Hesap verebilirlik anlayışı ile hükümetin mali plansızlığı (1)

Yayın Tarihi: 04/01/16 08:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

KKTC gündemini sürekli oluşturan konulardan bir tanesi kamusal hesap verebilirlik ve mali konulardaki plansızlık ve programsızlıktır. 6 Temmuz 2015 tarihli "YÖNETİMDE HESAP VEREBİLİRLİK" başlıklı ile çeşitli zamanlarda değişik başlıklar altında KKTC'nin mali ve ekonomik plansızlıklarını olumsuz etkileri konulu yazılarımda bu konulara detaylı değinmiş, uluslararası kurallar ile hesap verebilirlik, şeffaflık ve denetim konularındaki ilkeler hakkında gerekli açıklamalarda bulunmuştum.

KKTC hükümetlerinin kronikleşmiş en büyük hatalarımdan bir tanesi, gerek görsel gerekse yazılı basında uzmanların, akademisyenlerin, meslek kuruluşları yetkililerinin ve tecrübe sahibi kişilerin görüşlerini, önerilerini veya ikaz nitelikli eleştirilerini hiç dikkate almamalarıdır. Çünkü hükümetlerde Bakan, müsteşar veya üstdüzey görevlere, malum özellikleri dolayısıyla atanmış olanların herşeyi bildikleri ve iki dudak arası yöntemlerle kurumları yöneteceklerini zannetmeleridir.

Ancak, sonuçta ilgili konularda meydana gelen olumsuzluklar sonrası her Bakan bu olumsuzlukları sanki kendi saptamalarıymış gibi halka takdim etmeye çalışmak suretiyle önemli işler yaptıkları imajını verdiklerini zannetmektedirler. Hâlbuki halkımız neyin ne ve nasıl olduğunu kendilerinden çok daha iyi bilmektedir.

Bu konularda siyasilerin çok kalıplaşmış ve slogan haline dönüşmüş olanlardan bazıları şunlardır.

  • "Kendi ayaklarımızın üzerinde durmalıyız";
  • "Denk bütçe yapıyoruz";
  • "KKTC'ne 3 milyon turist gelirse bütçemizin ek kaynağa ihtiyacı kalmayacak";
  • Kıb-Tek faturalardan sağlayacağı tasarrufla elektrik ücretleri ucuzlayacaktır."
  • "Sosyal Sigortalar alev yeri";
  • "Süt üreticileri yarın ödeniyor";
  • "13.'ncü maaşlar gününde ödenecektir";
  • "Emeklilerden kesilen vergiler iade edilecektir. Bu konuda bütçede para ayrılmıştır";

ve daha birçok bilinen konularda Bakanların ve yetkililerin beyanatlarda günlük beyanatlarda bulunacakları yerde KKTC'nin problemlerine çare üretmeleri gerekir. Bakanların ve iktidardaki siyasilerin görevi şikâyet etmek değil, çareler üretmektir.

KKTC'nin her kademe yönetenlerin başarılı olabilmeleri için KKTC'ni yönetenlerin "iki dudak arası" veya desteksiz atışlardan vazgeçerek, gerçekleri de dikkate alarak ilgili konulardaki uzmanların görüş ve önerilerine de kulak vererek çözüm üretilmelidir.

Sosyo-ekonomik plansızlığa karşı başarılı sonuçlar alınmasını gerçek anlamda isteyen Bakanlar ve siyasiler varsa mutlak surette hesap verebilirlik, şeffaflık ve denetim konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir.

Bu hususlara önem verilmediği sürece KKTC'ni yönettiklerini zannedenlerin "laga-lugaları" devam edeceğinden halkın siyasilere olan güveni sıfırın üzerine çıkma olasılığı olmayacağından KKTC'nin "reform" diye isimlendirilen hiçbir konuda olumlu sonuçlar alınmayacaktır. Yıllardan beri her ay veya dönem maaş ile sair taahhütleri ödeme konusundaki tartışmalar devam ettiği sürece bu taahhütleri geçici formüllerle yerine getirilmesinin başarı olarak kabul gösterildiği sürece KKTC maliyesinin iki yakası bir araya gelmez.

Esas başarının hesap verebilirlik ilkelerinden kaynaklandığını dikkate alarak bu konuda aşağıdaki özet bilgileri bizi yönetenlerin ve onları bu yöneticilik durumuna getirmiş olan halkımızın bilgilerine sunmak için bir kez daha derledim.

Hesap verebilirlik genelde:

  • Mali,
  • Yasal,
  • Yönetsel,
  • Siyasi,

olmak üzere dört türe ayrılmaktadır.

Hesap verebilirlik türü içerik bakımından değerlendirildiğinde:

  • Mali konularda hesap verebilirlik,
  • Adalet konusunda hesap verebilirlik ve
  • Performans için hesap verebilirlik,

olmak üzere üç ilkeye dayandırılmıştır. Ancak, bahse konu hesap verebilirlik ilkelerinin uygulanmasında üç önemli konu gündeme gelmektedir. Örneğin;

  • Kim hesap verecek?
  • Kime hesap verecek?
  • Ne için hesap verecek?

gibi konuların belirlenmesi gerekmektedir.

"Kim hesap verecek?" sorusu ele alındığında bu hususta:

  • Örgütsel hesap verebilirlik,
  • Hiyerarşik hesap verebilirlik ve
  • Bireysel hesap verebilirlik,

konularının gerekliliği ile karşılaşılmaktadır.

Hesap verebilirliğin diğer önemli bir unsuru ise kimlere hesap verileceğidir. Yasal ve hiyerarşik zorunluluklara ilaveten bu konuda en çok vurgu yapılan husus toplumsal hesap verebilirliktir. Çağımızda vatandaşlar ile sivil toplum örgütleri, hem kamu politikalarının belirlenmesinde hem de kamusal hesap verebilirliğin sağlanmasında etkili aktörlerin başında gelmekte olup tüm kamu kurum ve kuruluşları ile kamu yöneticileri hesap verme konusunda kendilerini zorunlu hissetmeli, böyle bir zorunluluğu hissetmemeleri halinde yasalarda gerekli düzenlemeler yapmak suretiyle zorunlu tutulmalı, yönetimin şeffaf hale gelmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanarak vatandaşların kamu yönetimini daha fazla sorgulayabilmelerine olanaklar sağlanmalıdır.

Ancak, teknolojinin bu kadar ilerlediği bir çağda KKTC'de bu konuda herhangi somut bir adımın atıldığını görmek maalesef olanaksızdır. Bırakın kamu kurum ve kuruluşlarının hesap verebilirliğini KKTC Merkez Bankası dışında ülkemizde güvenilebilecek istatistiki güncel ve detaylı bilgiler edinme olanağı da yoktur.

Diğer bir anlatımla KKTC'ni yönetenlerin kullandıkları enstrüman halk dilinde "tahmini hava raporu" diye tanımlanan "götürü usuldür". Kaldı ki meteoroloji bilimi teknolojiye dayandırılmış olduğundan birçok hava tahminleri hükümet öngörülerinden gerçek olmaktadır.

Her ne kadar da hesap verebilirlik tüm kurumsal ve kişisel faaliyetler için zorunlu ise de bunun en önemli tarafı kamu yönetiminde hesap verebilirliktir. Kamu yöneticileri, yasal ve toplumsal sorumluluk anlayışı içinde kamu işlerini yürütmek zorundadırlar. Kamu hizmetlerinin özel hizmetlerden farklı nitelikleri ve yönleri, kamuda hesap verebilirliğin önemini büyük ölçüde artırmaktadır. Bunun başlıca nedeni, kamu hizmetleri, yani halkın yararına yönelik sağlanan mal ve hizmetler olarak doğrudan doğruya gerçekleştirilmekte olmasıdır.

Bu gerçek dikkate alındığında kamusal hizmetlerin;

  • Kamu yararı,
  • Kamu finansmanı,
  • Kamu yetkisi,
  • Kamunun denetimi ve gözetimi

olmak üzere dört unsuru bulunmaktadır.

Kamu hizmetlerinin bahse konu unsurları dikkate alındığında bu hizmetleri yürüten siyasiler kılavuzları ve kamu görevlileri karar verirken ve görevlerini ifa ederken onları daha dikkatli davranmaya ve halkın huzurunun bozmamaya zorunlu kılmalıdır. Bırakın halkın huzurunu bozmamayı KKTC'deki tüm olanları yabancı ülkeler ve özellikle de Rum yönetimi de yakından izlemekte ve tabiri caizse rezil oluyoruz. Maaş vs. taahhüt veya hakların ödenmesi başka ülkelerin gündemine hiç gelmemektedir. Bizde ise bu konular her ay veya her dönem gündeme gelmektedir. İktidardaki siyasilerin yönetim zaafiyetlerini başka yönlere çekmek veya ilişkilendirmek ile birçok kamu görevlisinin amirlerine yağ çekme veya mesleki beceriksizliklerini gizlemek amacıyla halka karşı olumsuz davranmak kabul edilebilecek bir durum değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.