Kamusal faaliyetlerde hesap verebilirlik (1)

Yayın Tarihi: 13/07/15 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Son haftalardaki yazılarımda denetim ve kamu kurumları ile bazı özellikli işletmelerin şeffaflık, denetim ve hesap verebilirlik zorunluluğu konusunda dünyada meydana gelen değişiklikler ve bu değişikliklere KKTC'nin de uyması gerektiği konularında "şeffaflık" ağırlıklı çeşitli bilgiler vermeye çalıştım. Bu günkü yazımda özellikle kamunun ve kamu çalışanlarının hesap verebilirliği konusunda daha geniş bilgiler vermeyi uygun gördüm. Amacım, son yıllardaki hükümetler ile siyasetlerin halk nazarında büyük güven kaybına neden olan verimsiz, hantal ve düşük kalitede hizmet veren ve halkın yaşamını kolaylaştırılacağı yerde daha da zorlaştıran bugünkü kamusal faaliyetler ile bu konuda görevli olan birçok kamu görevlisinin çağdaş esaslarda hizmet vermeleri için yapılması gereken bazı hususlara vurgu yapmaktır. Bu gerekenlerin başında "ise hesap verebilirlik" ile ona bağlı unsurlar gelmektedir.

Özellikle 1990'lı yılların başından itibaren kamu yönetiminde hesap verebilirliğin, etik ve şeffaflığın önem kazanmasında en etkin unsur siyasiler ile kamu sektörüne duyulan güvenin azalmaya başlamasıdır.

İç ve dış faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan ve "çağdaş yönetim anlayışı" olarak tanımlanan bu değişim süreci tüm ülkelerdeki kamusal yapıların ve faaliyetlerin değiştirilmesine neden olmuş olup halen de bu değişime devam edilmektedir. Bu anlayışın esası özetle aşağıdaki iki ana konuya odaklanmıştır.

  • Kamu hizmetlerini geliştirmeye ve etkinleştirmeye yönelik uygulamalar.

Bunun içeriği kamu hizmetlerinde verimlilik, kalite, tutumluluk ve etkinlik gibi unsurları kapsamaktadır.

  • Kamu yönetiminin sosyal sorumluluk ilişkisi.

Bunun içeriği çağdaş kamu yönetiminin geleneksel sorumluluk mekanizmalarının yetersizliğinden hareketle, hesap verebilirlik, şeffaflık, halk memnuniyeti gibi yeni kavramları kapsamaktadır.

Kamu yöneticileri başta olmak üzere tüm kamu çalışanları çağdaş devlet anlayışı kapsamında devlette yönetim ile yasama faaliyetlerinde önemli ve etkili rol oynamaktadırlar. Mecliste görüşülen yasa tasarıları önce kamu yöneticileri veya görevlendirdikleri çalışanlar tarafından taslak olarak hazırlanmakta, bu taslaklar Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak Meclisin ilgili alt komitesine havale edilerek son şeklini aldıktan sonra genel kurulda milletvekillerinin onayına sunulmaktadır. Bu konuda esas olan Meclisin onaylaması için hazırlanan yasa tasarılarının çağdaş uygulamalar paralelinde sadece günü kurtarmak için değil geleceğe yönelik vizyon ve ilgili konuda yeterli bilgi, tecrübe ve yeterli mesleki eğitim sahibi kişiler tarafından düzenlenmesine azami dikkat gösterilmesi gereğidir. Yasal düzenlemelerin amacına ulaşması için, bu özelliklere mutlaka dikkat edilmelidir. Bu mümkün değilse ki bugünkü ortamda pek mümkün olduğunu söylemek olanaksızdır, o zaman profesyonel hizmet alımı yapılmalıdır. Bu yapılmazsa, halkın siyasilere olan güvensizliğini, siyasilerin de kamu yöneticilerine olan güvensizliğini artırmaktan başka bir işe yaramaz.

Ayrıca, kamu yöneticileri Bakanlar Kurulu kararlarına ilişkin önergeleri, tüzük yönetmelik, genelge, özelge ve benzeri mevzuatın tasarılarını da hazırlayan kişiler olduğu için belirtmiş olduğum bahse konu özelliklerin bu konular için de geçerli olmalıdır. Bu kadar geniş yetki sahibi kılınan ve devlet mekanizmasının sürekli unsurları olan kamu yöneticileri ile diğer görevlilerinin yolsuzluk, yozlaşma ve özel çıkar sağlama olanağı gerçekleştirmelerini önleme amacıyla kendilerine duyulan güveni azaltacak işlemlere karşı etkin olacak olan, hesap verebilirliğe mutlaka gereksinim vardır.

Bu konu her ne kadar da tüm ülkeler için önem arzetse de özellikle KKTC'nin kamusal hantal yapısına, bozuk hizmet kalitesine ve verimsizliğine bakıldığı zaman, siyasilerin yıllar içerisinde iktidarlarını sürdürebilmeleri için eğitim, mesleki bilgi düzenini tecrübe kapasitesi ölçen ve eşitliğine dayalı ciddi sınavlar yapmadan tamamen akraba, eş-dost, yollarda parti sembolleri sallayan veya arabalarında taşıyanlar için siyasi çıkarlar uğruna yapılan birçok gereksiz veya uygunsuz istihdamların neden olduğunu açıkça görmekteyiz.

Şimdi de gelmiş geçmiş iktidarlarda görev yapmış ve yapmakta olan siyasiler, sanki başka bir gezegenden gelmiş gibi kamu reformundan bahsederek kendilerinin yarattığı bu ucube, hantal ve devletin sırtına her geçen gün siyasi atamaları yapmak suretiyle müşavir sayılarının artmasına, dolayısıyla ek mali külfetler yüklemeye devam ederken bu faaliyetlerin halka çok büyük bir uğraş olarak reform olarak sunmaya çalışmakta, geçmişteki hatalı icraatlardan ders almamaya ve halktan özür dilememekte ısrar etmektedirler.

Kuzey Kıbrıs yönetiminin en zor yılları olan 1974 – 1980'li yıllarında bugünkü teknoloji olanakları olmamasına rağmen neden kamu hizmetleri bu kadar hantal, kalitesiz, verimsiz ve güvensiz değildi? Çünkü o yıllarda KKTC'nin kamu yönetimde Kıbrıs Cumhuriyeti, hatta İngiliz Koloni idaresi döneminde kamu görevine başlamış ve 1963 yılından sonra Türk yönetimine intikal etmiş olan çeşitli düzeydeki eğitimli, bilgili, göreve hakkıyla atanmış, halkını ve ülkesini seven kamu görevlileri vardı. Onların bu mevcudiyeti ve halka sundukları hizmetlerin güvenirliği ve kalitesi bugünkünden çok daha iyi olduğu için halkın yöneticiler ile siyasilere olan güveni de bugünkü gibi "sıfır düzeyinde" değildi. Nedeni ise çok basit; çünkü kamu görevlerinin başında bulunan yöneticiler siyasilere ciddi, gerçekçi hukuka uygun önerilerde bulunduklarından dolayı onlar da bu kesime güven duydukları için ülkenin yönetimini bugünkünden çok daha iyi yönetiyorlardır.

(GELECEK HAFTA DEVAM EDECEK)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.