Devletlerin kayıtdışı ekonomiyle mücadelesi

Yayın Tarihi: 16/02/15 08:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Globalleşme süreci devam ederken tüm ülke ekonomilerinin en büyük düşmanı kayıtdışılıktır. Esasında hangi siyasal rejim altında olursa olsun ülke ekonomilerinin ve dolayısıyla kamu maliyelerinin en büyük düşmanı, daha doğrusu hastalığı kayıtdışılıktır.

Kayıtdışılığın çeşitli tanımları yanında bunların boyutları da ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin, vergi kaçakçılığı, düşük gelir beyanı sosyal güvenlik kaçakçılığını oluşturan kaçak iş gücü ve ikinci iş yapma gibi devletten gizlenen işlemleri kayıtdışı işlemler olarak gösterebiliriz.

Bunlar yanında devletten gizlenen işlemler kapsamında olmasına rağmen suç gelirlerini oluşturan uyuşturucu, kadın ticareti, insan kaçakçılığı, mal kaçakçılığı gibi yasadışı faaliyetler de meydana gelmekte ancak bu tür eylemler yürürlükteki ceza v.s. yasalar kapsamında suç oluşturduğu için kayıtdışı ekonomi uygulamaları kapsamı dışında hukuki işlemlere tabi tutulmaktadır.

Yukarıda belirtmiş olduğum özellikler nedeniyle "kayıtdışı ekonomi" tanımı, geniş anlamıyla bir ülkenin ekonomisini düzenleyen yasalara ve mevzuata aykırı olarak gerçekleştirilen, yasal ve gayri yasal belgeye dayanmamış, resmi muhasebe kayıtlarına kaydedilmemiş, devletin resmi istatistiklerine yansımayan tüm ekonomik faaliyetleri kapsar.

Kayıtdışı ekonominin tarihi çok eski yıllara dayanmış olmasına rağmen bu konuya özellikle ülkelerin planlı ekonomiye geçiş sürecinden ve özellikle ondokuzuncu yüzyıl başlarından itibaren büyük önem verilmeye ve bu konuda etkin önlemler alınmaya başlanmıştır.

Devletlerin sağlıklı yollardan gelir elde etme kaynaklarının büyük ölçüde azalmasına neden olan kayıtdışı ekonomi, bütçe açıklarının hızla artmasına ilaveten sosyal güvenlik kurumlarına ait fonların da azalması başlıca nedeni oluşturmaktadır. Ayrıca, kayıtdışılık halkın vergi verme kültürünün azalmasına, ahlaki davranışlarının ve adalet duygusunun azalması yanında hükümetlere karşı güven duygusunda büyük ölçüde azaltmaktadır. Hal böyle olunca ülkelerin sosyo-ekonomileri de büyük ölçüde azalmakta, haksız rekabetin oluşmasına vergi ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini gerektiği gibi veya hiç ödemeden kazanç elde edenler bu surette elde ettikleri mali güç dolayısıyla hükümetleri etkileri altına almaktadır.

Bana göre kayıtdışılığın, birçok tanımı yanında en önemli özelliği "ekonominin kanser hastalığı olarak tanımlanmasıdır. Bu nedenle devletler bu hastalığın ülke ekonomisinde yarattığı veya yaratacağı olumsuzlukları asgariye indirmek, bu durumu sürekli gözetim altında bulundurmakta ve alınan etkin önlemlerle bunun yaygınlaşmasını önlemek ve azaltılmasını sağlamak amacıyla hazırladıkları belli plan ve programlar uyarınca mücadele eylemlerini yürürlüğe geçirmektedirler.

Bahse konu gerçeklerden yola çıkılarak ülkemizde de ekonominin en büyük hastalığı olan kayıtdışı ekonomi konusunda bilimsel araştırmalar yapmak, KKTC'deki nedenlerini saptamak, kayıtdışılığın önlenmesi veya asgariye indirilmesi için gerekli mücadele (tedavi) yöntemlerini saptamak ve hükümete önerilerde bulunmak amacıyla 2012 yılında KTTO tarafından şahsımın da yeraldığı bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Uzun çalışmalar sonucunda hazırlanan ön rapordan sonra bir de geniş kapsamlı rapor ile kayıtdışı ile mücadele eylem planı hazırlanarak Sibel Siber başkanlığındaki zamanın hükümetine sunularak bu plan Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştır.

Ancak, aradan bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen maalesef bu konuda düzenlenmiş olan eylem planına uygun hiçbir icraat yapılmamıştır. Bunun neden ve niçinlerine değinecek değilim. Bu konuda tek söyleyeceğim şey ya belirtmiş olduğum "kayıtdışı ekonomi" hastalığının ülkemizin sosyo-ekonomisinde yarattığı tahribat gerçekten inanılmıyor veya kayıtdışılık birçok kesimlerin işine gelmektedir.

Öteyandan, her zaman KKTC'ne ekonomik danışmanlık yapan ve mali katkılarda bulunan ancak ülkemizin sosyo-ekonomisine müdahale ettiği gerekçesini ileri sürerek bazı kesimlerin eleştirdiği Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek, 30 Ocak 2015 tarihinde Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada "Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele Eylem Planı'nı" kamuoyu ile paylaşmıştır. Sn. Şimşek, Eylem Planını toplumdan kopuk bir şekilde hazırlamadıklarına dikkati çekti ve bu konuyu 36 sivil toplum kuruluşu olmak üzere 79 kurum ve kuruluşla çalıştıklarını ifade ederek 2015-2017 dönemini kapsayan 5 bileşenden, 62 eylemden oluştuğunu, 15 sorumlu kuruluşun bulunduğunu ve 51 kuruluşla da işbirliği halinde olacaklarını bildirmiştir. Sn. Şimşek, "KDE Mücadele Eylem Planında" saptamış oldukları eylemlerin yarısından fazlasını en geç 2015 yılının sonuna kadar tamamlayacaklarını, neyi yapacaklarsa, dönemin ilk yılında yapacaklarını, bu eylemlerden 10 tanesinin ise süreklilik arzedeceğini vurgulamıştır.

Anımsadığım kadarıyla T.C. hükümeti kayıtdışı ekonomi ile mücadeleye yaklaşık 8 yıl önce başlamış ve her dönem için hazırlanan eylem planında öngörülen birçok önlem ve yasal düzenlemeyi hayata geçirmiştir. Şayet dünyada hüküm süren bütün olumsuz ekonomik gelişmelere rağmen T.C. ekonomisi çok etkilenmemişse geçmişte kayıtdışı ekonomiye karşı başlatmış olduğu mücadelenin de çok büyük etkisi vardır.

Bu konuda bir yılı aşkın bir sürede yapılan çalışmalarda gerek yurtiçi gerekse yurtdışı akademisyenlerden, uluslararası literatürlerden mali uzmanlardan, diğer ülkelerin uygulamalarından çeşitli bulgularından ve tecrübelerden yararlanılarak hazırlanan "KKTC'de Kayıtdışı Ekonomi, Boyutlarının Ölçümü, Çözüm Önerileri ve Eylem Planı"5 Amaçtan, 21 Hedeften ve 59 Eylemden oluşmuştur.

KKTC olarak bizlerin ülkemizin özellikleri ile mevcut sosyo-ekonomik durumu da titiz bir şekilde incelendikten sonra hazırlanmış olan "Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele Eylem Planı" Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmasına rağmen aradan bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen maalesef bu konuda sözkonusu Eylem Planında birinci eylem olarak öngörülmüş olan "Kayıtdışı Ekonomi ile Mücadele Değerlendirme ve Yönlendirme Kurulu'nun" oluşumu ile görev ve yetkilerinin belirlenmesi dahi henüz gerçekleştirilememiştir. Böyle bir durum acaba neyin göstergesidir?

Nasıl oluyor da 75 milyon nüfusa ve çeşitli sosyal ve yapısal özelliklere sahip Türkiye yıllardan beri kayıtdışılıkla mücadele etmeye, bunu da sürdürmeye devam etmekte kararlılık gösterir de sürekli bütçesi açıklar vererek her ay borç stoku artış gösteren, yüzölçümü ile nüfusu Türkiye'nin bir ilinin mahallesi kadar olan KKTC neden bu konuda yetersiz veya isteksiz kalıyor?

Gerek KKTC'nin gerekse Türkiye'nin ve diğer ülkelerin hazırladıkları Kayıtdışı Eylem Planının bileşeni olan "Denetim Kapasitesinin Güçlendirilmesi ve İlgili Mevzuatın Gözden Geçirilmesi" hedefi ile hazırlanan eylem neredeyse her sektörü doğrudan veya dolaysız olarak ilgilendirmektedir.

Eylem planının gerçekleştirilmesinde ve başarılı sonuçlar alınmasında en önemli husus bu konuda gerçekleştirilecek uygulama ve düzenlemelerin alt yapısının çok güçlü ve sağlam politik irade ile ciddi gereklere dayandırılması gerekir.

Hükümet edenler bu konuya gerekli önemi göstermedikleri sürece bu ülkede haktan, hukuktan ve adaletten bahsetmek mümkün olmayacağı gibi KKTC sosyo-ekonomisinin gelişmesini de beklemek hayaldir.

Teşhisi konmuş, tedavi yöntemleri belirlenmiş ve verilecek ilaçların reçetesi de yazılmışken hala daha ekonominin en ağır hastalığı olan kayıtdşı ekonominin tedavisine herhalde hasta ölünce, yani KKTC dibe vurunca veya beton duvara toslayınca başlanacaktır. Bunu yapmayan, yapamayan veya yapmaktan kaçınanlar bu sorumluluğun altından acaba nasıl kalkacaklar ve kendilerinden sonra gelen nesillere nasıl hesap vereceklerdir?

Sayın siyasiler, unutmayın ki KKTC'de dünyaya gelen her çocuk peşinen borçlu doğmaktadır. Bu hak ve yetkiyi size kim vermiştir? Ülke sevgisi be ülkeye bağlılık bu mu?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.