Vergilendirme yetkisi egemenlik hakkının göstergesidir

Yayın Tarihi: 16/03/15 11:59
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Gerek yazılı gerekse görsel basında bugüne kadarki açıklamalarımın içeriğinde verginin anayasal çerçevesi ve vergi yasalarının uygulanması konusu hakkındaki görüşlerimi belirtirken çağdaş ülkelerin ve Anayasamızın vergiye ilişkin kurallarına vurgu yapmaya çalıştım. Bugünkü yazımda ise ilgili kurallar kapsamında vergi yasalarının uygulanmasında egemenlik hakkını ele almayı uygun ve yararlı gördüm.

Ekonomik hayatın tüm aşamaları içerisinde yer alan dolaylı ve dolaysız vergiler ile harçları ödeyen herkes, yani gerçek ve tüzel kişiler, bu yükümlülüklerini Anayasamızın 75'inci maddesinde öngörülen kuralları yerine getirmektedir. Öteyandan, vergilendirme konusunda Anayasamızda devletin bu konudaki hakkını sınırlayan ve düzenleyen kurallar yer alırken, yükümlülerin haklarını düzenleyen mevcut kurallar da acaba hükümetler tarafından gerektiği gibi yerine getiriliyor mu?

Vergi ödeyenlerin güvenlerinin sağlanması ve Vergi İdaresi ile vergi yükümlüleri arasındaki uyuşmazlıkların meydana gelmemesi bakımından vergi yasalarının uygulama alanının, uygulama zamanının ve nasıl uygulanacağının önceden belli edilmesi gerekmektedir. Bu süreç sosyo-ekonomik dengenin ön koşullarından biridir. Bu nedenler vergi düzenlemeleri sade, basit ve anlaşılabilir ve insan haklarına ilişkin kurallar taşımalıdır.

Devletler, vergi yasalarının "kaynak" ve "mukimlik" statüsü ilkesine göre, Anayasalarındaki egemenlik haklarına dayanarak düzenledikleri vergilendirme ve tahsilat yasalarını egemenlikleri altında bulunan sınırlar içerisinde yaşayan herkese uygulamak hakkına sahiptirler. İster o ülkenin vatandaşı veya işletmesi olsun, ister yabancı bir ülkenin vatandaşı veya işletmesi olsun, bu kişiler veya işletmelerden o devletin egemenlik hakkına dayanılarak bunlardan vergi tahsil etmek yetkisi vardır.

Devletler, egemenlik gücüne dayanarak halkının sosyo-ekonomik gereklerini yerine getirmek için mali kaynak sağlamak amacıyla vergi sistemlerini uluslararası vergi hukuku kuralları kapsamında düzenlerler ve uygulama alanını saptayarak vergi yasalarını yürürlüğe geçirirler. Bir ülke, ne başka ülkelerin sınırları içerisinde kendi vergi yasalarını uygulamak hakkına sahiptir, ne de kendi sınırları içerisinde başka devletlerin vergi yasalarının uygulanmasına izin verir. Bir bakıma bu durum mali bağımsızlığın bir kanıtıdır. Bu nedenle, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulma görüşmelerinin sürdürüldüğü veya sürdürülmek durumunda olduğu bir ortamda "egemenlik" konusunda azami hassasiyetin gösterilmesi gerekliliğinin ne kadar önemli olduğunun bilinmesinin büyük yararı vardır. Diğer bir anlatımla, vergi, tarh, tahakkuk ve tahsil yetkisi egemenliğin ve ekonomik bağımsızlığın en güçlü göstergelerinden bir tanesidir. Bir örnek verecek olursak, dünyada devlet olarak anılan, ancak tam anlamıyla vergi, tarh, tahakkuk ve tahsil etme yetkisi olmayanlar vardır; örneğin Filistin devleti gibi.

Vergi yasalarının "kaynak" statüsüne göre vergilendirme ilkesi özellikle o ülkede üretilen mal ve hizmet alımları ile elde edilen gelirler üzerinden alınan vergilerde, taşınır ve taşınmaz mal vergilerinde uygulama alanı bulur. Buna göre, ülke vatandaşları ile birlikte yabancı ülke vatandaşları da yurtiçinde yaptıkları işler veya işlemler dolayısıyla yürürlükteki vergi yasalarına göre vergi resim ve harç ödemek zorundadırlar.

Vergi yasalarının "mukimlik" veya bazı durumlarda "vatandaşlık" statüsüne istinaden vergilendirme ilkesine göre bir ülkenin vatandaşı veya işletmesi gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında vergiye tabi işlemleri üzerinden kendi ülkesinin yasalarına göre vergilendirilmeleri de gerekir. Bu ilke kendini daha çok gelir vergisi, kurumlar vergisi, taşınmaz mal vergisi, veraset vergisi gibi vergi uygulamalarında gösterir. Ancak, gelirin "mukimlik" ilkesi ile "kaynak" ilkesinin değişik ülkelerde, yani değişik egemenlikler altındaki ülkelerde elde edilmesi halinde, ayni gelirin ikici kez vergilendirilmesini önlemek amacıyla mukimlik ilkesine yönelik olarak tek taraflı "vergi mahsubu" mekanizması uygulanmaktadır. Hatta, birçok ülke Çifte Vergilendirmeyi Önleme Antlaşmaları imzalamaktadırlar.

Nitekim, yürürlükteki vergi yasalarımızda yukarıda belirtilen "kaynak" ve "mukimlik" ilkeleri yer almıştır. Buna karşılık ayni gelir üzerinden iki ülkenin gelir alma hakkının doğması halinde meydana gelebilecek sorunların giderilmesi amacıyla vergi yasalarımızda vergilerin mahsup tek taraflı edilmesi kuralı (unilateral relief) getirilmiştir. Vergi kaybını önleme bakımından daha kapsamlı uygulamalar için ise diğer ülkeler ile "Çifte Vergilendirmeyi Önleme Antlaşması" yapılması kuralı öngörülmüş olup 1989 yılında bu konuda TC ile aktedilmiş ve onaylanmış antlaşma mevcuttur. Bu antlaşmalar hakkında daha önceki yazılarımda gerekli açıklamaları yapmaya çalıştım. (Benzeri antlaşmaları GKRY'nin birçok ülkeyle yapmış bulunmaktadır.)

Mademki BM parametrelerine göre Kıbrıs sorunu iki kesimlilik ve iki kurucu devlet esasını öngörmüştür, o zaman Federal Kıbrıs Cumhuriyeti görüşmelerinde vergilendirme konusu ile ilgili düzenlemelerde iki kurucu devlet arasında BM Modeli olarak uluslararası literatürde yeralan Çifte Vergilendirmeyi önleme anlaşması ilkelerini esas alan düzenlemeler yapılmasında ısrar edilmelidir ki Kurucu Türk Devletinin egemenliği dolaylı olarak gerçekleştirilmiş olsun.

Vergi yasalarını uygulayabilmek için onların sadece uygulama alanını bilmek yeterli değildir. Bunun yanında vergi yasalarının uygulama zamanlarını ve sürelerini bilmek de gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, bir vergi yasasının ne zaman yürürlüğe gireceğini, ne zaman yürürlükten kalkacağını, yürürlüğe girmeden önceki veya yürürlükten kalktıktan sonraki olaylara uygulanıp uygulanmayacağını bilmek, yasaların uygulanması bakımından önem taşımaktadır. Bu hususa gerekli özen gösterilmezse uygulayanların başarı şansları çok az olacaktır.

Egemenlik yetkisine dayalı vergilendirme hakkı hiçbir zaman kötüye kullanılmamalı veya istismara açık olmamalıdır. Diğer bir anlatımla, egemenlik hakkını kullanarak halkın ve işletmelerin sosyo-ekonomik yaşamını ve gelişmesini zayıflatan, engelleyen veya mahvedici olmamalıdır. Bu konuda gerekli önlemlerin alınmasında hükümetlere ve yöneticilere çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Her şeyden önemli, egemenliği olmayan bir ülkenin vergi toplama yetkisi olamayacağına göre vergi geliri olmayan bir ülkenin bağımsızlığından bahsetmek mümkün değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.