Gelir üzerinden alınan vergilere ilişkin muhasebe standartları

Yayın Tarihi: 15/06/15 08:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazımda vergi kuralları ile muhasebe kuralları arasındaki ilişkileri açıklarken bu uygulamalara ilişkin uluslararası standartlara değinmiş ve dünyada her meslek veya faaliyetin konusuna göre standartların olduğunu belirterek bunlara uymayanların sosyo-ekonomik başarılarının mümkün olmayacağını vurgulamıştım.

Ayrıca, KKTC'nin normal bir ülke olabilmesi için hükümet edenlerin her konuda uluslararası standartlara uyması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalarının da asli görev olduğunuda belirtmiştim. Bu standartların uygulanabilmesi için uluslararası tanınmamışlığın veya Kıbrıs meselesinin çözümsüzlüğünün ortadan kalkmasını beklemek de çok hatalı bir gerekçe veya düşünce şeklidir.

Her zaman işbirliği ile dayanışma içinde olduğumuz ve ülkemizi yegane tanımış olan Türkiye'nin muhasebe ile ilgili standartlaşma konusunda neler yaptığını kısaca gözden geçirdim. Türkiye yaklaşık 12 yıldan beridir her konuda standartlaşmaya çok önem veren, büyük mesafeler almış ve almaya da devam etmektedir. Bizleri yöneten siyasiler ile kılavuzları ise Türkçe olarak hazırlanan bu yasal düzenlemeleri KKTC'ye adapte etmekten dahi aciz kalıyorlar.

Bugünkü yazımda Türkiye'de yürürlükte olan Muhasebe Standartları (TMS 12) konusunda özet bilgiler vermek suretiyle bu konuda anavatanımızın ne kadar mesafe katetmiş olduğunu açıklamaya çalışacağım.

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMS 12) (ki KKTC'de böyle bir kurulun "k"si dahi yoktur) tarafından düzenlenerek ve 2005 yılından sonra başlayan hesap dönemleri için yürürlüğe giren ve TMS 12 olarak tanımlanan bu standart ülke genelinde kurum kazancı üzerinden hesaplanan Gelir ve Kurumlar Vergilerinin ne şekilde muhasebeleştirileceği ve mali tablolara yansıtılacağını kurala bağlamış olup, Muhasebe standardının amacı, bahse konu vergilerin muhasebeleştirilmesini düzenlemektedir.

Gelir vergilerinin muhasebeleştirilmesinde en önemli konu "Cari ve Gelecek Dönemlere" ait vergisel sonuçların belirlenmesidir. Bu standardın esas ilgi sahası "Mali Kar" ile "Ticari Kar" arasında ortaya çıkan ve ertelenen vergi etkisi yaratan geçici farklardır.

Ülkelerin beyana dayanan vergilendirme yöntemleri Götürü Usul ( Basit Usul veya Takdir Usulü) Gelir ve Kurumlar Vergisi olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.

TMS 12 Standardının "Amaçlar Bölümünde" gelir vergisinin kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiler olarak açıklanmıştır. Bu duruma istinaden bu standart yalnızca kurumlar vergisine tabi işletmeler için uygulanabilir. Diğer bir anlatımla, Kurumlar Vergisine tabi işletmeler bu standartlara uymaları zorunlu tutulmuş olup tek şahıs işletmeleri bu standardı uygulamamaktadır. Çünkü, şahıs işletmelerinde "gelirin şahsiliği" prensibi geçerli olduğundan ticari defterlerde ödenecek gelir vergisi ile ilgili bir kaydın yapılması mümkün değildir.

Bahse konu Muhasebe Standartlarındaki bazı kavramların tanımlamaları ise aşağıda açıklanmıştır.

"Muhasebe Karı veya Ticari Kar": Vergi gideri öncesi dönem karını ifade eder. Bu kavram Kurumlar Vergisine tabi işletmelerin kayıtlarında 690 hesap sınıfında yeralmaktadır.

"Vergiye Tabi Kar veya Mali Kar (Matrah)": Vergi mevzuatında öngörülen kurallara göre, bir hesap dönemi için saptanan ve üzerinden vergi ödemesini gerektiren karı ifade eder.

"Vergi Gideri": Dönem net karının belirlenmesinde dönem vergisi açısından dikkate alınan toplam tutarı ifade eder. Vergi karşılıkları olarak bilinen bu kavram, cari dönem için hesaplanan vergilerden ve ertelenmiş vergi açısından dikkate alınan toplam tutarı ifade eder.

Tüm ülkelerin vergi sistemlerinde "Muhasebe Karı veya Ticari Kar" ile " Mali Kar, Vergi Karı veya Matrah" arasında farklara neden olan birçok kurallar mevcuttur. Bu kurallardan bazıları, geçici farka neden olurken, bazıları da sürekli farka neden olmaktadır. Örneğin, sürekli farklar ilgili vergi yasaları uyarınca vergiye tabi olmayan gelirler ve kanunen kabul edilmeyen giderlerden kaynaklanmaktadır. Geçici farklar için örnek verecek olursam muhasebe ilminin ihtiyatlılık ve dönemsellik ilkeleri ile vergi yasalarının gelirin elde edilmesi ilkesinden kaynaklanan işlemleri gösterebiliriz.

Sürekli farklar için muhasebede vergi etkisi ile ilgili herhangi bir işlem yapılmazken, geçici farkların vergi üzerindeki etkilerinin mutlaka hesaplanıp mali tablolara yansıtılması ve buna göre dönem net karın düzeltilmesi gerekir.

Pek tabi muhasebe uygulamaları sonunda bir de Bağımsız Mali Denetim Standartları mevcut olup bu konuda KKTC hariç tüm demokratik ülkeler gerekli yasal düzenlemelerini de yapmışlardır. Bizleri yönetenler, hatta bazı " Yetkili Muhasip Murakıp" belgesine sahip meslektaşlar bu tür standartları pek sevmezler ve benimsemezler.

Neden mi? Çok basit; çünkü bu kişiler herşeyin iki dudak arası yöntemlerle ve herşeyin puslu olduğu ortamda gerçekleştiği takdirde ancak geleceklerini ve çıkarlarını sağlayabilirler. Onlar için her türlü standart birer kabustur ile birer sınırlama ve hesap verebilirliği zorlayan unsurlardır. Kanımca, yıllardan beri Meclisimizin tozlu raflarında bekleyen" Kuzey Kıbrıs Muhasebe ve Denetim Meslek Yasası'nın da ele alınmamasının en önemli nedenlerinden iki tanesi yukarıda belirtmiş olduğum nedenlere dayanmaktadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.