Denetim tekniğinin önemi ve sürekliliği

Yayın Tarihi: 25/01/16 08:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazımda denetimsizliğin ülkemizin sosyo-ekonomik yaşamı ile halkın hükümet edenlerin güvenirliği konusunda yarattığı olumsuz sonuçlarına değinmiş, denetimin her devlet, kamu ve özel sektör için gerekli olduğunu açıklamaya çalıştım. Bugünkü yazımda denetim tekniğinin önemine ve sürekliliğine de değinmeyi uygun gördüm.

Çağdaş ekonomilerin temeli, performans değerlendirilmesi ile tüm borç-alacak, gelir-gider ve ekonomik kıymet işlemlerinin muhasebe kayıtları doğru ve mevzuata uygun olarak yansıtılması prensibine dayandırılmış olduğu tüm ülkeler ile uluslararası kuruluşlar tarafından bilinmekte ve en etkin şekilde uygulanmaktadır. Bunu sağlamak için çağdaş ülkeler konularına göre birçok denetim teknikleri ile kurallar standartlar geliştirmiş olup, çeşitli statülerde denetim kurumları oluşturmuşlardır.

Gerek resmi kurumlar gerekse işletme ve onlarla ilişki kurma konumunda bulunanların performanslarının veya ürünleri hakkında verecekleri ekonomik kararlarına esas oluşturulan bilgilerin gerçek, eksiksiz ve hatasız olarak düzenlenmesi ile ancak mümkün olabileceği en doğal gerçektir. Bu nedenle, gerek Devlet ve resmi kurumların gerekse işletmeler ile onlarla ilişki kuran veya kuracak olanların yaptıkları tüm işlemleri en gerçekçi ve yasalara uygun olacak şekilde kayıt altında tutmaları çok önemlidir. Bu nedenle denetimin ciddiyetine buna ilişkin denetim raporunun çok önemi vardır.

Gerekli kayıtları güncel ve en gerçekçi şekilde tutmayan veya dönemsel denetimi yapılmayan hangi resmi kurum ve işletme olursa olsun verecekleri kararlardan yarar veya verim beklemeleri mümkün değildir. Maalesef birçok kamu kurum, kuruluşun ve işletmenin gerektiği biçimde muhasebe kayıtları tutmadıkları veya tutmakla beraber zaman zaman doğru veya zamanında kayıt yapmadıkları gözlemlenmektedir. Uygunluk veya doğruluk kriterleri kapsamında yapılmayan işlemler faaliyet sonuçlarını aşağıdaki iki nedenden dolayı yanlış içerikte yansıtılmaktadır. Durum böyle olunca da bu işlemleri yapanların istismarına olanak yaratmaktadır.

Birinci neden, işlemin bir hata sonucu yanlış olarak kayıtlanmasıdır. Bu yanlışlığın masum tarafı olabilmektedir. Hiç şüphesiz bu istenilen bir durum değildir. İkinci neden ise, işlemlerin bilerek, plânlayarak, belli bir önçalışma yaparak ve özellikle bir takım yarar ve fayda sağlamak amacına yönelik olarak yasal mevzuat hükümlerine aykırı ve gerçeğinden farklı bir biçimde kayıtlara işlenebilmekte, dolayısıyla da çeşitli kişisel menfaatler sağlanmaktadır. Vergi hukukunda bu tür işlemler " hileli işlem" diğer konularda ise bu görevi veya yetkiyi kötüye kullanmak olarak tanımlanmakta ve çeşitli parasal ve hapislik cezalara çarptırılması öngörülmektedir.

Yanlış işlemler daima kendi mağdurunu yaratır. Mağdur devlet ve dolayısıyla halk veya onlarla ilişki kuran ya da rakip işletme olmaktadır. Hatalı işlemlerde, hatanın sözkonusu taraflardan herhangi biri mağdur olmaktadır. Hatanın hata yapan tarafından veya denetimi yapan tarafından saptanması durumunda bu hatanın giderilmesine yönelik yapılacak işlemlerle düzeltilmesinin gerçekleşmesi buna neden olanların kusur, ihmal veya suçunu cezasız kalmasına esas teşkil etmemeli e tekerrürünü önlemek için ilgililer tarafından gerekli önlemler alınmalıdır.

Hileli veya gayri yasal işlemler ancak etkin bir denetim ile ortaya çıkmaktadır. Gayriyasal işlemleri yapanların sağladıkları menfaatlerin denetçiler veya başkaları tarafından saptanamaması için çeşitli düzenleme yöntemlerine kamufle edilmiş olmasıdır. Bu tür işlemlerin saptanabilmesi için denetim fonksiyonu zorunlu ve kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle de konu devlet, kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili olunca, yani halkın malı ile çıkarları sözkonusu olunca denetim sadece kaçınılmaz olmamakta ayrıca sürekli olması gereği de zorunlu hale gelmektedir. Denetim ile ilgili KKTC'deki duruma baktığımız zaman denetim mekanizmasının hiçbir konuda gerektiği gibi uygulanmadığı veya mali konularda hiç uygulanmadığı ve hükümet edenler tarafından da bu konuda hiçbir önlem almadığı gerçeğidir.

Bırakın denetimi, birçok kamu kurumlarında günlük, aylık ve yıllık hesap uyuşturma işlemleri (reconciliation) dahi yapılmamakta, yapılabilmesi için gerekli önlemler alınmamaktadır.

Denetim fonksiyonu, ister bağımsız denetim yetkisine sahip kişiler, isterse devlette görevli veya atanan kişiler tarafından yapılsın, en önemli unsur denetim işlemlerini yapacak olanların belli bir eğitime ve daha da önemlisi denetim deneyimine sahip olmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Denetim tekniği iyi kavranmadığı, ilgili kişilerin en etkin eğitimlerden geçirilmediği ve gerekli tecrübeye sahip olmadıkları takdirde denetim çeşitli olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir.

Özetlemek gerekirse, denetimin amacı, objektif ve etkin çalışma yöntemleriyle hatalı, gayriyasal veya hileli işlemlerin ortaya çıkarılmasına yönelik olmalı, sadece belgenin kayıtlara uygunluğunun onaylanması ile yetinilmemeli, gerçeğe ve mevzuata uygunluğu onaylanmalıdır.

Ayrıca, bu işlemleri yapan denetici prensip sahibi ve cesur olmalı, bulgularını en gerçekçi şekilde raporlamalıdır. Çerçevesi ve amacı çok iyi bir şekilde belirlenmemiş ve planlanmamış bir denetimden azami yarar beklemek mümkün değildir. İster bağımsız denetim yetkisine sahip kişilerin, isterse devlet tarafından görevlendirilen veya atanan deneticilerin yukarıda belirtilen özelliklere sahip olmaları ve denetimlerin belirtilen ilkeler kapsamında yapılması için gerekli yasal düzenlemelerin ve buna göre görevlendirmelerin yapılmasında yetkililerin azami özeni göstermeleridir. Aksi takdirde, yapılacak denetimler sadece gösterişten öte bir yarar sağlaması mümkün olamaz.

Denetimin en sağlıklı gerçekleştirilmesinde önemli bir faktör olan mal ve hizmet alımlarında uygulanması gereken ihale yöntemleri ve sonuçlarıdır. İhaleler ne kadar yasal mevzuat kurallarına uyulursa denetim o kadar güvenlik içinde gerçekleştirilir. Denetim kamu kurum ve kuruluşlarının mal ve hizmet alımlarının ihalesiz yapıldığına bakılırsa gerçekleşebilen denetim sonuçlarının içeriğine de şüphe ile bakılabilmektedir.

Gelelim denetimin KKTC'deki durumuna. Zaten her bakımdan bozuk, sistemsiz ve hantal olan kamu hizmetleri bir de denetim dışı bırakılırsa (ki bu maalesef böyledir) vay halimize. Ay geçmiyor ki bir kamu kurum ve kuruluşunda bir yolsuzlukla karşılaşmayalım. Kamu disiplini sadece mesai saatlerine uyulup uyulmadığını veya izinleri izlemekle sağlanamaz. Kaldı ki bu işlemlerin yapıldığına da şüphe ile bakılmaktadır. Performans ölçümü, mali ve diğer hususlarda da denetim gereklidir. Her denetimin kendine özgü teknik ve yöntemleri vardır. Bir denetimin etkin olabilmesi için o denetim iki aşamada gerçekleştirilmelidir. Bunlardan birisi "iç denetim" (internal audit), diğeri ise "dış denetim" (external audit) uygulamasıdır. Bu denetimler birbirini tamamlamakta ve kendi içinde otokontrol mekanizması sağlamaktadır.

Acaba denetimle ilgili bu uygulamaların KKTC'de gerçekleştirilmesini isteyen siyasiler var mı? Bu da tartışmaya açık bir konudur; çünkü denetlenecek olanlar gelecek seçimlerde kendilerine oy vermeyebilirler; yani yine siyasi popülizmin bir başka türü ister kamu sektörü, ister özel sektör veya sivil toplum örgütleri olsun, her zaman denetimin öneminden söz ederler ancak işin fiiliyata geçirilmesinden pek hoşlanmazlar.

Başka ülkelerde her konuda sadece dış denetim değil, sürekli görev yapan iç denetim organları da mevcut olup yönetime, ilgililere ve halka dönemsel raporlar sunmaktadırlar. KKTC'de kaç tane kamu denetim kurumu varsa hepsinin şikâyeti ya kadro eksikliği ya da lojistik veya yasal düzenleme eksikliğinden bahsedildiğini görmektesiniz. Bu kamusal denetimlerle ilgili konular hakkında yıllardan beri tüm gelmiş geçmiş hükümetlerde en yetkili makamlar tarafından dile getirilmiş olmasına rağmen hiçbirine çözüm getirilmemiş, diğer konular gibi "cek-caklarla" geçiştirilmiştir. Önemli olan hükümet edenlerin niyeti ve kararlılığıdır. Bu niyeti ve kararlılığı ne geçmişteki, ne de bugünkü hükümette maalesef görmemekteyiz. Sadece bildikleri tek şey sınavsız veya göstermelik kahve sohbetli mülâkatlarla vaatlerde bulunmak, devlete memur istihdam etmek veya uzaya yönelik beyanatlarda bulunmaktadır. Bu memurların yetkileri, görev ve sorumlulukları ne olacaktır? Yapacakları muhtemel hata veya neden olacakları zararlardan kim sorumlu olacaktır? Gördüğüm kadarıyla çeşitli denetim kurumları arasında görev ve sorumluluğunu en etkin ve ciddi bakımdan yerine getiren kurum, KKTC Merkez Bankası Denetleme Şubesi'dir. Neden mi? Çünkü bu, Kurumun en üst hiyerarşik yetkilisinin, hukukun üstünlüğüne bağlılığı, kararlılığı ve ciddiyeti ile ilgilidir.

Öteyandan, zaman ve zaman şans eseri ortaya çıkan bazı yolsuzluk veya yasadışı eylemlerde bulunanlara gerekli cezaların verilmesi yönünde KKTC'ni yönetenlerin pasifliği ve isteksizliği de üzerinde durulması gereken başka önemli bir konudur. "Yapanın yanına kalır" düşüncesinin hâkim olduğu bir ortamda denetimsizlik ile ceza müessesesinin olmayışı da bu eylemlere yönelik olanları dolaylı olarak teşvik etmektedir.

Denetimin karşılığı şeffaflık, şeffaflığın sonucu ise hesap verebilirliktir. Bunu en önemli ilke olarak kabul etmeyen yönetimler ve onların kılavuzlarından ülkemizin sosyo-ekonomisinin düzeltilmesini ve çürümüşlüğün engellemesini beklemek mümkün değildir.

Özetle, gerekli denetimin bulunmadığı bir ülkede sadece mali yolsuzluklarla sınırlı kalınmamakta ticari ve yönetsel yolsuzluklarla haksız rekabetin oluşmasına da yol açılmaktadır. Bunun sonucu olarak da halkın ahlakı bozulmakta ve toplumsal çürümüşlük başlamaktadır. Bu nedenledir ki KKTC hariç tüm ülkeler her konudaki sürekli denetimlere gerekli özeni göstermektedir.

Ne demiş büyüklerimiz, "Sonuçta kontrol edilmeyen her şey ya davulcuya ya da zurnacıya varır!!!" KKTC'de bu duruma düşmek üzeredir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.