önemli konulardan bir tanesi; hatta en önemlisi ülkemizde faaliyet gösteren iki cep telefonu şirketinin yapmış oldukları tarife artışları oluşturmuştur.

Yok efendim bu artış %24 olacakmıştı da %10 olarak karara bağlanmış; yok efendim Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığının lisans sözleşmesi uyarınca bu artışa müdahale yetkisi yokmuş ve bu konuda daha birçok iddialar ile gerekçeler yazılı ve görsel basınımızda yeralmaya devam etmiştir.

Bu konudaki tartışmalara açıklık getirmek ve devletin bu şirketler ile 1995 ve 1999 yıllarında yapmış olduğu gelir paylaşımına dayalı "yap-işlet-devret" esasından feragat ederek 2007 yılından itibaren 18 yıllık lisans hakkı verilmesine ilişkin devletin gelir kayıpları ile vatandaşlara getirilen mali yükler hakkında birçok yazılı ve görsel basında görüşlerime yer verilmiştir. Bu görüşlerimden bir tanesi, bahse konu lisans devrine ve meydana getireceği olumsuzluklara ilişkin 2010 yılında bir üniversitemizde bu konu hakkında düzenlenen etkinlikte ekonomi öğrencilerine sunmuş olduğum Tebliğde tüm öngörülerimin gerçekleştiğini görmek beni sevindireceği yerde üzmüştür. Gönül arzu ederdi ki bu şirketlere devredilen lisans hakkı ile devletin gelirleri daha da artsın ve halkın cep telefonları tarifelerinin ucuzlaması ile tüketici haklarının daha etkin korunması idi.

Neden mi? çünkü gelmiş geçmiş iktidarlar maalesef "ben yaparım olur" ve "herşeyi en iyi biz biliriz" modundan kurtulamadıkları için her yaptıkları icraatların doğru olduğunu zannetmeleridir. KKTC'nin iletişim hizmetlerinde çok önemli yer tutan iki GSM Operatörü ile devlet adına Bayındırlık ve Ulaştırma ile Maliye Bakanlıklarının imzalamış oldukları "Lisans Hakkı Sözleşmelerinin" 2007 yılından sonra yetkili kurum yöneticileri tarafından süratle gelişen global iletişim sistemleri ile uygulamaları ve maliyet düşürücü konularında somut hiçbir çalışma yapılmadığı gibi halkın menfaatine olacak gerekli düzenlemelerin de yapılmamış olmasıdır.

Esasında bu durum KKTC'ni yönetenlerin en belirgin zafiyet göstergesidir. Onlar için önemli olan özellikle siyasi rant içeren bir mevzuatın veya sözleşmenin yürürlüğe geçirilmesidir. Daha sonra ise yapılan bu düzenlemeler tozlu raflarda kaderine terkedilir ve hiç kimse artık bunlara el dahi sürmez. İşte bu olumsuzluklardan KKTC'de faaliyet gösteren iki GSM Operatörü ile 2007 ve 2008'de imzalanan Lisans Hakkı Sözleşmeleri de nasiplerini almışlardır. Bu sözleşme içeriğinin en önemli unsurları arasında devlet gelirlerinde azalma olması ve bu kayıpların giderilmesi için %35 oranında Özel İletişim Hizmetleri Vergisi getirilmesi ile bu vergi de dâhil olmak üzere tarifeler üzerinden %20 oranında KDV de alınması olmuştur. Bu gelir kaybına karşılık olarak da sözkonusu lisans hakkı karşılığı olarak bir defaya mahsus şirketin devlete 40.000,000 (KDV dâhil) ABD Dolarının ödenmiş olmasıdır.

Diğer bir anlatımla, bu şirketler gelir paylaşımına dayalı yap-işlet-devret esasında devletin alacağı olan yaklaşık 10-12 aylık gelir paylaşımı yükümlülüğünden ve bu süre sonunda tesislerini devlete devretme işlemlerinden kurtulmuşlardır. Yani, sözkonusu yıllarda devleti yönetenler yumurta ihtiyaçlarını elde etmek için tavuğu kesmişler ve gelecekteki yumurtalarının da kaybına neden olmuşturlar.

Yapılan düzenlemelerle devlet sadece sözkonusu gelir kaybıyla kalmamış, imzalanan Lisans Sözleşmelerinin Pul Vergisi Yükümlülüğünün de ilgili Bakanlık tarafından üstlenilmiş olması da devleti 400,000 ABD Doları tutarındaki Pul Vergisinden mahrum etmiştir. Böylesi bir uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde ne görülmüş ne de duyulmuştur. Her iki Sözleşmenin "Lisans Ücreti" başlığı altında yeralan 7'ci maddesindeki düzenleme şöyledir:

"LİSANS ÜCRETİ

Madde 7- 2G Lisans ücreti KDV dahil 30.000,000 USD 3G lisans ücreti KDV dahil 10.000,000 USD olmak üzere toplam lisans ücreti KDV dahil 40.000,000 USD'dır. Lisans ücretinin tamamının %50'sine denk gelen 20.000,000 USD'lik kısmı 10 Temmuz 2008 tarihine kadar peşin, geriye kalan miktar ise izleyen 5 (beş) ayda, eşit taksitlerle her ayın 7'inci gününe değin ödenmek koşulu ile işletmeci tarafından KKTC Gelir ve Vergi Dairesine ödenecektir. Bu sözleşme için ödenecek pul vergisi Bakanlık tarafından ödenecektir.

Güney Kıbrıs ile bir birleşme sözkonusu olduğunda bu sistemin Güney'e de genişletilmesi için Bakanlık hangi isim altında ve/veya hangi sebepten dolayı olursa olsun ek bir Lisans ücreti talep edilmemesi konusunda gayret sarfedecektir. Bakanlık, birleşmiş Kıbrıs Düzenleyici Kurumu tarafından da herhangi bir ücret talep edilmemesi konusunda gayret sarfedecektir."

Bu konuyu 19/1962 sayılı Pul Vergisi Yasası ve Vergi Yasası ile diğer mevzuat kuralları altında inceleyecek olursak şu kuraları görmekteyiz.

  1. Tüm Sözleşmeler, kıymetli evrak türünde olup adı edilen Yasa'nın 2'ci maddesi uyarınca Pul Vergisine tabi "enstrüman" olarak tanımlanmıştır.

  2. Bu Yasa'nın 20'inci maddesi, enstrümanın (sözleşmenin) düzenlenmesinden sonra pullanmasının (Pul Vergisinin ödenmesinin) Maliye işleriyle görevli Bakanlığa bağlı (Gelir ve Vergi Dairesine) en geç bir ay içerisinde ödenmesi veya görevli bir kamu görevlisinin önünde pullanmasını zorunlu tutmuştur. Bu yasal zorunluluğun bir aydan sonra pullanması halinde Pul Vergisine ek olarak bu vergi kadar, 6 ay geçtikten sonra bu vergiye ek olarak pul vergisinin iki katı kadar ceza kesilir.

  3. Pul Vergisi'nin kimin tarafından ödeneceği ile ilgili kural adı edilen Yasanın 29(d). maddesinde yeralmıştır. Bu maddede yeralan kurala istinaden aksine bir anlaşma olmadıkça Pul Vergisinin tamamını ödeme yükümlülüğü bir satış (devir) anlaşmasında satın alan tarafından, kiralama anlaşmasında müstecir (kiralayan) tarafından ödenmesi gerekir.

Hal böyle olmasına rağmen bahse konu şirketler ile imzalanan Sözleşmelerin 7'ci maddesinde Pul Vergisi yükümlülüğünün Bakanlık (Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı) tarafından ödeneceği hususunda anlaşmaya varılmıştır.

Diğer bir anlatımla, devlet adına sözleşme imzalayan ve/veya onaylayan bahse konu Bakanlık ve Maliye Bakanlığı hangi yasal yetkiye dayanarak Pul Vergisi ödeme yükümlülüğünü bu şirketlerden alıp ödemenin devlet bütçesinden yapılmasını kabul etmiştir.

  1. Ötayandan Pul Vergisi Yasası'nın 34(1). maddesi herhangi bir enstrümanın Pul Vergisinin ödenmesinden tüm kamu görevlilerini sorumlu tutmuş ve hakkıyla pullanmayan herhangi bir enstrümanın işleme konmayacağını kurala bağlamıştır. Bahse konu sözleşmelere göre bugüne kadar işlemler yapıldığına göre bu Sözleşmelerin Pul Vergileri ilgili Bakanlık tarafından ödenmiş olması gerekir.

  2. Halkımız adına soruyor ve cevap bekliyorum. Pul Yasasının 3'üncü maddesi uyarınca Pul Komiseri olarak görev ifa eden Gelir ve Vergi Dairesi Müdürü veya onun görevlendirdiği kamu görevlisi bu sözleşmelerin Pul Vergisinin ödenip ödenmediğini kontrol etti mi? ödenmiş ise hangi tarihte ve bütçenin hangi kaleminden karşılanmıştır? Ayrıca, zamanın Bakanlar Kurulu, bu konuda Pul Vergisinin ilgili Bakanlık tarafından ödenmesi konusunda herhangi bir kararı mevcut mu?

  3. Diğer önemli bir kural ise adı edilen Yasa'nın 36. maddesine istinaden hiçbir enstrümanın bu Yasa'ya uygun hakkıyla pullanmadıkça delil olarak gösterilmeyeceği veya herhangi bir maksat için kullanılmayacağı kuralıdır.

  4. Yukarıda belirtmiş olduğum 19/1963 Pul Vergisi Yasası kurallarına ilaveten Pul Vergisine ilişkin diğer kurallar ise 27/1977 sayılı Vergi Usul Yasasında yeralmıştır. Bu kuralların bazıları şöyledir:

"Madde 9(1) Yükümlü, Vergi Yasası'na (Pul Vergisi Yasasına) göre vergi ödemekle borçlu gerçek veya tüzel kişidir.

(2) Vergi Sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından alacaklı Vergi Dairesine karşı muhatap olan kişidir.

(3) Vergi Yasası ile kabul edilen haller dışında, yükümlülüğe veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel anlaşmalar, Vergi Dairesini bağlamaz. GSM Operatörleri ile imzalanan (bahse konu anlaşmalar, devletlerarası anlaşma niteliğinde olmadığı için bu belgeler özel anlaşmalar kapsamında olup yasalardaki kuralları değiştirmez.)

8. Yukarıda belirtilen yükümlülükleri kasıt ve ihmalleri ile yerine getirmemeleri nedeniyle vergi kayıplarının bu yasal ödevlerin yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağına ilişkin kural adı edilen Yasa'nın 11(2). maddesinde yeralmıştır. Ayrıca bu Yasa'nın 233. maddesi uyarınca Damga Vergisi (Pul Vergisi) uygulamalarında gerek nisbi gerekse maktu vergilerle ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, birbirine başvurma hakları saklı kalmak üzere, dayanışmalı sorumlu tutulacakları da kurala bağlanmıştır. Cezalara ilişkin kurallar ise bu Yasa'nın 230., 234., 235., 240., 242. ve 246. maddelerinde düzenlenmiştir.

Yukarıdaki yasal dayanaklardan ve açıklamalardan da anlaşılacağı gibi:

  1. Diğer mali kayıplar yanında bahse konu sözleşmeler dolayısıyla devlet bütçesi Pul Vergisi gelirlerinden de mahrum edilmiştir. Herhangi bir Bakanlığın devlet bütçesine vergi, resim ve harç ödemede bulunması tıpkı bir kişinin sağ cebindeki parayı sol cebine koyması gibi bir durumdur.

  2. Geçmiş yıllarda Maliye Bakanlığı tarafından devletin özel sektör ile yaptığı her türlü anlaşmalarda Pul Vergisi ödeme yükümlülüğü hususunda kamu kurumlarının herhangi bir yükümlülük üstlenmemesi hususunda aşağıdaki Genelge yayımlanmıştır.

Tarih Genelge No Konu

07.06.1979 31 Sözleşmelerde ödenecek Pul Vergisi

12.05.1986 178 Damga Vergisi Yükümlülüğü

09.08.1990 256 Pul Vergisi Uygulamaları Hakkında

Bugüne kadar bu Genelgelerin aksine herhangi bir idari işlem de yapılmamış olmasına rağmen her iki GSM şirketi ile imzalanan sözleşmelere ilişkin Pul Vergisinden dolaylı olarak muaf tutulmuş olmalarının nedenini anlamak mümkün değildir.

Özetle, Pul Vergisi uygulamalarında zamanaşımını sınırlayan bir süre olmadığı ve GSM Lisans Devir Sözleşmesini imzalayan Bakanlıkların Pul Vergisini ödeme yetkileri olmadığı gerçeği dikkate alınarak şayet bahse konu Pul Vergileri ödenmemiş ise 400,000 ABD Doları tutarındaki Pul Vergilerinin cezaları ile birlikte ilgililerden tahsil edilme yönüne gidilmesi için gerekli işlemlerin Kamu Alacakları Tahsili Usulü Yasası ile diğer ilgili mevzuat uyarınca Gelir ve Vergi Dairesi tarafından başlatılması gerek devletin gelir kaybının giderilmesi gerekse buna neden olanların ve göz yumanların da hesap vermeleri bakımından büyük önem taşır. İşte o zaman KKTC'de hukukun üstünlüğünün varlığından bahsedebiliriz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.